Başbakan Erdoğan MİT Müsteşarı'nın sanık sıfatıyla ifadeye çağrılmasına fena halde kızdı. Özel yetkili mahkemelerin görev alanını daraltan çalışmanın bu kriz sonrası başladığına dikkat çeken Erdoğan, yargıya bu sözlerle tepki gösterdi:

"Bana bağlı olan müsteşarımı alırsanız ben durmam. Ha alacaksanız beni alın. Yargı kalkıp burada yardımcı olmak yerine bu kadar önemli kurumları bir şüpheye sevk ederse nasıl çalışacaklar."

A Haber'de canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğn son günlerde tartışma konusu olan Özel Yetkili mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Özel Yetkili Mahkemeler tartışmasının MİT Müsteşarının ifadeye çağrılması ile başladığını ifade eden Erdoğan ' Burada yargı her şeyi bir kenara koyup yürütme alanına girme gibi bir adım attı. Siz hangi şartlarda MİT müsteşarını dinleyebilirsiniz bu belli. Şüpheli sıfatıyla çağırırsanız burada her şey alt üst olur. Burada devletin tekerine çomak sokmak gibi olur. ' dedi.

BÖLÜCÜ ÖRGÜT SİTELERİNDE ÇIKAN YAZILARI DELİL OLARAK İDDİANAMEYE KONULDU
"Benim müsteşarımın kimseye OSLO'da falan bir yazı vermek gibi bir şey söz konusu olamaz. ' diyen Erdoğan 'Bölücü terör örgütlerinin sitelerinde çıkan yazıları delil olarak iddianameye koyarsanız olmaz. MİT müsteşarım adaya giderken bile 'terörle mücadele konusunda ne yapabiliriz'in mücadelesini veririz diyorlar." ifadelerini kullandı.

ALACAKSANIZ BENİ ALIN
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a sahip çıkan Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:

"Ben ilk olarak Emre Bey'le bu süreci başlattım. Yardımcıları olan hanfendi de bu süreçte aynı adımları attı. Burada iyice çizmeyi aşan bir adım atıldı. Bana bağlı olan müsteşarımı alırsanız ben durmam. Ha alacaksanız beni alın. Yargı kalkıp burada yardımcı olmak yerine bu kadar önemli kurumları bir şüpheye sevk ederse nasıl çalışacaklar. Ondan sonra siz çalıştıracak insan bulamazsınız. Bu ister istemez 'Biz devlet içinde ayrı bir devletiz' diyerek Cumhurbaşkanı'na kadar herkesi çağırırım diyebiliyor. Çağırdım oldu diyebiliyorlar."

250. MADDE NEDEN DEĞİŞİYOR?
250. maddenin değiştirilmesi çalışmalarıyla ilgili soruya da cevap veren Erdoğan, bu mahkemeleri keyfilikle suçladı. İşte Erdoğan'ın açıklamaları:

"Bu olağanüstü şartların bir ürünü. Ergenekondu, Balyozdu, çeteler mafya bütün bunlara karşı mücadele gayretini biz göstermedik mi, biz gösterdik. Bizim buradan geri adım atmamız söz konusu değil. Burada bizim bu işleyişin üzerinde düşünmemiz lazım. Bu tür yanlışların olmaması gerekir. Bu sadece MİT olayı değil. MİT'ın dışında da aynı durumlar söz konusu olabilir veya bir vatandaşımız olabilir. Ama söylendiği gibi, gazetelerde yazıldığı gibi biz bu konudaki mücadelemizi vereceğiz tabii ki ama 250 bütün yetkileri kendisinde toplamış ve bunu da istedikleri gibi kullanıyorlar."

NEDEN TUTUKLU YARGILANIYORLAR?
Yürümekte olan bazı davaların, soruşturmaların 250. maddenin değişmesiyle aksayabileceği yorumlarını reddeden Erdoğan, "Tutuksuz yargılanabileceği halde maalesef tutuklu yargılanan insanlar var. Bu gazetecidir, bu ne bileyim bir siyasidir kim olursa olsun. Bu insanların tutuksuz yargılanmalılar. Mümkünken neden tutuklu yargılama yapılıyor. Bu süreci bizim çok daha farklı bir şekilde yumuşatarak atlatmamız lazım. Bunlar ülkede yargıyı da zor duruma sokuyor. Yargıya güven ciddi manada artmışken şimdi azalmaya başladı. Bunları da görmemiz lazım" şeklinde konuştu. Erdoğan şöyle devam etti:

"Şimdi 9,5 yıl öncesine göre Türkiye çok çok iyi bir konumda ama ideal bir noktada mıyız, tabii ki değiliz. Bunları da gördükçe yaşadıkça nasıl telafi ederiz, bunun da adımlarını atıyoruz. Kürt kardeşlerimizin sorunları ile ilgili konuda anamuhalefet ile nasıl işbirliği yapabiliriz. Bunlar hep işbirliği yapabilecğimiz konular. Ama hep benim bir vekilim içerde bunu nasıl kurtarırım yoluna giderse olmaz. Benim bu tür insanların peşine takılmamam lazım denmesi lazım. Şimdi burada da bizim özellikle 9,5 yıl öncsine göre geldiğimiz noktada biz artık demokrasi demiyoruz, ileri demokrasi diyoruz. Artık yazarı çizeri her yazdığından dolayı içeri atılmıyor. Yargı daha cesur kararlar verebiliyor. Bu kararları almak kendilerinin sağladığı bir imkan değil. Yasama organının tanıdığı bir imkandır. Ben artık ülkemle batı ülkelerine göre gurur duyuyor, iftihar ediyorum. 'Polis şöyle dövdü böyle dövdü' deniyordu. Şimdi bizim ülkemizdeki kadar sabırlı bir polis daha bulamazsınız başka ülkede. Bizim polisimiz dayak yiyor, yaralanıyor hatta şehit oluyor ama vurmuyor"