Ahmet Davutoğlu Başbakan olduktan sonra ilk kez AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuştu.

İşte Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları:
Doğrusu ben Kılıçdaroğlu'nun yerinde olmayı istemezdim. Acaba kongreye gittiğinde veya gördüğü her delegede 'bu bana imza verdi de sonra oy vermedi mi' diye bir şüphe taşımaktansa liderlik makamını terk ederim.

İlk ahde ve son hesaba bağlı kaldığımız içindir ki herkesin kriz beklediği, herkesin bunalım beklediği dönemde biz sadece Türkiye Cumhuriyeti tarihinde değil, bütün tarihimizde ilk defa bir cumhurbaşkanının onurla bir başka cumhurbaşkanına devir teslim yaptığı o büyük töreni gerçekleştirdik.

Onların Cumhurbaşkanımıza ve cumhurbaşkanı seçimine yaptıkları saygısızlık aslında vatandaşımıza, seçim sandığına, demokrasiye yapılan bir saygısızlıktır. Bu saygısızlığı yapanlara haddini bildiririz ama o saygısızlık üzerinden hiçbir başka partiliyi, mensubunu ve oy verenini dışlamayız.

Bu milletin lise öğrencisi dahi artık sizden daha özgür kararlar veriyorlar. Sizin gibi 'tıpış tıpış gidip oy kullanacaksınız' demiyor lise öğrencisi."

Kamuya girdi başörtü, memurlarımız başı açık, başı örtülü yanyana çalışıyor, hiçbir ihtilaf çıkmadı. 'Meclis'e girerse olay olur' diyenler, hani 'dışarı dışarı' diye bağıran zihniyetin bugünkü uzantıları, Meclis'te de başörtülü kardeşlerimiz, başı açık kardeşlerimizle onurlu bir şekilde milletimizi temsil etmeye devam ediyor. Neden biliyor musunuz? İhtilaf bizim milletimizin arasında değil, fitne bizim milletimizin arasında değil. İhtifal ve fitne bu zihniyetin kafasında."

Çözüm süreci ile kamu düzeni birbirine alternatif değildir. İlk çözüm süreci toplantısında İçişleri Bakanımıza, güvenlik birimlerimize de bu talimatı verdim: Kim çözüm sürecini bahane ederek ya da istismar ederek Türkiye'de kamu düzeni ile ilgili olarak bir şüphe uyandırmaya kalkarsa devletin güçlü eli onun üzerinde olacak.

Askerimize taş atan milletvekiline sesleniyorum. Biz size gül atmaya devam edeceğiz ama o taşlar Türk milletinin vicdanına atılmıştır.

Bizim istikrar adası olarak kalabilmemizin şartı çevredeki huzur ve istikrarın temin edilmesidir. Herhangi bir askeri operasyon ya da çözüm nihai kertede bölgeye huzur ve istikrar getirme perspektifi taşıyorsa bunu destekleriz ama palyatif çözümlerle şimdilik kamuoyuna dönük bazı hamleler şeklinde bir yaklaşım benimsenirse bununla ilgili olarak da kanaatlerimizi açık yüreklilikle söyleriz.