Başbakan Tayyip Erdoğan, G-20 zirvesi için gittiği St. Petersburg’dan ayrılmadan önce kaldığı otelde düzenlediği basın toplantısında Suriye için ABD Başkanı Barack Obama ile tekrar bir araya geldiklerini belirterek, “Ben Kosova’daki sürecin 78 gün olduğunu söylemiştim. Burada da 60 artı 30 gibi bir kanaat ortaya konuldu” dedi. Erdoğan özetle şöyle konuştu:

KASYUN DAĞI’NDAN ATILDI

-“Liderlere açıklamam şu çerçevede oldu. Kimyasal silahlar suç teşkil ediyor, uluslararası hukukta yeri var. Bombalanmak suretiyle öldürülen insanlar, bunu yapanlar suç işlemiyor mu? Bütün bu göçe zorlanan 7 milyon insan, 5 milyonu ülke içinde 2 milyonu yurt dışına çıkanlar, bunları göçe zorlayanlar onlar suç işlemiyor mu? Bütün bunların şuç layihasında yerleri var. Şu anda 21 Ağustos gece 02.30’a bakıyorsunuz 1700 kadar insan çocuk, kadın, erkek kimyasal silahla öldürülüyor, herkes kabul ediyor. Ama bunun kimler tarafından işlendiği noktasında Esed’den bunu sıyrılıp ‘Muhalefet yaptı’ gibi bir hava var bazılarında. Önümüzdeki belgelere bakıyoruz. Fotoğraflarla bunların Kasyun Dağı’ndan atıldığı açık net ortada. O alanda kimler tarafından atıldığı, bu da malum. Gerçekler ortada iken bunları görmezden gelmek, görmeyenlerin tarihe bir borcu olduğunu, tarih karşısında bir hesap vereceğini hatırlıyoruz. İnsanlığa karşı da suçlu olduklarını ifade etmek istiyorum. Siyasiler liderlere düşen de bütün olaylar karşısında tavrımızı ortak olarak belirlememizdir.


AB: Kimyasalı Esad kullandı

“ESAD GİDİNCE NE OLACAK? BUNDAN DAHA İYİ OLACAK”

YANGINI SÖNDÜRMEK GEREKİR


-Suriye’ye yönelik operasyonu destekliyor olmamız, kimileri tarafından, özellikle muhalefet tarafından ifade edildiği gibi asla ‘savaş çığırtkanlığı’ ve ‘savaş heveslisi’ olmak değildir. Şu ana kadar Suriye’de hayatını kaybedenlerin sayısını göz önüne aldığınız zaman, ben muhalefette olanlara şunu söylerim. Bu insanlara karşı biz insani sorumluluğumuz var. İki, komşuluk noktasında sorumluluğumuz var. Üç, buradaki sıkıntı, komşuda yangın başlamıştır, ilk vuracağı yer biziz. Bu yangını söndürmek gerekir. Bunu söndürmek için elimizden ne geliyorsa yapmak durumundayız. Kaçan bize geliyor. Kapısını çalacağı yer biziz. Bunu nasıl görmemezlikten geliriz. Bizdeki ana muhalefet kalkıp böyle bir adamı zaman zaman savunduklarını görüyoruz. Demek ki vicdanları buna el veriyor. Çocukların kimyasal silahlarla öldürülmüş o fotoğraflarını, kamera çekimlerini gördüğümüz zaman buna hangi vicdan el veriyor? Bunu durdurmak için yapılan çalışmaları, ‘Savaş çağırtkanlığı’ olarak nitelendirmek, doğrudan doğruya Esed rejimine destek vermektir. Kurda merhamet kuzuya zulümdür.

RUSYA KİMYASALA TAKILMIŞ

-Şu anda henüz bir ortak operasyon kararı diye bir şey yok. Şu andaki görüntü, BM Güvenlik Konseyi kararı olmadığına göre, zaten ortak bir operasyon olmaz. Ancak oluşturulabilecek bir koalisyon gücünün burada bir ortak operasyonu olabilir. Bu koalisyon güçleri 3 ülke olur, 5 ülke olur, bu tür bir şey olabilir. Bu tür bir ortak operasyonunun stratejisi ne olur, taktikleri ne olur, harekat planı ne olur, bunlar ayrı konular. Ama böyle bir şeyin olması gerekliliği orada vurgulanıyor. Rusya ve Çin ile diyaloglarımız devam edecek. Özellikle Rusya’nın şu anda takıldığı konu, kimyasal silah noktasında. Kendileri hâlâ bu işin Beşar Esed tarafından yapıldığını kabullenmiyorlar. Halbuki Kasyun’dan atılan füzeler ortada. Bir defa muhaliflerde füze yok. Ortada çok açık, net bilindiği halde bunu kabullenmemek belki de geleceği düşünerek böyle bir ifade kullanılıyor. Burada BM’nin gönderdiği misyonun raporları önemli. Raporlar gelsin bakalım. Öyle zannediyorum ki değerlendirme süreci çok farklı bir zemine oturabilir.
-(Obama ile görüşmeler) Bugün (dün) tekrar kısa bir araya geldik. Yaptığımız görüşmede ben Kosova’daki sürecin 78 gün olduğunu söylemiştim. Burada da 60 artı 30 gibi bir kanaat ortaya konuldu. Bugün bu noktada olur da yarın farklı olur. Önce bir adım atılır mı, atılmaz mı? Bu tabii ABD’deki görüşmelerin neticesinde öğreneceğiz.”

1-2 fok öldüğünde ayağa kalkıyorlar

Yani 1 - 2 fok balığı öldüğü zaman dünyayı ayağa kaldıranlar var. Burada 100 bini aşın insan öldürülüyor, sessiz kalmak herhalde siyasilere yakışacak bir durum değildir, diye düşünüyorum. Anayasal, parlamenter sisteme kapı aralayacak, özellikle herkesin eşit şekilde tesis edilecek bir yönetimi sağlayacak her türlü girişimi destekledik ve destekliyoruz. Bir de şöyle bir soru geliyor gündeme ‘Esed gidince ne olacak?’ Bundan daha iyi olacak. Kendi halkını uçaklarla, tanklarla, toplarla bombalayan, kimyasal silah kullanan bir insandan daha zalim ne olabilir? Halkın iradesi ile tecelli edecek bir yönetim herhalde şu andaki yönetimden daha kötü olmayacaktır. Ben buna demokrasideki tecrübem olarak böyle inanıyorum. Bu amaca yönelik olarak biz çalışmalara destek verdik, vereceğiz.

Mezhep savaşı tehlikesi


(Esed giderse yerine radikal unsurların geleceği endişesi var?) El Nusra’nın Hür Suriye Ordusu ile müşterek bir çalışması yok. Hür Suriye Ordusu, Suriye Ulusal Koalisyonu içerisinde önemli bir yeri var. Benim bildiğim Suriye halkı, bu tür aşırı uçlara çok da prim vermez. El Kaide şu anda Irak’ta tecrit edilmiş durumda ama Irak’taki durum mezhep savaşına dönüştü. Suriye’yi bekleyen en büyük tehlike aslında mezhep savaşıdır.