Sesimizi duyurmak ne kadar zor,

Çıkıp ortalığa “Sesimi duyan var mıııııııı?” diye bağırmamız gerekiyor herhâlde. Hoş o zaman bile sağır sultan duyar da kulaklarını tıkamış olanlar duymaz.

Mart ayından beridir elbirliği ile ülkenin geleceğini gömdük, üstüne toprak atmaya devam ediyoruz.

Acil uzaktan eğitim dedik adına, hazırlıksızdık dedik, anca bu kadar oluyor dedik, öğretmenlerin kendi çabası dedik, yetersizlik dedik, bilgi eksikliği dedik, elimizde bu kadarı var dedik, dedik de dedik…

Peki, koca bir yaz geçti, güz geçti. Ağustos böceği gibi tekrar gördük kışı. Ne hazırlık yaptık. Üstelik yaz boyunca, güz boyunca alanında uzman onca akademisyen, eğitimci, öğretmen, hep birlikte “uzaktan eğitim” nedir, ne değildir, diye yazıp çizdiler, konuştular.

Nereye gitti onlar? Bilmiyorum ama yetkili kişilerin kulağına gitmemiş anlaşılan.

Tekrar başladık uzaktan eğitime. Ama eğitimden uzak uygulamalarla ve yaşadığımız dönemden hiç ders almamışçasına.

Hadi hazırlıksız yakalandığımız zaman kargaşa oldu, her gün yeni bir yazı ile yeni açıklamalar yapıldı. Her gün yeni düzenleme yapıldı. Öğretmen çalışmıyor dedi bir kısmı, yaygarayı bastı. Sonra öğretmene yok günde 6 saat ders yap, olmadı 4 saat yapsan da olur, vazgeçtik derslerin hepsini yap türünden açıklamalar gönderildi. Öğretmenin de öğrencinin de kafası karmakarış oldu.

Yeniden uzaktan eğitim sürecine girdik ve hiç ders almadan, hiçbir şey değişmeden devam edeceğiz.

“Sil Baştan” diye bir kitap okumuştum. Adam hayatının bir dönemine geri dönüp sonrasını yeniden yaşıyordu ama her seferinde farklı bir şekilde. Kendimi o karakter gibi görmeye başladım. Bir fark var hep aynı şekilde yaşıyorum.

Hadi bir daha yazayım;

  • Öğrencilerin her birinde sanal ders yapacakları bir araç yok
  • Öğrencilerin kullanabilecekleri ücretsiz/limitsiz internet yok
  • Öğrencilerin fiziksel hareket etmeleri gereken dönemde ekran karşısına hapsedilmelerinin anlamı yok
  • EBA üzerinden canlı ders yapmak zorunda bırakılmaya gerek yok
  • Uzaktan eğitim, yüz yüze canlı ders demek değildir
  • İlkokul öğrencisi için belirlenen ders saatleri haftanın bir günü sabah, bir günü öğleden sonra. Öğretmen saat sınırını doldursun diye bu işkenceyi yapmaya hakkımız yok
  • Sabah EBA TV den dersi dinleyecek, öğleden sonra canlı derse girecek, akşam da verilen ödevleri yapıp yine sanal ortamda gönderecek. Çocuklarımızı bu kadar ekrana kitlemeye gerek yok
  • EBA’ya canlı dersler için bir sınırlama daha gelmiş; sadece zoom, Skype, meet bağlantılarını alıyor. Yani uzaktan eğitim için asenkron uygulamalar dersten sayılmıyor.
  • EBA daki yayın ile canlı dersi çakışmayacak. Çocuğun sokağa çıkma saati ile dersi çakışmayacak. Öğretmen bir gün okulda olacak. O gün canlı dersleri yine yapacak. Cumartesi günü de ders yapılacak. Evdeki kardeşlerle çakışacak saatlerde ders yapılmayacak
  • Öğretmen 6 saat canlı ders için kaç saat hazırlık yapmak zorunda bilen var mı?
  • O derslerin devamında çocuklardan gelen ödevleri takip etmek, geri dönüt vermek, gerçekten eğitim yapmak için kaç saat harcamak zorunda?
  • Çocuk ders dinlemek, ödev yapmak için kaç saat ekran karşısında olacak?
  • Çocukların beden ve ruh sağlığı ne olacak?
  • Çocukları okullarda hapsedip, oyunlardan uzaklaştırdık. Sonra onlara oyun terapileri yapmaya başladık. Şimdi ekran karşısında hapsedip gelecekte hangi terapilerle normale döndürmeye çalışacağız?
  • Öğretmen çocuğun okuldaki bakıcısı olarak görüldü, şimdi de ekran karşısındaki bekçisi mi?

UZAKTAN EĞİTİM diyoruz. Duyun bizi ve lütfen bunu anlayın. Ekran karşısında anlatanı dinlemek değil bu. Çocukları da öğretmenleri de bu şekilde ekran başına hapsetmeyin.

Gelecekte bunların bedeli çok ağır olacak. Çocuklarımız ödeyecek bu bedeli, biz ödeyeceğiz bu bedeli, ülkemiz ödeyecek bu bedeli.

Bütün bunları aylardır söylüyoruz. Sesimizi duyan var mı?

İLKAY KUMTEPE/23.11.2020