Türkiye’de böyle giderse Ak Parti iktidarı daha yıllarca devam eder. Muhalefet partilerine mensup kişilerin konuşmalarına dikkat etmesi gerekir.
Tabii ki tüm siyasetçilerin konuşmalarına dikkat edip halka örnek olması gerekir.
Ne yazık ki bugün iktidar olsun, muhalefet olsun bunun bilincinde değil...
Ak Parti’nin büyük bir çoğunlukla iktidara gelip, 19 yıldır iktidardan düşmeden güçlü bir şekilde kalabilmesinin nedenini araştırdınız mı hiç?
Ak Parti iktidara geldiğinden bugüne kadar nasıl güçlü bir şekilde ayakta durabiliyor?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iyi bir lider mi? Bunun yorumu siz değerli okuyucularımın olsun!
Ama iyi bir siyaset plancısı ve yapılanlarla halkın zihnine hitap etmeyi iyi biliyor.
Ak Parti’nin iktidara gelişi ve iktidarda tutunuşunun en büyük etkilerinden biri ‘Dini reformlar’dır...
Başörtüsü yasağının kaldırılması...
Türkiye müslüman bir ülke değil mi?
Yüzde 98’i müslüman olan bir ülkede devlet kurumlarına girişte başörtüsünü yasaklarsanız geleceğiniz sonuç budur.
Gündemde ekonomi, sağlık, medya tartışmaları varken, çıkıyor CHP’li deneyimli bir fikir adamı Fikri(!)’ni söylüyor.
Hem de bir televizyon kanalında. Peki bu siyasetçinin Fikri (!) ne?
"Türban irticai faaliyetlerin şeriat isteyenlerin üniformasıdır, başörtüsü yüzyıllar boyunca Anadolu'da bir geleneksel giysidir arada fark var. Türbanlı bir hakimin karşısına gittiğimde benimle ilgili haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getirebileceği konusunda kuşkum var'
Bu sözler CHP’nin önde gelen isimlerinden eski milletvekili ve bakan Fikri Sağlar’a ait.
Bunu söyleyene kadar bu konuda bir Fikri ortaya koy...
Mesela başörtüsü yasağına karşı olduğunu söyle. “Geçmişte hata yapmışız” de.
Bugün türbanlı bir hakimin vereceği kararla ilgili senin kuşkun var ise, karşı fikre sahip bir vatandaş da, türbansız bir hakimin verdiği karara karşı kuşku duyacaktır.
Yargıçlar giyim kuşamıyla karar vermez. Yargıçlar kanuni hükümlere göre karar verir.
Ha bugün yargı ne durumda, nereye gidiyor bu tartışılan bir konu...
Cumhurbaşkanı bile sanki muhalefet lideri gibi 'Yargı Reformu' diyebiliyor. 18 yıldır neredeydiniz?
Siyasetçiler olarak bu konuları depreştirmenizin bir anlamı yok.
Aslında, başörtüsü ile türban arasındaki fark önemli... Ama yargıcı bu şekilde yorumlamak yanlış.
Burada yine devlet bu konuda bir kural koymalı. Başörtüsünün de siyasetçilere yem edilmemesi gerekir. Sonuçta başörtüsü kullanan her vatandaşımız devletin tüm imkanlarından aynı şekilde yararlanmalı.
Ancak bunu siyasi amaçlarla, kullanıp şekillendirmek de yanlış. Başörtüsünü siyasi simgeye dönüştürmeye de izin verilmemeli.
Bugün devletin tüm birimlerinde başörtülü kızlarımız var. Bundan daha güzel ne olabilir.
Geçmişte bu kızlarımız okula gidemiyordu.
Özellikle adli ve askeri alanda çalışanlara başörtüsünü nasıl kullanabilecekleri yönünde bir kural konulmalı.
Yarın çarşafla işe gelen olursa ne olacak?
Bunların tedbirleri alınmalı.
Fikri Sağlar bu tedbirlerle ilgili konuşsa daha iyi olurdu.
Ama yaptığı konuşma ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Ak Parti’ye öyle bir iyilik yaptı ki...
Cumhurbaşkanı, Fikri Sağlar’a plaket vermeli...
Şu anda, yine “CHP gelirse başörtüsü yasağı gelecek” olgusu yeşermeye başladı gibi...
Şu da bir gerçek, Kemal Kılıçdaroğlu döneminde, CHP teşkilatları dini konudaki kurallarını bir hayli kırdı.
Onun için Kılıçdaroğlu da Fikri Sağlar’a sert tepki gösterdi.
Topluma hitabet önemli. Sözcü gazetesi de yaptığı bir editöryal hata ile Ak Parti ve yandaşlarına konu oldu. Gazete, "2020'de hatırlanmak istenmeyen, felaket ve gözyaşı" olarak nitelediği olaylar arasına, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin açılması da koyunca, Cumhurbaşkanı’nın hedefi oldu. Tabii sadece Cumhurbaşkanı’nın değil, büyük bir kesimin.
Erdoğan bunu, "Ben Sözcü gazetesini okumuyorum. Kimse de buna para verip almasın. Ayasofya 2020'nin adeta taçlı yıldızıdır" diye yorumladı.
Sözcü gazetesi Genel Yayın Müdürü ise bir editöryal hata olduğunu açıkladı.
Biz gazeteciler olarak, bunları yayına vermeden iyi analiz etmemiz gerekir.
Bu editöryal hata Sabah gazetesinde de olabilirdi. Orada olsa bir sıkıntı yaşanmazdı. Orada olduğunda editöryal hataya herkes inanırdı. Ama Sözcü olunca diğer tarafa fırsat...
Muhalif partiler ve yayınlar, böyle hataları yaptığı sürece iktidarın ekmeğine yağ sürer...
Gerçi iktidar kanadı da kayıp veriyor.
Siyaset şimdi ikiye ayrılmış durumda... Cumhur ve Millet...
Şimdi yüzde 1’lik oy alabilecek bir parti bile çok önemli bir kilit pozisyonunda olabiliyor.
İktidarın tabanından gelen Ali Babacan’ın kurduğu DEVA Partisi ile Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu Gelecek Partisi önemli bir kitleye hitap ediyor...
Bu iki partinin AKP tabanından en az yüzde 10 oy alabileceği öngörülüyor. Peki, bu iki parti şu anda AKP’ye karşı sıkı duruyor, ama bir seçim sürecinde hangi ittifakta olabilecekleri henüz belli değil. Duruşları Millet...
Diğer taraftan CHP tabanından gelen Mustafa Sarıgül...
Türkiye Değişim Hareketi adında partiyle tekrar aktif bir şekilde siyasete girdi. Sarıgül de, Babacan ve Davutoğlu’nun AKP karşıtlığı gibi CHP’nin karşısında yer alır söylemlere sahip.
Ya Muharrem İnce...
Muharrem İnce de parti kuracağını ve partinin ismi ile logosunun hemen hemen hazır olduğunu ifade etmiş, Memleket Hareketi'ne yakışır bir ismi olacağını açıklamıştı.
Şimdi bu iki partinin de yeri önemli olabilir. Cumhur İttifakı ile işbirliği yapabilirler mi?
Türk siyasetinde ‘yok’ yoktur.
Siyasetçilerin birbirlerine söyledikleri sözlerin bir analizini yaptığınızda neler olabileceğini görürsünüz. Bugünkü Devlet Bahçeli ile Tayyip Erdoğan gibi...
Bakanlık koltuğunda oturan bazı kişilerin bile geçmişte bugünkü lideri için sarf ettiği sözler gibi...
Ağzından çıkanı kulağı duymalı. Millete kavga ile örnek olma yerine, birlik beraberlik içinde ülkemizi en iyi noktalara taşıyabileceğimizi anlatmalı.
Onun için diyorum ki; Siyasetçiler topluma örnek olmalı...