Nihayet Türkiye seçim havasına girdi.

Bunu nereden anlıyoruz?

''Şerefsiz,alçak,namussuz,vatan haini,hırsız,soyguncu,dolandırıcı,bölücü,aşağılık''gibi kelimelerin bolca kullanılmaya başlamasından anlıyoruz.

Oysa seçim kampanyasının ana teması ülkenin yaşadığı ekonomik ve toplumsal sorunlara partilerin sunmuş olduğu çözüm önerileri tartışılması gerekirken halkın beyninde çabuk yer eden basit ve aşağılayıcı kelimeleri kullanmak politikanın dilinden çıkarılmalıdır.

Hakaret insanı ve savunduğu düşünceyi de küçültür.

Bu seçimlerde partilerin açıkladığı projelerin ne anlama geldiğine kısaca bakalım.

AKP'nin açıkladığı''hedef 2023 ''projeleri içinde bulunan İstanbul kısmı gerçekten çok vahim fikirler içeriyor.

Sayın Erdoğan İstanbul Büyükşehir belediye başkanı olduğu dönemde ''İstanbul'a girişte vize uygulanmalıdır''demişti.

Aslında bu fikir tamda bu günler için söylenmeliydi.

O zaman bunu ''kalkınma ve yatırımlar Anadolu'da ve Güneydoğu da olmalıdır'' deseydi fikir amacına ulaşmış olacaktı.

Oysa bu gün İstanbul on beş milyona varan nüfusuyla çevre,orman,su ve hava bakımından can çekişir haldedir.

Bundan sonra Silivri'de veya Kartal'da,Kilyos Karadeniz sahilinde yeni devasa şehirlere izin vermek demek, İstanbul'un hava koridorlarını, mevcut orman ve su havzalarının yok edilmesi demektir.

Bu gün bile bir yıl kuraklık olduğunda, İstanbul barajları boşaldığı gibi çevresinde bulunan su kaynakları da yetersiz hale geleceğini herkes biliyor.

Bundan dolayı Melen çayı Ömerli barajına bağlanmıştır.

Bu gidişle Atatürk ve Keban barajı ve büyük Anadolu barajlarının suyu boru hatlarıyla İstanbul'a akıtılmak zorunda kalınacaktır.

Yani Türkiye'nin bütün şehirlerini İstanbul topoğrafyası üzerine yığmak,yeni yoğunluk alanları yaratmak doğru projeler gibi görünmüyor.

Ayrıca sayın Erdoğan'ın Avrupa parlamentosunda yaptığı ve ikinci ''one minute''çıkışı halkta sempati yaratmadığı gibi, bu hamlenin kurgulandığı şüphesini de doğurmuştur.

Bu seçimde AKP'nin ilk defa elinde türban, din, mağduriyet ve mazlum durumu, darbe tehdidi altında bir akp görüntüsü yoktur.

AKP ilk defa bu seçimde mağrur ve kabadayı, ''her yere ben hakimim'' havasında girmektedir.(Cüneyt Zapsu nerede?)

Türkiye insanı ise mağrurluğu ve kabadayılığı her zaman cezalandırmıştır.

CHP ise ilk defa laiklik elden gidiyor,cumhuriyet batıyor,türban demokrasiyi yok ediyor,Atatürk devrimleri bitiyor söylemlerinin dışına çıkarak projelerle seçim kampanyasına girmiştir.

Aile sigortası,yaz tatilinde öğrencilerin askerlik yapması,bedelli ve bedelsiz askerlik önerileri,ilk defa kürt sorunu demesi,kürt kimliği çok öne çıkmış adayların listelerde yer alması,ABD ve AB ile sıcak ilişkiler kurulması yeni bir anlayışla halkın önüne çıkmaktadır.

CHP bu seçimde bana göre belkide bu güne kadar yapmadığı şekilde en hareketli ve canlı seçim kampanyasına girmiş bulunuyor.

Bu seçimde CHP, yeni yaklaşımlarıyla geçmiş seçimlerde takılıp kaldığı %21 çengelinden kurtulacaktır.

Bu sağlandığı takdirde CHP,SHP'nin 1989 yılında yaşattığı şaşırtıcı sonuca ulaşacaktır.

CHP'nin en büyük şansı sayın Baykal'ın gelişen olayları olgunlukla karşılaması ve yenileşmeye karşı fren görevi yapmamış olmasıdır.

Ayrıca sayı Kılıçdaroğlu'nun çalışkan ve dinamik bir genel başkanı olması, halka ulaşmada çok büyük bir şans olarak görünmektedir.

Hantal ve yerinde çakılı bekleyen CHP örgütlerinin genel başkanlarının temposuna ayak uydurması halinde,CHP iktidar alternatifi olacaktır.

MHP ye gelince kurulduğundan bu yana hiç değişmeden,değişebileceği ihtimaline bile uzak duran bir parti görünümü sergilemeye devam ediyor.

Ayrıca sayın Bahçeli de çok bağırıyor.

Bu kadar gürültü içinde haklı söylemleri de anlaşılamıyor.

Türkiye'de kürt'lerin olduğunu herkes kabul etmişken, hala MHP'nin kürt'leri inkar politikalarını sürdürmesi anlaşılır bir durum gibi görünmüyor.

Bu seçimin yıldızı ise BDP olmuştur.

Bu güne kadar Yüksek Seçim Kurulunun(YSK) aldığı kararlara karşı en sert toplumsal muhalefeti bütün Türkiye'de örgütleyerek ''bu seçimde bende varım,beni inkar edemezsiniz''diyebilmiştir.

Ayrıca sokak gösterileriyle ''aday olamaz'' denilen adaylarını adaylaştırmayı başarabilmiştir.

Bu durumu hiç kimse ''evrak eksikti tamamlandı ve iş bitti'' diyerek izah edemez.Zor oyunu bozmuştur.

Toplumsal muhalefet herkesi ve her kesimi dize getirmiş ve BDP kendini ispatlamıştır.

Buradan çıkan en anlamlı sonuç ise BDP nin önünü kesmek için konulan %10 barajı hemen patlatılmalı ve su mecrasına akıtılmalıdır.

Bu yapılmaz ise düz ovada siyaset yapanlar,dağa çıkmak zorunda kalacaktır ki, bu Türkiye'de aklı başında hiç kimsenin istediği bir durum değildir.

Karıştırıcılar(provakasyon) hariç.

Bunu göremeyenleri de bir başkası yarın ''Ergenekon örgütü'' pozisyonunda suçlamaktan geri durmayacaktır.

Sonuç olarak bu seçimde AKP gerileyecektir,CHP hücuma geçip iktidar pozisyonuna girecektir,MHP yerinde sayacaktır,BDP ise bende varım beni inkar ederseniz ''sokağı size dar ederim'' diyecektir.Saygılarımı sunuyorum. mehyuceer@hotmail .com