Türkiye İşçi Partisi 1961 yılında kuruldu.

Yalnız hatırlatayım o günkü TİP'in bu günkü işçi partisi veya dönüşen Vatan partisiyle uzaktan yakından benzerliği yok.

Bu günkü Vatan partisi milliyetçi,ırkçı, şoven bir partiyken,1961 'in işçi partisi(TİP) o günün koşullarında tam bir sosyalist partiydi ve emekçilerin iktidarını savunuyordu.

TİP 1965 yılında yapılan genel seçimlerde 54 ilde, %3 oy alarak TBMM'ye 15 milletvekili göndermeyi başardı:

Milletvekilleri şu isimlerden oluşuyordu.

Mehmet Ali Aybar, Rıza Kuas,Muzaffer Kuran,Tarık Ziya Ekinci,Sadun Aren, Yahya Kanbolat, Cemal Hakkı Selek, Adil Kurtel,Behice Boran, Yunus Koçak, Şaban Erik, Yusuf Ziya Bahadınlı, Ali Karcı, Kemal Nebioğlu,Çetin Altan.

Partiyi kuran kurucular kurulu da şu isimlerden oluşuyordu

Kemal Türkler, (Maden İş Genel Başkanı) İbrahim Güzelce, (İstanbul Basın Teknisyenleri Sendikası Genel Sekreteri),İbrahim Denizcier, (Müskirat İşçileri Sendikaları federasyon başkanı),Adnan Arkın (istanbul işçi sendikaları birliği icra heyeti üyesi),,Avni Erakalın (İstanbul İşçi Sendikaları Birliği Başkanı kurucu genel başkan),,Kemal Nebioğlu, (Oleyis Sendikası üyesi),Hüseyin Uslubaş, (İstanbul Yaprak Tütün İşçileri Sendikası Başkanı),Ahmet Muşlu (Türkiye İşçi Çikolata Sanayi İşçileri Sendikası),Saffet Göksüzoğlu(İlaç ve Kimya İşçileri Sendikası Başkanı)

1965 yılında meclise giren 15 kişilik sosyalist blok o günün kıt demokratik yapısı içinde meclise hareket getirmiştir.

TİP'in milletvekilleri meclis içinde dayak yemiş, yaralanmış,açık şiddete maruz kalmıştır.

O yıllar da 1961 anayasasının getirmiş olduğu özgürlüklerle demokratik kitle hareketleri eylem alanların da yer bulmuş, sendikalaşma emeğin olduğu her yerde örgütlenmiş ve emeğin yükselişi köylerden üniversitelere kadar yayılmıştır.

Ülkede oluşan sol hareketlenme ve emekçi yükseliş dalga dalga yayılırken, CHP genel başkanı İsmet İnönü o yıllara kadar CHP'nin hiç bilmediği bir kavramı partinin rotası olarak seçmiştir.

Parti merkeze ve sağa ve sermayederlere açık bir partiyken, ''CHP ortanın solunda bir parti olacaktır'' demiştir.

Bana göre CHP'nin ortanın soluna yönelmesinin nedenlerinin en başında, 15 kişilik TİP milletvekillerinin mecliste yapmış oldukları mücadeleden esinlenmiş olmasındandır.

O güne kadar emekçilerle ve solla hiç bir ilişkisi olmayan ve devlet ve bürokrat partisi durumunda olan CHP 1969 yılındaki seçim kampanyasında ''Ortanın solu'' kavramını Türkiye siyasal tarihine sokmuştur.

Bu kampanyada Adalet partililer CHP'nin ortanın solu kavramına karşılık ''Ortanın solu Moskova'nın yolu'' diyerek CHP'yi komünist ve Moskova yolcusu diye suçlamışlardı.

Bu gün sayın Demirel hala yaşıyor keşke anılarını yazmış olsa da Türkiye'nin demokratik gelişimine ne büyük zararlar verdiğini itiraf etmiş olsa.

Solcular sosyalistler de Demirel ve sağ cenahı Amerikancılıkla suçluyorlardı,''Amerika dostumuz kurban olsun postumuz '' diyorlardı.

Bunları niye yazdım,neden hatırladım?

Bu gün Türkiye siyasal tarihinde olanlara baktığımda Halkların Demokratik Partisi'nin(HDP) söylemlerini 1965 yılının Türkiye İşçi Partisine benzetiyorum.

O gün TİP söylenmeyen ve tabu kabul edilen şeyleri söyledi ve büyük dalgalanmaların fitilini ateşledi.

Bu gün de HDP toplumun yıllardır çekinerek, korkarak, söylediği şeyleri söyleyerek susan, çekinen, sinen kesimlerin uyanışına katkı verdiğini düşünüyorum.

HDP emekçilerin, ezilenlerin, azınlıkların kıyıda köşede kalıp kimlik sorunu yaşayanların, ötekilerin sesi olma iddiasını ortaya koymuştur.

İyiki de koymuştur, yıllardır belli dar kalıpların içinden çıkamayan ve AKP'nin yarattığı gündemin peşine takılarak siyaset yapan CHP'nin de uyanmasına neden olmuştur.

CHP bundan önceki seçimlerde Atatürk,laiklik,başörtüsü,din konularındaki siyasi söylemlerin içinde debelenip durmuştur.

2011 seçimlerinde bir kıpırdanış olmuş ''Aile sigortası'' demiş ve küçücük emeğe dönük söylem bile partinin hareketlenmesine neden olmuştur.

Bu gün ise CHP Atatürk, laiklik, din, başörtüsü konusunu siyasal gündeminden çıkarmış bunun yerine on bir milyon emekliyi,yirmi beş milyon tarımla uğraşan kesimi ve işçi sınıfının en büyük problemi olan asgari ücreti seçim kampanyasının merkezine koymuştur.

Bir de CHP Kemal Derviş'ten kurtulabilirse süreç tamamlanmış olacak.

Yıllardır CHP' nin en büyük şikayeti basın medya bize yer vermiyor diyordu.

Demekki sen can alıcı konuları toplumun önüne getirirsen medya senden bahseder bahsetmek zorunda kalır.

Çünkü her televizyon seyredilme oranını(Reyting) yüksek tutmak ister ve buna bağlı olarak para kazanmak ister.

Bu gün CHP gündemi tutmuştur ve halka sunduğu seçim vaatleri toplumun yüzde sekseninin sorunlarıyla ilgilidir.

HDP'nin sola açılması ve sol söylemleri CHP'nin uyanmasına neden olmuştur.

Bu uyanış sandığa yansıyacak mı hep beraber göreceğiz.