Nasıl buralara geldik?

Eskiden sağcı solcu diye ayrılıklar üzerinden kanlı çatışmalar gördük.

Şimdiki durum bu değil.

Eskiden sağcı solcu çatışmaları üzerinden yapılan kanlı olaylarda, beş bin kişi canından oldu.

Şimdi ise bölünme o kadar derin ki, bu bir çatışmaya giderse, tıpkı Orta Doğu ülkelerinde olduğu gibi yüz binler canından olur.

Bu ayrışma nerede başladı, nasıl başladı?

İlk defa inanan, inanmayan diye başladık.

Başı açık kadınlar, başı çeşitli şekillerde kapalı kadınlar.

Ayrıca kadınlar başı kapalı olanlar içinde de ayrıştırıldı.

Her başı kapalı kadın, tarikatına göre model, kapanış yolunu seçti.

Eğer bu gün başı kapalı bir kadının tarikatı yoksa ona eksik diye bakıyorlar.

İnsanlar kılık kıyafeti üzerinden, yediği içtiği üzerinden ayrıştı.

Artık bir kadeh içki içerim demek bu ülkede cesaret ister bir durum oldu.

Hele ara sıra içerim, içkiyle aram iyidir derseniz adınız hemen ayyaşa, sarhoşa çıkıveriyor.

İnsanları alevi, sünni diye ayırdılar.

Artık terörden ölen insanların bile seceresi tutuluyor bu da yetmiyor miting meydanlarında açıklanıyor.

Artık bundan sonra terörden, toplumsal çatışmalardan ölenlerin alevi mi sünni mi olduğu da açıklanır oldu.

Böylece yaşarken bölünen insanlar, öldükten sonrada bölündüler.

Cuma saatinde cumaya gidenler, gitmeyenler diye ayrıştık.

Bazı esnaf ve resmi görevliler cuma namazına gitmiyor olsalar bile kepenk kapatıp, cumaya gidiyor numaralarına yatıyor oldular.

Artık insanları namaz kılanlar, kılmayanlar diye ayırdık.

Zaten bir kesime göre üç kere cumaya gitmeyince doğrudan cehennemde odun olacağı inancı yaygın.

Erkekleri sakallı, sakalsız diye ayırdılar.

Sakalı olanların savunması, peygamberin sünneti suratında kıl olduğu andan itibaren sakal bırakmak sünnettir fetvası verir oldular.

Parmakları bile ayrıştırdılar.

Parmakta yüzük, gümüş, altın diye ayırdılar.

Malum gümüş takan Müslüman, altın takan başka bir şey

Parasını faize yatıranlar, yatırmayanlar.

Bankalar bile bölündü.

Haram yiyen bankalar yani faiz verenler, helal çalışanlar yani kar payı verenler.

Yeme içme ve alışveriş merkezleri bölündü.

İslami AVM'ler, gavur AVM'ler.

Gavur AVM içki satanlar, İslami olanlar ise içkiyi sokmayanlar.

Gıdaları böldüler.

Kimsenin aklına gelmeyen bir iş yaptılar, helal gıdalar, haram gıdalar.

Helal gıda çıkana kadar toplum olarak bu güne kadar sürekli haram gıda yemişiz, haberimiz yokmuş.

Öğrencileri böldüler.

Cemaat dershanesine gidenler, laik dershanelere gidenler.

İşçileri böldüler, sendikaları böldüler.

Emeği savunan sendikalar, sermayeye ve hükümete teslim olan sendikalar.

Meydanları böldüler.

1 mayıs alanına gidenler, Kazlıçeşmeye gidenler.

Denizlere girenleri böldüler.

Kadın erkek plajları icat ettiler.

Mayoyla denize girenler, haşemayla girenler.

Otelleri böldüler, dindarların gittiği oteller, laiklerin gittiği oteller.

Oteller içinde havuzları böldüler.

Kadın havuzları, erkek havuzları.

Tencere tava çalanlar ve çalmayanlar.

Işığını yakıp söndürenler ve sakince oturanlar.

Kahveler, kafeler ayrıldı.

Dindarların kafeleri, diğerlerinin kafeleri.

İnsanlar mahallelerde bölündü.

Kürtlerin mahallesi, Türklerin mahallesi, Boşnakların, Karadenizlilerin, Lazların mahallesi.

Zenginlerin oturduğu gettolar, TOKİ mahallesi, fakirlerin oturduğu mahalleler.

Ülkeyi böldüler Kürdistan bölgesi, Türk bölgesi.

Bu kadar ayrımcılığın orta yerinde kurtlar, kuşlar, böcekler, ağaçlar, dağlar, taşlar,parklar da bölündü.

Bu kadar çok kutuplaşmanın, dışlanmanın ve ayrıştırmanın tohumlarını ekenler bu gün ektikleri ürünün karşılığını fazlasıyla alıyorlar,daha da alacaklar.

Bu günler iyi günler.

Artık bu toplumda hiç bir şey geriye dönmeyecektir, dönemeyecektir.

Gezi parkı olayı gerçekten beş tane ağaç olayı değildir.

Bu olay yıllar boyunca toplumdaki ayrışmanın, ötekileştirmenin,bizler sizler yaklaşımının orta yere çıkışıdır.

Bunun adına isyan diyenler var ayaklanma diyenler var.

Bundan sonra toplumda var olan biraz evvel bahsettiğim ayrışma türleri daha da fazla bir şekilde ortaya çıkacak, gezi parkı direnişi içinde kendini ifade edenler ve karşısında da sayın başbakanın tarif ettiği kesim olacaktır.

Yıllardır söyleniyor yazılıyor çiziliyor.

Bunu enerji bakanı Taner Yıldız da ifade etti.

'Eğitim düzeyi arttıkça bize karşı olanlar artıyor', dedi.

Okullara ne yapılacak diye merak etmemek elde değil.

Şimdi geçici olarak yolları kapatıp, tepkileri gazla suyla şiddetle bastırmak mümkün olsa da içten içten büyüyen face, twitter,e-mail mesajlarıyla toplumun muhalif yanı örgütlenmeye devam ediyor.

Eskiden örgütler sendikada, dernekte, partide kurulurken şimdilerde sanal alemde kuruluyor ve hakim olmak da mümkün olmuyor.

Işık hızıyla milyonlar toplanıyor, dağılıyor, tekrar toplanıyor, hem de senede bir kez değil günde binlerce kez.

Ne diyorlardı macun tüpten çıktı, geri dönüşü yok.

Son günlerin moda deyimiyle ne yapacğıııız...Çekeceğiiiiz..