Her organımıza büyük zararlar veren sigara, bel ağrısına da neden olabiliyor. Sigaranın belde kan dolaşımını azalttığını belirten Medical Park Fatih Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ahmet Çetinkal, “Uzun saatler ayakta duran ve oturanların yanı sıra sigara kullananlar da risk altında bulunuyor. Sigaranın neden olduğu öksürük bile vücudu zorladığından fıtığa sebebiyet verebiliyor” dedi ve şu uyarılarda bulundu.

Bel bölgesi, vücut ağırlığımızı taşıyarak yükü kalçadan bacaklara aktaran ve aynı zamanda günlük aktivitemiz içerisinde gövdemizin hareketli olmasını sağlayan bir yapıdır. Belimizde 5 adet omur ve bunların arasında kıkırdak yastıkçıklar (disk), eklem yapıları, bunlara destek olan kaslar ve diğer yumuşak dokular bulunur. Bel omurlarının yük taşıma, hareketlerimize katkı sağlama, omurilik ve sinir köklerine koruyuculuk gibi görevleri vardır. Bu bölgeden kaynaklanan sinirler, bacakların kas kontrolünü, duyusunu, idrar, gaita ve seksüel fonksiyonların kontrolünü sağlar. Bel ve sırt kasları zayıf olanların yanı sıra sigara içenlerin, uzun süre oturanların ve ayakta kalanların bel ağrısına yakalanma riski daha fazladır. Sigara belde kan dolaşımını azalttığından ağrıya neden olur. Öte yandan sigaranın sebep olduğu öksürük fıtığa da yol açabilir.

KALP HASTALIKLARINDAN SONRA İKİNCİ SIRADA

Bel fıtığı, insanoğlunun ayakta durmasının bir bedelidir. İki bel omurgası arasındaki süspansiyon görevi gören diskin daha sert olan dış katmanındaki bir çatlaktan iç kısımdaki kısmen daha yumuşak olan dokunun arkaya doğru yer değiştirmesi sonucu omurilik veya sinir köküne bası yapması ile oluşan bir hastalıktır. Bel fıtığının bulunduğu omurga seviyesi, bu segmentteki yerleşimi ve evresine göre çeşitleri vardır. En sık L5-S1 ve daha sonra L4-5 omurgaları arası görülür. Yerleşimine göre de en sık santral (orta hat) ve parasantral (orta hattın bir miktar yanında) da ortaya çıkar. Bel ağrısı, gelişmiş toplumlarda görülen kronik hastalıklar arasında kalp hastalıklarından sonra ikinci sırayı almaktadır. Cerrahi tedavi yapılan hastalıklar arasında ise beşinci sırada bulunmaktadır. Bu derece yaygın olan bel ağrılarını “akut” ve “kronik” olmak üzere 2 gruba ayırabiliriz. Akut bel ağrılarında genellikle ağrı birkaç gün içerisinde azalır ve birkaç hafta sonra tamamen geçer. Ağrı 3 aydan daha fazla sürüyorsa bu ağrıya kronik bel ağrısı denir.

30’LU 40’LI YAŞLAR RİSKLİ

Bel fıtığı en sık 30'lu, 40’lı yaşlarda görülür. 20 yaş altı veya 60 yaş üstünde görülme sıklığı daha azdır. Bu hastalık, ciddi iş gücü ve maddi kayıplara neden olur. Sosyo-kültürel olarak insanların gündelik yaşamlarını ve hayat kalitelerini önemli ölçüde etkiler. Yapılan çalışmalar insanların yüzde 80’inin hayatlarının bir döneminde bel ağrısı yaşadığını gösteriyor. Ama bu bel ağrılarının hepsi bel fıtığı değil. Çünkü beli ağrıyan hastanın yaklaşık yüzde 2 ila 5’inde bel fıtığı saptanmaktadır. “Belim ağrıyor, fıtığımın olma ihtimali de az, o zaman doktora gitmeme gerek yok!” düşüncesi çok büyük yanlış. Her hasta ameliyat gerektirmez. Adeta merdivenin basamakları gibi bu hastalığın tedavisinde de basamak basamak tedavi uygulamak gerekir. Öncelikle ilaçlarla, kısa süreli istirahatler vererek, hastanın gündelik hayatını tekrar bir gözden geçirmesini sağlamak gerekiyor. Bunlar yetmezse gerektiğinde fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlarıyla el ele çalışılmalı. Tüm bu yapılanlardan sonra hastada anlamlı bir sonuç elde edilmezse ameliyat olması önerilir.

OTURURKEN BELİNİZİ DESTEKLEYİN

Bel fıtığının cerrahi tedavisinde mikrodiskektomi denilen yöntem kullanılıyor. Bunun yanı sıra hastaya özgü yapılan değerlendirme sonucu, fıtığının yerleşimine göre de uygun olgularda minimal invazif bir cerrahi yöntem olan endoskopik diskektomi de uygulanabilir. Bugün tıbbının geldiği nokta artık bu hastalığı korkulu bir rüya olmaktan çıkartıyor. Hastaların şikayetlerini doğru dinlenip iyice muayene edilerek irdelenmesi, doğru tetkiklerle tanının ortaya konması, hastaya özgü doğru tedavi stratejisinin belirlenmesi, cerrahi gereken hastalara da doğru cerrahi tekniğin uygulanmasıyla yüz güldürücü sonuçlar elde etmek mümkün. Günlük yaşamda fıtık ile karşılaşmamak için eğilerek iş yapmamaya özen göstermeliyiz. Yerden bir şey alırken dizleri kırmak, yükseğe uzanmaya çalışmamak ve ağırlık taşırken yükü iki kola eşit dağıtmak gerekiyor. Özellikle oturarak çalışanlar için dik durmak ve beli desteklemek de büyük önem taşıyor.