KAYSERİ, () - ERCİYES Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İnci Gülmez, 'Güneş girmeyen eve doktor girer' atasözünün en çok tüberküloz hastalığında anlam ifade ettiğini söyledi. Prof. Dr. Gülmez, “Çünkü güneşten gelen ultraviyole ışınları tüberküloz (verem) mikrobunu kısa sürede öldürür” dedi.
ERÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İnci Gülmez, tüberküloz (verem) hastalığı konusunda toplumun yeterince bilinçlenmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Gülmez, “Tüberküloz hastalığı damlacık yoluyla ve solunum yoluyla bulaşan bir hastalıktır. 5 yaşın altındaki kişilerde, AIDS hastalarında, uyuşturucu ve alkol bağımlılarında, mide ameliyatı geçiren kişilerde, ince bağırsağından bypass ameliyatı olanlarda, mahkûmlarda ve sağlık personelinde tüberküloz daha sık görülmektedir. Aktif tüberküloz hastası, öksürme, hapşırma, nefes, yani vücudundaki tüberküloz basilini dışarıya vermesiyle, etrafındaki insanlara bu hastalığı bulaştırır. Yani aktif tüberküloz hastası olan biriyle aynı odada uyumamalıyız. Aynı evde tüberküloz hastası ile yaşıyorsak, kesinlikle evimizi sürekli havalandırmalıyız. Fakat en önemlisi tüberküloz mikrobunun son derece hassas olduğu güneş ışınlarının, bulunduğumuz ortama girmesini mutlaka sağlamalıyız. Bu bağlamda atalarımızın da söylediği gibi (Güneş girmeyen eve doktor girer) atasözü çok önemlidir. Çünkü güneş ışınlarının verdiği ultraviyole ile tüberküloz mikrobu kısa sürede ölür. Eğer güneş ışınlarını alamayacak bir yerde yaşıyorsak, ultraviyole lamba bulundurmalıyız. Biz hastanemizde tüberküloz teşhisi koyduğumuz hastalarımızı tek kişilik odalara yatırıyoruz ve odalarda kesinlikle ultraviyole lamba bulunduruyoruz” dedi. 
''DÜNYA NÜFUSUNUN 3'TE 1'İ, VEREM MİKROBU İLE ENFEKTE''
Tüberküloz hastalığının Türkiye’de ve dünyada görülme sıklığı ile ilgili Prof. Dr. Gülmez, şunları söyledi:
“Tüberküloz oldukça sık görülen bir hastalıktır. Dünya nüfusunun 3’te 1’i tüberküloz basiliyle enfekte, yani vücudunda tüberküloz mikrobu taşımaktadır. Fakat bu 3’te 1 nüfusun hayatı boyunca yüzde 10’u kadarında aktif hastalık ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla 6 milyar olan dünya nüfusunun 2 milyarı tüberküloz mikrobuyla enfekte. Fakat sonrasında bu mikrop hayatının herhangi bir döneminde ortaya çıkmaktadır. Şu anda dünyada 11 milyon civarında aktif tüberküloz hastası bulunmaktadır. Türkiye'de ise 2005 yılında aktif tüberküloz hastası 19 bin iken, 2015’in sonlarına doğru bu rakam 12 bine kadar inmiştir. Bir ülkede, bir bölgede tüberküloz mikrobunu saçan kişileri tedavi edersek, bulaşmasını ve başkalarının hasta olmasını önleyebiliriz. Hekim olarak bizim hedefimiz, aktif tüberküloz mikrobu taşıyan kişiyi en hızlı şekilde tedavi etmek ve tüberküloz hastalığının tamamen yok olmasını sağlamaktır.”
Tüberküloz hastalığının tedavisi konusunda ise Prof. Dr. Gülmez, “Tüberküloz mikrobu vücudumuzda 4 ayrı formda bulunmaktadır. Bunların her birine etki eden tüberküloz ilaçları birbirinden farklıdır. Tüberküloz tedavisi tek ilaçla yapılamaz, 4 grup ilaçla tedavi yapılabilir. Günümüz koşullarında tüberküloz hastalığının tedavisi en az 6 aydır. Bunun için de ilk iki ay boyunca 4 ayrı grupta ilaçları veriyoruz, ikinci ayın sonunda eğer tüberküloz mikrobu verdiğimiz ilaçlara duyarlı ise, sonraki 4 ay daha kullandığımız 2 grup ilaçla tedaviye devam ediyoruz. Buna göre de toplam tedavi süresi 6 ay olmaktadır” diye konuştu. 

FOTOĞRAFLI