İSTANBUL, () YAŞIN ilerlemesiyle birlikte daha fazla görülen işitme kayıpları, gençlik hatta çocukluk döneminde bile yaşanabiliyor. İşitme kayıplarında aşırı gürültünün yanında çeşitli ilaçların kullanımı, bazı hastalıklar, çocukluk döneminde yapılmayan bazı aşılar rol oynayabiliyor. Farklı nedenlerden kaynaklanabilen işitme kayıplarında nedene göre birçok tedavi uygulanabiliyor. Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden Prof. Dr. Cem Devge, işitme kayıpları öncesinde denge kaybının görülebildiğini belirterek korunma ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

“AŞIRI GÜRÜLTÜDEN UZAK DURUN”

Memorial Ataşehir Hastanesi KBB Bölümü’nden Prof. Dr. Cem Devge, İşitme kayıplarının birçok farklı nedeni olabileceğini belirterek, “Fizyolojik mekanizmadaki bozukluğun nereden kaynaklandığının bilinmesi tedavi planının doğru olarak yapılabilmesi için önemlidir. Ülkemizde çok önemsenmeyen aşırı sese maruz kalmak, işitme kayıplarına yol açabilmektedir. Akustik travmalar iç kulakta duymayı sağlayan tüylü hücrelerin sayısında azalmaya neden olabilmektedir. Özellikle aşırı gürültülü meslek gruplarında çalışan kişilerin bu olumsuz etkiyi azaltmak amacıyla sesten korunmayı sağlayan özel kulaklıklar kullanması gerekmektedir” dedi.

“AĞRI KESİCİLER İŞİTMENİZİ ETKİLEYEBİLİR”

Prof. Dr. Cem Devge ilaçlar ve işitme kaybı arasındaki ilişkiye dikkat çekerek, “Kullanılan bazı ilaçlar işitme kayıplarına zemin hazırlayabilmektedir. Özellikle çok sık kullanılan ağrı kesiciler, kemoterapi ilaçları ve bazı antibiyotikler iç kulaktaki tüylü hücrelere zarar verebilmektedir. Bunun yanı sıra özellikle bel bölgesinden uygulanan epidural anestezi başta olmak üzere bazı anestezi yöntemleri de ani işitme kayıplarına yol açabilmektedir” dedi.

“İŞİTME KAYBINDAN ÖNCE DENGENİZ BOZULABİLİR”

Prof. Dr. Devge sözlerine şöyle devam etti: “Az, orta ya da ileri düzeylerde işitme kayıpları yaşamın belli bir döneminde ortaya çıkabilmektedir. Kişi bazen bu durumu fark edemeyebilir. İşitme sistemi ile denge sistemi iç kulakta anatomik olarak yan yana olduğu için, bazen işitme kayıplarından önce denge problemleri yaşanabilir. Denge bozukluğu ile başlayan daha sonra işitme kayıplarıyla devam eden birçok hastalık bulunmaktadır. Bunun için denge sorunları yaşandığında işitme kaybı olup olmadığı da mutlaka kontrol edilmelidir. İç kulağın beslenmesindeki yetersizliklerden ya da iç kulaktaki dokusal bozukluklardan kaynaklanabilen bu tür durumlara zamanında müdahale edilmesiyle işitme kaybı düzeltilebilmektedir.”  

“DİYABET VE TİROİT HASTALIKLARINI KONTROL ALTINDA TUTUN”

Diyabet ve tiroit bezinin az çalışmasının işitme sistemini etkilediğini belirten Prof. Dr. Devge “Romatizmal hastalıklar ve bağışıklık sistemini ilgilendiren rahatsızlıklar hem orta kulak hem de iç kulakta sorunlara yol açarak işitme kaybına neden olabilmektedir. Bazı nörolojik hastalıklar da koku alma bozukluğuyla başlayarak daha sonra işitme sorunlarıyla ortaya çıkabilmektedir” dedi.

“HEM KENDİNİZİ HEM ÇOCUĞUNUZU AŞILATIN”

Herhangi bir yaşta geçirilen kızamık, menenjit, sifiliz, kızamıkçık ve kabakulak gibi hastalıkların işitme sistemini etkileyebileceğini belirten Prof. Dr. Devge, “Hamile iken geçirilen kızamıkçık, toksoplasma, CMV gibi enfeksiyon hastalıkları yenidoğan bebekte işitsel sorunlara yol açabilmektedir. Gerekli aşıları hem annenin hem de bebeğin zamanında yaptırması, bu tür işitme kayıplarına karşı alınabilecek önlemlerin başında gelmektedir” dedi.

“ÇOCUĞUNUZUN ORTA KULAK İLTİHABINI İHMAL ETMEYİN”

Çocuklarda tekrarlayan ve uzun süre tedavi edilmeyen orta kulak enfeksiyonlarının ilerleyen dönemde işitme sorunları olarak karşımıza çıkabileceğini ifade eden Prof. Dr. Devge, “Çocukluk döneminde sık yaşanabilen orta kulak enfeksiyonları ya da orta kulakta sıvı birikimleri 3-4 ayı geçiyorsa müdahalede geç kalınmamalıdır. Uzun süre devam eden basit orta kulak problemlerine bağlı işitme kayıpları, ileri dönemlerde çocuklarda işitme sırasında gerçekleşen beyinsel işlemleme bozukluklarına ve seslerin algılanmasında bozulmalara yol açmaktadır. Bununla birlikte her orta kulak enfeksiyonu ya da sıvı toplanmasında orta kulağa tüp takılması da doğru bir yaklaşım değildir” dedi.  

“TEDAVİDE UMUT VEREN YÖNTEM: LYCREX”

Prof. Dr. Devge tedavi türlerine de değinirken, “İşitme fizyolojisindeki bozukluklar çok değişik tiplerde olabileceğinden tedaviler de çok çeşitli olabilmektedir. Orta kulak enfeksiyonlarının tedavisi için antibiyotikler kullanılırken, işitme sistemini etkileyen bağışıklık sistemi hastalıklarının tedavisi için ise steroid ve kemoterapötik ilaçlar kullanılabilmektedir. İşitme kayıplarının rehabilitasyonunda işitme cihazları, orta kulak ve iç kulak implantları kullanılabilirken, iç kulak tüylü hücrelerinin enerji seviyelerini artırıcı lazer ya da yüksek enerjili fotonik elektromanyetik dalgalar gibi özellikli yöntemler de tedavide gündeme gelebilmektedir” dedi.

İşitme kayıplarının tedavisinde tüylü hücrelerin sayısını artırmaya yönelik olarak geliştirilen “Lycrex-1” yönteminin hastalar için yeni bir umut olduğunu ifade eden Prof. Dr. Devge, “Lycrex-1 yöntemi ile iç kulakta uyuyan destek hücreleri bulunarak nöral veya sinirsel büyüme faktörlerinin uygulanması ile bu hücrelerin tüylü hücrelere doğru farklılaşmaları sağlanıp, yeni fonksiyonel tüylü hücreler oluşturulması amaçlanmaktadır” dedi. İlk olarak Japonya’da başlayan uygulama Prof. Dr. Cem Devge tarafından geliştirilerek Türkiye’de de uygulanmaktadır. Lycrex-1 yöntemi ile kulağın işittiği bir ya da birden fazla ses frekansında yüzde 5-15 arasında iyileşme elde edilebilmektedir.

Prof. Dr. Devge sözlerini şöyle noktaladı: “Tam sağır olan ve iç kulaklarında tüylü hücreler bulunmayan hastalar, koklear implant veya beyin sapı implantları uygulamaları ile işitebilmektedir. İleri ve orta düzeyde işitme kaybına sahip hastalara ise, işitme cihazlarından veya orta kulak implantlarından fayda görebilirler. Ancak, bir hastanın işitme cihazından veya orta kulak implantından fayda görebilmesi için, azımsanmayacak derecede işitme yeteneğine sahip olması gerekmektedir. İleri düzeyde işitme kaybına sahip hastaların iç kulakları o kadar az sayıda canlı tüylü hücre içerir ki bu durum onlara işitme cihazlarından faydalanma olanağı vermemektedir. Lycrex-1 tedavisi bir yandan işitme cihazı kullanması gereken hastalara cihaz kullanmadan işitebilme olanağı sunabilirken, diğer yandan da kullanmaya çalıştıkları işitme cihazları ile bile duyamayan hastalar, en azından işitme cihazından fayda görebilecek duruma gelmektedir. Lycrex-1 tedavisine erken başlanması başarı oranlarını artırmaktadır.”