İSTANBUL, () - HER bin kişiden birinde hipofiz tümörüne rastlanıyor. Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Hipofiz Kliniği hakkında bilgi veren Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, “Hipofiz hastalıkları uzmanlarının bir arada olması, hastalığın erken zamanda ve doğru şekilde teşhis edilebilmesi açısından önem taşıyor” dedi.

Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Hipofiz Kliniği'nde, her geçen gün görülme sıklığı artan hipofiz tümörüne bağlı oluşan hastalıkların tedavisinin gerçekleştirildiğini ifade eden Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Tıbbi Koordinatörü ve Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, “Bir konuda başarılı olmak istiyorsanız o konuyla uzun yıllar ilgilenmeniz gerekir. Hipofiz hastalıkları için de bu konuyla doğrudan ilgilenen ve bu alanda tecrübeli olan endokrinolog, beyin cerrahı, nöroradyolog, nöropatolog, nörooftalmolog ve radyasyon onkoloğunun birlikte çalıştığı bir alt yapı gerekir. Hipofiz hastalıklarında erken tanı ve tedavinin yanında hastaların uzun süreli takipleri de oldukça önemlidir. Gereksiz radyolojik inceleme ve tetkiklerden kaçınmak gerekir. Dolayısıyla, hipofiz hastalıkları uzmanlarının bir arada olması, hastalığın erken zamanda ve doğru şekilde teşhis edebilmesi açısından önem taşıyor” dedi.

 ERKEN TANI ÖNEM TAŞIYOR

Hipofiz hastalarının birçok farklı sebeple hekime başvurabildiğini belirten Prof. Dr. Keleştemur, "Klinik ve otopsi çalışmalarına göre yaklaşık olarak her bin kişiden birinde hipofiz tümörüne rastlanıyor. Hipofiz tümörleri ve diğer hipofiz hastalıklarının çok da nadir görülen hastalıklar olmadığını söyleyebilirim. Hastaların, düzelmeyen baş ağrıları, halsizlik, çabuk yorulma, aşırı boy uzaması veya boy kısalığı, görme bozuklukları, infertilite, aşırı kilo alımı ve kilo verememe, meme başından kendiliğinden veya sıkmakla süt gelmesi, kadınlarda adet düzensizlikleri ve kıllanma gibi farklı şikâyetleri olabilir. Bu hastaların sadece bir kısmı, doğrudan endokrinoloji uzmanına gelir. Hipofiz tümörleri nadir olmayarak radyoloji uzmanı tarafından rastlantısal olarak da tespit edilebilir. Tedavide gecikilmesi telafisi mümkün olmayan problemlere yol açabilir. Mesela gecikmiş tedavi, görme kaybı ile sonuçlanabilir" ifadelerini kullandı.

Hastalığın ne zaman başladığını belirlemenin her zaman kolay olmadığını kaydeden Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, "Tüm hastalarda olduğu gibi hipofiz hastaları için de erken tanı ve tedavi son derece önemlidir. Hastalığı tanımladıktan sonra, elde edilen bilgiler ışığında tedavi planı hızla oluşturulur. Örneğin, hormon yetersizliği durumunda, eksik olan hormonlar yerine konurken; hormon fazla salgılanıyorsa, ilaç tedavisi veya cerrahi tedavi önerilir" diye konuştu.

"AMELİYAT ESNASINDA HASTANIN MR’ININ ÇEKİLMESİ MÜMKÜN"

Hipofiz hastalıklarının tedavisinde, cerrahinin önemine işaret eden Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, "Cerrahi tedavi gereken hastalar için güncel teknolojinin olanaklarından faydalanıyoruz. Ameliyat esnasında hastanın MR’ının çekilmesi mümkün. Bu cerrahlara büyük bir avantaj sağlıyor. Ameliyat esnasında geride herhangi bir tümörlü dokunun kalıp kalmadığı belirlenebiliyor" dedi.

Hipofiz Kliniği'nde aynı zamanda hekimlerle multidisipliner çalışmalar yürütüldüğünün altını çizen Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, "Her hafta, hipofiz hastalıkları ve hipofiz tümörlerinin, her yönüyle değerlendirildiği multidisipliner toplantılar yapacağız. Amacımız, bilimsel anlamda da katkı sunmak. Arzu eden hekimler, bu grup toplantılarımıza, tartışılmasını istedikleri vakalarıyla katılabilirler. Toplumu bilgilendirmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla, hipofiz hasta günleri de düzenleyeceğiz. Kliniğimiz uluslararası merkezlerle de bağlantılı olarak çalışılacak" dedi.

(FOTOĞRAFLI-GÖRÜNTÜLÜ)