Selin GÜRSEL – Ömer HASAR / İSTANBUL, () - SON zamanlarda adını sıkça duyduğumuz Fasılalı Diyet hakkında bilgilendirmede bulunan Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu “Fasılalı diyet diye bir şey yoktur. Bu beslenme modelleri ile insanın yağ yakması kolay olamaz. Bugün dünya nüfusunun üçte biri obez, üçte biri ise kilolu. Bunlar işe yarasaydı bugün bu halde olmazdık” dedi.

Fasılalı Diyet veya Aralıklı Oruç olarak bilinen beslenme türü hakkında konuşan İstinye Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, “Günümüzde popüler diyet dediğimiz, insanların sağlığını bozan, kafasını karıştıran ve yaşam süresini kısaltan örneklerle her gün karşılaşıyoruz. Dünyada binden fazla diyet çeşidi var ama hiçbir tanesi bilimsel değil. Her gün kulağımıza bir şey geliyor bunların hiçbiri doğru değil. Fasılalı diyet diye bir şey yoktur. En fazla, dinlerin özelliği olan oruç ayları vardır. Ancak bunların hiçbirisi ‘haftanın üç günü aralıklı tut, üç günü normal ye, su iç veya evde ne varsa ye’ gibi sağlık bozucu anlamda değildir. Bu beslenme modelleri ile insanın yağ yakması kolay olamaz. Bugün dünya nüfusunun üçte biri obez, üçte biri ise kilolu. Bunlar işe yarasaydı bugün bu halde olmazdık” dedi.

“İKİ ÖĞÜN YEMEK YERSENİZ VÜCUDUNUZ YAĞLANIR”

İki öğün yemek yemenin insanlar için yetersiz olduğunu ifade eden Prof. Dr. Elmacıoğlu, “21’inci yüzyılda insanların çalışma şeklini düşündüğümüzde o insanların akşam erken vakitte yemek yiyip de yatmak gibi lüksü yok. İki öğün yemek yemeğe kalkarsanız protein dokularınızı kaybedersiniz, bir de vücut tam tersine yağlanır. Ayrıca iki öğün yemek yiyen insanlar kalp damar hastalıklarıyla ileride boğuşurlar” diye konuştu.

EN ÖNEMLİ ÖĞÜN KAHVALTI

Yararlı ve doğru olan tek öğünün kahvaltı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Elmacıoğlu, “Eforunuzun ve enerjinizin olması, beyninizin çalışması ve beynin enerji tüketebilmesi için en önemli öğün hangisi, derseniz kahvaltı derim. Kahvaltının üzerine bu kadar önemli ve stratejik olan hiçbir öğün tanımıyorum. Beyin günlük olarak yaklaşık 300 kalorilik glikoza ihtiyaç duyar ve ondan başka hiçbir şey beyni çalıştırmaz. Sabah yaptığımız kahvaltıdan da hızla glikoz elde ederiz. Protein, karbonhidrat ve yağlardan oluşan bir kahvaltı sizin akşama kadar vücudunuzun doğru hareket etmesini ve beyninizin doğru düşünmesini sağlar” dedi.

“Anadolu toplumu en az 2 bin yıldır kahvaltı kültürüyle yaşıyor” diyen Prof. Dr. Elmacıoğlu konuşmasına şöyle devam etti:

“Eskiden kocaman bir çorbayı evin bütün fertleri hızlıca bitirip tarlaya gidiyordu. Bugünkü tahıl ürünlerinin bu kahvaltının yerini almış olması gerçekten yüreğimi acıtan bir nokta. Çok zengin süt ürünlerimiz var, envai çeşit peynirimiz var. Yağı ve lifi ile organizmamıza hayat katan zeytinimiz var. Bunların dışında tam tahıllı ekmekler var. Tahin ve pekmez var ve üstelik bunun yerine koyulabilecek hiçbir gıda yok. Batı toplumları bunları bilseydi bugün bu gıdalar çok daha farklı noktalara gelebilirlerdi. Mevsiminde olan meyvelerden reçel yapılması ve sabahları 1-2 tatlı kaşığı kadar atıştırmak güne süper bir enerjiyle başlamanızı sağlar. Sabah kahvaltısı beyni hızla çalıştırır.”

MEYVENİN KENDİSİNİ TÜKETİN, SUYUNU DEĞİL

Beslenme kültürü olarak meyveye çok alışkın bir toplum olmadığımızı dile getiren Prof. Dr. Elmacıoğlu, “Mevsimin meyveleri neyse onları kahvaltımızda bulundurmakta fayda var. Çocuklara meyvenin suyunu sıkıp içirmek yerine meyveyi direkt olarak beslenme çantasına koyabiliriz” diye konuştu.

“AZ YERSENİZ DETOKSA İHTİYACINIZ KALMAZ”

Detoks uygulamaları hakkında da konuşan Prof. Dr. Elmacıoğlu, “Birileri televizyona çıkıyor istediğin kadar yumurta, tereyağı ye, her gün paça çorbası iç diyor, öbür tarafta ise büyük bir insan güruhu detoks yapmaya çalışıyor. Eğer yenilen proteinler çok doğru işliyorsa insanlar bunun zararlarını vücuttan atmak için niye detoksa yönelsin? Detoks sadece sebze ağırlıklı, çok az meyvenin girdiği bir beslenme şeklidir. Az yerseniz, az protein ve yağ tüketirseniz detoksa da ihtiyacınız kalmaz” dedi.

YANLIŞ BESLENMENİN ETKİSİ ÇOK SONRA ORTAYA ÇIKIYOR

Beslenme ile yapılan herhangi bir hatanın sağlığımıza hemen yansımadığına değinen Prof. Dr. Elmacıoğlu, “Bu sağlık problemleri eğer gençseniz 10-15 sene, eğer orta yaşlıysanız 5 sene sonra ortaya çıkar. Ve siz kapı kapı gezerek hastalığınıza çare ararsınız. Halbuki o hastalık sizin daha önce yapmış olduğunuz yanlış beslenmeden kaynaklanıyordur” ifadelerini kullandı.