İSTANBUL Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Aydın Türkmen, akraba dışı böbrek nakil oranlarının ürkütücü derecede arttığını, bu durumun organ ticareti tehlikesini doğurduğunu söyledi. Türk Nefroloji Derneği tarafından bu yıl 34'üncüsü düzenlenen Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon Kongresi, Antalya'da Belek Turizm Merkezi'ndeki Kaya Palazzo Hotel'de yapıldı. 134 akademisyen ve 1200 davetlinin katıldığı kongrede; 25 panel, 9 konferans, 6 sözlü bildiri oturumu, 6 uydu sempozyumu yapıldı. "75 BİNE YAKIN BÖBREK HASTASI VAR" Kongrenin basın toplantısında, Türkiye'de diyaliz ve nakille ilgili güncel bilgileri paylaşan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof.Dr. Turgay Arınsoy, 2016 yılı sonu itibariyle Türkiye'de 56 bin 687 hemodiyaliz, 3 bin 508'i periton diyalizi ve 14 bin 280'i böbrek nakilli olmak üzere son dönem böbrek hastalıklı 74 bin 475 hastanın bulunduğunu söyledi. Bunların yüzde 80'e yakınının hemodiyaliz hastası olduğunu kaydededen Prof. Dr. Turgay Arınsoy, diyalize yeni başlayan hasta sayısının 8 bin 900 olduğunu, bu hastaların da yüzde 38'inin şeker hastalığına bağlı böbrek yetmezliği çektiğini söyledi. "SURİYELİLER, DİYALİZLE DAHA ÇOK YAŞIYOR Prof. Dr. Arınsoy, Türkiye'ye sığınmacı olarak gelip böbrek yetmezliği nedeniyle tedavi gören Suriyeli hastalara ilişkin de bilgiler verdi. Transplantasyon Diyaliz İzlem Sistemi'ne (TDIS) 2015 yılı sonu itibarıyla kayıtlı 56 bin 951 Türk hemodiyaliz hastası olduğunu belirten Prof. Dr. Arınsoy, “2016 yılı sonunda 345 kronik diyaliz tedavisinde olan Suriyeli hemodiyaliz hastası mevcut. Suriyeli göçmenlerden ücret alınmıyor, devlet ödüyor. 'Acaba daha mı az yaşıyorlar' diye kendi diyaliz hastalarımızla karşılaştırdık. Veriler başarılı olduğumuzu gösterdi. Onların tek avantajı Türk hastalara göre daha genç olmaları. Bu nedenle ölüm oranları daha düşük çıktı. Diyalizle yaşama şansları yüksek çıktı. Beslenme yönünden ise kötü çıktılar" dedi. "AKRABA DIŞI ORGAN NAKLİNİN HIZLI ARTIŞI ÜRKÜTÜYOR" İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Aydın Türkmen ise 2016 yılında 3 bin 416 böbrek naklinin yapıldığını, bunlardan 779'unun kadavradan, geri kalanın canlı vericiden alınarak gerçekleştiğini söyledi. Toplam nakil sayısında geçen yıla göre yüzde 6.6 artışın dikkati çektiğini belirten Prof. Dr. Türkmen, şunları kaydetti: "Hastaların üçte birinden fazlası diyalize başlamadan direkt nakille tedavi oluyor. Bu tercih edilen bir yöntemdir. Akraba dışı canlı nakil oranları da artıyor. Bu istemediğimiz bir şey. Yüzde 40'lara yaklaşmış canlı nakiller. Bu biraz ürkütücü. Organ ticaretinin önüne geçmek için dünyadaki nakil cemiyetleri çok sıcak bakmıyor bu duruma. Türkiye'de Sağlık İl Müdürlükleri'nde bir etik kurul oluşturmuştu. Bu kurul akraba dışı nakilleri değerlendiriyordu. Ancak bu kurulun kararları yargıya taşınmaya başlandı. Bu iyi değil. Kurul olumsuz karar verse de yargı kararı bozuyor. Ve biz nakil yapmak zorunda kalıyoruz. Bu kötü bir şöhrete yol açabilir. Canlıdan nakilin artışı biraz ürkütücü." "KİLONUZ FAZLAYSA BÖBREK HASTASI RİSKİNİZ ARTIYOR" Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof.Dr. Siren Sezer de kilonun böbreğe olan etkisiyle ilgili bilgiler verdi. Obezitenin böbrek yetmezliğini artırdığını belirten Prof.Dr. Sezer, “Özellikle gövdesel kilo alıyorsunuz. Bu kişilerde böbrek hastası olma riski yüzde 40 artıyor. Bu açıdan gövdesel obezitenin böbrek için risk olduğunu belirtmeliyiz. Obez olduğumuz zaman böbrek yetmezliği riski 3,5 kat artıyor. Orbit obezde ise 7 kat artıyor böbrek yetmezliği" dedi. "TÜRKİYE'DE TUZ TÜKETİMİ ÇOK FAZLA" Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Altun ise sağlıklı yaşam için günde bir çay kaşığı tuz alınmasının yeterli olduğunu söyledi. Türkiye'nin aşırı tuz kullanımı konusunda önde olduğunu belirten Prof. Dr. Altun, aşırı tuz tüketiminin hem kan basıncını yükselttiğini hem de kalp-damar hastalıklarına, inmeye ve kronik böbrek hastalığına yol açabileceğini söyledi. Tuz tüketiminin azaltılmasıyla ölüm oranlarının ilişkili olduğunu da ifade eden Prof. Dr. Altun, “Tuz tüketiminin yaklaşık 6 gram azaltılması ile inmeye bağlı ölümlerin yüzde 20- 25, kalp krizine bağlı ölümlerin yüzde 10- 15 oranında azaltılabileceği öngörülmektedir" dedi.