Mehmet Kayhan YILDIZ/KONYA, () - KONYA'da 4 yaşındayken ifade etmede, algılamada ve göz kontağı kurmakta sorun yaşadığı için doktorların 'otizm' teşhisi koyduğu 7 yaşındaki Ömer Duru, özel bir rehabilitasyon merkezinde 2 yıl 'Yoğun Davranışsal Eğitim Programı’ gördü. Eğitimin ardından otizmi yenerek, normal bir çocuk gibi ilkokula başladı. 2 çocuk annesi ev kadını Sevda Duru'nun oğlu Ömer Duru, 3 yaşındaki iken sürekli ağlaması, hiç konuşmaması, ifade etmede, algılamada, göz kontağı kurmakta sorun yaşaması ve sürekli agresif davranışlar sergilemesi üzerine hastaneye götürdü. Doktorlar yaptıkları sağlık kontrolünde minik Ömer'e, 'Otizm' teşhisi koydu. Sevda Duru, eşinin, oğluna konulan teşhisi kabullenmemesi üzerine tedavi ettiremedi. Ancak oğlunun davranışlarının yine devam etmesi üzerine 1 yıl sonra, yeniden doktora götürdü ve aynı teşhis konuldu. Bunun üzerine Ömer Duru, alınan 'otizm' raporu üzerine özel bir rehabilitasyon merkezinde eğitim görmeye başladı. Ömer, 2 yıl boyunca aldığı 'Yoğun Davranışsal Eğitim Programı’ sayesinde otizmi yenip, ilkokula başladı. Oğlunun yaşadıklarını anlatan Sevda Duru, ''Oğlum sürekli ağlıyor ve hiç konuşmuyordu. Hırçınlık yapıyordu. Götürdüğümüz doktorlar ‘otizm’ tanısı koydu. Ama eşim, kendisinin de çocuk iken yaramaz olduğunu söyleyip, durumu kabullenmedi. Bir yıl sonra yine aynı teşhisi kondu. Bunun üzerine 4 yaşından itibaren özel eğitim almaya başladık. Sıkı bir eğitimin ardından da otizmi yendik. Artık özel eğitim almıyor ve yaşıtları gibi okula gidip geliyor’’ dedi. Oğlunun ilkokula başladığını ve arkadaşlarıyla arasındaki iletişimin son derece düzgün olduğunu belirten Sevda Duru, şunları söyledi: ''Eğitim almadan önce oyun oynamasını bilmiyordu. Vurup, kırıyordu. Ama şimdi paylaşmayı öğrendi. Okuldaki arkadaşları arasındaki iletişimi de çok düzgün. Arkadaşlarıyla geçinmesini biliyor. Ayrıca diğer çocuklar gibi okuyup yazabiliyor. Sınıfta da çok başarılı.'' EŞİM ÖNCE KABULLENEMEDİ Ailelere, çocuklarının davranışlarını iyi takip etmeleri konusunda tavsiyede bulunan Sevda Duru, ''Çocuklarının şımarık olduğu için bu tür davranışlarda bulunduğunu düşünmesinler. Çocuklarını gözlemleyip, değişiklik gördüklerinde psikiyatrikte götürsünler. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa, çocuğun gelişimi için faydası daha fazla olur. Çünkü eşim çocuğumuzun durumunu kabullenmek istemedi. 'Ben de çocukken yaramazdım. Çocuğum da yaramaz. Bir şey olmaz. Büyüyünce düzelir' diyerek otizm teşhisini kabul etmedi. Ama sonunda o da anladı ve bizde çocuğumuzun özel eğitim alması için başvuruda bulunduk'' diye konuştu. ERKEN EĞİTİM BAŞARIYI ARTIRIYOR Yaşıtları gibi okula başlayan Ömer Duru da, okulda ders çalışmayı ve oynamayı çok sevdiğini, arkadaşlarıyla çok iyi uyum sağladığını söyledi. Özel Rehabilitasyon merkezinin özel eğitim öğretmeni Ali Benli de, verilen eğitimle Ömer'in artık hayatını bağımsız bir şekilde sürdürebildiğini ifade ederek, ''Ömer, ifade etmede, algılamada ve göz kontağı kurmakta ciddi sıkıntılar yaşamaktaydı. Verdiğimiz 2 yıllık yoğun eğitimden sonra günlük hayatını bağımsız bir şekilde yaşayabiliyor. İfade yeteneği, iletişimi ve öz bakımı becerisini şu anda kendi başına yapabiliyor'' dedi. Bu tür vakalarda erken teşhis ve sonrasında eğitimin önemli olduğuna dikkat çeken Benli, ''Bu tür çocukların 2- 2,5 yaşından itibaren özel eğitime başlaması lazım. Eğitime erken başlarsa kısa sürede ciddi gelişmeler görülüyor. Geç başlamak çocuğun gelişimini yavaşlatacaktır'' diye konuştu. İLK 60 AYDA EĞİTİM ÇOK ÖNEMLİ Rehabilitasyon merkezinin müdürü Mustafa Ural da, şunları söyledi: ''Çocukların otizmi yenmesindeki en büyük sırrımız ilk 60 ayda uyguladığımız yoğun davranışsal eğitim programıdır. Bu bizim için en kritik süreç. Otizm genellikle çocuklarda 1,5-2 yaş aralığında tespit ediliyor. Bu yaş aralığında 60 aya kadar olan süreç kritik bir dönem. Bunun için ilk 60 ayda yoğun davranışsal eğitim programı uygulamamız gerekiyor. Haftada en az 20 saat davranışlara yönelik uyguladığımız program sayesinde başarıya ulaşıyoruz. 20-30 saat uygulama, Türkiye koşullarında çok zor bir durum. Çünkü ailelerimizin ekonomik gücü bu konuda çok zayıf. Devlette bireysel destek seansı olarak ayda sadece 8 saatli süreyi karşılıyor. Yoğun davranışsal eğitim programını uygulayamadığımız zamanda, yoğun aile davranış programı uyguluyoruz. Bununla başarıya ulaşmaya çalışıyoruz. Haftada 20 ila 30 saat 'Yoğun Davranışsal Eğitim Programı' uygulanan çocukların yüzde 75'i, iyileşme sağlandığı gözükmektedir. Tabi bunun içerisinde ailenin sosyo-ekonomik durumu, eğitime bakış açısı, eğitim programının uygulanma düzeyi de çok önemlidir.''