Namık Kemal KILINÇ/SERİK (Antalya), () - ABD Kaliforniya Üniversitesi'nden onkolog Prof. Dr. David Gandara, "Eskiden ölümcül kanser dediğimiz kanserleri artık diyabet gibi kronik hastalıklara çevirebiliyoruz. İnsanların normal bir hayatı olabiliyor. Diyabetli hastalar nasıl insülin tedavisi alıyorsa bu hastalar da kanser tedavisi alıyor" dedi. Serik'e bağlı Belek turizm merkezindeki Regnum Carya Otel'de düzenlenen 13. Ulusal Kanser Kongresi'ne özel davetli olarak katılan ABD Kaliforniya Üniversitesi'nden onkolog Prof. Dr. David Gandara, Demirören Haber Ajansı'na () açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. David Gandara, kongrede bulunmanın kendisi için bir onur olduğunu ve dünyanın birçok yerinden çok önemli uzmanların kongreye geldiğini söyledi. Kanserde hedefe yönelik tedavi türlerinde son 2 yılda çok büyük ilerlemeler kaydedildiğini anlatan Prof. Dr. David Gandara, "Hedefli tedaviler, immünoterapi dediğimiz tedaviler. Bugün kanserlerin çok büyük kısmında eskiden ölümcül kanser dediğimiz kanserleri artık diyabet gibi kronik hastalıklara çevirebiliyoruz. İnsanların normal bir hayatı olabiliyor. Diyabetli hastalar nasıl insülin tedavisi alıyorsa bu hastalar da kanser tedavisi alıyor. Akciğer kanseri gibi en zorlu kanser hastalarının arasında bile bugün rölaps (depreşme, alevlenme) olmadan uzun yıllar yaşayan hastalar var. Bunlara da potansiyel olarak dördüncü evre kanserin tedavisi diyebiliyoruz. Son 2 senede en anlamlı diyebileceğimiz değişiklik bu" dedi. 'SON 5 YIL İÇERİSİNDE YÜZDE 20 AZALMA OLDU' Günümüzde yeni kanser türleri ortaya çıktığını aktaran Prof. Dr. David Gandara, "On milyonlarca yeni kanser hastası ortaya çıkıyor. 2 milyon yeni akciğer kanser hastası ortaya çıkıyor ama bu kanserlerde ölüm oranları azalmakta. Özellikle akciğer kanseri ölümlerinde son 5 yıl içerisinde yüzde 20 azalma oldu. Dolayısıyla daha fazla kanser hastası olmasına rağmen diğer sigara kullanımı gibi faktörlerden dolayı biz bugün daha iyi bir tedavi gerçekleştirebilmekteyiz" diye konuştu. 'TÜRKİYE'DE ELLERİNDEN GELENİN EN İYİSİNİ YAPIYORLAR' Türkiye'nin mükemmel onkologları olduğunu kaydeden Prof. Dr. Gandara, şöyle dedi: "Burada kanser çok iyi ele alınıyor. Bir şekilde problem, yeni testlere ve ilaçlara erişimde yaşanıyor. Devletin verdiği onaylar ve tedaviler ve her şey zamanında gerçekleşiyor ama ABD'deki gibi değil. Çünkü bazı hastalar bekliyor. Beklemek zorunda burada yeni tedavilerin ortaya çıkmasını. Bu ülkedeki medikal onkologlar ve kanser tedavi uzmanları ellerinden gelenin en iyisini yapıyor, en son tedavi şekillerini hastalarına getirebilmek için. Kanser kongreleri senede 1 kez yapılıyor. Farklı alanlardan bütün kanser uzmanlarını Türkiye'de bir araya getiriyor. Ben ABD'den geliyorum. Benim gibi tüm dünyadan uzmanlar burada buluşuyor. En son bilgileri burada tartışıyoruz. İlerlemeler ve tanıdaki gelişmeler hastalar için çok önemli. Hastalara ümit veriyor. Eskiden tüm hastalar aynı varsayılıyordu. Ama şimdi her hasta bir diğerine kıyasla bireysel tedavi almak zorunda. Yani yeni sürecimiz bu. Bireysel tedavi." 'TÜMÖRÜN DETAYLI HARİTASINI ÇIKARTIYORUZ' Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Gökhan Demir de kanser tedavisi konusunda son yıllarda devrim niteliğinde gelişmeler olduğunu söyledi. Prof. Dr. Demir, "Eskiden en önemli silah kemoterapiydi. Şimdi önemli ölçüde değişti. Tümörlerin moleküler özelliklerini öğrendikçe kemoterapi dışında da tümörleri tedavi edebileceğimizi öğrendik. Özellikle akıllı molekülleri kullanarak kemoterapi kadar etkili ama kemoterapiden daha az yan etkisi bulunan tedaviler kullanmaya başladık. Şimdi tümörün detaylı haritasını çıkartıyoruz. Aynı bölgede de olsa tümörler iki farklı insanda çok farklı. Bu genetik haritalamayı kullanarak genetik yapıya göre kişiye özel tedavi yöntemi gelişti. Tümör zaman içerisinde genetik yapısını değiştirebiliyor. Tümörden biyopsi yerine hastanın kanından tümörden çıkan DNA kodlanarak o tümörün değişen genetik özellikleri hesaplanabiliyor. Likit biyopsilerle kişiye özel tedaviyi etkin olarak yapabiliyoruz. Bir grup hastada özellikle akciğer kanserli hastalarda dörtte birinde hiç kemoterapi kullanmadan kemoterapiden çok daha etkin tedavi sağlayabiliyoruz. Hastalığın tam şifaya kavuşması ileri evresinde bile elde edebiliyoruz." 'ONKOLOJİDE DEVRİM NİTELİĞİNDE BİR GELİŞME' Bağışıklık sistemini artık kanser tedavisinde kullanmaya başladıklarını söyleyen Prof. Dr. Gökhan Demir, şöyle devam etti: "Bağışıklık sistemi çok güçlü bir sistem. Bu sistem bizi çevredeki bakterilerden ve mikroplardan koruyan bir sistem. Ama kanserden koruyamıyordu. Bunun metabolizması çözüldü. Bugün bağışıklık sistemi hücrelerini kansere karşı aktif savaşçılar olarak kullanıyoruz. Bu ilaçların gelişmesi ile de yepyeni bir tedavi imkanı elimize geçti. İmmünoterapi. Birçok kanser türünde etkili olarak kullanabiliyoruz. Özellikle akciğer kanserlerinin bir alt grubu var ki kemoterapi kullanılmadan kemoterapiden daha etkin bir cevap elde edilebiliyor. Bugün artık günlük kullanmaya başladık. Mucizelerini de görüyoruz. Bundan 10 yıl önce dördüncü evre bir akciğer kanserinde şifa söz konusu değildi. Bugün ise immünoterapiyle tam şifa elde edilmiştir. Bu da onkolojide devrim niteliğinde bir gelişmedir."