Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hadımköy Dr. İsmail Niyazi Kurtulmuş Hastanesi’nin açılış törenine katılarak, katılımcılara hitap etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışı yapılan hastanenin hayırlı olmasını dileyerek, hastanenin banisi Abdülhamid-i Sani Hazretlerini rahmet ve minnetle yâd ettiğini belirtti.

Hastane binasının yaklaşık bir asır boyunca asker hastanesi olarak hizmet verdiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, binanın restore edilerek yeniden şehrin hizmetine sunulduğunu söyledi.

“DR. İSMAİL NİYAZİ KURTULMUŞ, GARİPLERİN BABASI OLARAK TANINIRDI”

Dr. İsmail Niyazi Kurtulmuş'u gençliğinde şahsen tanıdığını, desteğini ve teşvikini gördüğünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsmail Niyazi Kurtulmuş’un hayatına dair şunları anlattı: “Kendisi Balkan Harbi, 1. Dünya Savaşı ve İstiklal Harbi kahramanlarından aynı zamanda âlim olan Ordu Ünyeli Binbaşı Numan Kurtulmuş'un oğludur. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirip dâhiliye uzmanlığını tamamladıktan sonra hayatını bu şehirdeki tüm hastaların, gariplerin, gençlerin hizmetine adamıştır. Gariplerin babası olarak tanınması bu yüzdendir. Perşembe günleri tüm hastalara ücretsiz bakar, ilaçlarını ücretsiz verir, ihtiyaç sahiplerinin ceplerine harçlıklarını da koyardı. Babam rahmetli, beni imam hatip okuluna girmeden önce Niyazi Amcaya teslim etti. Çünkü bizim köyümüzden İsmail Niyazi Bey'in okul arkadaşı onlar Fatih'teki Fetih yurtlarında orada derslerini çalışır, babam da zaman zaman onların yanına gelir giderdi. İmam hatip okuluna girerken de beni Niyazi Amca'ya götürdü dedi ki; ‘ben oğlumu size teslim ediyorum.’ İmam hatip okuluyla da böylece tanışmış oldum. İsmail Niyazi Kurtulmuş nöbetçi oldukları zaman, gelir yurtta geceleri bizim yatakhaneyi dolaşır, kimin üstü açık, kimin kapalı bizim yorganlarımızı tek tek elden geçirirdi. Bu şekilde de bizim oradaki babalığı da onlardan ayrıca görmüş olduk.

Merhum Dr. İsmail Niyazi Kurtulmuş'un idealinin tüm insanlığı iyilik, güzellik, hayır, hasenat, sevgi, dostluk, kardeşlik çizgisinde birleştirmek olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “1971 yılından millî saraylar hekimi olarak görevini Dolmabahçe Sarayı'nda yürütmeye devam etmesi onun medeniyetimize, tarihimize, kültürümüze, ecdada olan bağlılığının bir ifadesiydi. İlim Yayma Cemiyetinin kuruluşunda ve eğitim hizmetlerinde çok büyük katkıları vardır. Anadolu'daki yoksul ailelerin çocuklarının eğitimlerine devam edebilmeleri ve meslek sahibi olmaları konusunda ayrı bir hassasiyet sahibiydi. Bu yönüyle de tam bir vakıf insanıydı. İmam hatip okullarına ayrı sevgi beslerdi. Hekimlik görevini yürütürken 51 yaşında sınavları verip İstanbul İmam Hatip Lisesi’nden mezun olması bu sevginin bir neticesiydi” dedi.

“SON GÜNLERDE BAZI KENDİNİ BİLMEZLER FETHİ İŞGAL OLARAK TANIMLAMAYA ÇALIŞIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün İstanbul'un fethinin 567’nci yıl dönümünün coşkusunu yaşadıklarını anımsatarak, şöyle konuştu: “Ecdadımız, fethi sadece toprakların ele geçirilmesi değil, asıl gönüllerin kazanılması olarak görürdü. Son günlerde bazı kendini bilmezler çıkıp, fethi işgal olarak tanımlamaya çalışıyorlar. Bunlar, inanın dört dörtlük cahili cühela. Sorun bunlara fethin manası nedir diye, bilmezler. Fetih, açmaktır. Fetih, gönülleri özellikle kazanmaktır. Ama bunlar bunu bilmezler. Ecdadımız bir yıl öncesinden başlayarak asırlar boyunca Anadolu'nun, Trakya'nın, Balkanların dört bir yanını alperenler, dervişler, gaziler vasıtasıyla önce ilmik ilmik işlemiştir. Kimlerle? Akıncılarla. Örnek ahlakları, üretkenlikleri, bilgileri, birikimleri ve çalışkanlıklarıyla ecdadın bu öncüleri tarafından hazır hâle getirilen yerlerin fethi, sadece bir formaliteden ibaret kalmıştır. İşte Fatih'in surlardan içeri girerken Rum bayanlarının 'Başımızda kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi arzu ederiz' deyişi bu hazırlığın bir ifadesidir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ecdadın fethettiği her yer gibi İstanbul'da da insanlık için iyi, doğru, güzel, faydalı, hayırlı ne varsa hepsine sahip çıktığına dikkati çekerek, “Ayasofya, dini bir husumetle yerle yeksan edilmek yerine daha da güzelleştirilerek fetih hakkı olarak Müslümanların hizmetine sunulmuştur. Diğer ibadethanelere ise dokunulmamış, ihtiyaca cevap verecek ölçüde yaşatılmıştır. Bizim bir asır önce terk etmek zorunda kaldığımız yerlerdeki camilerimiz ve sembol eserlerimiz ise kısa sürede yok edilmiştir. Bakın şu anda Atina'da bizim bir tane camimiz yoktur. Hepsi yerle yeksan edilmiştir. Ama biz İstanbul gibi bir şehirde, böyle bir yola gitmedik. Sadece bu tabloya bakarak dahi ecdadın gönlünün yüceliğini görebiliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“SADECE ECDADIMIZIN DEĞİL, COĞRAFYAMIZIN TÜM MİRASINI KORUMAYA ALDIK”

Türkiye'nin son 18 yılında, her alanda olduğu gibi tarihe, kültüre ve ecdadın mirasına sahip çıkma hususunda da devrim yaptıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece ecdadımızın değil, coğrafyamızın tüm mirasını korumaya aldık. Hükûmete geldiğimizde sadece 460 eserin restorasyonunun yapıldığını gördük. Biz 18 yılda 5 bin 60 eseri restore ederek milletimizin ve insanlığın hizmetine sunduk. UNESCO somut olmayan kültürel miras listesine kayıtlı hiç değerimiz yokken bugün aynı listede 18 eser ile temsil ediliyoruz. Bu kategoride dünyada 178 ülke arasında ilk beşte yer alıyoruz. Yaşayan insan hazinelerindeki temsilci sayımız da 45'e yükseldi” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya mirası listesindeki varlık ve alanların sayısını 9'dan 18'e çıkardıklarını; Zeugma'dan Göbeklitepe'ye kadar insanlık tarihinde önemli pek çok kadim mekânın gün ışığına çıkartılmasını temin ettiklerini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, müze ve ören yerlerinin daha önce yılda 7,5 milyonu bulmayan ziyaretçi sayısının geçen yıl 33 milyonu geçmesinin bile tek başına bir başarı olduğunu söyledi.

“TARİHÎ ESERLERİ AMAÇLARINA UYGUN KURUMLARA VEREREK YAŞATILMALARINI TEMİN ETTİK”

Sadece sınırlar içindeki eserlere değil, sınırlar dışındaki eserlere de aynı hassasiyeti gösterdiklerini; Osmanlı ve Türk coğrafyasında toplam 120 eseri restore ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Arşivlerimize sahip çıkarak 12 milyon belgeyi dijital ortama taşıdık. Bezm-i Alem ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitelerini faaliyete geçirerek ecdadın gayesine uygun yeni kurumlar oluşturduk. İstanbul'da kendi hâline terk edilmiş pek çok eseri Cumhurbaşkanlığı bünyesine katarak hem restore ettik, hem de aktif olarak kullanılır hâle getirdik. Ayrıca ülkemizin pek çok yerindeki tarihî eserlerden ayakta kalanları amaçlarına uygun kurumlara vererek yaşatılmalarını temin ettik. Gayrimüslimlere ait vakıfların faaliyetlerini kolaylaştırdık. Mal varlıklarının adlarına tescil edilmesini sağladık” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hadımköy Dr. İsmail Niyazi Kurtulmuş Hastanesi’nin hem ecdadın hatırasını yaşatarak hem de bölge halkına şifa dağıtarak asırlar boyunca ayakta kalmayı sürdüreceğini belirterek, eserin restorasyonunda ve hizmete hazır hâle getirilmesinde emeği geçenleri tebrik etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ve AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş ile birlikte açılış kurdelesini kesti ve hastanede incelemelerde bulundu.