İSTANBUL, () – DİZ ekleminin anatomik ve fonksiyonel yapısıyla çok önemli olduğu bilinir. Fakat diz eklemi yük taşıyıcıdır ve çömelme, merdiven inip çıkma, namaz kılma gibi çeşitli faaliyetlerde hem bükülme hem de dönme hareketini aynı anda yapar. Bu hareketlerin zarar vermemesi için bu eklemler güçlü bir bağ, kemik ve kıkırdak yapısına ihtiyaç duyar. Dr. Öğr. Üyesi Bülent Kılıç, “Diz kireçlenmesi olan birçok hasta, risklerinden dolayı, cerrahiden kaçınmakta ve çözümsüz kalmaktaydı. Biyolojik tedavilerde ise yıpranmış, aşınmış ve işlevi azalmış dokularda iyileşme elde edilmekte ve kişinin kendi doğal dokusuyla uzun süre sağlıklı yaşayabilmesi sağlanmaktadır. Bu uygulamaların, cerrahi gerektirmemesi ve hastalarımıza ciddi sağlık riski oluşturmaması çok önemlidir” dedi.

En önemli diz rahatsızlıkların başında, toplumda ‘kireçlenme’ ve ‘sıvı kaybı’ olarak bilinen, diz kıkırdak kaybının geldiğini belirten İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Bülent Kılıç, “Diz ekleminin yüzeyini, 5 milimetre kalınlığında kıkırdak yapısı kaplar. Kıkırdak dokusu, yapıştığı kemikten ve eklemin içine eklem duvarlarından salgılanan eklem sinovyal sıvısından beslenir. Kıkırdak dokusu; beyaz renkli, hindistan cevizinin içi kıvamında ve eklemin yumuşak ağrısız hareketi için çok önemli olan bir dokumuzdur. Çeşitli sebeplerle (yaşlılık, genetik, travmalar ) kıkırdak dokusunun yapısındaki bozulma sonucu hızla ilerleyen kıkırdak harabiyeti, tüm eklemi etkiler ve hastalık belirtileri başlar. Diz ekleminin kıkırdak dokusunun harabiyetiyle oluşan, diz kireçlenmesi rahatsızlığının belirtileri; eklemde ağrı, hareket kısıtlılığı, şişme, ısı artışı, merdiven inip çıkamama ve gece ağrısıdır” şeklinde konuştu. 

“PROTEZLERİN KOMPLİKASYONLARI CİDDİ SIKINTILAR OLUŞTURABİLMEKTEDİR”

Çeşitli sebeplerle, diz ekleminin dokularında yetersizlik oluşması ile hastalıkların tetiklendiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Kılıç, “Diz kıkırdak kaybı (kireçlenme) şikayetleriyle hekime başvuran hastalar için ağrı kesiciler, kas gevşeticiler, fizik tedavi uygulamaları, eklem içi enjeksiyonlar, artroskopik (kapalı) cerrahiler, kemik ameliyatları ve eklem protezleri gibi seçenekler sunulmaktadır. Ne yazık ki, bu tedavi yaklaşımlarının birçoğu, belli bir süre için ağrıyı kesip rahatlatıcı olur. Başarılı protez ameliyatı ile eklemin işlevini bir süre için kazanma şansı vardır.  Cerrahi uygulamalar ve protezlerin komplikasyonları (protez gevşemesi, kırılması, enfeksiyon kapması, kan ve yağ pıhtısı oluşması); hastalarımıza, hayati riskler veya ciddi sıkıntılar oluşturabilmektedir’’ dedi.

“DİZ PROTEZ CERRAHİSİ BERABERİNDE CİDDİ KOMPLİKASYONLAR GETİRİYOR”

En yaygın uygulama olan total eklem protezi cerrahisinde, diz eklemi ampütasyonu ile eklemin tamamını çıkartıp, yerine metal eklem implantasyonu yapıldığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Kılıç, konuşmasına şöyle devam etti:

“Diz protezi cerrahisi, beraberinde getirdiği ciddi komplikasyonlar ile hastalarımızı ürkütmektedir. Bunlar enfeksiyon, kan ve yağ pıhtısı, gevşeme, cerrahi yanlışlıklar, anestezi komplikasyonları olabilir. Bu komplikasyonlar sonucu sakatlık, felç ve ölüm dahil riskler söz konusu olmaktadır.  Bununla beraber, başarılı diz protezi uygulaması ile hastalarımıza belli bir süre için rahatlık verebiliyoruz. Bu süre sonunda hastalarımıza, ilerleyen yaşlarında ve oluşan farklı sağlık sorunlarının getirdiği yeni risklerle beraber, çok daha riskli bir revizyon (protezi değiştirme) ameliyatını yapmak zorunda kalıyoruz. Tüm bu bilgilere sahip diz kireçlenmesi olan birçok hasta, risklerinden dolayı, bu cerrahiden kaçınmakta ve çözümsüz kalmaktaydı. Protez endüstrisinin, yıllardır tüm araştırma ve çalışmalarını sadece protez tasarımı üzerine yoğunlaştırması ve hekimleri bu yönde teşvik etmesi de, bu cerrahinin sık uygulanmasında etkisi olmuştur”

“EN YENİ UYGULAMA AMELİYATSIZ BİYOLOJİK TEDAVİLERDİR”

Modern bilimsel çalışmaların ışığında ulaşılan, en etkili ameliyatsız tedavi yöntemlerinin biyolojik tedaviler olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Kılıç, “Bu tedavilerle yıpranmış, aşınmış ve işlevi azalmış dokularda iyileşme elde edilmekte ve kişinin kendi doğal dokusuyla uzun süre sağlıklı yaşayabilmesi sağlanmaktadır. Bu uygulamaların, cerrahi gerektirmemesi ve hastalarımıza ciddi sağlık riski oluşturmaması çok önemlidir” dedi.

“DİZ KİREÇLENMESİ SORUNU KOMPLEKS BİR HASTALIKTIR”

Diz kireçlenmesi sorununun, sadece eklemin kıkırdağı ile alakalı olmadığını, eklemin kıkırdağı, kıkırdak altı kemikleri ve yumuşak dokuları ile bir kompleks hastalık olduğu fikrinin bilimsel olarak kabul gördüğünü belirten Dr. Öğr. Üyesi Kılıç, “Bu rahatsızlığın tedavisinde, hastalarımızın büyük kısmının ilerlemiş yaş grubunda olmasının da etkisiyle, hastalarımıza ciddi risk oluşturmadan, lokal anestezi ile tedavi uygulaması tercih edilmektedir. Tüm sorunlu dokular için yapılan uygulamaların bir bütün olarak tek seansta uygulanması ve sonrasında iyileşme sürecinde hastalarımıza ciddi hareket kısıtlılığı yaşatmadan, kendi kendilerine yetebilecek şekilde yaşamlarına devam etmeleri sağlanmaktadır. Uygulamalarımızda kansızlaşan dokuların kanlandırılması, eklemin ölü dokularının pratik olarak uzaklaştırılması, eklemin sinirsel ağının rahatlatılması, gerilen bağlarda gevşeme sağlanması ve ihtiyaç olan bölgelere kök hücre ekilmesi gibi işlemler de yapılabiliyor” şeklinde konuştu.

“TÜM İNSANLARIN AĞRISIZ HAREKETLİ YAŞAMA HAKKI VAR”

Klasik tıbbın ağrı rahatlatıcı ve dokuyu çıkartıp yerine risk oluşturma potansiyeli yüksek metal konulmasını önerdiğini, modern tıbbın ise diz kireçlenmesini;  diz ekleminin farklı dokularındaki birçok değişikliği pratik farklı uygulamalarla ele alıp, tek seansta iyileştirici uygulama yapılması fikrini benimsediğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Kılıç; ‘’Tüm insanların riski düşük, ileriki yaşamlarında yeni sıkıntılarla karşılaşmalarına sebebiyet vermeyecek, alternatif tedavi uygulamalarına engel oluşturmayan ve iyileştirici tedavi alması ve ağrısız hareketli yaşama hakkı var” dedi.

(FOTOĞRAF)