Erol AKKIR/ANTALYA, () - ALMANYA'da Heidelberg Üniversitesi'nde akciğer nakli olması gerektiği söylenen 51 yaşındaki Salim Sayar, Antalya Atatürk Devlet Hastanesi'nde görevli Erişkin Alerji Uzmanı Dr. Arzu Didem Yalçın tarafından ilaçla tedavi edilerek sağlığına kavuştuğunu söyledi.
Antalya'da noterlik yapan Salim Sayar, 2004 yılında göğsünde batma ve sancı hissedince doktora gittiğini, yıllar süren süreçte kendisine alerjik astım, KOAH, amfizem ve benzeri tanılar konulduğunu anlattı. Heidelberg Üniversitesi'nin tavsiye edilmesiyle 2011 yılında Almanya'ya gittiğini belirten Sayar, doktorunun akciğer nakli olması gerektiğini söylediğini kaydetti.
Nakil için İstanbul'a döndüğünü, doktorlarına "Almanya'da bana önerilen 'Omalizumab molekülü' adlı ilacı kullanalım" dediğini söyleyen Sayar, hiçbir doktorun bu ilacı uygulamak istemediğini belirtti. Doktorlarının Antalya Atatürk Devlet Hastanesi'nde görevli Uzm. Dr. Arzu Didem Yalçın'a yönlendirdiğini kaydeden Sayar, şöyle konuştu:
"2012 yılında tedaviye başladık. Verilen ilacı, 3- 4 ay doktorumun gözetim ve kontrolünde kullandım. Akciğer nakline gerek kalmadan yaşamımı sürdürmeye başladım. İlaç alerji baskılayıcıydı. Daha sonra hocamız akademik geleceği için yurt dışına gitti. Hastalığım yeniden arttı. Hocamızın yeniden geldiğini öğrendim ve tedaviye yeniden başladık. Şu an yeni ilaç kullanımına başlayacağız. Daha önce kullandığımda ilk 2- 3 ay fayda etmemişti, fakat sonradan iyileşmeye başladım."
TOPLUMDA YAYGIN BİR HASTALIK
Hastalıkla ilgili bilgi veren Erişkin Alerji Uzmanı Dr. Arzu Didem Yalçın, Salim Sayar'da 'Hereteider Protein C ve S eksikliği', halk arasında bilinen adıyla pıhtılaşma bozukluğu ve ağır astım olduğunu, bu hastalığın toplumda yaygın olduğunu kaydetti. 'Hereteider protein C ve S eksikliği'nin daha çok beyin, kol- bacakta veya akciğerlerde amboli denilen ani damar tıkanıklığıyla kendini gösterdiğini aktaran Uzm. Dr. Yalçın, şöyle devam etti:
"Hastamız bize 2012 yılında geldi. Yüzde 100 olması gereken akciğer kapasitesi, yüzde 30'a gerilemişti. Heidelberg Üniversitesi'nde, bu konuda dünyada 1 numara olan Prof. Dr. Feliks Hertz hastamıza organ nakli ihtiyacını belirtmiş. Ayrıca kendisine 'Omalizumab molekülü'nü önermiş. Hasta kendi imkânlarıyla aldığı ilacı, Türkiye'de uygulayacak yer bulamıyor. Doktorlar, 'acaba bir rahatsızlık, uygulama hatası yapabilir miyiz' diye ilacı kullanmaya çekinmiş. Ben Omalizumab molekülünde o dönem daha yeni yeni hasta kabulüne başlamıştım. Tedaviye başladıktan sonra tabii ki gördüğümüz olay çok güzeldi. Yüzde 30'a düşen akciğer kapasitesi, düzenli ilaç sonucu yüzde 100'e kadar çıktı. Bu süreçte ikinci bir amboli atağı olmadı. Kanda amboliye neden olan maddelerin miktarı düşüp, amboliden koruyan maddelerin miktarı artmaya başladı."
'AĞIR ASTIMLILARI BEKLİYORUZ'
Omalizumab molekülü benzeri, hatta daha ileri versiyonlarının yapıldığını, önümüzdeki 10 yılda çok daha gelişmiş ilaçların ortaya çıkacağını aktaran Uzm. Dr. Arzum Didem Yalçın, "Ağır astımlı, buna eşlik eden kalp ve şeker hastalığı olan, pıhtılaşma bozukluğu olan hastaların bize başvurmasını istiyoruz. Vücudunda sık sık damar tıkanıklığı geçiren hastaların, amboli atağı dediğimiz beyin ambolisi veya kol ve bacak ambolisi yaşayanların başvurusunu bekliyoruz" diye konuştu.

FOTOĞRAFLI