Televizyonlarda İstanbul'un ranta kurban edildiğiyle ilgili tartışmalarda bilerek veya bilmeyerek bazı AKP savunucusu troller diyorki.

''En büyük rantı CHP'nin olduğu belediyeler yaptı.''

''Bakırköy,Kadıköy, Beşiktaş,Şişli gibi ilçelerde çok yüksek binalar yapıldı.''

Bu böyle söylenirken karşı görüşte olan ve CHP'yi  savunmak görevi olan arkadaşların hiç birisinin ne 5393 sayılı belediye kanunundan, ne de 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun'dan haberdar olmadığı için, trollerin bu sözlerinin kamu oyunda haklıymış gibi bir gerekçe yaratılıyor.

Oysa 2012 yılına kadar İstanbul'da plan yapma yetkisi ilçe ve Büyükşehir Belediyesi'ndeydi.

Öncelikle 1/5000 'lik planı büyük şehir belediyesi yaparken,1/1000' lik planı ise yani uygulama planını  ise ilçe belediyeleri yapardı.

Bu durum devam ederken, bazı büyükşehir ve ilçe belediyesinde bir numaranın istediği bazı plan uygulamaları meclislere takılıyordu ve ballı börek plan uygulamaları hayata geçirilemiyordu.

17-25 aralık kahramanlarından Erdoğan Bayraktar'ın bayındırlık bakanı olduğu dönemde, bu durumun önüne geçmek için ballı böreği kaymaklı hale getirmek için, 2012/6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun çıkartıldı.

Bu kanunla belediyelerin ve de büyük şehir belediyelerinin 1/1000'lik ve 1/5000' lik plan yapma, uygulama yetkisi doğrudan bayındırlık bakanlığına bağlandı.

Yani ranta bulaşmış müteahhit eskiden ilçe ve büyükşehir belediye başkanıyla muhatap olurken, bu sefer sadece bakanla muhatap olmaya başladı.

Yani İstanbul'un Bakırköy,Kadıköy,Şişli,Beşiktaş ilçelerinde gördüğünüz o yüksek binaların planlarını ne ilçeler yaptı, ne de büyükşehir yaptı.

İnşaat temel ruhsatlarını da bakanlık verdi.

Hatta Kadir Topbaş bu duruma isyan etti, 1/500'lik plan yapma yetkisinin İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nden alınmasına itiraz ederek, bu kararın iptali için mahkemeye gitti.

Yani demek istediğim şuki; ilçelerdeki o gördüğünüz yüksek binları CHP'li belediye ve Büyükşehir belediyesi yapmadı, dahi Erdoğan Bayraktar ve bir numara bunun böyle olmasını istedi.

Bakırköy sahillerinde yapılan bütün yüksek binaların ruhsatlarını bakanlık vermiş olup, CHP'li belediyenin bu konuda hiç bir suçu da katkısı da olmamıştır.

İlçe belediyesi sadece inşaat başlayan alanda çevre açısından kirlilik, işgaliye konularında müdahil olup, bütün yetki ve sorumluluk o günün bayındırlık bakanlığı, bu günün şehircilik bakanlığı sorumluluğundadır.

Televizyona çıkan yorumcuların bu konular gündeme geldiğinde en azından CHP'li bir bilenin, o yorumcunun telefonuna mesajla bu konu hakkında bilgi verebilir.

Bundan dolayı halk sanıyorki,Bakırköy belediyesi, Şişli, Beşiktaş, Kadıköy, Maltepe,Ataşehir,Sarıyer'de yapılan yüksek binalar yaptırıyor ve oraların kaymağını yiyor.

Böyle bir durum yok, kaymak,hem de ballı kaymak yeniliyorsa şehircilik bakanlığında yeniliyor.

Doğal olarak buradan kimseyi de töhmet altında bırakmayalım şehircilik bakanlığının değerli bakanları ve bürokratları bu yüksek ve rantı, çok yüksek binaları İstanbul'u çok sevdiklerinden ve de aşık oldukları için verdiler!

Her ne kadar bir numara ''Biz İstanbul'a ihanet ettik'' dese de, bence ihanet değil de, aşktan bu durum ortaya çıktı!

Yiğidi öldürelim, pardon sevelim hakkını da verelim!

İstanbul'daki rant işinin aslını yasalar boyutunda bildiğimiz kadarıyla anlatalım dedik.

Neme lazım, kimsenin rantında, zenginliğinde gözümüz yok,onlar İstanbul'un rantını yemiş,pardon sevmiş aşık olmuş, bizim gibilere de buralardan yazarak gevezelik düşmüş.

İstanbul'un hali budur ve o kadar çok sevdilerki, İstanbul bir daha kendine gelemez.

Üstelik bir kişi de sevmedi, bir çok kişi sevince malum sevilenin kendine gelmesi ve  o sevgi işkencesinden belini doğrultması da mümkün görünmüyor.Herkese sevgiler.