Rahmi Turan Türkiye'nin duayen gazetecisidir.

Bugün yazdığı bir yazıdan dolayı Rahmi Turan'a çirkin sözler söyleyenler açıkçası halt etmişler.
İnsanız... Hepimizin yanlışları olabilir. Bilinçi, bilinçsiz...


Duayen gazeteci, bugün Medya'da çalışanların belkide en az yüzde 50'sinin yayında çalıştığı bir isimdir Rahmi Turan... Belirli yaşta olan gazetecilerin çoğu mutlaka Rahmi Turan'ın yayın yönetmenliği yaptığı gazetelerde çalışmıştır.


1982-83'lerde ilk göreve başladığım yıllarda Rahmi Turan Günaydın grubunda Genel Yayın Yönetmenliği görevinde bulunuyordu. Tabi ki Günaydın Gazetesi'ni 1963 yılında ilk yayın hayatına başlatan kişi. 1985'te Sabah Gazetesi'nin ilk çıkış kadrosunu kuran Yayın Yönetmenidir. 

Ardından Sabah grubunda çıkan Bugün Gazetesi'nin organizasyonunu yapmıştır.  Ardından Hürriyet gurubu...Burada saymadığım gazeteler de var tabiki...

Her çıkarttığı ve görev aldığı gazetenin trajını en üst seviyelere çıkartma başarısını göstermiştir.
Türk Basını'nda önemli yeri ve emeği olan Rahmi Turan'ı bu gün bir hatalı yazısı nedeniyle yerden yere vurmak ne demek oluyor.
Kiii... Rahmi Turan yazacağını korkmadan yazar, yanlışı olduğunda da özür dilemesini bilir.

Bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan özür dilemiştir. Tüm okurlarından ve olayın ilgililerinden özür dilemiş ve nasıl yanıldığını da açıklamıştır.
Talat Atilla, çok güvendiği bir kişi olmasa bu yazıyı yazmazdı.
Biz gazeteciler olarak, istihbaratlarımızı alıp araştırır, doğruluğuna inandığımız haberleri yapar, yazarız...
Rahmi Turan'ın yazdığı 'Saraydaki CHP'li'  yazısı Türkiye'nin gündemi oldu.

Türkiye yazı yanlış olsa da bir haftadır bunu konuşuyor.

Yazıyı yazan Rahmi Turan, "Aldatıldım, yanıldım, herkesten özür dilerim" demesine rağmen...
Bu konu Medya dünyasında, yeni yetişen gençlere de önemli bir ders oldu.
Haber de sadece kaynak değil, delillerin önemi bir kez daha ortaya çıktı.
Bir zamanlar, Türkiye İSKİ skandalı haberleriyle sarsıldı...
O zamanlar değişik gazetelerde görev yaptım; Günaydın, Sabah, Bugün, Akşam.Ortadoğu, Radikal, ATV, HBB...
Belediye ve siyaset muhabirliği yaparken, idari görevlerde de bulundum.
En son Akşam Gazetesi'inde Haber Müdürü olarak görev yaptığım sıralar, İSKİ skandalında adı çok geçen, ilk zamanların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı M. M. sonra Adalet Bakanı olarak görevlendirildi... (Hayatını kaybettiği için ismini açık yazmıyorum)
O zamanlar söz konusu bakanla ilgili kulislerde Meclis'e fezleke verileceği, bu konuda Cumhuriyet Savcılığı'nın dosya hazırladığı iddiaları ortaya atılıyor...
Siyasiler "öyle bir şey yok" diye, yalan yanlış açıklamalar yapıyor...
O günlerde bir istihbarat kaynağımın verdiği bir tiyo...
İlgili bakanla ilgili dosya hazır....
Bırakırmıyım; hemen çalışmaya başladım... Bir kaç günde Adliyelerden birinde bu dosyayı ele geçirdim. (Hâlâ arşivimde)...
Gazeteye getirip haberleştirdim.... Ertesi gün gazetede 9 sütun manşet oldu.
Başlık... " M....'in Suç dosyası"
Ertesi  gün sabah saat 07.00'de gazeteye geldiğimde kapının önünde bekleyenler var... O Zamanlar Akşam Gazetesi Kurtuluş'ta idi...
Kapıdan gireceğim Güvenlikçe arkadaşlar, "Murat Bey polisler sizi bekliyor"...
Tabi bekleyen bir polis aracı....
Aracın yanına gittim... Sordum:
"Arkadaşlar beni bekliyormuşsunuz. Ben Murat Aydın..."
Cevap verdiler...
"Evet efendim siz ve Ersin Bey'le ilgili yakalama kararınız var .Sizi Savcılığa götürmemiz gerekiyor."
-Hayrola...
Bir bakarız ki manşet haberden dolayı...
O haber, Adalet Bakanı ile ilgili olmasaydı, o  saatte Savcılık bizi istemezdi. Norma soruşturma başlatırdı. Ama güç elinde olan gücü kullanıyor...
Neyse gittik Şişli Cumhuriyet Savcılığı'na...
Savcı ifademizi alacak. Geçtik karşısına...
İlk soruyu bana sordu:
-"Bu haberle ilgili yalan deniliyor. Nasıl böyle yalan haberi yazabilirsiniz. Kaynağınız var mı?" gibi sorular...
-Benim cevabım:
- "Sayın Savcım, bir milletvekili, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı iken, hakkında o kadar iddia var... Ve bu milletvekili hakkındaki iddialardan aklanmadan Adalet Bakanlığı gibi bir mekanizmanın başına getirilmiş ise bizim bugün burada olmamız çok normal. Benim ifadem bu dedim. "
Tabi böyle ifade olur mu Savcıya göre....

Savcı da ismini vermeyeceğim ama yine çalışmalarım sırasında tanıştığım sevdiğim bir insandı...
Sinirle, " Böyel ifade olmaz, sorularıma cevap ver" dedi...
Ben de tekrarladım... "Sayın Savcım ifadem bu (yukarıda söylediğim) buyurun size delil ve belgelerim. Sizin gibi bir Savcımızın hazırladığı suç dosyası. Lütfen ifademi kayda geçermisiniz..."
İfademi kayda geçirttim ve ertesi günün manşeti de bu oldu...
Kim ne derse desin, bizlerde emeği olan Rahmi Turan'ın bugün düşürülmeye çalışıldığı durum gerçekten üzücü.

Kendisi ve gazetesi konuyla ilgili özür dilemiştir.
Tekrarlıyorum hatasını kabul etmiştir.
CHP'nin bu konuyu temizlemesi lazım... Nasıl böyle dedikodular, aslı asaleti olmayan iddialar üretiliyor.

Olmayan diyoruz da bazen de ne denir;
-Ateş olmayan yerden duman çıkmaz...
Bugün sonuç bu...


Bırakın artık bu konuyu... Türkiye'de konuşulacak çok şey var...
Bakın yeni partiler geliyor...
Tam bu olayın olduğu sıralarada, Ali Babacan ekrana çıkıyor...
CHP'nin içi karışıyor...
Bu iş Ak Parti'ye yaradı...  V.S....


Son söz: Doğru söz yılanı deliğinden çıkarır...