YSK BAŞKANI GÜVEN’İN MUHALEFET ŞERHİ: İPTAL NEDENİ OLABİLECEK BİR UYUMSUZLUK GÖRÜLMEMİŞTİR
YSK’nın İstanbul seçimlerine ilişkin gerekçeli kararında muhalif üyelerin şerhleri yer aldı. YSK Başkanı Sadi Güven, YSK Üyeleri Kürşat Hamurcu, Cengiz Topaktaş ve Yunus Aykın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmemesi yönünde oy kullanmıştı. YSK Başkanı Güven’in yazdığı muhalefet şerhinde, “Sandık kurullarının Kanuna aykırı oluşturulması nedeniyle seçimin iptali kararına ise katılmak mümkün olmamıştır. İmzasız 101 sayım döküm cetvelinin tamamında başkan ve memur üye ile birlikte AK Parti ve üç sandık hariç CHP, tüm sandıklara üye vermiş olup hatta Adalet ve Kalkınma Partisi 145, Cumhuriyet Halk Partisi 120 olmak üzere bazı sandıklarda 1’den fazla üye ile temsil edilmişlerdir. Ayrıca imzasız sayım döküm cetvelleri ile sandık sonuç tutanakları uyumlu olup seçim iptal nedeni olabilecek bir uyumsuzluk görülmemiştir” denildi.
SANDIK KURULLARININ USULSÜZ OLUŞMASI TAM KANUNSUZLUK HALİNİ OLUŞTURMAZ
Kamu çalışanı olmadığı halde sandık başkanı olan 754 kişinin görev yaptığı sandıkların 750’sinde AK Partili üyelerin görev yaptığına dikkat çeken YSK Başkanı Güven, AK Parti’nin bu sandıklara bin 104 üye verdiğini ve 354 sandıkta iki üye ile temsil edildiğini aktardı. Sayım döküm cetvelinin olmadığı 22 sandıkta 36 AK Partili sandık kurulu üyesinin bulunduğunu ifade eden Güven, muhalefet şerhinde, “Sandık kurullarının usulsüz oluşması tam kanunsuzluk halini oluşturmaz. Sandık kurullarının kuruluşuna ilişkin işlemlerin kesinleşmesinden sonra bu kuruluşa karşı yapılacak itirazlar seçimden sonra o seçimlerin iptali için tek başına bir itiraz sebebi olarak ileri sürülemez” ifadelerini kullandı.
‘SANDIK BAŞKANLARININ KAMU GÖREVLİLERİNDEN ALINMAMASI MUTLAK İPTAL NEDENİ OLMAYACAKTIR’
YSK Üyesi Cengiz Topaktaş’ın muhalefet şerhinde ise itiraz nedeniyle yapılan araştırmada, seçim sonuçlarının bir parti lehine değiştirilmesi için örgütlü bir şekilde hareket edildiğinin tespit edilemediği ifadeleri yer aldı. Sandık kurullarının oluşumundan kaynaklı ihlallerin zaman zaman yaşandığını aktaran Topaktaş, şunları kaydetti:
“Bu konu değerlendirilirken Yüksek Seçim Kurulu’nun değişik zamanlarda vermiş olduğu kararlara da bakmak gerekmektedir. Yüksek Seçim Kurulu, değişik zamanlarda verdiği istikrar kazanan kararlarda, sandık kurullarının oluşumundaki ihlallerin tek başına sandık sonuçlarının geçerli sayılmamasına neden olamayacağını belirtmiştir. Bu konuda çok sayıda örnek karar bulunmaktadır. Yüksek Kurulumuzun en son verilen bu karara kadar sandık başkanı ve sandık kurulu üyesi ataması nedeniyle iptal ettiği bir seçim bulunmamaktadır. Eksik üyeliklerin sandık kurulunda görev verilmesinde sakınca olmayanlardan doldurulması hususları gözetildiğinde, sandık başkanı ve üyelerin kamu görevlilerinden alınmaması başlı başına ve mutlak bir iptal nedeni olmayacaktır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve seçimin yenilenmesi için itiraz eden partinin sandık kurulu üyelerinden ve müşahitlerinden sandık başında hiç bir itiraz gelmemiş olmasının seçimin sıhhatine zarar verilmediğini gösterdiği açıktır.”
‘SANDIK KURULUNDA HATA VARSA, SORUMLULUĞU SEÇMENLERE YÜKLENEMEZ’
16 Nisan 2017 yılında gerçekleştirilen Anayasa Referandumu’nun ardından yaşanan 'mühürsüz pusula' başvurusunu hatırlatan YSK Üyesi Topaktaş, YSK’nın söz konusu başvuruda seçmen iradesi ve oy kullanma hakkını öne çıkardığını belirterek, “Yüksek Kurulumuz, mühürsüz oy pusulalarının ve mühürsüz zarfların geçerli sayılması gerektiğini söylemiş, şimdi ise sonuçlar birden fazla aşamadan geçerek ortaya çıktıktan sonra, üstelikte kanuna uygun olmayan şekilde oluşturulan sandık kurullarının yaptığı işlemlerin yok sayılması gerektiğine dair kanuni bir düzenleme de bulunmamasına rağmen, oy sayım ve döküm işlemlerini yok sayarak, seçimin iptali ve yenilenmesi kararı ile seçmenlerin iradesini yok saymıştır. Seçmenlerin sandık kurulunun oluşumuna itiraz etmeleri ve sandık kurulunun nasıl oluşturulduğunu bilmeleri mümkün değildir. Seçmenler Anayasa gereğince kendilerine tanınan seçme hakkını kullanarak oy vermişlerdir. Sandık kurulunun oluşumunda bir hata varsa bunun sorumluluğu seçmenlere yüklenemez” değerlendirmesinde bulundu.
‘SORUMLULUK SEÇİMİ YÖNETEN İDARELERE AİTTİR’
Öte yandan, kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanının, parti temsilcisi olan beş sandık kurulu üyesinin bilgisi ve onayı dışında hangi eylem ve işlemiyle, seçimin dürüstlüğü ve objektifliğine müdahale ettiğine ilişkin somut iddia ve itirazların bulunmadığını ifade eden YSK Üyesi Kürşat Hamurcu muhalefet şerhinde şunları kaydetti:
“Tahmini ve farazi gerekçelerle, seçmen iradesi yok sayılarak salt sandık kurulu başkanın kamu görevlisi olmaması nedeniyle seçimin iptaline karar verilmesinde hukuki uyarlık bulunmamaktadır. Özgür iradesi ile seçme hakkını kullanan seçmenden, sandık kurulu başkanı ve üyelerini denetleme görevi beklenemez. Bu sorumluluk, seçimi yöneten idarelere aittir. Sandık kurulu başkanının kamu görevlisi olmaması, seçmene yüklenecek bir kusur değildir. Bu nedenle, bu sandıklarda oy kullanan seçmenin oyunu geçersiz kabul ederek iradesinin yok sayılması, anayasa, uluslararası sözleşmeler ve seçim mevzuatı ile güvence altına alınan en temel yurttaşlık haklarından olan seçme hakkının özüne müdahale anlamı taşır.”
‘SEÇMENLERİN SEÇİMLERE DUYDUĞU GÜVENİ SARSACAKTIR’
Demokrasilerde gerçekleşmiş ve sonucu alınmış bir seçimin iptal edilmesinin en son başvurulacak olağanüstü ve istisnai bir tedbir olacağını kaydeden YSK Üyesi Yunus Aykın ise gerekçeli karara eklediği muhalefet şerhinde, şu unsurları öne çıkardı:
“Kısa süre içerisinde seçimlerin yapılması ve kesinleştirilmesi gerektiğinden, seçim sürecinde yapılacak işlemler ve bu işlemlere karşı yapılacak itirazlar gün ve hatta saatlerle sınırlandırılmakta, bu süreler geçtikten sonra kanunda belirtilen istisnalar dışında kesinleştirilmiş işlemlere dayalı olarak bir sonraki aşamaya geçilmektedir. Seçmen listelerinin kesinleştirilmesi, adaylıkların kesinleştirilmesi ve sandık kurullarının teşkili bunlara örnektir. Aksi taktirde her aşamada bir önceki sürecin tartışmaya açılması, seçimin sonuçlandırılmasını imkansız hale getireceği gibi seçmenlerin seçimlere duyduğu güveni de sarsacaktır. Yargı mercilerinin istikrar kazanmış içtihatlarını değiştirdiği hallerde bu değişikliği izah eden bir kanun değişikliği yapılmış olması beklenir. Somut olaya bakıldığında 298 sayılı Kanun’da ‘Kanuna aykırı şekilde teşkil edilen sandıklarda kullanılan oylar her koşulda geçersizdir’ şeklinde bir kanun değişikliği olmadığına göre İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptali talebinin 'öngörülebilirlik' ilkesi gereği de reddi gerekmektedir."