CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, "Döviz kuru sadece ve sadece Cumhurbaşkanının ne söylediğiyle belirlenen bir fiyat haline dönüşmüştür. Her konuşmasından sonra Türk lirası değer kaybetmektedir. Artık dövizi tahmin etmek için iktisatçı olmak değil, Cumhurbaşkanının ruh halini tahmin eden bir ruh bilimci olmak gerekiyor" dedi.

Selin Sayek Böke, "Maalesef siyasi gündem hayatınızın her alanını meşgul eden, bizi boğan ve Türkiye’nin yarınına umutla bakmasına engel olan bir şekilde ilerliyordu. Artık şunu çok net bir şekilde görüyoruz siyasi gündem ekonomiden bağımsız değil, ekonomideki kötü gidişatı kapatmak için siyasi gündem yaratılıyor, yaratılan bu siyasi gündemde ekonomideki gidişatı daha da derinleştiren bir şekilde kötüleştiriyor. Türkiye’nin şuandaki en büyük sorunu kurumların ve şahısların kendi işlerini yapmıyor olmaları. Bu sebeple Cumhurbaşkanını kendi görevini yapmaya ve kendi görev alanına çekilmeye davet ediyorum. Zira Cumhurbaşkanını sessizce izleyen hükümeti de kendi görevini yapmaya ve Cumhurbaşkanını kendi görev alanına davet etmeye davet ediyorum. Bunlar olmadığı takdirde ortaya çıkan maliyetler vatandaşın cebine dokunan, hayatı zorlaştıran, pahalılığı arttıran, gelirleri azaltan, kısaca vatandaşın hayatını zorlaştıran bir sürece girmiş gözüküyor. 7 yıldır uygulanmayan ve bir türlü ortaya konamayan ekonomik program bir reform iradesizliğinin göstergesidir. Bu eksikliği işlerini iyi yapan merkez bankasını azarlayarak kapatmaya çalışan bu siyasi yaklaşım iktidarın ekonomik vizyonsuzluğunun da göstergesidir" dedi.

"HER KONUŞMASINDAN SONRA TÜRK LİRASI DEĞER KAYBETMEKTEDİR"

Selin Sayek Böke, "Cumhurbaşkanının kendisinin de ifade ettiği gibi yaptığı her açıklamanın sonucunda döviz kuru sadece ve sadece Cumhurbaşkanının ne söylediğiyle belirlenen bir fiyat haline dönüşmüştür ve yine kendisinin de ifade ettiği gibi her konuşmasından sonra Türk lirası değer kaybetmektedir. Artık dövizi tahmin etmek için iktisatçı olmak değil, Cumhurbaşkanının ruh halini tahmin eden bir ruh bilimci olmak gerekiyor. Cumhurbaşkanının bu operasyonu bilinçli yürüttüğü bu operasyonun yarattığı TL’deki değer kaybı gizli bir devalüasyon yaratmaktadır. Son 1 ay içerisinde Türk lirası dolara karşı yüzde 3,5 değer kaybetmiştir, son 1 yılda bu değer kaybı yüzde 12 düzeyindedir. Son 5 yılda ise Türk lirasının değer kaybı yüzde 67’dir. Türk lirası her değer kaybettiğinde o kaybeden vatandaşın cebi, kazananda ayakkabı kutularının sahipleri olmaktadır" diye konuştu.

"CUMHURBAŞKANININ SUÇLAYICI YAKLAŞIMI GÜVENİ ZEDELİYOR"

'Şirketlerimizin 179 milyar döviz açığı bulunuyor' diyen Selin Sayek Bök, şunları söyledi; "Türk lirasındaki her 1 kuruşluk değer kaybı reel sektörün döviz borcunu 2 milyar 823 milyon lira değerinde arttırıyor. Döviz açığından şirketlerin bu son dönemdeki kaybı 51 milyar Türk lirasını geçti. Bu yükün altında şirketlerin istihdam yaratmasını beklemek bir mucize beklemekten farksızdır. Oysa beklenen mucize Cumhurbaşkanının işine bakması ve herkesi rahat bırakmasıdır. İşte o zaman Türkiye gerçek ekonomik sorunlarını konuşabilir hale gelecektir. Unutmayalım ki, Cumhurbaşkanının her söylemi sadece Türk lirasının dolar karşısında değer kaybetmesine sebep olmuyor, vatandaşın cebindeki paranın alışveriş yaparken de değer kaybetmesine sebep oluyor. Her yüzde 10’luk TL değer kaybı enflasyonda 1,5 puanlık artışa yol açıyor. Pazara giden, kasaba giden, ulaşım kullanmak zorunda kalan vatandaş Cumhurbaşkanının bu söylemi sonucunda ürünleri daha pahalıya satın alıyor. Hatırlayalım düşen petrol fiyatlarının Türkiye için heyecan verici bir gelişme olduğu söylenmişti. Bu hafta enerji bakanı gerçeği açıkladı. Doğalgaz fiyatları düşüyor ama maalesef vatandaşın cebine yansımayacak dedi. Neden yansımayacak? Çünkü Türk lirası dolara karşı değer kaybediyor. Türk lirası dolara karşı neden değer kaybediyor? Çünkü Cumhurbaşkanı her sabah özellikle bu kaybın gerçekleşmesi için bir açıklama yapıyor. Vatandaşın hayatını zorlaştıran kaçak sarayın ta kendisi haline gelmiştir. Kaçak sarayda oturan Cumhurbaşkanı vatandaşa sadece o saraya değil, 60 saraya malolmaktadır. Son dönemde yaşanan TL’deki değer kaybı şirketlerimizin 60 saray değerinde borç yükü altına girmiş olmasına sebep olmuştur. Oysaki gerçek ekonomik sorunlarımız düşük gelir, hayat pahalılığı ve işsizliktir. Siyasetçinin görevi de bu gerçek sorunları gidermektir. Türkiye’deki bu sorunları gündemden düşüren, gündemi döviz, faiz sarmalına kilitleyen siyasi iktidarın artık değişme zamanı gelmiştir. Döviz ve faiz hayatı pahalandırıyor, gelirlerimizi azaltıyor. Oysa birinci önceliğimiz Türkiye’ye kaybettiği istikrarı kazandırmak, bu istikrar kazanımıyla döviz ve faizin üzerindeki baskıya son vermek ve vatandaşı ilgilendiren gerçek ekonomi sorunlarına çözüm üretmek olmalıdır. Bunun içinde reform iradesi olan yeni bir yönetime ihtiyaç vardır. Bunun için CHP iktidarına ihtiyaç duyulmaktadır. Hükümetin sessiz kalarak idare etmeye çalıştığı durum kendilerinin yönetim iradesini kaybettiğinin de en önemli göstergesidir. Ortada kamu kuruluşları var. Bu kamu kuruluşlarına Cumhurbaşkanının suçlayıcı yaklaşımı güveni zedeliyor ve bu güven zedelenmesi sonucunda düşürmesi için baskı yapılan faiz artıyor. Son dönemde 20 Ocak’tan itibaren 10 yıllık faizler yüzde 7 düzeyinden şuanda yüzde 8.2 düzeyine çıkmıştır. Faizi düşür diye bağırarak yönetilen ekonomide faizler doğal olarak artmaktadır" dedi.

"ERDEM BAŞÇI ZOR BİR İŞİ YÜRÜTMEYE ÇALIŞMAKTADIR"

Selin Sayek Böke, "Tablo çok nettir. Merkez bankasına her fevri çıkış kamu kurumlarına güveni zedelemektedir ve bu ortaya çıkan zedelenme sonucunda yaşanan siyasi risk faiz ve döviz yoluyla fiyatlanmaktadır ve en önemlisi vatandaşımızın cebindeki gelirini eritmektedir. Tekrar edelim. Şuanda yükselen faizin ve doların tek müsebbibi vardır o da yükselen siyasi tansiyondur. Bu müthiş zorlu ortamda merkez bankası başkanı Sayın Erdem Başçı zor bir işi yürütmeye çalışmaktadır. Kendisi göreve gelirken teknik zorlukları kabul ederek ve öngörerek bu görevi almıştı. Ama şuanda yaşadığı zorluklar bu teknik zorlukların çok ötesinde bir siyasi zorluk barındırıyor" dedi.

"GERÇEK SORUNLARIN GÜNDEME TAŞINMASI ŞARTTIR"

Selin Sayek Böke, "Sayın Merkez Bankası Başkanına hakarete varan suçlamaların yersiz olduğunu ve Merkez Bankasının bağımsızlığının güvencesinin ve teminatının biz olduğumuzu da hatırlatmak istiyoruz. Bu neden oluyor diye bakarsak bir telaş olduğu göze çarpıyor. Türkiye’de 2007’den beri reform uygulanmamakta, bunun sonucunda Türkiye’de ortalama büyüme yüzde 3 – 3,5’a takılmış durumda. Türkiye’nin hak ettiği ve dinamik nüfusunun yapabileceği üretime engel olan bu yönetim yaklaşımı artık kendini kurtarmak için bu tip çıkışlar dışında bir yol ortaya koyamamaktadır. Bir suçlu aranacaksa bu siyasi hırçınlığın ortaya konmasına sebep olan ve hırçınlığın devam etmesi içinde her fırsatı değerlendiren kurumsal yapıya bakmak gerekmektedir. Son olarak Merkez Bankası Türkiye’de ekonomi yönetiminde iş yapabilen tek kurum olarak kalmıştı. Şuandaki operasyon ve mücadele bu kurumunda gücünü zedelemek ve ortadan kaldırmak için bir açık gayrettir. Ekonominin büyümesi için kurumlara güvenin tekrar inşa edilmesi ve gerçek sorunların gündeme taşınması şarttır. Bunun da var olan siyasi iradeyle yapılabileceği maalesef artık hiç beklenebilecek bir durum değildir. İşte bunun için 8 Haziran sabahı gerçekten reform iradesi olan, Türkiye’nin gerçek ekonomik sorunlarına çözüm üretebilecek bir iktidara geçmemiz gerekmektedir. Bunun da tek yolu CHP’nin iktidara gelmesidir" dedi.