Hakime TORUN/ ANKARA, () - TÜRKİYE'nin Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz, rehin kaldıkları 101 günde yaşadıklarını anlattı. Yılmaz, "Bunlar yüz defa Kuran'a el basarlar. Yüz defa yalan söylerler. Bunların hiçbir şeyi belli olmaz. Söyledikleri hiçbir şeye inanamazsınız. Hep yalandır. Sizi Türkiye'ye teslim ediyorum der. Döner başka bir yere gider bunu bilemezsiniz" dedi.
Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz, NTV'de yaşadıklarını anlatarak soruları yanıtladı. Yılmaz, "Bizim dışarıyı görmemizi nerede olduğumuzu bilmemizi istemiyorlardı. Genelde kapalı mekanlar, pek ışığın olmadığı alanlardı" dedi.
TÜRKİYE İLE GÜNLÜK BAZEN 3-5 BAZEN GÜNDE 1 DEFA MUTLAKA TELEFON GÖRÜŞMESİ OLUYOR
Türkiye ile olan telefon bağlantılarına ilişkin Yılmaz şunları söyledi: "Bizim için bir nevi umut ışığıydı. Ülkeme haber vermem gerekiyordu. Sağ olsun bana yardımcı olan bir arkadaşım oldu. Biz onunla hep paslaşarak götürdük. Sürekli çıkışlarda, girişlerde nasıl yaparız, nasıl saklarız bunu. Çünkü sürekli bir taraftan denetim oluyor ve aranıyoruz. Yani en ufak bir bilginin sinyalin çıkmaması isteniyor. Günlük bazen 3-5 defa, bazen günde 1 defa mutlaka görüşme oluyor. Neredeyiz ne yapıyoruz, ne yiyoruz, ne içiyoruz. İrtibat benim kendi telefonum. Ama o telefonu saklama işini ben bir kişi ile yapıyorum. Bazen bölüyor sonra tekrar birleştiriyorduk. Zor bir şey." 
65 GÜN GALİBA BİZ AYNI YEMEĞİ YEMİŞİZ 14 KİLO VERDİM
14 kilo verdiğini belirten Yılmaz, "65 gün galiba biz aynı yemeği yemişiz. Öğle akşam aynı yemeği yedik. Sürekli aynı şeydi. Gıda beslenmemiz yetersizdi. Bütün arkadaşlarım kilo verdi. Ben de 14 kilo verdim. Spor yapmamamıza rağmen kilo veriyorduk" dedi. MORALİMİZİ BOZMAK İÇİN GÖRÜNTÜLERİ BİZLERE DE İZLETTİLER
Rehin tutuldukları süre boyunca morallerini bozacak görüntüler izlemeye zorlandıklarını belirten Yılmaz, "Ülke olarak gururu duymamız gereken somut bir örnek. Başka ülkelerin gazetecileri hunharca başları kesildi. Bazen televizyon izleme şansımız oldu bazen de aylarca izleyemedik. Video izletmeyi çok seviyorlardı. Moralimizi bozmak için görüntüleri bizlere de izlettiler. Amaçları morallerimizi bozmaktı" ifadelerini kullandı. KÖTÜ FİZİKİ MUAMELELERİ OLMADI TEHDİTLERİ HER ZAMAN OLDU
Sürekli tehditlere maruz kaldıklarını belirten Öztürk Yılmaz şunları söyledi: "Onların bize kötü fiziki muameleleri olmadı. Ama tehditleri her zaman oldu. Fiziki muameleyi bir yöntem olarak yapmıyorlar. Bunlar öldürüyor veya kesiyorlar. Bunların öyle fiziki muamele ile harcayacakları zamanları yok. Karasal bombalamaya alışkındım. Yol kenarına yerleştirilmiş olanlardı. İki defa bulunduğum alan da bombalandık. Çok yakın bir mesafede. Bazen de aracımız ya çok kısa bir mesafede ya da geçtikten sonra bombalandı. Bombaya alışmıştık, ama bu defa uçakla bombalandık birkaç defa. Çok yakın mesafeden. 2 terörist o bombalama esnasında isabet etti onlar öldü."
SERBEST KALACAĞIMIZI SINIRA GİDERKEN DE BİLMİYORDUK
Sınıra giderken serbest bırakılacaklarını bilmediklerini söyleyen Yılmaz, "Serbest kalacağımızı sınıra giderken de bilmiyorduk. Onların söylediği hiçbir şeye inanamazdık ve inanmadık" dedi.
BAŞBAKANIM SINIRDA BEN DAHA ALO DEMEDEN 'ÖZTÜRK HOŞGELDİNİZ' DEDİ
Serbest bırakılmalarını anlatan Yılmaz şu ifadeleri kullandı: "Sınıra geldiğimizde sayın Başbakanıma haber vermek istedim ve aradım, Ben daha alo demeden ' Öztürk hoşgeldiniz' dedi. O kadar da Ankara bu sürecin içindeydi. Ben geldiğim zaman haber vermek istedim alo demeden ' Öztürk hoşgeldiniz' dedi. O zaman anladım tamam bu bitmiştir. Bütün arkadaşlar o zaman büyük bir coşku yaşandı."
BUNLAR YÜZ DEFA KURAN'A EL BASARLAR YÜZ DEFA YALAN SÖYLERLER
Yılmaz, IŞİD ile ilgili, "Bunların kültürüleri farklı. Diğer terör örgütleri ile aynı değil. Kolay çözülür şeyler yapmıyorlar. Uzun bir sürede tanıyorsunuz bunları. Bunlar yüz defa Kuran'a el basarlar, yüz defa yalan söylerler. Bunların hiçbir şeyi beli olmaz. Söyledikleri hiçbir şeye inanamazsınız. Hep yalandır. Sizi Türkiye'ye teslim ediyorum der. Döner başka bir yere gider bunu bilemezsiniz" açıklamasını yaptı.
SİLAHI DOĞRULTTU KAFAMA ÖLÜMLE YÜZLEŞME ANIM OLDU
Rehin alınma anını Öztürk Yılmaz şöyle anlattı: "Bizim başkonsolosluğumuz bir anda çevrildi. Herhangi bir uyarı, tehdit olmadı. Bir anda etrafı sardılar. Kameraları patlatmaya başladılar. Dolayısı ile tekmelemeye başladılar. Belirli bir süre tanıdılar. Beni makam odamın önüne götürdüklerinde, 1 dakikalık, 45 saniyelik bir şey oldu. Böyle ölümle yüzleşme anım oldu. Orada zorladılar beni, açacaksınız diye. Silahı doğrulttu kafama, açacaksın dedi. Kesinlikle açmadık kapıyı. 'Öldürün dedik' sonuçta onu da o anda göze almadılar. Kadınlara, çocuklara, bayrağımıza, ülkemize en ufak bir şey olursa, bizi öldürün dedik."
BAZEN OTOBÜSLERİN CAMLARINI KAPATIRLARDI GÖZLERİMİZİ BAĞLARLARDI
Yaşadıkları ile ilgili olarak Yılmaz, "Türkiye'ye gidiyorsunuz diyorlardı. Bir başka yerde buluyorduk kendimizi. Olabildiğince nereye gittiğimizi görmememiz için, bazen otobüslerin camlarını kapatırlardı. Gözlerimizi bağlarlardı. Oradakilerin haberi de olmuyordu yer değişikliğinden" dedi.
SÜREÇ ÇOK İYİ YÖNETİLDİ
Sürecin çok iyi yönetildiğini belirten konsolos Öztürk Yılmaz, "Süreç çok iyi yönetildi. Bütün yetkililerimize teşekkür ettim. Canımla ilgili bir kaygıdan dolayı değil o teşekkür. Bu ülkenin onuru dış imajı adına bir teşekkür. Başka rehinlerin başları kesilirken Bir sürü aşağılanmaya, hakarete maruz kalırken bizim bu şekilde sonuçlanması ciddi bir başarıdır. Ben ülkemden dolayı başıma her ne gelirse gelsin onu bir gurur sayarım. Ailemle çok zaman geçirmek istiyorum" diye konuştu.