HÜKÜMET Sözcüsü Kurtulmuş, terörle mücadelenin ardından ortaya çıkan durumun iyileştirilmesi için eylem planının açıklandığını hatırlatarak, "Bu süreç bir ihya ve inşa süreci olacaktır. Bu iki kelimenin altını çizmek isterim. İhyadan kasıt insanların bu süreçte gerçekten gönüllerinin, ruhlarının, gerçekten insanların dağılmış olan algılarının bir an evvel ihya edilmesidir'' dedi. 

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Kurtulmuş, toplantıda Suriye'de yaşanan gelişmelerin ele alındığını belirterek, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve AFAD Başkanı Fuat Oktay'ın Bakanlar Kurulu toplantısına katıldığını kaydetti.

EN KÖTÜ SENARYODA 600 BİN YENİ MÜLTECİ TÜRKİYE SINIRLARINA GELEBİLİR


Halep'in kuzeyinde yaşanan gelişmelerin Türkiye'yi yakından ilgilendirdiğini kaydeden Kurtulmuş, Rus savaş uçaklarının Suriye'de 6 bin 200 sorti yaptığını, bu sortilerin yaklaşık yüzde 85'lik kısmının ılımlı muhaliflere ve sivillere yönelik olduğunu kaydetti. Rus saldırılarının sadece yüzde 15'inin IŞİD'e karşı yapıldığını söyleyen Kurtulmuş, "Bir taraftan Rus bombardımanları, diğer taraftan rejimin karadan saldırılarıyla Lazkiye, İdlib, Hama ve Halep'te ciddi şekilde sahada gelişmeler izlenmiştir. Bu bölgelerdeki gelişmelerden etkilenerek, 65 bin kişi Türkiye'ye, 130 bin kişide Suriye içinde olmak üzere yaklaşık 200 bin kişinin göç ettiğini görmüş bulunuyoruz. Aynı şekilde, Azez-Cerablus hattında da yaklaşık 960 binlik bir nüfus var. Bu nüfusta her an hareketlenmeye, en azından bir kısmı olarak muhatabtır. Türkiye teyakkuz içerisinde, bu gelişmeleri yakinen değerlendiriyoruz. Bu çerçevede, yakın dönemde bu bölgelerde olabilecek en kötü senaryoda 600 bine yakın yeni bir mülteci dalgasının Türkiye sınırlarına gelmesinin muhtemel olduğu da değerlendirilmektedir" diye konuştu.

''BU SÜREÇ BİR İHYA VE İNŞA SÜRECİ OLACAKTIR''

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, terörle mücadele sonrasında ortaya çıkan sürecin iyileştirilmesi ile ilgili eylem planıyla ilgili bölgeden gelen STK temsilcileri, kanaat önderleriyle seri toplantılar yapıldığını hatırlatarak, "Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da terörle mücadeleden sonraki süreçte bir yeniden ihya ve inşa sürecini başlatmak üzere yapılacak işlerin neler olduğuna ilişkin Mardin'de yaptığımız ilk toplantıda Başbakanımız eylem planının ana hatlarını belirledi. Bu eylem planı, dinamik bir süreçtir. Bu süreç bir ihya ve inşa süreci olacaktır. Bu iki kelimenin altını çizmek isterim. İhyadan kasıt insanların bu süreçte gerçekten gönüllerinin, ruhlarının, gerçekten insanların dağılmış olan algılarının bir an evvel ihya edilmesidir. Orada insanlarımızın gönüllerinin, zihinlerinin yeniden ihya edilmesi sorunu vardır. Hemen Silopi'den başlayarak, bütün ilçelerde gerekli adımlar atılacaktır. Aynı şekilde inşa süreci de zorunludur. İnşa sürecinden kastımız sadece şehirlerin altyapılarının fiziki yapılarının düzenlenmesi değildir. Elbette bunları da yapacağız, ama şehirleri ayağa kaldırmakta hükümetimizin amaçlarından biridir. Bu ana plan sayesinde umut ediyorum ki en kısa zamanda yaralar sarılacaktır, bölgemiz yeniden ihya ve inşa edilecektir'' diye kaydetti.

''BİZ YEREL YÖNETİMLERİN YETKİLERİNİN ARTIRILMASINDAN YANAYIZ''

Kurtulmuş, Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ile ilgili bir çalışma var mı şeklindeki bir soruya şöyle yanıt verdi:
"Büyükşehir yasasıyla yerel yönetimlerin yetkileri artırıldı. Bu anlamda biz yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasından yanayız. Ama yerel yönetimlerin vazifesidir halkın belediye hizmetlerini yapmaktır. Ama eğer belediyeler, asli görevlerin yapmayarak, teröre destek vermek için imkanlarını kullanılıyorsa, tabiki terörle mücadele kapsamında bunlara da mani olunacaktır. Hukuk dışına çıkmış bütün belediyelerle ilgili uygulamalar yapılıyor, yapılacaktır."

''BİR SALDIRI İHTİMALİNE KARŞI TÜRKİYE HER ZAMAN TEDBİRLİDİR, TEYAKKUZ HALİNDEDİR''


Kurtulmuş, TSK'nın operasyonel anlamda bir hazırlığı var mı Suriye topraklarına gireceği yönünde duyumlar var, ne düşünüyorsunuz şeklindeki soruya, "Biz Türkiye olarak Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız. Türkiye, Suriye'de bütün toplumsal kesimlerle dosttur, akrabadır. Ama en çok ilgilendiğimiz husus Türkiye'nin güvenliği ve egemenliğidir. Türkiye'nin güvenliğini zedeleyecek, egemenliğine zarar verebilecek olan herhangi bir saldırı ihtimaline karşı Türkiye her zaman tedbirlidir, teyakkuz halindedir, bunun gerektirdiği bütün hazırlıkları da yapar. Biz 'Hiç kimsenin bir karış toprağında gözümüz yoktur' sözünü laf olsun diye söylemiyoruz, samimi olarak söylüyoruz. Ama en az bunun kadar hassas olduğumuz bir diğer konu Türkiye'nin egemenliği ve bütünlüğüdür. Bu anlamda, Türkiye'ye doğrudan yada dolaylı saldırı anlamına gelecek her türlü gelişmeyi yakından takip eder, gerekli tedbirleri alırız" diye yanıt verdi.