STK TEMSİLCİLERİ İLE BULUŞTU
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Artvin'de sivil toplum kuruluşlarının (STK) temsilcileri ile bir araya geldi. Burada konuşan Kılıçdaroğlu, Batı ülkelerinde Türkiye'yi kimin besleyeceği tartışması olduğunu ileri sürerek şöyle dedi:
"Türkiye üretmiyor. Eğer Türkiye üretseydi saman mı ithal ederdik? Eğer Türkiye üretseydi 200 bin ton sıfır gümrüksüz patates mi ithal ederdik? Türkiye üretseydi soğan mı ithal ederdik? Sadece Yunanistan'dan 2018 yılında satın aldığımız pamuğun miktarı 113 milyon dolar. Tütün ithal ettik 15 milyon dolardan. 82 milyon nüfus var, kim besleyecek Türkiye'yi? Türkiye'ye tavsiyede bulundular, 'Çekilin tarımdan' dediler. Dünya Bankası destek verdi bize. Ne desteği verdi? 'İster ek ister ekme dönüm başına para veriyorum sana' dedi. Vatandaş ekmedi, nasılsa 'Hazır para alıyorum' dedi. Sonunda ekilmedi. İki Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor Türkiye'de. Milleti nasıl doyuracağız; dışarıdan ithal ederek. Dönemin Tarım Bakanı Fransa'ya gitti. Türkiye Cumhuriyeti Tarım Bakanına, Fransız tarımına yaptığı katkı nedeniyle şövalye nişanı verildi. Buna kim itiraz edecek? Ziraat Odaları itiraz edecek, Ticaret Odaları itiraz edecek, Sanayi Odaları itiraz edecek. Türkiye'nin bu gerçeğini topluma aktarmak gerekiyor. Üreten bir Türkiye mi güçlüdür, tüketen bir Türkiye mi? Bugün Türkiye'de 82 milyonu kim besleyecek? Almanya 'Biz besleriz' diyor, Fransa 'Biz yaparız' diyor, Hollanda, Kanada 'Biz besleriz' diyor, Venezuela inekleri yani angusları 'Bizden alacaksınız, biz besleriz' diyor. Batı'da bizi kim besleyecek, bunun kavgası var."
'GELECEĞİ PARLAK GÖRÜRSENİZ, BEKA SORUNU YOKTUR'
'Beka sorunu' tartışmalarıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, "Beka sorunu tartışılıyor. Beka ne demektir? Geleceği parlak görürseniz, beka sorunu yoktur. Ama gelecek karamsarsa beka sorunu vardır. Bir ülkenin beka sorunu nedir? 21'inci yüzyılda beka sorunu, bir ülke üretemiyorsa, geleceği yoktur. Neyi üretecek, makine halısı mı üretecek yoksa katma değeri yüksek ürün mü? Makine halısını TIR'larla ihraç ettik, elin oğlu bir çanta cep telefonuyla geliyor bizden daha fazla para kazanıyor. Türkiye üretimde hangi ligde olacak? Birinci ligde olacaksa o zaman birinci lige çıkılacak adımlar atılması gerekiyor. Üniversiteler bilgi üretecek. Bir ülkenin üniversiteleri bilgi üretmiyorsa, katma değeri yüksek ürünler üretilemez, unutacağız" diye konuştu.
'NE OLDU O DEVLETE?'
Cumhuriyetin ilk yıllarında tarım ürünleri satılarak fabrikalar kurulduğunu anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, şunları dedi:
"Uşak Şeker Fabrikası nasıl kuruldu biliyor musunuz? Türkiye'nin ilk şeker fabrikasıdır; yumurta satılarak. 1925 yılında Kayseri'de uçak fabrikasının temeli atılmıştır. 9 yıl sonra Kayseri'den kalkan ilk uçak Ankara'ya inmiştir. 1940'lı yıllar Türkiye Cumhuriyeti Devleti uçak ihraç eden devlettir. Kendi denizaltısını yapan devlettir. Ne oldu o devlete? 1950'lerde dediler ki bize Batı'nın egemen güçleri 'Siz niye uçak, gemi yapıyorsunuz, size bedava verelim'. Bedava verdiler. 2'nci Dünya Harbi'nden ne kadar döküntü askeri uçak, silah ne varsa getirip bedava verdiler. Biz de fabrikaları kapattık. Ne zaman uyandık; Kıbrıs çıkarmasıyla. Kıbrıs'a çıkarma yaptık, Amerika dedi ki 'Bir dakika. Benden izin almadan nasıl çıkarma yaptın. Silahları ben sana verdim. Çıkarma gemisini ben sana verdim. Benim silahlarımı benden izinsiz kullanamazsın' dedi. Askerin çatal kaşığından palaskasına kadar dışarıdan geliyordu. Bir toplumu geriye götürmek istiyorsanız, teslim almak istiyorsanız ilk yapacağınız iş o toplumu üretimden koparmaktır."
'UMUTSUZ DEĞİLİZ, HEPSİNİ ÇÖZERİZ'
Son 16 yılda Londra'daki bir avuç tefeciye Türkiye Cumhuriyeti'nin 149 milyar dolar faiz ödediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kim ödüyor; bizler ödüyoruz. 149 milyar dolarla ikinci bir Türkiye inşa edersiniz. Binlerce fabrika yaparsınız. İşsizlik olmaz. İşsizlik niye var? Üretim yok. 'Her işveren bir işçi alsın.' İyi de işveren yardım kuruluşu değil ki kâr etmeden nasıl yapacak? Kâr etmesi lazım ki çalışsın, ayakta dursun. İşimiz zor ama umutsuz değiliz, çözeriz hepsini çözeriz. Ekonomik kriz çıktığında 2018'in Ağustos ayında 13 maddelik ekonomik krizden çıkış maddesi söyledim. 'Devlette liyakatten tutun israfa kadar bunları engelleyin' dedim. Liyakatı sağlayın israfı bitirin. Alınan hiçbir önlem yok. Hiçbir şey yok. Biz freni patlamış bir kamyondayız ve yokuş aşağıya gidiyoruz. Bir devlet kendi geleceğini planlar. 21'inci yüzyıldayız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kalkınma planı var mı 2019 yılında? Kalkınma planı yok. Çünkü en son kalkınma planının süresi 2018'de doldu. Kimin haberi var. Hangi sanayi odası, ticaret odası, ziraat odası, ihracatçı birlikleri itiraz etti? Vergi veriyoruz, vergileri nerelere harcayacaksınınız? Hangi yatırımları yapacaksınız? Hangi planlama? Hiçbirisi yok. Ama bunları aşmak mümkün. Nasıl aşacağız; demokratik yollarla aşacağız. Kavga edecek halimiz yok. Birbirimizi gırtlayacak halimiz de yok. Oturacağız, demokratik yollardan bunları aşacağız. Görev bana düştüğü kadar sivil toplum kuruluşlarının kanaat önderleri olarak sizlere de düşüyor."
Toplantı basına kapalı sürdü.

FOTOĞRAFLI