ANKARA, () - HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yanıtlaması istemiyle Meclis'e sunduğu soru önergesinde, "IŞİD terör örgütü mensupları silahlı bir şekilde sınırı ihlal ederken askerlerin örgüt mensupları ile ortaya çıkan görüntüsü 'yakın tehdit' tanımına ne kadar uymaktadır?" diye sordu.

Baluken, "TSK mensupları ile IŞİD çete üyeleri arasında sınırın sıfır noktasında yapılan yarım saati aşkın görüşme çeşitli haber kanalları, gazeteler ve sosyal medya aracılığı ile kamuoyuna yansımıştır. HDP Milletvekilleri olarak bizler de bu haberler üzerine yasalar ve TBMM İç Tüzüğü'nde tanımlanmış haklarımızı kullanarak şahsınıza çeşitli sorular yöneltip görüşmenin içeriği hakkında bilgilenme istedik. Dün itibariyle Genelkurmay Başkanlığı söz konusu görüşmenin basın ve yayın organlarında yer aldığı bilgisini vererek son dönemlerde güncel politik konulara ilişkin sıkça yaptığı gibi çelişkilerle dolu vahim bir açıklama yapmıştır" diyerek aşağıdaki sorularının Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yanıtlaması istemiyle TBMM'ye soru önergesi sundu.

"TSK'NIN YPG GÜÇLERİNE TUTUMU İLE IŞİD TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUPLARINA YÖNELİK TUTUMDAKİ ÇELİŞKİLERİN İZAHI NEDİR?"

"Kobane'lilere yönelik TSK mensuplarının silahından çıkan ateşle pek çok ölümle sonuçlanan infaz gerçekleşmiştir" iddiasını ileri süren Baluken, "Türkiye Rojava sınırında, sınır güvenliği gerekçesi ile sınır hattını geçen YPG'liler gözaltına alınmaktadır. Aynı şekilde IŞİD saldırılarına karşı Türkiye'ye geçmek isteyen çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere Kobane'lilere yönelik TSK mensuplarının silahından çıkan ateşle pek çok ölümle sonuçlanan infaz gerçekleşmiştir. Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklaması doğru kabul edilse bile, sivillere ve YPG güçlerine yönelik TSK tutumu ile IŞİD terör örgütü mensuplarına yönelik tutumdaki çelişkilerin izahı nedir? Genelkurmay Başkanlığı nezdinde yasalar ve uygulamalar kişilere ve gruplara göre değişmekte midir?" diye sordu.

"ASKERLERİN ÖRGÜT MENSUPLARI İLE ORTAYA ÇIKAN GÖRÜNTÜSÜ 'YAKIN TEHDİT' TANIMINA NE KADAR UYMAKTADIR?"

Baluken, "28 Aralık 2011 tarihinde, ortaya çıkan insansız hava araçları görüntüsünde ellerinde silah olmadığı açık bir şekilde görülen Roboski köylülerine yönelik, TSK'ya ait savaş uçakları tarafından sınır güvenliği gerekçe gösterilerek ağır bombardıman yapılmıştır. Aralarında çocukların bulunduğu 34 köylü bu bombalamada öldürülmüştür. Sınır güvenliği açısından silahsız köylülere yönelik bombardıman yapılmasına karşın IŞİD terör örgütünün silahlı mensuplarına uyarı yapılmasını kıyasladığınızda ortaya çıkan tablo hakkında ne düşünüyorsunuz? TBMM'den geçen ay çıkan Suriye Tezkeresi'nde IŞİD terör örgütüne yönelik 'yakın tehdit' vurgusu yapılmıştır. IŞİD terör örgütü mensupları silahlı bir şekilde sınırı ihlal ederken askerlerin örgüt mensupları ile ortaya çıkan görüntüsü 'yakın tehdit' tanımına ne kadar uymaktadır? Bu durumda TBMM'den çıkan tezkerenin tanımlarının ihlal edildiğini düşünüyor musunuz?" diye sordu.

"SINIRIN SİLAHLI GÜÇLERLE İHLALİNE YÖNELİK ANGAJMAN KURALLARI DEĞİŞMİŞ MİDİR?"

"Sınırın silahlı güçlerle ihlaline yönelik angajman kuralları değişmiş midir?" diye soran Baluken şu ifadelere yer verdi: "Türkiye sınırının silahla ihlali anlamına gelen bu görüntüler, silahlı tehdide karşı devreye konacağı söylenen angajman kuralları ile ne ölçüde örtüşmektedir? Son dönemde sınır güvenliğine yönelik ya da sınırın silahlı güçlerle ihlaline yönelik angajman kuralları değişmiş midir? Genelkurmay Başkanlığı yaptığı açıklama ile görüşmenin normal olduğunu ifade ederek herhangi bir soruşturmanın önünü kesmeye çalışmaktadır. Bu durumda görüşmeden sorumlu olan üst düzey komuta kademesi ile ilgili soruşturma açılacak mıdır?"

"GENELKURMAY BAŞKANLIĞI'NIN AÇIKLAMA YAPMASI ANAYASA YASALAR VE TBMM İRADESİNE MÜDAHALE DEĞİL MİDİR?"

Genelkurmay Başkanlığı'nın konuya ilişkin açıklama yapmasının yasalara ve TBMM'ye müdahale olup olmadığını soran Baluken, "Genelkurmay Başkanlığı açıklamasında söz konusu görüşmenin haberleştirilmesi ve TBMM gündemine getirilmesine ilişkin 'Türkiye Cumhuriyeti devletini karalama' olarak addetmektedir. Söz konusu haberin araştırılması ve hukuk mekanizmasının işletilmesi demokratik bir hukuk devletinde yapılması gereken normal bir prosedür iken, toplantı görüntülerinin üstünü kapamaya çalışmak ise ulusal ve uluslararası düzlemde Türkiye'yi karalayacak pek çok tartışmaya zemin hazırlamaktadır. Milletvekilleri Anayasa ve TBMM İç Tüzüğü'nün yetkisini, basın mensupları da yasalara bağlı olarak haber yapma hakkını kullanırken Genelkurmay Başkanlığı'nın böylesi bir açıklama yapması Anayasa, Yasalar ve TBMM iradesine müdahale değil midir? Genelkurmay Başkanlığı'nın siyaset kurumu ve basının görev alanı ile ilgili vesayet anlamına gelecek bu açıklamaları yapması hakkında düşünceleriniz nelerdir?" diye sordu.

"GENELKURMAY BAŞKANLIĞI'NA BİR UYARINIZ OLMUŞ MUDUR?"

"Genelkurmay Başkanlığı'na bir uyarınız olmuş mudur?" şeklinde devam eden soru önergesinde Baluken, "Türkiye'de askeri vesayetin bittiğine dair Hükümetinizin defalarca kamuoyuna yansıyan açıklamaları olmuştur. Çözüm sürecinin hassas bir dönemden geçtiği aynı zamanda Kobane'ye yönelik hükümet politikalarınızın toplumsal gerilimi arttırdığı bir dönemde Genelkurmay Başkanlığı'nın hemen hemen her gün açıklama yapmasının izahı nedir? Genelkurmay Başkanlığı'nın bağlı olduğu bir bakanlık olmasına rağmen siyasi konularda ve siyasi muhataplarınızın yönelttiği sorularda ilgili Bakanlık yerine geçecek açıklamalar yapmasının demokratik sistemlerde yeri var mıdır? Bununla ilgili Genelkurmay Başkanlığı'na bir uyarınız olmuş mudur?" ifadelerine yer verdi.