Yusuf İBA/DOĞUBAYAZIT (Ağrı), () - AĞRI'nın Doğubayazıt İlçesi'nde 'Darbeye karşı demokratik halk buluşması' adıyla düzenlenen mitingde konuşan HDP Eş genel başkanı Figen Yüksekdağ, "Hepsi sarayın karşısında hizaya dizilmiş durumda. Hepsi sarayın, saltanatın kapı kulları olmuş durumda. Bir tek bizler varız. HDP var. Onlar HDP'ye baktıklarında yalnızca bir ağaç görmektedirler. Bir parti olarak görüyorlar. Ama HDP bir ormandır. Bir halktır" dedi. 'Darbeye karşı demokratik halk buluşması' adıyla düzenlenen mitinge katılmak için Doğubayazıt'a gelen HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, DTK Eş Başkanları Hatip Dicle ve Leyla Güven, HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan ve beraberindekiler öğle saatlerinde Iğdır yolu üzerinde Gültepe Köyü'nde konvoy eşliğinde karşılandı. Özgürlük Meydanı'nda yapılan mitingte konuşan Figen Yüksekdağ, operasyonların devam ettiği Nusaybin'in Tunç Mahallesi'nde sivillerin mahsur kaldığını, bir an önce güvenli bölgeye alınması çağrısında bulundu. Yüksekdağ, şöyle dedi: "Şu an Nusaybin'de Tunç Mahallesi'nde yaşlı annelerimizden, gençlerden, çocuklardan oluşan bir sivil grup mahsur kalmış durumdadır. Yeni bir Cizre katliamının yaşanmaması için bütün Türkiye kamuoyuna çağrı yapıyorum. Bir katliama daha bir Cizre’ye daha imza atarsanız girdiğiniz yolda dönemezsiniz. Cizre’nin acısı ortaya çıkardığı tablo ortada. Cizre’ye ortaya uyguladıkları o vahşet katliam şiddeti vahşeti durdurmadı. Daha da arttırdı. Artık insani ve siyasi bir sorunun çözümünü katliamda görmek. Şiddette ve ölümden görmek anlayışından vazgeçin. Bu onurlu halkın karşısına bir kere daha yeni bir engel ve barikatla çıktılar. Bizler bu zamana kadar karşımıza çıkardıkları engelleri nasıl tuzla buz ettiysek, o faşist barajlarını nasıl yerle bir ettiysek, nasıl o Meclis'e gittiksek yine yolumuzda yürüyeceğiz. Bu zaman kadar karşımıza çıkardıkları hiç bir engeli tanımadık. Dün dokunulmazlıkları kaldırdıkları cezaevine attıkları siyasetçiler nerede? Burada karşınızda. Sizin içinizde ve en önde onlar bizi birer birer, onar onar vurduğunda bizlere yüzler oluruz, milyonlar oluruz. Onlar bizi meclisten siyasetten uzaklaştırmaya çalıştığında, hapse attığında, bizler yüzler milyonlar oluruz. Tıpkı halkı gibi yürekli o vekilleri hazmedemeyenler yarın o mecliste, o belediyelerde bizi yüzlerce siyasi temsiliyetle görecekler. Saray karşısında adı muhalefet olan partiler kuru gürültüden başka, boş laf ve lakırdıdan başka hiçbir şey yapmıyorlar. Siyasi iktidarın vahşeti muhalefetinde, muhalefet iddiasında bulunanların da rezaleti sefaleti yaşanıyor." DTK Eş başkanı Hatip Dicle ise, konuşmasında 'Kürdistan' olarak tanımladığı Doğu ve Güneydoğu'nun yüzyıldan bu yana yabancısı olmadığı katliamlarla karşı karşıya bulunduğunu öne sürdü. Dicle, şöyle dedi: "İnanın son 40 yılın sadece bir mücadele neferi olarak değil aynı zaman sizin bir hizmetkarınız,Türkiye Cumhuriyeti karşısında hem sanık, onların yaptıklarına da tanık olan biriyim. Artık bugün bu ilk devlet kurulduğu zaman oligarşik cumhuriyetin karakteri olarak şekillenen tekçilik son çırpınışlarını yapıyor. Bu faşizan anlayış bitecek. Onun ayak sesleridir bugün yaşananlar. Sayın Öcalan Ortadoğu'da yaşanan bu kanlı süreçlerin Türkiye’ye ve Kürdistan’a bulaşmaması için çok fedakar ve sabırlı mücadele yürüttü. İlk kez Kürtlerle devlet arasında resmi görüşmeler sağlandı. Sayın Öcalan’ın hazırladığı yol haritası devlet ve hükümet tarafından kabul edilmiş.Türkiye’nin demokratik cumhuriyet olması için büyük bir fırsattı. Ama bu fırsattı teptiler."