HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Afrin'ye yönelik düzenlenen Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili olarak, "Şimdi gelinen noktada Türkiye Afrin'i ele geçirmiş olabilir. AKP-MHP ortaklığı bu yolla seçimleri kazanacağını sanabilir. Ya kaybettikleriniz. Afrin'de yapılanların burada Kürt halkında nasıl bir kırılma yarattığını biliyor musunuz? Kalpleri yıktığınızı, insanların geleceğe dair umutlarını yıktığınızı biliyor musunuz?" dedi. HDP'nin Diyarbakır il binasında yaptığı grup toplantısında konuşan Eş Genel Başkan Pervin Buldan, tek gündemlerinin Afrin olduğunu belirterek, "Çünkü Afrin 2 ay boyunca yakılmaya, yıkılmaya çalışılan, insanların göç ettirilmesine sebep olan yakıcı bir süreç yaşadı. NATO'nun 2'nci büyük gücü olan Türkiye, başta Rusya olmak üzere, uluslararası güçlerin desteğiyle, 20 Ocak'ta Afrin'e bir işgal girişimi başlattı" dedi. 'ÇÖZÜM SÜRECİNİ BİTİRENLER AFRİN'İ İŞGAL EDENLERDİR' Afrin'in, Suriye'de savaşın ve yıkımın yaşanmadığı tek istikrar bölgesi olduğunu, Afrinliler, bu kentte kendi kurdukları demokratik bir yönetimle huzur ve güven içerisinde yaşadıklarını ve hatta Afrin'in savaştan kaçmak zorunda kalan Suriyelilerin de sığındığı bir yer olduğunu öne süren HDP'li Buldan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ta ki AKP-MHP koalisyonunun işgal harekatı başlayana dek. 58 gün bu ilçe, ağır bir saldırı altında kaldı. Kocaman bir devlet, sanki üçüncü dünya savaşına girercesine bu küçücük ilçeye saldırdı. Terör koridoruö söylemi bahaneydi. Amaç, burada Kürtler başta olmak üzere tüm Afrinlilerin kurduğu ve örnek olan demokratik, özerk ve eşitlikçi yönetimin tasfiyesiydi. İktidar ve devlet yapısı, Kürtlerin hiçbir coğrafyada statü sahibi olmaması üzerine kurduğu politika doğrultusunda bu ilçeyi işgal etti. Kürtler, Ortadoğu'da belli bir statü elde etmeye yaklaştıkça, kendilerine yönelik saldırılar arttı. Kerkük, Mahmur ve Şengal'den Sur, Cizre, Nusaybin'e; oradan Kobani ve Afrin'e kadar neredeyse bütün Kürt coğrafyası son 3 yıl içerisinde ağır saldırılara maruz kaldı. İktidar bu saldırıyla Türkiye sınırları içinde Kürt sorununda izlediği çözümsüzlük, savaş ve şiddet politikasını, sınırın ötesine, Suriye topraklarına da taşıdı. Aslında bu sürecin bundan üç yıl önce, İmralı'daki çözüm masasının devrilmesiyle adım adım hazırlandığı şimdi daha net anlaşılıyor. Çözüm sürecini bitirenler, Afrin'i işgal edenlerdir. Kürt sorununu içeride ve dışarıda çözümsüz bırakıp, Kürt halkının tüm coğrafyadaki statü ve çözüm taleplerini tamamen tasfiye etmek için 3 yıldır devreye konulan ve 15 Temmuz darbe girişimiyle de desteklenen bir süreçle karşı karşıyayız. Bugün itibariyle artık Afrin bölgesi adeta insansızlaştırıldı, büyük yıkım ve saldırılarla tahrip edildi. 300 binin üzerinde insan, yaşlı çocuk, kadın, yıllardır yaşadığı kenti, evlerini, sokaklarını terk etmek zorunda kaldı. Bu insanlar sürgün edildiler, yollara düştüler. Eğer sivil halk bu ağır saldırı karşısında Afrin'i terk etmeseydi, büyük bir katliamla karşı karşıya kalacaktı." Buldan, "AKP-MHP ortaklığı bu yolla seçimleri kazanacağını sanabilir. Ya kaybettikleriniz. Afrin'de yapılanların burada Kürt halkında nasıl bir kırılma yarattığını biliyor musunuz? Kalpleri yıktığınızı, insanların geleceğe dair umutlarını yıktığınızı biliyor musunuz?" diye konuştu. 'AFRİN SAVAŞI İLE KÜRT SORUNU ÇÖZÜLMEDİ, ORTADA DURUYOR' Afrin halkının iradesini yok sayıp, onun yerine ÖSO'dan yana tavır almanın bölge ve Kürt halkı tarafından asla unutlmayacağını da ileri süren Buldan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bölge halkı bir daha Türkiye'ye güvenle bakabilir mi? Soruyoruz, Afrin'i ele geçirmekle, Afrin belediyesine bayrak asmakla Türkiye büyüdü mü? Yoksul Anadolu halkının refahı arttı mı? İşsizlik, yoksulluk azaldı mı? Halkın geleceğe dair güveni arttı mı? Ekonomide, eğitimde, sağlıkta, milli gelirde Türkiye büyüdü mü? Toplumun sorunları çözüldü mü? Bunların hiçbiri olmadı ve olmayacak da. Bu savaşın faturası da Türkiye toplumuna ödetilecek. Ezilen, sömürülen yine Türkiye halkları olacak. Türkiye'deki iç kriz daha da büyüyecek. Çünkü buna bir de Suriye krizi eklendi. Türkiye, Suriye'deki savaşın açık tarafıdır. Bundan sonra da yaşanacak her çatışma ve kriz Türkiye'yi yakından etkileyecek, içine alacaktır. Türkiye toplumunun bu gerçeği iyi görmesi gerekir. Komşuya götürülen acıdan Türkiye toplumuna refah, huzur çıkmaz. Şimdi oraya dünyanın çeşitli bölgelerinden toplanmış selefi ÖSO gruplarının yerleştirilecek olması, Suriye'de IŞİD ve türevlerinin yeniden kazanması anlamına gelecektir. Suriye'de IŞİD ve El Kaide yeniden hortlayacaktır. Bunun sorumlusu da AKP-MHP koalisyonudur. Tüm dünya Kürtlerinin gayretleri sonucunda yenilmiş selefi çete terörüyle yeniden uğraşmak zorunda kalacaktır. Buradan bir kez daha uyarıyor ve çağrıda bulunuyoruz: Rusya ile kirli pazarlıklar ve ÖSO çeteleriyle, El Kaide ile yan yana durmak, IŞİD'e alan açmak, Türkiye'ye kaybettirecektir. Bu politikadan derhal vazgeçilmelidir. Bunun yerine bölgenin halklarından yana, demokrasiden ve bölgesel barıştan yana alınacak bir tavır, Türkiye ve bölge halklarına kazandıracaktır. Afrin savaşıyla Kürt sorunu çözülmedi daha da karmaşık hale geldi. Afrin savaşıyla Kürt sorunu çözülmedi, ortadan kalkmadı. Daha da karmaşık hale geldi, daha fazla uluslararası boyut kazandı. Kürt sorununun çözüm yolu daha fazla işgal, daha fazla savaş değil, daha fazla kan dökülmesi değil, diyalog, müzakere ve demokratikleşmedir. Şimdi girilen yol ülkenin ve toplumun yararına değildir. Tam aksine, geleceğe daha büyük sorunlar taşıma yoludur. Ortadoğu'daki 40 milyonluk Kürt nüfusu düşmanlaştırmak yanlıştır. Bu yanlıştan dönülmeli, bu düşmanlık politikasından vazgeçilmelidir."