ANKARA, () - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, "Rusya Federasyonu kesinlikle haksız, kesinlikle art niyetlidir. Putin yönetiminin Türkiye'yle ilişkileri soğumaya alması, özür beklentisi, tazminat dayatması, sözde suçluların cezalandırma talebi ve ekonomik yaptırımlara başvurması skandaldır. Rusya'da işadamlarımızın gözaltına alınmaları, 1 Ocak 2016'dan itibaren Türk vatandaşlarının Rusya'da işe alınmalarına yasak getirilmesi, Türkiye'de üretilmiş ürünlerin Rusya'ya giriş yasağı konması, turizm ve seyahat acentelerinin baskı görmesi ve vizesiz seyahatlerin sona erdirilme tedbirleri tehlikeli bloklaşmanın işaretleridir" dedi. Bahçeli, "Türkiye yakın tarihinin en kaotik döneminden geçmektedir. Milletvekili Genel Seçimi yapılmış ve yeni bir hükümet kurulmuş olmasına rağmen sular durulmuş, güvenlik ve istikrar sağlanmış değildir. Kaygımız bundan sonraki süreç ve seyrin daha da buhranlı ve karmaşık olacağı yönündedir. Ülke adına ümitvar olmamızı gerektirecek hiçbir emare ve gelişme de görülmemektedir. Türkiye stratejik bir kilitlenmenin, vahim bir savrulmanın ara istasyonundadır. Hem iç hem de dış politika alanında tansiyon şiddetle artmaktadır" diye konuştu. "ARTIK GEÇMİŞTEN DERS ALARAK GELECEĞE BAKILMALIDIR" Bahçeli, "7 Haziran'da da, 1 Kasım'da da sandıktan çıkan millet iradesidir. Var olan örtülemez, ötelenemez, geçiştirilemez çelişkiler 7 Haziran'dan sonra nasıl bir saray ve köşk komplosunun devrede olduğunu göstermesi bakımından anlamlıdır. Erdoğan 7 Haziran'ı hazmedememiş, sahip olduğu anayasal yetkileri tam ve zamanında kullanmayarak koalisyon kurulmasını zora sokmuş, hatta imkânsızlaştırmıştır. Bu gerçekler herkesin gözü önünde vasat bulmuştur. Türkiye iki Erdoğan profilinin ablukası altında bunalmış, ikiyüzlü ve ahlaken dip yapmış politikaların elinde oyuncağa dönüşmüştür. Aziz milletimiz bu taban tabana zıt ve samimiyetsiz uygulamaları elbet değerlendirecek, elbet dürüstçe muhasebesini yapacaktır. Kaldı ki bu geleceğimizin selamet ve emniyeti açısından mecburidir. Artık geçmişten ders alarak geleceğe bakılmalıdır" dedi. "DEVLETİN DÜŞTÜĞÜ İÇLER ACISI HAL HEPİMİZİ KAHRETMEKTEDİR" Bahçeli, "Devletin düştüğü içler acısı hal hepimizi kahretmektedir. Diyarbakır'da Cumhuriyet Savcıları görevlerini yapamayacak duruma geldilerse herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekmektedir. Bir yanda barış hikayeleri yazıp, diğer yanda savaş tamtamları çalanları; bir yanda çözümü diline dolayıp diğer yanda katilinin sırtını sıvazlayanları ne Allah affedecek, ne de Türk milleti hoş görecektir. Dahası Tahir Elçi ismini duyunca timsah gözyaşları dökenler, şehit polisleri ağızlarına alacak şerefli duruşu gösteremeyecek kadar çürümüşlerdir. Unutmayınız, Fırat'a kıyanlar, Türk devletine silah çeken canilerdir. Terör hiçbir hedef gözetmeden, hiçbir acıma ve insani kaygı gütmeden öldürmekte, yok etmekte, Türkiye'nin kuyusunu kazmaktadır. Ve bunun da adına istikrar denilmektedir. Beyaz Toroslara davetiye çıkaran, teröristlerin hendeklere, barikatlara, sokak aralarına insanlık namusunu gömmelerini uzaktan uzağa izleyen Davutoğlu olan biteni nasıl karşılamaktadır?" diye konuştu. "TÜRKİYE SORUN İTHAL EDEN VE YALNIZLIĞA MAHKÛM BİR ÜLKE HALİNE GETİRİLMİŞTİR" Bahçeli, "Ne zamanki kardeş Esad seslenişi kanlı Esed sövgüsüyle yer değiştirmiş, ne zaman ki Ortadoğu'da imkân ve kabiliyetlerimizin ötesinde bir politika takip edilmeye başlanmış, işte o zaman Türkiye sorun ithal eden ve yalnızlığa mahkûm bir ülke haline getirilmiştir. AKP'nin dış politikadaki tüm tasavvur, teklif ve amaçları birer birer buharlaşmıştır. Türkiye'nin etrafı adeta husumet çemberine alınmıştır. Kavgalı olmadığımız, ters düşmediğimiz hiçbir komşu kalmamıştır. Stratejik derinlik stratejik sığlığa, sıfır sorun sırf soruna, çok boyutlu politika söylemi boyutu kalmamış irtifa ve değer kaybına dönüşmüştür" dedi. "PUTİN ATEŞE ADETA BENZİNLE GİTMEKTEDİR" Bahçeli, " Erdoğan uçak düşürülmesine otomatik tepki derken, sahibinin sesini duymayan Davutoğlu emri ben verdim demiştir. 22 Haziran 2012 tarihinde, Suriye yönetimi tarafından vurularak düşürülen ve iki evladımızın şehadetine neden olan RF-4E Fantom tipi uçağımızın hemen ardından angajman kuralları değiştirilmişti. Rusya Federasyon'unun sınırlarımızın hemen ötesinde askeri operasyonlar yaptığı, bilhassa karadan ilerleyen Esad güçlerine alan açmak amacıyla Türkmen Dağı'nı havadan bombaladığı bilinmektedir. Rusya uzunca bir süredir, askeri kapasitesini arttırarak Ortadoğu'daki sancılı ve krizli ortamı fırsata dönüştürmek ve yeni nüfuz alanları oluşturmak için faaliyettedir. Bu son olayda Türk Hava Sahası'nı ihlal eden taraf Rusya'dır. Suriye'de askeri üstler oluşturup veya mevcutları takviye ve tahkim ederek Ukrayna'da sonra Ortadoğu'ya gözünü çeviren de bu ülkedir. Düşen uçaktan sonra Türkiye-Rusya Federasyonu ilişkileri iyice gerilmiştir. Rusya Devlet Başkanı Putin ateşe adeta benzinle gitmektedir. Putin; komşu ve dost bir ülke tarafından sırtlarından bıçaklandıklarını, Türkiye'nin teröristlerin suç ortağı olduğunu, IŞİD'i koruduğunu ve bu örgütten petrol aldığını açıklamıştır. Erdoğan ise IŞİD'le petrol ticaretinin ispatlanması halinde görevini bırakacağını, aksi halde Putin'in makamında durup durmayacağını sorgulamıştır. Erdoğan'ın iç siyasetteki alışkanlıklarını dış politikada da sürdürmesi Türkiye adına talihsizliktir. Putin ABD ile anlaştıklarını, Türkiye'nin ise buna riayet etmediğini belirtmiştir" diye konuştu. "İŞGAL HESABI YAPAN PUTİN YÖNETİMİ TÜRK MİLLETİNİ NE ZANNETMEKTEDİR?" Bahçeli, "Rusya Federasyonu kesinlikle haksız, kesinlikle art niyetlidir. Putin yönetiminin Türkiye'yle ilişkileri soğumaya alması, özür beklentisi, tazminat dayatması, sözde suçluların cezalandırma talebi ve ekonomik yaptırımlara başvurması skandaldır. Rusya'da işadamlarımızın gözaltına alınmaları, 1 Ocak 2016'dan itibaren Türk vatandaşlarının Rusya'da işe alınmalarına yasak getirilmesi, Türkiye'de üretilmiş ürünlerin Rusya'ya giriş yasağı konması, turizm ve seyahat acentelerinin baskı görmesi ve vizesiz seyahatlerin sona erdirilme tedbirleri tehlikeli bloklaşmanın işaretleridir. Rusya düşen uçağı dert ettiği kadar, şu sorular üzerine de düşünecek dirayeti gösterebilmelidir: Türkmen Dağı'nda üzerlerine bomba bırakılan ve bin yıldır yurdu yuvası gördüğü topraklarda vahşi saldırılara uğrayan Bayır-Bucak Türkmenleri'nin hak ve hukukunu ne yapacağız, bu kardeşlerimizin dramlarını nasıl izah edeceğiz? Rusya'nın sınırlarımızda ne işi vardır? S-400 füzelerinin Lazkiye'de konuşlandırılması, Rus donanmasına ait gemilerin vızır vızır boğazlarımızdan geçişi hangi amaçlara dönüktür? Rus uçaklarının uçacak başka yeri mi kalmamıştır? Yaklaşık bir ayda 82 Türkmen kardeşimizin öldürülmesine, sayıları 350'yi aşan kardeşlerimizin yaralanmasına post-modern Çarlığa özenen Putin ne diyecektir? Gürcistan'da, Ukrayna'da ve son olarak da Suriye'de stratejik yayılma ve işgal hesabı yapan Putin yönetimi Türk milletini ne zannetmektedir? Rusya'dan Korkunç İvan çıkmıştır, ama bizden korkak bir irade çıkmasına en başta büyük Türk milleti müsaade etmeyecektir" dedi. "TÜRKİYE-AB YAKINLAŞMASININ AMACI, MÜLTECİ KRİZİNİN ÇÖZÜMÜ İÇİN TÜRKİYE'NİN KULLANILMA NİYETİDİR" Bahçeli, "Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 21. Taraflar Konferansı vesilesiyle dün Fransa'da bulunması ve Putin ile görüşme zemini araması da sonuç vermemiştir. Putin Erdoğan'la görüşmemiştir. Ve bu pekâlâ kendi bileceği bir iştir. Bunlar oluyorken Davutoğlu'nun 29 Kasım'da Brüksel'i apar topar ziyareti ve Ekim 2016'dan sonra Avrupa'ya vizesiz seyahati müjdelemesi tarafımızca garip ve şaibeli karşılanmıştır. AKP hükümetinin her sıkıştığında AB limanına yanaşma özelliği tekrar nüksetmiştir. 2011 yılından beri yapılamayan AB zirvesinin toplanması, göstermelik Türkiye-AB yakınlaşmasının tek amacı, AB ülkelerini tehdit eden mülteci krizinin çözümü için Türkiye'nin kullanılma niyetidir. AB'nin Türkiye'ye 3 milyar Avro vaadinin, vizesiz seyahat imkanı sunma adımının bir bedeli vardır; ve bu bedel de Türkiye'nin göçmen merkezi olması, Avrupa'nın toplama kampı haline getirilmesidir. Davutoğlu'nun bunlara evet demesi, AB'nin kaçak göçmen mevcudu veya girişinden arınmak amacıyla verdiği rüşvete tamah etmesi milli onurla 180 derece terstir" diye konuştu.