AVRUPA Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye'nin AB'ye üyelik perspektifinin sürdüğünü belirterek, "Buradan AB'ye meydan okuyorum. Bize '2019'da, 2020'de üyelik perspektifi vereceğiz' desinler, bütün fasılları açmaya hazırız" dedi.

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Adana'da düzenlenen 37'nci Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi Toplantısı'na katıldı. Bir otelde düzenlenen toplantıya komite üyeleri ve diplomatların yanı sıra Adana Valisi Mahmut Demirtaş ile Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanı Hüseyin Sözlü de katıldı.

HEM ELEŞTİRİ HEM DESTEK

Toplantının açılış konuşmasını yapan Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi Eş Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi:

"Türkiye-AB ilişkileri çok önemli hale gelmiştir. İklim değişikliğinden göçe ve enerji güvenliğine kadar önemli sorunlar var. Hiçbir ülke bu sorunlarla tek başına mücadele edemez. Türkiye ile AB hiç olmadığı kadar birlikte çalışmaya ihtiyaç duyuyor. Türkiye, AB'nin en çok ithalat yaptığı 5'inci ülkedir. AB, Türkiye'deki yabancı yatırımlar açısından da ilk sırada yer almaktadır. Türkiye-AB ekonomik olarak çok güçlü bağlarla birbirine bağlanmıştır. AB ile ilişkiler Türkiye'nin dönüşüm sürecinin pusulası olmuştur. Her zaman bu süreci destekleyip katkı verdik. Vize konusu her zaman önceliklerimiz arasında yer aldı. Bu kadar ekonomik ilişkisi olan Avrupa ve Türkiye arasında vize uygulaması kadar ekonomik olarak yanlış bir şey yoktur. Üyelik müzakerelerin artık başlatılması gerek. Türkiye'nin PKK, PYD, YPG, FETÖ, DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı verdiği mücadele ne yazık ki Avrupa'da yeterli destek görmemektedir. Hem NATO hem de AB ortaklığında teröre karşı verdiğimiz mücadelede yanımızda görmek isteriz."

GAZETECİLER KONUSUNU GÜNDEME GETİRDİ

Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi Üyesi ve Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi Eş Başkanı Annie Van Wezel ise şunları kaydetti:

"Türkiye'ye gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Brüksel'deki bir önceki toplantıda komitemiz OHAL'in kaldırılmasını talep etmişti. İfade özgürlüğü ve basın özgürlüğü kısıtlamaları artmış durumda. Gazeteci Deniz Yücel'in tahliye edilmiş olmasından dolayı memnuniyet duyduk ama 6 Türk gazeteci için ömür boyu hapis cezası verilmiş olması bizi üzdü. Bağımsız yargı ve adil yargılanma hakkı hem Türk hem de Avrupalılar için önemli haklardır. Türk Tabipler Birliği üyeleri gibi barışı destekledikleri için kişilerin gözaltına alınması bizi endişelendiriyor. Türkiye'nin mülteci meselesiyle ilgili rolü çok önemli. Temel haklar çok önemli ve adil bir ticaret bizim için çok önemli bir konu. Türkiye'ye her geldiğimizde son yıllardaki ekonomik dönüşümü bizi memnun ediyor. Bu Türk halkının yaratıcılığı sonucunda ortaya çıkmış bir durum."

AB Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Gabriel Munuera Vinals, konuşmasında çok önemli bir toplantı gerçekleştirildiğini söyledi.

ÇELİK'TEN AJANDA UYARISI

Toplantıda katılımcılara seslenen AB Bakanı ve Baş Müzakereci Ömer Çelik ise sivil diyaloğun önemine dikkat çekti. Çelik, şöyle dedi:

"Avrupa'da seçim zamanlarında maalesef siyasiler çok yalan söyleyebiliyor. Bu ortada. Benim umudum sivil toplum diyaloğundadır. Bundan 10 sene evvel aşırı sağ partilerle merkez sağ ve sol partilerin ajandası yüzde 5 oranında örtüşürken bugün maalesef ajanda yüzde 80 oranında örtüşüyor. Bu çok tehlikelidir. Bu sivil toplum diyaloğunu çok kıymetli buluyoruz. Avrupa'nın değerlere dayalı geleceğini bu diyaloğa bağlı buluyorum. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra çoğu yerde çifte standartla karşılaştık. AB'den darbe girişimine karşı verilen ilk mesajda 'Taraflara itidal çağrısı yapıyoruz' denildi. Bu yanlışa rağmen sonrasında çok sağduyulu mesajlar geldi ama çifte standarda düşmeyen ve Türk halkını anlayan tek platform burasıydı."

'ULUSLARARASI HUKUKA UYGUNDUR'

Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Suriye'nin Afrin bölgesindeki terör hedeflerine yönelik sürdürülen Zeytin Dalı Harekâtı'na ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Bakan Çelik, şunları söyledi:

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Afrin'de Zeytin Dalı Harekâtı ile terörle mücadele ediyor. Bu mücadele uluslararası hukuka tamamen uygundur. Bize 'Sizin terörle mücadelenizin DAEŞ ile mücadelenizi zayıflatacağını düşünüyoruz' diyorlar. Bu yanlıştır. En güçlü şekilde DAEŞ ile mücadeleyi yürütüyoruz. Biz DAEŞ ile mücadele ederken bizi destekleyen dostlarımız, yine terör örgütü PKK, PYD ve YPG ile mücadele ederken bize destek vermiyor. Bizim ülkemize 200'ün üzerinde roket atıldı, sivil insanlarımız hayatını kaybetti. Şimdi bize her gün sivil kayıplardan bahsediyor. Bu haberlerin yalan olduğunu ispat ettik. Bu sanki Kürtlere karşı bir operasyon gibi sunuldu. Kesinlikle böyle bir durum yoktur. Türkiye, Kürtlerin, Arapların dostudur. Bizim mücadelemiz terörle mücadeledir. Rakka'da olduğu gibi Afrin'de de PKK ile DAEŞ arasında yakın iş birliği vardır. Avrupa'nın sınırı Türkiye ile başlar. Bu insanların kendi topraklarına dönmesi göçü durduracaktır. Beraber başardığımız büyük işler var. Göç meselesinin yönetiminde görülmüştür ki Türkiye ile AB masaya oturduğunda çok önemli sorunları yönetebiliyor. 'Aylan bebek' gibi artık çocukların ölmesini engelleyecek bir mekanizmaya imza attık. Türkiye ile AB'nin ortak akıl üretmesi dünyanın en büyük problemlerinin çözülmesi demektir."

'SEVGİLİ DOSTLARIMIZ EMPATİ YAPMALI'

Türkiye'de 900 bin Suriyeli çocuk bulunduğunu aktaran Bakan Çelik, bu çocukların yarısına eğitim verildiğini söyledi. Çelik, "Bu çocuklara eğitim veremezsek yarın DAEŞ gibi terör örgütlerinin eline düşebilir. Bu durumun acileyeti kapsamında başka mekanizmaların devreye girmesi gerekiyor. Bu konuya özel olarak eğilinmesini bekliyoruz. Gümrük Birliği aslında 'kazan- kazan' anlaşıyına dayalıdır. Serbest ticaretin korunması demek, dünya barışının korunmasıdır. Serbest ticareti korumak konusunda hassas olmalıyız. Ticaretle ilgili konuların siyasi konulara girmemesi gerekir. Basın özgürlüğü, hukuk, ifade özgürlüğü önemli. Gözünüzün önüne dünya başkentlerini getirin. Örneğin Almanya'nın başkentini getirin. Buraların savaş uçaklarıyla vurulduğunu, tankların insanlara ateş açıldığını lütfen bir düşünün. Türkiye böyle bir tabloyla karşı karşıya kalmıştır. Bu nedenle OHAL'i ilan etmiştir. Tehlike var. Bu OHAL'e niye ihtiyaç duyduğumuzu paylaşalım. Bunlar Türkiye'de demokrasiyi yıkmak istiyorlardı. Bir demokrasi zor koşullardan geçerken önerilmesi gereken müzakerelerin kesilmesi değildir. Bu süreç nasıl geçiştirilmeli diye düşünülmelidir. Eleştiriler pozitif yönlü olduğu sürece önemli. 'İnsanlar işten atılıyor, gazeteciler cezaevinde' diye toptancı bir anlayıştan kaçınılmalı. Yargıya güvenilmeli. Gördüğünüz gibi bu sürecin sağlıklı işletilmesi için destek olunmalı. Demokrasimiz ve hukuk devletimiz tehdit altındadır ve bununla mücadele ediliyor. Terör örgütleriyle sıcak çatışma altındayız, sınırımızda sorun var, bir darbe tehdidi atlattık. Sevgili dostlarımız bunu düşünmeli ve empati yapılmalı."

'YEGÂNE MODEL, TAM ÜYELİK PERSPEKTİFİDİR'

Türkiye ile AB ilişkilerinin en önemli perspektifinin katılım müzakereleri olduğunu vurgulayan Bakan Çelik, şöyle konuştu:

"Bu süreçte imtiyazlı ortaklık gibi öneriler kabul edilmez. Yegâne model, tam üyelik perspektifidir. Yakın zamanda Balkanlar'a üyelik perspektifi verilmesinden memnununuz. Balkanlar'da barışın sağlamlaşması için bu önemli. Bir çifte standarda dikkat çekerim. Balkan ülkelerine '2025'e kadar üye olacaksınız' deniliyor. Maalesef 50 yıldır mücadele eden Türkiye'ye böyle bir perspektif verilmemiştir. Bu bir siyasi tavırdır. Buradan meydan okuyorum. Bize 2019'da, 2020'de üyelik perspektifi vereceğiz desinler, bütün fasılları açmaya hazırız. Türkiye bahsedilen bu ülkelerden daha çok Avrupalıdır. Bizim en çok eleştirildiğimiz konular basın hürriyeti, ifade özgürlüğünü kapsayan fasılları gelin birlikte açalım. Bunlardan çekinsem en son ağzıma bunu alırım. Türkiye, AB üyelik perspektifini korumaktadır. Bu çalışmalara devam edeceğiz. Buradaki diyalog umarım yayılır. Geleceğe bakmalıyız. Maalesef dünyadaki liberal düzen sona eriyor. ABD ile AB arasındaki tartışmalar, gerek NATO gerek Paris iklim değişikliği konularındaki tartışmalar, yeni bir sürece girdiğimizi gösteriyor. AB-Türkiye ilişkilerinin başka bir olanak sağlayacak güç olduğuna inanıyorum."

Konuşmaların ardından toplantıya katılanlar, karşılıklı olarak birbirlerine çeşitli armağanlar sundu. Toplantı bir süre basına kapalı olarak devam etti.