Selçuk BAŞAR-Hakan KABAHASANOĞLU/GİRESUN, () - CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, "Avrupa Birliği idama karşıdır. İdam Avrupa Birliği ülkelerde yasaktır. Başa geldiğinden itibaren 42 insanı idam eden, geçen hafta da 9 genci idam eden Sisi’nin davetine katılan bu Avrupa Birliği üyesi ülkelerde demokrasi, hak ve özgürlükten, insan haklarından bahsedebilir misiniz? Bunları anlamak mümkün değil. Avrupa Birliği samimi değil" dedi. 

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Giresun mitinginde halka hitap etti. Erdoğan’ın doğum günü nedeniyle Valilik Meydanı’ndaki miting alanına AK Parti İl Başkanlığı tarafından, üzerinde vefat eden annesi Tenzile Erdoğan ile çekilen fotoğrafının yer aldığı 'Baktığım her yerde izin duruyor. Bana her şey seni hatırlatıyor. Doğum günün kutlu olsun büyük reis' yazılı afiş asıldı.

'BİZDEKİ KARADENİZ SEVDASI BİTMEZ'

Alandaki hoparlörlerden verilen seçim şarkısına bir süre eşlik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalabalığı, Giresun şivesiyle söylediği "Söyle bana uşağım bu işler nasıl olur? Giresun'un insanı, adamın hası olur. Karadeniz uşağı sağlam olur, çelikten. Giresun'u görmeyen ne anlar güzellikten. Giresun, has uşaklar şehri, güzeller güzeli Giresun, mavi ile yeşilin arasında bir inci gibi parlayan Giresun, tarihi ile tabii güzelliğiyle bir tablo gibi. Karadeniz’i selamlayan Giresun, Karadeniz'in hırçın dalgalarından istiklal şarkıları besteleyen Giresun, Pontus çetelerine Karadeniz'i dar eden Giresun" sözler ile selamladı.

'DÖNMEMİZ GEREKEN SON BİR VİRAJ VAR'

31 Mart seçimlerinin önemine vurgu yapan Erdoğan, önlerindeki süreçte dönmeleri gereken son bir viraj olduğunu kaydederek, şunları söyledi:

"Giresun 26 Haziran'da büyük bir başarıya imza attı. Giresun 24 Haziran'da yine vefasını gösterdi. Sizler 64,4 gibi Türkiye ortalamasının çok üstünde bir oyla şahsımı ikinci kez Cumhurbaşkanlığı makamına layık gördünüz. Sizler 53,6 ile milletin partisini AK Parti'yi zirveye taşıdınız. Sizler yüzde 64.5 gibi rekor bir oy oranıyla Cumhurun ittifakına sahip çıktınız, bize destek verdiniz, bize istikamet çizdiniz. Rabbim hepinizden razı olsun. Rabbim yol arkadaşlığımızı muhafaza buyursun. Şimdi önümüzde 31 Mart imtihanı var. Şimdi önümüzde dönmemiz gereken son bir viraj var. Ülkemizin 2023 hedefleri yolunda aşmamız gereken son bir engel var. Hep beraber güç birliği ile bu süreci de başarıyla atlamamız gerekiyor. Ülkemiz, istikbalimiz için daha güzel, daha güçlü, daha istikrarlı bir Türkiye için sizlerin desteğini bekliyoruz. 31 Mart'ta Giresun'dan çok daha kararlı bir şekilde iradesine, partisine, kadrosuna sahip çıkmasını bekliyoruz. Sizlerden bir söz almak istiyorum. Burada bu meydanda ahitlerimizi bir kez daha yenilemek istiyorum. Giresun, 31 Mart'ta şehrini sahip çıkıyor musun? Giresun, 31 Mart'ta ülkene sahip çıkıyor musun? Giresun 31 Mart'ta geleceğine sahip çıkıyor musun? Giresun 31 Mart'ta tevazu samimiyet ve gayretle 'memleket işi gönül işi' diyor musun? 31 Mart seçimleri milletimiz için demokrasimiz için hayırlara vesile olsun. 31 Mart seçimleri Giresun'la beraber tüm Türkiye için barışa, huzura vesile olsun."

'IMF'YE BORCUMUZ YOK. BİTTİ BU İŞ'

Türkiye'nin IMF'ye borcu kalmadığını ve bu borcu kendilerinin ödediğini hatırlatan Erdoğan şunları ifade etti:

"Bizler sizlerin desteğiyle Türkiye'yi başarıdan başarıya koşturduk. Bizden önce hayal dahi edilemeyen pek çok proje ve pek çok yatırımı gerçeğe dönüştürdük. Laf değil iş yaptık. Muhalefetin çapsızlığı, vizyonsuzluğu, beceriksizliğine bakıp da hiçbir zaman rehavete kapılmadık. İş yaptık iş. 'Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri' dedik, iş yaptık. Muhalefetin engellemeleri karşısında yılmadık, yıkılmadık. Size ve ülkemize hizmet aşkımızdan bir an olsun taviz vermedik. Başkalarıyla değil, daima kendimizle yarışarak bugünlere geldik. Bizden önce 79 senede yapılanlardan kat ve kat fazlasını sadece 17 yılda hayata geçirdik. Yasakları kaldırdık. Türkiye'ye demokraside, milli iradenin hâkimiyetinde bir üst lige çıkardık. Ekonomide, ülkemize tarihinin en büyük hamlesini yaşattık. Biz geldiğimizde IMF'ye borcumuz neydi? 23 buçuk milyar dolardı. Davos’tayız, IMF'nin o zamanki başkanıyla konuşuyoruz. Dedim ki; ‘Başkan dedim, bak dedim Türkiye'nin Başbakanı benim, sen IMF'nin başkanısın, siz Türkiye'yi yönetemezsiniz. Siz, verdiğiniz paranızı bizden taksit taksit alıyor musunuz? Alıyorsunuz ha, Türkiye'ye emir vermeye kalkmayın. Dolayısıyla biz bundan sonra da sizin alacağınızı ödeyeceğiz, bu işi bitireceğiz’. Ve Mayıs 2013 IMF'ye olan 23,5 milyar dolar borç ödedik, şu anda bizim IMF'ye borcumuz yok. Bitti bu iş."

'BİZ KARGAYI SESİNDEN ANLARIZ SESİNDEN'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na eleştiriler yönelten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Çıkmış bay Kemal ne diyor? Diyor ki; 'Bunlar şimdi giderler IMF'den borç alırlar, ekonomide battılar'  Bay Kemal, IMF'nin kapısına siz gittiniz. Oralardan borcu siz aldınız. Partinizin adı başkaydı, şuydu, buydu, bırakın bu işleri. Biz kargayı sesinden anlarız sesinden. Siz borçlandınız, biz ödedik ve bitirdik. O zaman Merkez Bankamızın da döviz rezervi 27 buçuk milyar dolardı, iktidara geldiğimizde. Şimdi elhamdülillah 100 milyar dolara yeniden tırmandık. Başbakanlığım döneminde 135- 136 milyar dolara kadar da çıktık. Yine de çıkacağız, daha fazla olacak hiç endişe etmeyin."

'7 DHKP-C’LİYİ İNLERİNDE BULDUK'

Dünyada şu anda milli gelire oranla en fazla insani yardım yapan ülkenin Türkiye olduğunu ifade eden Erdoğan, "Ekonomisini 3,5 kat büyütmüş, kişi başına milli gelirini 3 bin 500 dolardan 11 bin dolara çıkarmış ve ihracatta her sene rekora koşan bir Türkiye var. Geldiğimizde Türkiye’nin ihracatı neydi biliyor musunuz? 36 milyar dolar, şimdi 170 milyar dolara gidiyoruz. Bakın nereden nereye, bugün kendine sığınan kardeşlerini, CHP’nin Boraltan Köprüsü’nde yaptığı gibi zalimlere teslim eden bir Türkiye yok. Milyonlarca mazluma ve mağdura kucak açan, onlara sahip çıkan bir ülke var. Bugün artık vatandaşının dünyanın 70 ülkesine vizesiz seyahat edebildiği pasaportu itibarlı bir Türkiye var. Bugün kendi güvenliği için yurtiçinde ve yurtdışında hiç kimsenin icazetini aramadan, adım atan, operasyon düzenleyen ordusu güçlü bir Türkiye var. Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Kandil’de bu teröristlerin inlerine girdik mi? Giriyor muyuz? İşte bak bu sabah 7 tane DHKP-C’liyi inlerinde bulduk ve onları da sağolsun polislerimiz aldılar" diye konuştu.

'MÜREFFEH BİR TÜRKİYE VAR'

Duble yollarla, köprülerle, hızlı tren hatlarıyla, tüneller, kavşaklar, köprülerle, viyadükleriyle, havalimanlarıyla, ulaşım altyapısını tamamlamış müreffeh bir Türkiye olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:

"İşte, kim derdi ya bundan 15-20 sene önce 'Giresun ve Ordu’nun üzerine, denizin üzerine bir havalimanı yapılacak' diye. Ya bunlar karaya yapamadılar ya! Biz denizin üzerine yaptık. Samsun Sarp arası biz geldiğimizde yüzde 35’i yapılmıştı. Bunu kim bitirdi? Bunu biz bitirdik, şimdi Samsun’dan çıkıyorsun ta Sarp’a kadar bastırıp, gidiyor muyuz? Ya dağları biz delmedik mi burada. Bu dağları delerek her tarafı yeşille, denizle buluşturmadık mı? Şu Armelit Dağları'nda neler çekerdik ya, o burunlu otobüslerle neler çekerdik? Siz bilmezsiniz, biz o zaman çocuktuk, arabanın penceresinden aşağı bakamazdık 'acaba nereden yuvarlanırız' diye. Ama şimdi bunlar kalmadı. O dağları deldik, her tarafı halkın yolu haline getirdik. Daha güzel olacak çünkü benim Ahmet’ime, Mehmet’ime, Ayşe’me, Fatma’ma ne yakışırsa onu yapacağız dedik ve yaptık. Havayolunu halkın yolu yaptık. Artık otobüsle değil bakıyorum hepiniz uçakla seyahat ediyorsunuz."

'KENDİ HÜKÜMETİNİ SAĞA SOLA ŞİKAYET EDEN MUHALEFET PARTİSİ YOKTUR'

Ege'de, Karadeniz’de, Doğu Akdeniz’de haklarını savunan, menfaatlerini koruyan donanması ile güçlü bir Türkiye olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Normalde böyle bir Türkiye manzarasından, ülkemizin son 17 yılda kat ettiği mesafeden herkesin mutlu olması gerekir. Devletimizin başarılarından tüm kesimlerin iftihar etmesi gerekir. Tüm partilerin bu başarılardan gurur duyması, daha fazlası için iktidarı zorlaması gerekir. Dünyanın birçok ülkesinde muhalefet partileri bunu yapar. İyi işlerinde, doğru işlerinde, ülkenin ve milletin menfaatine olan projelerde hükümetlerine destek olurlar. Devletin bekasını ilgilendiren meselelerde hükümetin yanında saf tutarlar. İçeride ne söylerse söylesinler, bilhassa yurtdışına gittiklerinde konuşurken daha milli daha hassas bir dil kullanırlar. Kimlerle yan yana geldiklerinde, kimlerle fotoğraf verdiklerine çok dikkat ederler. Çok net söylüyorum dünyanın hiçbir ülkesinde, kendi hükümetini sağa sola şikayet eden bir muhalefet partisi yoktur. Dünyanın hiçbir gelişmiş demokrasisinde, derdini millete anlatmak yerine yabancılardan medet uman bir muhalefet partisi bulamazsınız. Yurtdışında her uzatılan mikrofona kendi ülkesini kötüleyen bir muhalefet lideri bulamazsınız. Fakat bizde işler böyle yürümüyor. Bizdeki kimi partiler, hükümetin yaptığı işe, attığı her adıma karşı çıkmayı muhalefet yapmak zannediyor. Hizmet ve yatırım karşıtlığını muhaliflikle eş değer görüyorlar. Ülkemizin bekasını, milletimizin geleceğini ilgilendiren konularda bırakın hükümete destek olmayı, daha yıkıcı daha uzlaşmacı davranıyorlar. Öyle ki hükümete muhalefet etmekle, millete ihanet etmek arasındaki o çok önemli çizgiyi bile aşabiliyorlar. Son 17 yılda biz bunun örneğini defalarca gördük, yaşadık, tecrübe ettik. Cumhuriyet mitingleri yaptılar, ne diyorlardı ‘ordu göreve’. Böyle pankartlar astılar. Kimdi bu? CHP."

'CHP GÜNDEN GÜNE DAHA ÇOK SAVRULUYOR'

Ana muhalefete yönelik eleştirilerde bulunan Erdoğan, konuşmasını şöyle devam etti:

“2007 yılı Cumhurbaşkanlığı seçiminde milleti tehdit eden, Meclis'i tehdit eden, vesayetçilerin ağzıyla konuşan bir CHP gördük. Türkiye’nin iktidar partisinin kapatılması için mahkemeleri göreve çağıran, 'Ankara’da yargıçlar var' diyen bir muhalefet partisine şahit olduk. Gezi olaylarında polisimize kurşun sıkan, caddeleri yakıp yıkan, esnafın malına mülküne saldıran çapulcuları baş tacı eden bir CHP gördük. 17-25 Aralık darbe girişiminde 3 ay boyunca miting meydanlarında FETÖ’cü alçakların sözcülüğünü yapan bir muhalefet partisi gördük. Çukur eylemleri sırasında bölge insanlarına kan kusturan şehir eşkıyalarına cici çocuklar, arkadaşlar diyerek canlı kalkanlık yapan bir CHP gördük. Millet istikbaline canı pahasına sahip çıkarken, genel başkanı 15 Temmuz gecesi, hainlerle anlaşıp, tankların arasından kaçan, milletin mücadelesini Bakırköy Belediyesi’nde, ekran başında kahve yudumlayarak seyreden bir CHP gördük. 15 Temmuz destanına kontrollü darbe iftirasıyla leke sürmeye çalışan bir muhalefet gördük. Zeytin Dalı harekatında ‘savaşa hayır’ tivitleri atan bir muhalefet gördük. Her röportajında ülkesini eleştiren, yabancılara ülkesini kötüleyen, Almanya’daki PKK destekçisi vekillerle, poz vermeyi maharet zanneden bir bay Kemal gördük. Yatırımlardan rahatsız olan, yasaklardan medet uman, terör örgütlerine umut bağlayan bir muhalefet partisi gördük. Millet memleket hayrına ne varsa hepsini de engellemeye çalışan, maalesef bir muhalefet anlayışına son 17 yılda şahitlik ettik. Atalar 'Can çıkar huy çıkmaz’ diyor. Bütün dostane ikazlarımıza rağmen maalesef CHP’deki bu muhalefet anlayışı bir türlü değişmiyor. Yöneticiler değişse de CHP’deki antidemokratik, darbesever karakter hep yerinde kalıyor. Bırakın kendine çeki düzen vermeyi, CHP günden güne daha çok savruluyor."

'SEN LÜTFEN TÜRKİYE’Yİ TERK ET'

"Türkiye’de Kürdistan diye bir bölge var mı?" diye soran Erdoğan, şöyle konuştu:

"'Kürdistan’da biz kazanacağız' diyorlar. Sen lütfen Türkiye’yi terk et. Güneyde, Irak’ta Kürdistan bölgesi var oraya git. Türkiye’de benim böyle bir bölgem yok. Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, Karadeniz, Akdeniz, Orta Anadolu, Egemiz var ama bizim Kürdistan diye bir bölgemiz yok. Bunlar CHP ile adı sözde İYİ Parti olanlarla beraber. Diyorlar ki ‘bizim onlarla alakamız yok’. Nasıl yok? Beraber liste çıkarıyorsunuz. ‘Batıda AK Parti’ye, MHP’ye kaybettireceğiz’ diyor. Onlar kazanacaklarmış. 31 Mart akşamı hepsi bir olsun. Toplansınlar. İnşallah benim aziz milletim bunları paketlemek suretiyle sandığa gömecek, buna inanıyorum. Her iki partide Cumhur İttifakı'nın konsültasyonu olarak sandıklara gidecek, buna inanıyorum. Bu birliğimizi, bu Cumhur İttifakı’nı inşallah pazara kadar değil mezara kadar taşıyacağız ki bu vatanımızın, milletimizin düşmanlarına sandıkta gereken cezayı verelim. CHP’nin bu tavrı en çok da Türkiye’nin politikalarından rahatsız olan çevreleri, kimi komşu ülkeleri sevindiriyor."

'AVRUPA BİRLİĞİ SAMİMİ DEĞİL'

Mısır'daki idamlara tepki gösteren Erdoğan, Sisi'nin davetlisi olan Arap ligi mensuplarının bir araya geldiği toplantıyı hatırlatarak, şunları söyledi:

"Avrupa Birliği idama karşıdır. İdam Avrupa birliği ülkelerde yasaktır. Başa geldiğinden itibaren 42 insanı idam eden, geçen hafta da 9 genci idam eden Sisi’nin davetine katılan bu Avrupa Birliği üyesi ülkelerde demokrasi, hak ve özgürlükten, insan haklarından bahsedebilir misiniz? Bunları anlamak mümkün değil. Avrupa birliği samimi değil. Bize karşı samimiyetsizlikleri neyse işte dünkü olayda aynen bunun ifadesidir. Ne yaparlarsa yapsınlar. Bunlar yaptıklarıyla tarih boyunca anılacaktır. Geçenlerde CHP’li bir milletvekili Türkiye’nin Akdeniz’de yürüttüğü doğalgaz arama faaliyetleriyle ilgili meclise bir soru önergesi verdi. Bu önergesinde Türkiye’nin 2 milyar doları Akdeniz’in derin sularına gömeceği iddiasında bulundu. 'Bir kova bile petrol çıkmadı' diyerek, bölgede gerçekleştirilen aramalarla ilgili hazımsızlığını dile getirdi. CHP’linin önergesi, Türkiye’nin petrol arama faaliyetlerinden rahatsız olan Yunan medyasına arayıp da bulamadığı fırsatı verdi. Burada dillendirilen tezler üzerinden Yunan gazeteleri hemen Türkiye’nin Akdeniz’de yürüttüğü çalışmaları karalamaya, kötülemeye başladılar. Bunun adı gaflet değilse nedir? Kendi vatanına, milletine ihanettir. Bunun adı basiretsizlik, ferasetsizlik değil de nedir? Sırf muhalefet yapmak adına ülkemizi böyle bir duruma düşürmeye, Türkiye’nin rakiplerine bu tür kozlar vermeye kimin hakkı var."

'NE HALLERE DÜŞTÜN BE'

CHP'yi ve Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirilerini de sürdüren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bugüne kadar diplomaside en büyük gaflara, en büyük skandallara CHP Genel Başkanı imza attı. Siyasette en hoyrat iftira ve yalan kampanyalarına yine CHP’nin mevcut Genel Başkanı öncülük etti. Bir kasetle genel başkanlık koltuğuna oturduğu günden beri, aslı astarı olmayan evraklarla, eline tutuşturulan kağıt parçalarıyla sürekli sağa sola çamur attı. En büyüğünü de bana ve ailemi attı. Şimdilik 2,5 milyon kazanmış durumdayız, Yargıtay’ın kararını bekliyoruz. Kendisi de ödeyemiyormuş, onun için kendi milletvekilleri arasında komisyon oluşturup oradan para topluyorlar.  Rabbim bir insanı rezil ederse nasıl eder görüyorsunuz. Ne hallere düştün be. Çözümü ne Bay Kemal? Yalanı, iftirayı bırak, dürüst ol. Yalanla bir yere gidilmez. Meclis kürsüsünde belge sallıyor. Hiçbir evrakın mahkemede arkasında duramadılar. Kameralar önünde poz verdikleri klasörlerden hiçbirinin içini dolduramadılar. Ama bir kez olsun yüzü kızarmadı, utanmadı, sıkılmadı mahcubiyet duymadı. Son 10 yıldır bir kez olsun milletin karşısına çıkıp hatalarından, sebep olduğu skandallardan dolayı özür dilemedi. Aleyhine verilen onca mahkeme kararına rağmen iftira atmaktan bir an olsun vazgeçmedi. Daha da kötüsü her seferinde seviyeyi düşürdü, yalanın dozunu artırdı. Şimdi ben de diyorum ki; 'Parayı tahsil ettiğim zaman bunu da Mehmetçik Vakfı’na hibe edeceğim.' Çünkü bunların böyle yerlere nasibi yok ama biz onlardan aldığımızı oraya vereceğiz. Daha önceleri bizi hedef alıyordu, şimdi doğrudan vatandaşı hedef alıyor. Önceden bizimle uğraşırdı şimdi artık sokaktaki insanlarla uğraşıyor. Önceki hafta grup konuşmasında ‘İşte Türkiye fotoğrafı’ diyerek, kameralara fotoğraf gösteriyor. Önüne, arkasına bakmadan, hiçbir araştırma yapmadan bu fotoğrafa kendince bir de senaryo yazıyor. Daha sonra bazı basın kuruluşları fotoğrafın peşine düştü ve bu fotoğrafın yalan olduğunu, Meclis kürsüsünde söylediklerinin de hakikatle bağdaşmadığını ortaya çıkardı. Hatta fotoğraftaki hanım kardeşimiz ne yaptığını, niçin yaptığını, yani meselenin gerçek yüzünü kamuoyuna anlattı. Bunun üzerine CHP Genel Başkanı hiç oralı olmadı. O hanım kardeşimiz; 'Benim halim vaktim yerinde, benim böyle bir şeye ihtiyacım yok. Buralardan topladıklarımı kimsesiz hayvanlara getiriyorum. Yaptığım bu' dedi. Bu adamı alıp nereye koyacaksınız? Bu adam 15-16 sene içinde 9 seçim kaybetti hala sandalyede oturuyor. Sanki o fotoğrafı gösteren, senaryoyu yazan kendisi değilmiş gibi yine üste çıkmaya, yine sağa sola çamur atmaya devam etti. Başta rencide ettiği o hanım kardeşimiz olmak üzere milletten af dilemek yerine suç bastırmayı sürdürdü. İnanın içim acıyarak söylüyorum, Türkiye bunu hak etmiyor. Türkiye böyle bir muhalefete maalesef acıyor. 21’inci yüzyıl Türkiye'sine böyle beceriksiz, darbe sever, terör örgütlerinin elinde piyon olmuş, böyle bir muhalefet partisi hiç yakışmıyor. İnşallah 31 Mart burada da bir başlangıç olacaktır. 31 Mart Türkiye’de muhalefette bir değişimin müjdecisi olacaktır. Nereye gelirse gelsin inanın bir koyun verin kaybeder gelir. Bunların dersini siz sandıkta verecek, biz de son 17 yıldır olduğu gibi sizler için hizmet üretmeye devam edeceğiz. Muhalefetin bizi kendi seviyesine çekmesine fırsat vermeyeceğiz."

'BİZ HER ZAMAN SİZİN YANINIZDAYIZ'

Fındık fiyatlarına ilişkin de Erdoğan, "Fındık 18 TL’yi buldu. 10-11-12 civarındaydı. Biz Toprak Mahsulleri olarak buna ‘14’ dedik sonrasında rakam yükselmeye başladı. Biz her zaman sizin yanınızdayız. Sizi sömürmek isteyen fırsatçılara hiçbir zaman fırsat vermedik, vermeyeceğiz. Kim 31 Mart’ı sadece mahalli idareler seçimi olarak, belediye başkanlarının, meclis üyelerinin, muhtarların seçildiği bir gün olarak görüyorsa hata yapıyor, yanlışın içindedir demektir. 31 Mart tüm bunların yanında Türkiye’deki yatırım hizmet düşmanı muhalefet anlayışla da hesaplaşma günüdür. 31 Mart, iktidarda olduğu gibi muhalefette de Türkiye’yi yeni bir zihniyetle, anlayışla kavuşturma günüdür. 31 Mart inşallah yeni Türkiye’nin zafer günüdür. 31 Mart, 2023 hedeflerimizin önündeki son kavşaktır" dedi. 

Erdoğan, mitingin ardından Erzincan'a hareket etti.