Bahar DEMİREL/ANKARA, () - CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, "Şahıslar fanidir. Bu vatan, bu millet bakidir. Yarın Tayyip Erdoğan'ın görev süresi bitecek. Yerine başkası gelecek. Yarın bu hükümet gidecek. Yerine başkası gelecek. Ama terör örgütünün bu ülkeye ve millete verdiği zarar, kalıcı olacak. Siyasi rekabet, kişisel husumet başka bir şeydir. Ülkenin ve milletin bekası başka bir şeydir. Bu ikisini birbirine karıştıranlar tarih ve millet önünde hesap vermekten kurtulamayacaktır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'da, 3'üncü Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu'na katıldı. Erdoğan, sempozyumda gerçekleştirdiği konuşmasının başında mülteci sorununa değinerek, Türkiye'nin bu konudaki tavrını anlattı. Erdoğan, "Bugün AB 28 üye ülkesiyle sadece 400 bin civarında bir mülteci müracaatını kabul ederken veya paniğe kapılmış durumdayken biz Türkiye olarak 2011 yılından bu yana Irak ve Suriye'den gelen 2 milyonu aşkın kişiyi şu anda misafir etmiş bulunuyoruz. Üstelik Türkiye, mülteci sorununa ilave olarak bir de terörle mücadele ediyor. Biz bir açık kapı politikası uyguluyoruz. Sınırlarımızı kapamak suretiyle onların Akdeniz ve Ege'de boğulmasını seyrederek değil; sınırlarımıza dayanan insanların buraya bize tehdit olarak değil, canlarını kurtarmak için geldiğini biliyoruz. Batı'da bakıyoruz ki bir kısmı Hristiyan köklerini zedeleyecek bu akıma müsaade etmeyin, ancak Hristiyanları alın, bunun dışındakileri almayın; yaklaşımı, inançların dünyada küresel bir yapıyı ifade ettiği böyle bir dönemde yapılması bunları görmemiz gerçekten kabul edilebilir bir şey değildir" diye konuştu.
MESCİD-İ AKSA'DAKİ UYGULAMA KABUL EDİLEBİLİR BİR ŞEY DEĞİL
İsrail askerlerinin Kudüs'te Harem-i Şerif'teki ihlalleri ve Müslümanları hedef alan saldırılarıyla ilgili konuşan Erdoğan, "Şu anda Kudüs'te Mescid-i Aksa'da yapılanları görüyorsunuz. Burada maalesef İsrail'in askerleri, polisi üç semavi dinin kutsal kabul ettiği Mescid-i Aksa'daki uygulaması asla kabul edilebilir bir şey değildir. Kapıları kırmak suretiyle, mukaddes kitabımızı yakmak suretiyle, camları kırmak suretiyle bu yaptıkları kabul edilebilir bir şey değildir. Türkiye tam aksine farklı inançların buradaki mabetlerini inşa ederken bu tür şeylerle karşılaşmak bizleri ciddi manada rahatsız etmektedir. Bunun da küresel bazı olumsuz gelişmeleri de tetikleyeceğinden endişe ediyorum" dedi.
SINIRLARINA GELEN İNSANLARIN NİHAİ HEDEFİ, ONLARIN ÜLKELERİ DEĞİL
Mültecilerin asıl hedefinin sınırları aşmak değil, kendi ülkelerine dönmek olduğunu savunan Erdoğan, "Avrupa'daki dostlarımızın şundan emin olması lazım. Sınırlarına gelen insanların nihai hedefi, onların ülkeleri değildir. Bu insanlar aslında kendi vatanlarına kavuşmak istiyorlar. Ama kendi ülkeleri onlar için yaşanması mümkün olmayan bir hale gelmiş durumda. Mülteci sorununun çözümü, sınırlara tel örgüler, duvarlar çekmekten geçmiyor. Asıl çözüm bu insanların kendi ülkelerindeki çatışmaların bir an önce durmasını, halkın sesine kulak verecek yönetimlerin iş başına gelmesini sağlamaktır. Mülteci sorununun gerisindeki asıl sebebi görmeden ve buna uygun çözümler üretmeden atılacak her adım insanlığın vicdanını yaralayan yeni görüntüler ortaya çıkarmanın ötesine geçemez" diye konuştu.
ÇOCUKLARIN CESETLERİNİN KIYILARA VURMASINI SEYRETMEYE DEVAM EDEMEYİZ
Bazı ülkelerin Suriye'ye silah yardımında bulunduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çaresizliğin zorlamasıyla yapılan yolculuklarda hayatlarını kaybeden çocukların cesetlerinin kıyılara vurmasını seyretmeye daha fazla devam edemeyiz. Suriye'deki sorunun rejim sorunu, rejimin halkına zulmü sorunu açıkça ortadayken meseleye hala uluslararası güç dengeleri zaviyesinden bakmak vicdanları kurutur. Hala bazı ülkeler Suriye'ye uçaklar, yardımlar gönderiyor. Ama Tayyip Erdoğan bunu dillendirdiği zaman Türkiye'nin büyükelçisini çağırmak suretiyle, niçin bunlar söyleniyor, deniliyor. Bunu sizin yetkilileriniz söylüyor, ben söylemiyorum. Yetkilileriniz diyor ki biz Esed'in arkasındayız. Uçaklar gönderiliyor, silahlar gönderiliyor, parasal destekler veriliyor. Bunların hepsi bizim tespitimizdir. Kendileri de uluslararası toplantılarda da bunu ifade ediyorlar."
SURİYE'DEKİ SORUNUN ÇÖZÜMÜ, ZALİM REJİMİN BİR AN ÖNCE ALAŞAĞI EDİLMESİ
Suriye'deki sorunun çözümünün rejim değişikliği olduğunu kaydeden Erdoğan, "Türkiye'nin Suriye ile ilgili söylediği her şey en başından beri doğru çıkmasına rağmen sorunun çözümüne yönelik ciddi adımlar maalesef hala atılamadı. Çünkü 2 milyon insan, Rusya'ya gitmiyor; benim ülkeme geliyor. Bunun bedelini biz ödüyoruz. Biz insani destek verirken birileri de oraya uçaklar gönderiyor, silahlar gönderiyor. Bu şekilde Suriye-Irak buradaki karışıklıkların, yüz binlerce insanın ölümünün seyrini yapıyorlar. Buna karşı ses var mı Maalesef. Buradan bir kez daha uluslararası topluma sesleniyorum. Suriye'deki sorunun çözümü, ülkedeki zalim rejimin bir an önce alaşağı edilip yerine halkın iradesine ve bölgenin gerçeklerine dayalı bir yönetimin iş başına gelmesinin sağlanmasından geçiyor" açıklamasında bulundu.
GÜVENLİ BİR GÖLGE OLUŞTURULMASINA İHTİYAÇ VAR
Türkiye sınırında güvenli bölge oluşturulmasının gerekliliğine dikkat çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu süreçte öncelikle ülkemiz sınırları boyunca terör örgütlerinden arındırılmış, güvenli bir gölge oluşturulmasına ihtiyaç var. Bu uygulama hem yeni mülteci akınlarının önüne geçecek hem de Avrupa kapılarına dayanan insanlara kendi ülkelerinde yardım eli uzatılabilmesine imkan verecektir. Aksi takdirde ülkedeki ateşin büyümesi, çatışmaların yayılması ve yeni mülteci dalgalarının oluşması kaçınılmaz bir hal alacaktır."
İSRAİL'İN SERGİLEDİĞİ VANDALLIĞI ŞİDDETLE KINIYORUM
Mescid-i Aksa'da yaşanan gelişmelerden ötürü İsrail'i eleştiren ve sorumlu davranmaya davet eden Erdoğan, "İsrail'in Müslümanların ilk kıblesi, Mescid-i Aksa'da yaptığı saygısızlığı, sergilediği vandallığı bir kez daha şiddetle kınıyorum. Bu bölgeye yönelik saldırılar, sadece Kudüs'te değil; tüm dünyada farklı dinlere mensup özellikle farklı inançların mensubu insanlar arasında barışı, huzuru, hoşgörüyü zedeleyen sonuçlar doğurma potansiyelini taşıyor. İsrail Devletini ve tutumlarıyla onu destekleyen, ona cesaret veren tüm ülkeleri tarih önünde bu konuda sorumlu davranmaya davet ediyorum. Biz Türkiye olarak, bu konuyu yakından takip etmeye ve gerekli duruşu sergilemeye devam edeceğiz. Dünyada bu konuda hassasiyeti olan liderlerle telefon diplomasisi ile görüşmelerimi yapıyorum. Müşterek adımlar atmaya davet ediyorum" diye konuştu.
TÜRKİYE'NİN ÇÖZÜM SÜRECİYLE GÜÇLÜ ÜLKELER ARASINA GİRECEĞİNİ GÖRENLER, TÜRKİYE'Yİ NASIL BÖLERİZ GAYRETİ İÇİNE GİRDİ
Artan terör olaylarına ve son dönemde yaşanan gelişmelere değinen Erdoğan, çözüm süreciyle ilgili değerlendirmede bulunarak, şöyle konuştu:
"Terörle mücadele tarihimizde binlerce şehidimiz, on binlerce kaybımız. Bugün de yeni bir terör dalgasıyla ve bunun getirdiği acı kayıplarla karşı karşıyayız. Bizim en önemli hedeflerimizden biri de teröre zemin hazırlayan sebepleri ortadan kaldırmaktı. Sivrisineklerle uğraşmaktansa bataklığı kurutma anlayışıyla hem kalkınma hem de demokratikleşme yolunda büyük reformlara giriştik. Bu dönemde Türkiye normalleşme yolunda çok önemli bir mesafe kat etti. Demokratik açılımla başlattığımız çabaları, milli birlik ve kardeşlik projesiyle devam ettirdik. Ardından çözüm sürecini devreye aldık; ancak biz sonuca yaklaştıkça bu durumdan rahatsız olanların farklı yol ve yöntemlerle sorunu yeniden derinleştirmeye, ülkeyi yeniden kan gölüne çevirmeye çalıştığını gördük. Çünkü şunu görüyorlardı. Türkiye, çözüm süreciyle barışı yakalayacak ve dünyada en saygın, en güçlü ülkeler arasına girecek. Bunu görenler biz Türkiye'yi nasıl böleriz, bunun gayreti içine girdiler."
TÜRKİYE'Yİ BÖLMEK, BU MİLLETİ PARÇALAMAK SİZE NE KAZANDIRACAK
Teröre destek veren çevrelerin ülkenin içinden değil, dışından olduğunu savunan Erdoğan, şunları söyledi:
"Buradan soruyorum. Terörizme, teröriste bu kadar güçlü silahları veren mahfiller neresidir Bu destekleri verenler neresidir İçeriden ve dışarıdan bu destek bir yerden geliyor. Bu destekleri verenler bilesiniz ki bu ülkenin içinden değil; dışından. Bunu verirken de sadece bu güzel ülkemizi parçalamak, milletimizi bölmek için yapıyorlar. Dışarıdan alınan bu desteklere içeriden ne yazık ki ciddi manada medya desteği de veriliyor; parasal destek de veriliyor. Ülkenin geleceğini karartmak için her türlü tahrike, her türlü ahlaksızlığa başvuranlar karşısında milletimizle birlikte dirayetimizi koruduk. Bölücü terör örgütü Temmuz ayında saldırılarına yeniden başladığından beri şehit olan her güvenlik görevlimizin acısı yüreğimizi kor bir ateş gibi yakıyor. Milletimize olan sorumluluğumuz, sağduyumuzu muhafaza etmemizi gerektiriyor. Aksi takdirde söyleyecek çok çözümüz var. Terör örgütü ve onunla aynı çizgide olmaktan hicap duymadığını gördüğümüz güya siyasetçi, güya medya mensubu bir güruh milletimizi birbirine düşürmeye çalışıyor. Yapılan eylemlerin, atılan manşetlerin, yazılan köşe yazılarının sosyal medyada kesintisiz yürütülen manipülasyonların tek hedefi, Türkiye'de bir toplumsal çatışmanın zeminini oluşturmaktır. Tüm dünyaya sesleniyorum. Türkiye'yi bölmek, bu milleti parçalamak size ne kazandıracak Bu gölgede Türkiye, barışın teminatıdır. Attığınız her adım boş kalacaktır. Bunu bilin."
TÜRKİYE, OTOKRATİK REJİMLE İDARE EDİLEN BİR ÜLKE DEĞİLDİR
Terör örgütü mensuplarının devletle vatandaşı karşı karşıya getirme amacında olduğunu savunan Erdoğan, "Terör örgütü mensupları da aynı gaye ile bölgedeki çeşitli ilçelerde kirli bir senaryoyu sahneye koymaya çalışıyor. Sivillerin içine karışan terör örgütü mensupları, bu şekilde verdikleri görüntüyle ve yaptıkları eylemlerle devletle vatandaşı karşı karşıya getirerek bir algı oluşturmanın peşindeler. Teröristlerden öldürülenlere bu ülkede merasim yapılıyor ve terör örgütünün bayrağının sarıldığı o terörist cesetlerini sivil vatandaşmış gibi göstermek suretiyle bunu sosyal medyada bütün dünyaya yansıtıyorlar. Buna içeriden ciddi destekler veriliyor. Bu oyunu milletçe hep beraber bozacağımıza inanıyorum. Bunların Batı'da ciddi destekçileri var. Bunları Batılı dostlara söylüyoruz. Ama onların derdi başka. Türkiye, otokratik bir rejimle idare edilen bir ülke değildir. Tam aksine demokrasiyi sindirmiş bir ülkedir. Ama bu ülkede silahlarla tehdit edilmek suretiyle oy verme durumunda kalan vatandaşlarımızın olduğunu bilmenizi istiyorum. AGİT'in mensupları geldiği zaman raporlarını da buna göre vermeleri lazım. Bunu görmemezlikten gelmek suretiyle hazırlamış olduğu raporlarla bizim ileri demokrasi hamlemizi hiçbir zaman engelleyemeyecekler" diye konuştu.
SİYASETÇİ SIFATI TAŞIYAN BİRİLERİ BU SENARYODA FİGÜRAN OLARAK SAHNE ALIYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında devamında şunları kaydetti:
"Maalesef siyasetçi sıfatı taşıyan birileri de bu senaryoda figüran olarak sahne alıyor. Bu ihanet oyununun bir de medya ayağı var. Onlar da teröristleri cici çocuk, güvenlik güçlerini saldırgan olarak göstermek için her türlü çabayı gösteriyor. Dikkat ediniz saldırıları başlatan, bombaları patlatan, şehirleri ateşe veren, masum insanları katleden terör örgütü ve onun yandaşları. Ama suçlanan, devlet, hükümet ve şahsım. Şehit edilen güvenlik görevlilerimizi yok sayıyorlar. Yollarda dev çukurlar açan bombaları, atılan roketleri, silahlı saldırıya uğrayan kamu binalarını görmezden geliyorlar. Çöpten hurda toplayarak geçimini sağlayan masum insanların terör örgütü tarafından katledilmesiyle zerre kadar ilgilenmiyorlar. Ama terör örgütüne yönelik en küçük operasyon karşısında dünyayı ayağa kaldırıyorlar. Sokak köşelerindeki detay görüntüler üzerinden kamuoyuna bir Suriye, Mısır intiba vermek için canhıraş gayret içindeler. Terör örgütünün öldürdüğü masumların suçunu güvenlik güçlerine atmak için çırpınıyorlar. Terör örgütüyle, siyasetçisiyle, medyasıyla herkes bu ihanet senaryosundaki rolünü ezberlemiş, her ortamda sahneliyor."
TAYYİP ERDOĞAN'IN GÖREV SÜRESİ BİTECEK, YERİNE BAŞKASI GELECEK
Hükümetlerin geçici, terör örgütünün ülkeye verdiği zararların kalıcı olduğunu belirten Erdoğan, "Şahıslar gelip geçicidir, fanidir. Ama bu vatan, bu millet bakidir. Türkiye, devleti ve milletiyle ezelden ebede bu yolda dimdik yürümeye devam edecektir. Dün, bu ülkeye ve millete karşı her türlü alçaklığı yapanlar yok olup gitti. Bugün aynı emelin peşinde koşanlar da benzer akıbete uğrayacak. Türkiye; Cumhurbaşkanlığı, Meclis'i, hükümeti ile güvenlik kuvvetleriyle bu oyunu bozacak güce ve imkana sahiptir. Çatışmaların, ölümlerin, eylemlerin suçlusu olarak Cumhurbaşkanını, Başbakanı, hükümeti gösterenler de buna destek olanlar da terör örgütünün en büyük destekçisidir. Yarın Tayyip Erdoğan'ın görev süresi bitecek. Yerine başkası gelecek. Yarın bu hükümet gidecek. Yerine başkası gelecek. Ama terör örgütünün bu ülkeye ve millete verdiği zarar, kalıcı olacak. Siyasi rekabet, kişisel husumet başka bir şeydir. Ülkenin ve milletin bekası başka bir şeydir. Bu ikisini birbirine karıştıranlar tarih ve millet önünde hesap vermekten kurtulamayacaktır. Sıkıntılı günler yaşıyoruz ama Türkiye'nin geleceği aydınlıktır" dedi.

FOTOĞRAFLI