CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, 24 Kasım Öğretmenler Günü Resepsiyonu'nda konuştu. Hatay sınırında düşürülen Rus uçağı hakkında değerlendirme yapan Erdoğan, "Tüm uyarılara rağmen hava sahamızı ihlal eden bir aidiyeti belli olmayan savaş uçağına angajman kuralları gereği müdahale edilmiştir. Uyarılmasına rağmen maalesef ihlalini devam ettirmekte ısrarını sürdürmüştür. Bunun üzerine F-16'larımız tarafından yapılan müdahale sonrası bu uçak düşürülmüştür. Biz buna şahit olmak istemeyiz. Ama böyle bir durumla karşı karşıya bırakılmanın ne yazık ki ızdırabını yaşıyoruz" dedi.

EBEDİYETE İNTİKAL ETMİŞ TÜM ÖĞRETMENLERİMİZİ RAHMETLE YAD EDİYORUM

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla gerçekleştirilen resepsiyonda Cumhurbaşkanı Erdoğan, 81 ili temsilen resepsiyona katılan öğretmenlere hitap etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "24 Kasım Öğretmenler Günü'nün tüm öğretmenlerimize, ülkemize, milletimize hayırlı olmasını Rabb'imden niyaz ediyorum. Bu anlamlı gün vesilesiyle tüm öğretmenlerimize şahsım ve milletim adına şükranlarımı, minnetlerimi sunuyorum. Görevi başında şehit olanlarla afetlerde, kazalarda kaybettiklerimiz başta olmak üzere ebediyete intikal etmiş tüm öğretmenlerimizi rahmetle yad ediyorum. Görevlerini hakkıyla yerine getirmiş, ülkesine ve milletine hayırlı nesiller yetiştirmiş, bugün emekliliğini yaşayan öğretmenlerimize de hayırlı, sağlıklı, mutlu, uzun ömürler diliyorum" dedi.

ŞAHSIM ÜZERİNDE EMEĞİ OLAN ÖĞRETMENLERİME ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM

Resepsiyona gelenler arasında kendi öğretmenlerinin de bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aranızda şahsım üzerinde emeği olan, hakkı olan öğretmenlerim de bulunuyor. Kendilerine özellikle bu akşam aramızda bulunmaları sebebiyle tekrar hürmetlerimi, şükranlarımı sunuyorum. Bugün burada ülkemize gelen Suriyelilerin barınmış olduğu AFAD kamplarında çalışan öğretmenlerimiz var. Yurt dışında Yunus Emre Enstitümüz bünyesinde vazife yapan ayrıca polis okullarında ve askeri okullarda görev ifa eden öğretmenlerimiz de burada. Hizmetleriniz için her birinizi ayrı ayrı tebrik ediyorum" ifadelerini kullandı.

DİLDE SADELEŞTİRME ADI ALTINDA PEK ÇOK MEFHUMUN İÇİ BOŞALTILDI

Dilde sadeleştirme adı altında pek çok mefhumun içinin boşaltıldığını savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti: "Geçtiğimiz 200 yılda her alanda olduğu gibi eğitim-öğretim alanında da sancılı bir süreç yaşadığımız bir gerçektir. Bu sancı cumhuriyet döneminde de devam etti. Dilde sadeleştirme adı altında pek çok mefhumun içi boşaltılmış, tarihimizle, kültürümüzle, medeniyetimizle olan bağı kopartılmıştır. Eskiden öğretmen yoktu, muallim vardı. Yani ilim tedris eden, eğitim ve öğretimi birlikte yürüten kişi. Öğrenciye de talebe denirdi. Yani ilme talim, eğitimi ve öğretimi birlikte alan kişi. Esasen muallimliğin de talebeliğin de sınırı yoktur." 

SİSTEM BUNA GÖRE KURULMUŞ

Öğretmen ve öğrenci ilişkisine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizde uzun süredir eğitim ve öğretim sadece öğretim olarak mevcut bilgi birikimini nesilden nesile aktarma olan talim şeklinde anlaşılmış, sistem buna göre kurulmuştur. Halbuki iyiyi ve kötüyü ayırt ederek kişiyi iyiye sevk etme olan terbiye manasına gelen eğitimle öğretim madalyonun iki yüzü gibi bir bütündür. Günümüzde öğretmen-öğrenci ilişkisi neredeyse ders anlatma, not verme, sınava hazırlama hususlarıyla sınırlanmıştır. Muallim-talebe ilişkisi ise talimi, terbiyeyi ve edebi birlikte kapsayan boyutuyla bizzatihi hayata dairdir" açıklamasında bulundu.

İHTİYAÇ DUYDUĞUMUZ İLERLEMEYİ KAYDEDEMEDİĞİMİZE İNANIYORUM

Eğitim ve kültürde nitelik olarak istenilen ilerlemenin kaydedilemediğini vurgulayan Erdoğan, "Şahsen eğitim ve kültürde nitelik olarak arzu ettiğimiz, ihtiyaç duyduğumuz ilerlemeyi kaydedemediğimize inanıyorum. Eğitimin alt yapısını güçlendirmek için çok önemli yatırımları, çok önemli projeleri hayata geçirdik. Fiziki mekanlar noktasında geçmişle mukayese edemeyecek fiziki imkanlara kavuştuk. Fakat muallim noktasında bunu yakalayabildik mi dersek buna evet diyemiyorum. Zarf var, ama mazrufta sıkıntımız var. Bunu da gidermemiz gerekiyor. Onun için bu dönemin özellikle müfredat noktasında ve muallim hocalarımız noktasında ciddi bir sıçrama dönemi olacağına inanıyorum" dedi.

DAHA AÇIĞIMIZ VAR

Öğretmen açığı olduğunu söyleyen Erdoğan şunları kaydetti: "Bütçede en büyük payı eğitime ayırdık. Öğretmen eksiğini gidermeye çalışıyoruz. Bakın tam giderdik, diyemiyorum. Daha açığımız var, fakat burada çocuklarımıza neleri öğretmemiz, onları nasıl eğitmemiz gerektiği konusuna yeteri kadar yetişemedik. Bugün malum kabine açıklandı. Sayın Başbakanımız bana teklifini getirdi ve gerekli müzakereleri yaptık. Ben de onaylamak suretiyle yeni kabinemiz inşallah çalışmalarına devir teslimle birlikte başlıyor. Hayırlı olsun. Dönem tüm diğer çalışmalarımızla birlikte eğitim, öğretim ve kültür alanında da özellikle eğileceğimiz bir dönem olacaktır." 

ÖĞRETMENLİK SADECE ÜCRETİ İÇİN YAPILACAK BİR İŞ DEĞİL

Öğretmenliğin sadece ücreti veya mesai saatleri için yapılacak bir görev olmadığını belirten Erdoğan, "Öğretmenlerimize yani muallimlerimize çok büyük görev düşüyor. Öğretmenlerimizin özlük hakları meselesi elbette çok önemlidir. Geçim derdine düşmüş bir öğretmenin eğitim-öğretim işini hakkıyla yapmasını beklemek onlardan çok fazla fedakarlık istemek olur. Ama şu gerçeği de kabul etmek mecburiyetindeyiz. Öğretmenlik sadece ücreti, sadece memuriyet hakları, sadece mesai saatleri için yapılacak bir iş değildir. Öğretmen özellikle eğitim, terbiye işlevi bakımından bir rol modeldir. Öğretmenlik bir aşk meselesidir" ifadelerini kullandı.

ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNİN SORUNLARININ ATANAMAYAN ÖĞRETMENLER PARANTEZİNE MAHKUM EDİLMESİNİ KABUL EDEMİYORUM

Atanamayan öğretmenlere ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:"Hükümetimiz öğretmenlerin maaş ve diğer özlük hakları konusunda yeni bir çalışmanın müjdesini sizlerle paylaştı. Bu doğrultuda yeni adımların atılacağına inanıyorum. Öğretmenlik mesleğinin sorunlarının atanamayan öğretmenler veya maaş parantezine mahkum edilmesini açıkçası kabul edemiyorum. Öğretmenlerimizin çok daha büyük meseleleri olmalıdır. Öğretimle, talimle birlikte eğitimi, terbiyeyi ve edebi öğrencilerimize nasıl verebileceğimizi konuşmalı, tartışmalıyız. Değerler eğitimi konusuna daha fazla eğilmeliyiz." 

HİÇBİR SAPKIN İDEOLOJİYE KAPTIRACAK TEK BİR EVLADIMIZ DAHİ YOKTUR 

"Hiçbir örgüte kaptıracak tek bir evladımız yoktur" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: "Bir dönem makbul vatandaş yetiştirme çabasının bir parçası olarak tedavüle sokulan makbul öğretmen ve makbul öğrenci anlayışını artık bir kenara bırakmalıyız. İlim ve irfan sahibi öğretmenler, muallimler, talebeler yetiştirmenin arayışına girmeliyiz. Diğer taraftan paralel devlet yapılanması gibi örgütlerin bu alan üzerinden ülkemize ve milletimize yönelik ihanetlerinin tekrarına da izin vermeyeceğimizi özellikle belirtmek istiyorum. Türkiye için en büyük tehlike ve tehdit nesillerin çalınmasıdır. Bizim hiçbir örgüte, hiçbir şebekeye, hiçbir sapkın ideolojiye kaptıracak tek bir evladımız dahi yoktur. Hangi isim altında olursa olsun, hangi iddiayla ortaya çıkarsa çıksın genç dimaları iğfal etmeyi hedefleyen her girişimle mücadele edeceğiz. Kendi devletine, milletine yabancılaştırılmış hatta düşman kesilmiş nesiller özellikle böyle bir facianın tekrarına tahammülümüz asla yoktur." 

BATILI LİDERLERDEN İSLAM DÜŞMANI EĞİLİMLERE KARŞI DAHA GÜÇLÜ DURUŞ BEKLİYORUZ

Son dönem yaşanan terör saldırılarına ve mülteci sorununa ilişkin konuşan Erdoğan, "Türkiye uzun süredir 2,5 milyon Suriyeli ve Iraklı göçmeni topraklarında misafir ederken Avrupa ülkeleri sadece birkaç yüz bin kişilik mülteci akını karşısında ciddi bir endişeye kapıldı. Paris'i hedef alan terör saldırılarıyla birlikte yaşanan endişe panik haline dönüştü. Batılı liderlerden ülkelerinde tırmanış gösteren ırkçı ve İslam düşmanı eğilimlere karşı daha güçlü bir duruş sergilemelerini bekliyoruz" dedi.

BAYIRBUCAK TÜRKMENLERİNİN YAŞADIĞI BÖLGEYE YOĞUNLAŞAN SALDIRILARI ŞİDDETLE KINIYORUZ

Bayırbucak Türkmenlerine yönelik saldırılar hakkında değerlendirmede bulunan Erdoğan, Türkiye sınırına bölgeden yeni bir göç başladığını belirterek, "Suriye meselesine adil ve sürdürülebilir bir çözüm bulunmadan ne mülteci ne de terör sorununun önüne geçilemeyeceğini artık herkesin görmesi gerekiyor. Viyana görüşmelerinde bu doğrultuda ümit verici gelişmeler yaşandı. Ancak Esed rejimi ve onu destekleyen ülkeler bu görüşmelerde varılan mutabakatın ruhuyla uyuşmayan yeni saldırılara giriştiler. Hatay'ın hemen yanıbaşındaki Bayırbucak Türkmenlerinin yaşadığı bölgeye yoğunlaşan saldırıları şiddetle kınıyoruz. Orada bizim soydaşlarımız var. Bu soydaşlarımız sürekli uçaklarla bombalanıyor. Tanklarla, toplarla sürekli olarak bombalanıyor. Şu anda oralardan bu soydaşlarımız sınıra doğru göç etmeye başladılar" ifadelerini kullandı.

İLGİLİ ARKADAŞLARIMIZDAN SÜREKLİ BİLGİ ALIYORUM

Cuma gününden beri bölgede yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Başbakanımızdan, Genelkurmay Başkanımızdan, Dışişleri Bakanımızdan, MİT Müsteşarımızdan ve diğer ilgili arkadaşlarımızdan sürekli bilgi alıyorum. Az önce dar kapsamlı bir Güvenlik Toplantısı yaptık. Gerek Sayın Başbakanımız gerek Genelkurmay Başkanımız ilgili bakan arkadaşlarım ve ilgili bürokratlarımızla beraber bir toplantı yaptık. Ne oluyor, gelişmeler ne durumda, buna göre ne gibi adımlar atacağız" dedi.

AİDİYETİ BİLİNMEYEN BİR UÇAK 5 DAKİKA İÇİNDE 10 DEFA UYARILDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk savaş uçakları tarafından Türkiye hava sahasının ihlal edildiği gerekçesiyle Hatay sınırında düşürülen Su-24 tipi Rus uçağına ilişkin açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, aidiyetinin belli olmadığını vurguladığı uçağın düşürülmesi hakkında şunları kaydetti: "Bugün sabah saatlerinde tüm uyarılara rağmen hava sahamızı ihlal eden bir aidiyeti belli olmayan savaş uçağına angajman kuralları gereği müdahale edilmiştir. Aidiyeti bilinmeyen bir uçağın 5 dakika içinde 10 defa uyarılmasına rağmen hava sahamıza girmeden önce çünkü sınırlarımıza doğru geliyor."

MESELE BİR ALKIŞ MESELESİ DEĞİL

F-16'lar tarafından Rus uçağının düşürüldüğüne ilişkin sözlerinin resepsiyondaki öğretmenler tarafından alkışlanması üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, meselenin bir alkış meselesi olmadığını vurgulayarak, "Uyarılmasına rağmen maalesef ihlalini devam ettirmekte ısrarını sürdürmüştür. Bunun üzerine F-16'larımız tarafından yapılan müdahale sonrası bu uçak düşürülmüştür. 2 uçaktan bir tanesi. Mesele bir alkış meselesi değil. Biz buna şahit olmak istemeyiz, ama böyle bir durumla karşı karşıya bırakılmanın ne yazık ki ızdırabını yaşıyoruz" dedi.

TÜRKİYE'NİN KENDİ SINIRLARINI KORUMA HAKKINA HERKES SAYGI GÖSTERMELİ

Rus uçağının angajman kuralları çerçevesinde düşürüldüğünü vurgulayan Erdoğan, "Bu hadise tamamen Türkiye'nin önceden ilan ettiği angajman kuralları çerçevesinde gerçekleşmiştir. Türkiye'nin komşularıyla başka herhangi bir ülkeye karşı düşmanlığı asla söz konusu değildir. Suriye'de bugüne kadar çok daha vahim olaylar yaşanmamasının sebebi Türkiye'nin soğukkanlı tutumudur. Bu son hadisenin önüne geçmek için de elimizden gelen gayreti gösterdiğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye'nin kendi sınırlarını koruma hakkına da herkes saygı göstermelidir" dedi.

TERÖR ÖRGÜTÜ VURUYORUZ DİYEREK BAYIRBUCAK TÜRKMENLERİ VURULMAKTADIR

Bayırbucak Türkmenlerinin olduğu bölgede IŞİD'in yer almadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: "Türkiye, Suriye'de zalim rejime karşı kendi kurtuluş savaşlarını veren muhalif grupları samimiyetle destekliyor. Burada bir şeyin altını çizmem lazım. Bayırbucak Türkmenlerinin olduğu bölge DAİŞ terör örgütünün olduğu bölge değildir. Kimse kimseyi kandırmasın. Orada sadece Bayırbucak Türkmenleri vardır. Soydaşlarımız, akrabalarımız vardır. DAİŞ terör örgütünü vuruyoruz diyerek orada Bayırbucak Türkmenleri vurulmaktadır. Bunlar topraklarını savunmanın gayreti içerisindedir. Ailelerini kamplara göndermişlerdir ve orada sadece o direnişçiler kalmıştır." 

BÖLGEDEKİ SALDIRILAR ESED REJİMİNİ AYAKTA TUTMA AMACINA YÖNELİK

Bayırbucak Türkmenlerinin bulunduğu bölgeye yönelik saldırıların Esad rejimini ayakta tutma amacına yönelik yapıldığını savunan Erdoğan, "Esed rejimi ve onu destekleyen ülkelerin Bayırbucak Türkmenlerini hedef alan saldırılarının gerisindeki amacını gayet iyi biliyoruz. DAİŞ'in hemen hiçbir varlığının olmadığı bu bölgedeki saldırılar doğrudan Esed rejimini ayakta tutma amacına yöneliktir. Türkiye, Cerablus'tan başlayıp Akdeniz'e kadar uzanan hattı tüm terör örgütlerinden arındırma kararındadır. Türkiye olarak bu bölgede yaşayan kardeşlerimize eskiden beri her türlü desteği veriyoruz. Vereceğiz" ifadelerini kullandı.

VARSA NE OLACAK? 

Durdurulan MİT TIR'larını hatırlattığı konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, "17-25 Aralık darbe girişiminden hemen sonra yaşanan o meşhur MİT TIR'ları ihanetini biliyorsunuz değil mi? İşte o TIR'lar bu bizim Bayırbucak Türkmenlerine yardım götüren TIR'lardı. Bazıları diyor ki 'Başbakan Erdoğan diyordu ki onların içinde silah yok.' Varsa ne olacak? Yoksa ne olacak? Ne diyoruz biz? Oraya insani yardım götürüyoruz. Kim onlar? Mağdur, mazlum, bizim Bayırbucak Türkmen kardeşlerimiz. Biz bunu yaptık. Ülkemizin, hükümetimizin ve şahsımın aleyhine bir algı oluşturabilmek adına bu yardımları sabote edenleri milletimizin asla affetmeyeceğine inanıyorum" açıklamasını yaptı.

AVRUPA'NIN TERÖRİZM KISKACINDAN KURTULABİLMESİNİN YOLU SURİYE'NİN İSTİKRARA KAVUŞMASINDAN GEÇİYOR

Türkiye'nin Suriye halkının güvenli ve istikrarlı bir geleceğe kavuşmasından başka bir gayesi olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İnşallah çok yakında Cerablus-Akdeniz hattındaki insani güvenlik bölgesi uygulamasını müttefik ülkelerle birlikte hayata geçireceğiz. Bu uygulamayla bir yandan bölgede yeni insani dramlar ortaya çıkmasına engel olurken diğer yandan da kendi vatanlarında hayatlarını sürdürmek isteyen o muhacirlere imkan sağlamayı hedefliyoruz. Türkiye'nin bu çabasına destek vermeyen veya engel çıkarmaya çalışan herkes Suriye'de hayatını kaybeden 380 bin masuma eklenecek her yeni canın sorumluluğuna ortak olacaktır. Bizim Suriye halkının güvenli ve istikrarlı bir geleceğe kavuşmasından başka bir gayemiz yoktur. Kendi güvenliğimizin de bundan geçtiğini biliyoruz. Aynı şekilde Avrupa'nın mülteci ve terörizm kıskacından kurtulabilmesinin yolu da Suriye'nin istikrara kavuşmasından geçiyor. İnşallah Suriyeli kardeşlerimiz için aydınlık günler yakındır" diye konuştu.