KAMU DÜZENİNİ HERKES SAHİPLENMELİ
Başbakan Ahmet Davutoğlu, STK temsilcileri ile akşam yemeğinde bir araya geldi. Nevali Otel'de düzenlenen ve kentteki STK temsilcilerinin katıldığı yemekte konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, çözüm sürecinden geri adım atılmayacağını ve kamu düzenini herkesin sahiplenmesi çağrısı yaptı. 1 Ekim'de HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile görüştükleri ve yol alacaklarını düşünürken 1 hafta sonra 6-7 Ekim olaylarının yaşandığını ifade eden Başbakan Davutoğlu, bu durumun çözümden uzak güç alanları oluşturulmak istendiği sorusunu kendilerine sordurduğunu belirterek şöyle konuştu: "Mesele biran önce demokrasiyi derinleştirerek çözüme ulaştırmak değil, güç alanları oluşturmak. Paralel yapıyla mücadele sırasında paralel yapı milli irade dışında güç içinde olmaya çalışıyor, çözüm süreci istismar edilerek başka paralel güç alanları oluşturulmaya çalışılıyor. Herkesin yeni ve güçlü bir psikolojik irade beyanına ve bunu yansıtacak davranışlara ihtiyacımız var. Son günlerde atılan olumlu açıklama ve adımları görüyoruz. Son yapılan çözüm süreci mekanizma toplantısında yeni adımlar atılıyor bunları görüyorsunuz. Sosyal zemin anlamında çözüm süreci sadece bir tarafla hükümet arasında yürütülen süreç değil. Çözüm sürecinden kastımız Türkiye'nin bir bütün olarak dayatmacı, tanımlayıcı siyaset ve devlet anlayışından çoğulcu demokratik anlayışa geçişin mücadelesidir. Bir yandan ekonomik sektörel değişim programları ile uğraşırken diğer taraftan çözüm süreci yanında Alevilerin sorunlarıyla doğrudan ilgilenen, tüm kesimleri kuşatan süreç olarak görüyoruz. Çözüm süreci tek tarafa dayanan, tek soruna dayalı sorun değil tüm toplumsal kesimleri kuşatan bir aşamasıdır."
Çözüm sürecinin herkesin meselesi olduğunu ve yerel bazda da akil insanlar heyeti oluşturarak sürecin devlet projesinden çıkarılarak benimsenmesi gerektiğini vurgulayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Öyle ki; provokasyona yönelme halinde devletin sesi değil herkesin sesinin çıktığı, 'ülke ve bizim geleceğinin tek temsilcisi siz değilsiniz' diyerek benimsemesi gerekiyor. Toplumsal sahiplenmeyle ileri adımlar atılır. Devlet olarak her alanda sahiplenildiğimiz, kim ne yaparsa yapsın yürüteceğimiz ilkesel bir konudur ve doğru olduğuna inandığımız için yürütüyoruz. Birilerini takdir etmek için yapmıyoruz" açıklamasını yaptı.
KAMU DÜZENİNİ SARSAN ALTINDA KALIR
Hukuki zemini de yasayla tamamladıklarını ve kimsenin itiraz edeceği bir durumun kalmadığını vurgulayan Başbakan Davutoğlu, kamu düzenini sarsanın oluşacak yıkıntının altında kalacağını dile getirerek şöyle konuştu: "Bu ülkede hukuk yokmuş gibi herkes kafasına göre istediği adamı vergiye bağlayabilirmiş, yol kesip kimlik sormak, ismini beğenmediğini alıp bir yere götürme hakkına sahip anlayışa girilirse o zaman birileri Türkiye'yi, Suriye, Irak gibi yapmak istiyor anlamına gelir ki buna izin vermeyiz. O zaman durum özgürlük meselesinden çıkar güvenlik meselesine girer. Bu süreçte kavramları dikkatlice kullanarak yol alıyoruz. Devlet otoritesi değil kamu düzeni diyoruz. O düzeni sarsanlar yıkıntının altında kalır. Suriye rejimi depremi kendisi başlattı. Sandı ki: sertlik, şiddet, terör yoluyla sağlanır sandı, diğer problemli ülkeler de aynı şekil davrandı. Hukuk düzeni sarsıldı mı sarsanlar da altında kalır. Ama unutmayın biz Suriye, Irak değiliz asırlardır bir arada yaşamış devlet sürekliliğini kaybetmemiş kamu düzeni anlamında söylüyorum. Çanakkale ve İstiklal harbinde, Şanlıurfa ve Gaziantep'te beraber savaşmış nesillerin torunlarıyız. Dolayısıyla kamu düzenine hepimizin sahip çıkması, herkese ait bu topraklarda ihtilafları demokratik ortamda açık şekilde dile getirmesi ama şiddete başvurmaması gerekiyor. Kamu düzeni yetki almamış birinin otorite kullanmamasıdır. Halk yetki veriyor belediye başkanı seçiyor bizim partiden olmasa da halk yetkisiyle seçilince saygılıdır. Ben Tunceli belediye başkanıyla da görüştüm. Nereye gitsem bunu yapıyorum. Seçimi kazanana kadar ya da bir şekilde meşru süreç içinde başbakanlık görevini alana kadar siyasi parti mensubusunuz aldıktan sonra herkesin başbakanısınız. Bir başkan seçilmiş ise halk ona görev vermişse başka birisi onun yerine karar almaya başladığı zaman demokrasi biter. Seçilmiş hesabı vermeli ve yetkiyi kullanmalıdır. Bunları eleştirince 'şiddet dilini kullanıyorsunuz' dediğimiz zaman HDP milletvekilleri 'ok yaydan çıktı' ya da 'karar bizde değil' derse nasıl konuşacaksınız? Muhatabımızın netleşmesi ve meşru olması önemli. Kamu düzeninin devamı konusunda hepimizin hassasiyet göstermesi gerekiyor. Yazık olmadı mı Yasin Börü'ye ve diğer ölen vatandaşlarımıza."
PSİKOLOJİK ORTAMI YENİDEN İNŞA ETMELİYİZ
Başbakan Davutoğlu, Suruç ile Kobani ve Telabyad ile Akçakale'nin birinin Kürt diğerinin Arap olmasına rağmen kardeş olduğunu vurgulayarak, "Birine sahip çıkıp diğerini göz ardı ettiğinizde herkes kendi ayağına kurşun sıkmış olur. Psikolojik ortamı yeniden inşa etmemiz lazım. Kamu düzeni hepimizin düzenidir, sahiplenmemiz lazım. Siyasi irade olarak bunu geçici, konjoktürel proje inisiyatif olarak görmemeli tavır değiştirmemeliyiz. Akil insanlar heyetinde söylediğim gibi bu milli, yerli, özgün bir süreçtir. Toplumun tümünün benimsemesi lazım. Bir aile olarak biz bizeyiz; Suriye'ye bağlı tutmaya başlarsak çözüm süreci anlamını kaybetmeye başlar. Dış faktörlerle bağlantılı olmaması lazım. Hep beraber bu tarihi dönemeçte Türkiye'de oluşturacağımız güzel örnekle; konuşarak, istişare ederek, tartışarak ama kavga etmeden şiddeti kullanmadan meseleleri çözdüğümüzde ülkemize deva bulmuş olmayacağız, parçalanma yaşayan, acı yaşayan kardeş ülkelere de deva bulup güzel örnek oluşturmuş olacağız."