AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Muş ovasında yetişen lalelerin barışın, kardeşliğin sembolü olmasını istedi. Davutoğlu, "Herkes özgürce bu ovalara çıkıyor mu? Bu laleleri barış lalesi olarak koklayabiliyor mu? Muş'un lalesini sembol, barış dilini egemen kılalım. Kim baskı ve şiddet dilini kullanıyorsa onlara karşı omuz omuza duralım" dedi. Başbakan Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu ile geldiği Muş'ta, havalimanından miting yapacağı meydana geçerken İstasyon Caddesi üzerinde bulunan HDP il binası önünde toplanan 100 kadar partili, konvoya arkasını döndü. Muş ovasında yetişen lalelerle mitinge gelen yaklaşık 5 bin kişiyi selamlayan Ahmet Davutoğlu için hazırlanan Kürtçe ve Türkçe pankartlarda 'Başımız gözümüz üstüne geldiniz', Davutoğlu'nun çocukluk fotoğrafıyla birlikte babaannesinin ettiği dua olan 'Kuzum bal Ahmadım. Oğlunla ordu, kızınla oba olasın. Koç koç oğlanların ardına düşe, ayaklarına taş değmeye dünyalar ayaklarına gele, herkesler sana akıl danışa' yazılı pankart dikkat çekti.

"CHP VE HDP YENİ TUZAKLAR PEŞİNDE"

Mitingdeki konuşmasında Sultan Alparslan ve Selahattin Eyyübi'nin ordularından bu yana Türklerle Kürtlerin omuz omuza verdiğine söyleyen Davutoğlu, siyasette hep birleştirenlerle bölenler olduğunu ileri sürdü. CHP ve HDP'nin zihniyetinin aynı olduğunu savunan Davutoğlu, şunları söyledi: "Muş ayaktaysa, Malazgirt ruhu ayaktadır, Türkiye ayakta demektir. Hepinizden Allah razı olsun. CHP'nin bu ulusalcı zihniyetiyle HDP'nin zihniyeti yeni tuzaklar peşinde. AK Parti, demokrasinin önünü açtı. 12 Eylül'den sonra bu bölgelerde ve Türkiye'de ana diliyle şarkı türkü söylemek halay çekmek bile yasaktı. Bu yasakları kim kaldırdı? Onlar konuşur Ak Parti yapar. HDP bu süreçte hiçbir destek vermedi. Hiçbir çaba içinde yer almadı. Hep silahı kullanmaya kalktı. Bizim iktidarımızda hiç faili meçhul cinayet oldu mu? Kim yok etti bunu? Kim annelerle evlatlarını buluşturdu?" Kürtçe veya başka lehçelerde yayının artık serbest olduğunu, TRT Şeş ve TRT Kürdi'yi devreye soktuklarını anlatan Davutoğlu, "Bütün yasakları kaldırdık. Ülkenin birliği, beraberliği eskisine göre daha sağlam mı? Birileri de bu memlekette Türk ve Kürt kardeşler arasına nifak sokmak için sürekli terör ve şiddeti kullanıyor. Teröre, şiddete baskıya yiğit Türk ve Kürt kardeşler izin verir mi? Yiğit Kürt vatandaşlar bu topraklarda şiddete baskıya boyun eğer misiniz?"

"YA TÖRER DİLİ, YA BARIŞ DİLİ"

Ahmet Davutoğlu, HDP'nin silah ve şiddet kullanarak bu bölgede uygulamak istediği baskıya karşı en büyük teminatın vatandaşlar olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu toprakları eşit vatandaşların özgürlük diyarı haline getirmeye kararlı mısınız? HDP bir yol ayrımındadır. Ya terör dilini kullanacaklar ki 6-7 Ekim Kobani olaylarında kullandılar. Ya da barış dilini kullanacaklar. Biz çıktığımız yolu nihayete erdiririz. Seçim sonuçları ister öyle, ister böyle olsun. Çözüm süreci nihayete ulaşacaktır. Bu çınarı budamak isteyenleri engelleyecek miyiz? Onları yurt dışındaki işbirlikçilerinin Türkiye içindeki oyunlarını bozacak mıyız? Bu topraklar ezeli ve edebi kardeşlik toprağı olacak mı? Demokratik ve özgür bir ülke olacak mı Türkiye? 78 milyon bir tarağın dişleri gibi yeni Türkiye'yi inşa edecek miyiz?"

"MUŞ OVASININ LALELERİNİ, BARIŞ LALESİ YAPTI"

Mitinge katılanlara "Köylere hangi dönemde geri dönüldü" diye soran Davutoğlu aldığı "AK Parti döneminde" yanıtı üzerine "Şimdi köyler meralar herkese açık mı? Herkes özgürce bu ovalara çıkıyor mu? Bu laleleri barış lalesi olarak koklayabiliyor mu? Muş'un lalesini sembol, barış dilini egemen kılalım. Kim baskı ve şiddet dilin kullanıyorsa onlara karşı omuz omuza duralım. Bu güzel lalenin yetiştiği Muş ovasını yeni Türkiye'nin yükselen bölgesi haline getirelim" diye konuştu.

"KOBANİ'DE ÖLDÜRÜLEN HER KÜRT KARDEŞİMDİR"

Ahmet Davuttoğlu, Suriye'nin Kobani kentine IŞİD saldırıları ve günlerce süren çatışmalara değinirken "Kobani'de dökülen her Kürt kanı bizim kanımızdır. Öldürülen her Kürt benim kardeşimdir. Üç gün içinde 200 bin Kürt kardeşimizi bağrımıza basarken onlar 6- 7 ekimde Türkiye'de kaos yarattılar" dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun 'Suriyelileri göndereceğim' dediğini söyleyen Davutoğlu, alandan yuh sesleri yükselince, "Yuhalamayın. Ne Bahçeli'den ses çıkıyor, 'Türkmenleri göndermeyiz' diyor. Ne de Demirtaş kendilerini Kürtlerin sözcüsü sanıyor hiç de öyle değil, 'Kürtler gönderilmesin' diyor.

Gelen ister Türk, ister Kürt ister Arap olsun hepsi 'Ser seran ser çavan' (başım gözüm üstüne,) Allah aşkına ne Suriye ne Arap ne de diğer ülkelerden bize sığınan mazlum kardeşlerimizi biz geri verir miyiz? Zalime teslim eder miyiz? Etmeyiz" diye konuştu. Devletin ancak insanla inşa edileceğini kaydeden Davutoğlu, "Hiç kimse yanlış anlamasın biz tek millet derken Sultan Alparslan'ın, Selahattin Eyyübi'nin omuz omuza verdiği milleti demek istiyoruz. Birileri duysun. Biz Kudüs'ün İslam kimliğini yok etmek isteyenlere fırsat verir miyiz? Milet derken tarihi beraberliği, birliği temsil ediyoruz. Hepimizi tek bir milletiz, adalet arayan milletiz. Bu milleti bölmek isteyenlere fırsat verecek misiniz?" dedi.

ANNESİ İÇİN FATİHA OKUNMASINI İSTEDİ

Bu topraklarda milliyetçilik üzerine hiç kimsenin bir başkasına üstünlük taslamayacağını savunan Ahmet Davutoğlu, Kürtleri Sultan Alparslan'ın , Selahattin Eyyübi'nin yolundan gidenlerin temsil edeceğini belirtti. Muş'a yapılan hizmetleri anlatırken, ambulans sayısının 3'den 29'a çıktığını belirten Davutoğlu, "Huzurunuzdaki Başbakanın annesi, Toroslar’dan Konya'ya yetiştirilemediği için ben 4 yaşındayken vefat etti. Anneler günü yaklaşıyor ona da bir Fatiha okursunuz" diye konuştu.

Davutoğlu, çözüm süreciyle ilgili de şöyle dedi: "Bizim çözüm sürecinden anladığımız annelerin çocuklarından ebediyen ayrılmamasıdır. Ne dağdaki gencin, ne de askerlik yapan Mehmetçiğin annelerinin acı duymamasıdır. Silahları bırakın dedik. Silahları bıraktılar mı? Niçin bırakmıyorlar? Bu memlekette artık silahlı mücadele yapmayarak bir şey elde etmek mümkün mü? Siz silaha, teröre teslim olur musunuz? Seçime gidiyoruz gelin özgürce yarışalım. Konuşun, söyleyin ne istiyorsanız ama şu silahı artık terk edin. Diyarbakır annelerinin acısını ben yüreğimde hissediyorum. Bu özgürlük ortamını hep beraber koruyalım. Çözüm süreci artık partilerin meselesi değil milletin meselesidir."