BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, Diyarbakır'da partisinin il kongresinde yaptığı konuşmasına Kürtçe "Varlığınız, varlığımızdır" sözüyle başladı, birlik ve beraberlik meajları verdi. Kürtçe öğrenmek istediğini söyleyen Davutoğlu, "Biraz vakit bulsam güzel Türkçemiz gibi güzel Kürtçemizi de öğrenmek istiyorum. Biz güzel Türkçemizle, güzel Kürtçemizi kardeş yapmaya geldik. Çözüm sürecini kardeşlik süreci kıldık ve devam ediyoruz" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Diyarbakır Seyrantepe Spor Kompleksi'nde düzenlenen partisinin il kongresine katıldı. Salonda Davutoğlu'nun seçim şarkısı olan 'Kiziroğlu' ilk kez Diyarbakır'da hem Türkçe, hem Kürtçe ve hem de Arapça olarak çalındı. Seçim şarkısının Kürtçe versiyonunda, 'Davutoğlu Ahmet Hoca bilen adam, yiğit adam, dünya onu tanıyor' nakaratları sürekli çalındı.

Kongresinin yapıldığı salona ise 'Selahaddini Eyyübi'nin torunları yeni Türkiye yolunda hocasıyla yan yana', 'Çözümün kalbi Diyarbekir'e hoş geldiniz', 'Kadim kentin evlatları taşkentli bilge adamla omuz omuza' ve Kürtçe 'Kardeşliğin sesi Davutoğlu' yazılı pankartlar asıldı.
Kongreye Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Grup Başkan Vekili Ahmet Aydın da katıldı. İlk olarak kürsüye çıkan eski İl Başkanı Aydın Altaç, konuşmasını Kürtçe ve Türkçe yaptı, Başbakan Davutoğlu'nu övdü.
Gıda ve Tarım Bakanı Mehdi Eker konuşurken, Bingöl'de 2008 yılında canlı bomba saldırısından yaralı olarak kurtulan Remzi Alyu, tribünden salona atlayınca korumalar tarafından Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yanına götürüldü. Durumunu Davutoğlu'na anlatan Alyu, tedavi için yardım istedi. Alyu canlı bomba saldırısı sırasında tedavisinin yapıldığını ancak vücudunda halen sağlık sorunları bulunduğunu söyledi. Davutoğlu Alyu'nun tedavisiyle ilgilenilmesi talimat verdi.

'VARLIĞINIZ VARLIĞIMIZDIR'

Eşi Sare Davutoğlu ile birlikte salonda kurulan platform üzerinde yürüyerek partililere karanfiller atan Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuşmasına Diyarbakır'ı ve Diyarbakırlılar'ı övdükten sonra Kürtçe "Hebuna we, hebuna meye- Varlığınız, varlığımızdır" sözleriyle başladı. Diyarbakırlılar'ın yiğit, vefakar, ehli iman ve ehli edepli olduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Diyarbakır bizim mürşit şehrimizdir. Sadece konuşma için gelmedim. Mürşid şehirden irşad almaya geldim. Milletin arasına fitne sokmak isteyen herkese cesaretle söylüyoruz ki; Kürt yiğitlerle, Zaza yiğitlerle burada omuz omuzayız. Kürt yiğitlerini, Zaza yiğitlerinden Türk yiğitlerinden ayırmak isteyenlere Batı ve Güney Toroslar, Sakarya ve Dicle kardeştir diyoruz. Kudüs fatihleriyle İstanbul fatihlerini ayırmak mümkünmü. İşte biz buraya geldik. Diyarbakır üzerinden bir asra, bir millete bütün bir Ortadoğu coğrafyasına selam vermeye geldik. Diyarbakırlı'dan hiçbir zaman sözünden dönen görmedik. Diyarbakırlı'dan hiçbir zaman verdiği söze ihanet eden görmedik. Diyarbakırlı kardeşimin bir tel saçına zarar gelse, ayağına diken batsa o diken bizim yüreğimize de batar."

Diyarbakır, Türkiye, Ortadoğu ve dünyanın her yerinde Selahaddini Eyyübi, Ertuğrul Gazi'lerin torunlarının hep birlikte yürüyeceğini, çatışmak isteyenlere karşı inadına barış diyeceklerini belirten Davutoğlu, şunları söyledi:

"Diyarbakır'da da, Ortadoğu'da da dünyanın her yerinde de Selahaddini Eyyübi'nin, Ertuğrul Gazi'lerin torunları olarak hep birlikte yürüyeceğiz, çatışmak isteyenlere karşı inadına barış diyeceğiz. Yeni Türkiye, yeni Ortadoğu, yeni dünya diyeceğiz. İnadına barış kardeşlik diyeceğiz. Biz bunun için çözüm süreci diyoruz. Çözüm süreci bir seçim kazanmak için değildir. İşte biraz önce zikrettiğimiz kaderdaşlığın tesis edildiği bir süreçtir. Bizler asırlarca bir arada yaşamış olan kardeşliği bir arada tutmaya çalışırken birileri aramıza fitne sokmaya çılışıyor. Biz bir çözüm sürecini yerli milli bir proje olarak başlattık. 30 yıldır bu ülkenin anaları Doğu'da da ve Batı'da da evlat acısıyla ağladı. Biz bu kaderi değiştirmeye kararlıyız. Geçmişte gördünüz ne zaman bu meseleleri çözmek için yola çıkılmışsa hep engeller çıkarılmıştır. Rahmetli Özal zamanında bir çözüm süreci başlatmıştı. O sürecin önemli isimlerinden Eşref Bitlis rahmetliyi şehit ettiler. Arkasından da Özal vefat etti ve o çözüm süreci akamete uğradı. Ardından rahmetle andığımız Gaffar Okan’ı. Onun ismi bugün dahi kardeşliğin sembolü olmuştur. Rahmetli Erbakan çözüm için çaba sarf ettiğinde 28 Şubat süreci başlatıldı. 2005’te Diyarbakır konuşmasıyla çözüm süreci tekrar ihsas edilmeye başlandığında 2006’da Cumhuriyet mitingleri tertip edildi. Devlet içindeki çeteler 90’lı yıllardaki gibi karanlık bir dönemi başlatmak istediler. Milli birlik ve kardeşlik projesini devreye soktuğumuzda 2009 yılında hemen arkasında paralel çeteler devreye girdi. Bu çabayı gösteren ve sürdüren sayın MİT müsteşarımıza kumpas kurdular. Biz yılmadık. 2013 te çözüm sürecine yeni bir ivme kattık. 2013 baharı tamda verilen mesajlarla yepyeni bir dönem başlayacakken, silahlı unsurlar Türkiye'yi terk edecekken terk etmeye başlamışken, Gezi provokasyonlarını başlattılar.Gezi üzerinden çözüm sürecini baltalamak istediler. Geziyle birlikte bütün ülkeyi karanlığa sokmak istediler. Ama biz durmadık. Tam o çözüm süreci provoka edilmek istenirken biz 2013 haziranında çözüm süreci yasasını çıkardık. İlk defa çözüm süreci bir yasal çerçeveye büründü."

'KOBANİLİLERİ ALINLARINDAN ÖPÜYORUM'

Çözüm sürecinin kendileri için bir varoluş sebebi olduğunu kaydeden Ahmet Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sayın Cumhurbaşkanımızda dedi ben de dedim 'Çözüm süreci bizim varoluş sebebimizdir.' Çözüm süreci her ne olursa olsun mutlaka başarıya ulaştıralacak. Diyarbakır, Cizre, Van'da Edirne ve Konya'daki gençler dağlarda karşı karşıya değil barış sofralarında bir arada olacaklar. Hiçbir şekilde onları karşı karşıya getirmeyeceğiz. Bu milletin her derdi bizim için azizdir. Selahaddini Eyyübi'nin torunları, Osman Gazi'nin torunları, Ertuğrul Gazi'lerin torunları hep birlikte, yeni bir dünyayla birlikte Kudüs'ün özügürlüğü için, Şam'ın özgürlüğü için birlikte dünyada adalet için çalışacaklar. 62'nci hükümeti kurar kurmaz yaptığımız ilk çalışma yasası Haziranda çıkmış olan çözüm sürecine hükümet olarak bir mekanizma çerçevesi kazandırmaktır. Çözüm sürecini hiç aksamayan bir mekanizma çerçevesine oturttuk. Tam çözüm sürecine yeni adımlar atmışken, yeni Türkiye demişken vatandaşlarımızın özgürlüğü için yola çıkmışken 6-7 Ekim Kobani olaylarını çıkarttılar. Bu olaylar Kobani için çıkmadı. Buradan Kobani'ye selam ediyorum. Suriyenin her şehrine selam ediyorum. Kobanili her kardeşimi alnından öpüyor, bağrıma basıyorum. 197 bin Kobanili kardeşini sınırdan almış olan bu ülke Kobani'yi unutabilir mi? Kobanililerin hepsine kapımız açıktır. 'Kobani' diyerek şehirlerimizi yangın yerine çevirmek istediler. Doğu ve Güneydoğu'da bir şekilde çözüm sürecini provoke etmek istediler. Artık bu topraklarda 'Evladım ne olacak?' diye analar düşünmesin istedik. Diyarbakır sokakları emin olsun. Şunu da söyledik. Onlar tahrip edebilirler ancak biz inşaa edeceğiz. Bir ay geçmedi yakılan yıkılan bütün işyerleri bütün binalar, okullar, mescitler ve Kuran kursları tekrar inşaa edildi. Diyarbakır sokaklarında bir daha yangın yerine çevrilmemesi için her türlü tedbiri alacağız. Kobani'yi nasıl koruyor ve koruyacaksak Kobanili kardeşlerimizi nasıl bağrımıza bastıysak, Suriye ve Irak'taki herkesi de bağrımıza basacağız. İşte Kobani bahanesiyle çıkarılan olaylardan sonra hamdolsun çözüm süreci tekrar ivme kazandı. Tekrar bir tarafta değil bütün milletin malı olan çözüm süreciyle ilgili bütün taraflarla görüşüyoruz. çözüm süreci milletin malıdır milletin geleceğidir. Bütün vatandaşlarımızın istikbali olan çözüm sürecine sahip çıkacağız. Tarihdaşlık çözüm sürecinin ortak noktasıdır."

'HİLALİ BAYRAKTAN KALDIRMAK İSTEDİLER'

Kobani olayları sakinleştiğinde bu kez Cizre'de provokasyonların devreye sokulduğunu kaydeden Davutoğlu, "Cizre provokasyonları oldu. Kardeşi kardeşe kırdırtmak istediler. Onlara karşı da tedbir aldık. Ama bilisin ki her bir Cizreli bizim kardeşimizdir. Türk ulusalcıları diyor ki Selçuklu’yu, Osmalı’yı, Osmanlıcayı unutun gelin tarih öncesi bir medeniyet inşa edelim. Kürt Baasçıları da unutun o İslam asırlarını daha öncesine Medlere Perslere gidin diyorlar. Ama bilsinler ki Anadolu’nun mayası İslam mayası tevhit mayasıdır. Türk, Kürt, Zaza yiğitler yine yan yana olacaklar. İnşallah bu ebedi kardeşlik daim kılınacak. İşte 28 Şubat’ta hilal İslamı temsil ediyor diye hilali, bayraktan kaldırmak isteyen Türk ulusalcılar çıktı. Bu al bayrak dünyada mazlumların tevhidin bayrağıdır. Bizler hilalin temsil ettiği İslamı temsil etmeye devam edeceğiz. Yeni bir Ortadoğu hedefliyoruz. Suriye’deki zalimlere karşı her yerde Türklerin, Kürtlerin ve Arapların oluşturduğu yeni bir Ortadoğu istiyoruz."

'GÜZEL KÜRTÇEMİZİ DE ÖĞRENMEK İSTİYORUM'

Çözüm süreciyle ilgili yapmak istediklerini 3 başlık altında sıralayan Davutoğlu, şunları söyledi:
"Çözüm süreciyle ilgili 3 hususu dile getireceğim. Birincisi, çözüm sürecinin omurgası ortak tarihdaşlığımızdır. Ayrılmaz bir bütün olan ortak tarihimizdir. Milleti ibrahimin ve bütün velilerin şehri bunu çok iyi anlar. Biz güzel Türkçemizle güzel Kürtçemizi kardeş yapmaya geldik. Ne zaman Hz. Peygamber'e herhangi bir edep dışı davranış olsa bölge aniden ses verir. Dün burada Hz. Peygamber'ini koruyan her kardeşime selam ediyorum. Onun için başımızı vermeye hazırız. Yolumuz onun yoludur. Burayı dolduran herkesten Allah razı olsun. İşte tarihdaşlık budur. Çözüm sürecini kardeşlik süreci kıldık ve devam ediyoruz. Çözüm sürecinin ikinci esası çağdaş bir ülkede yaşamının gereği olarak eşit vatandaşlık haklarına sahip olmaktır. Onlarca yıl bu ülkede Kürtçe konuştuğu için cezalandırılanlar oldu. Analar babalar hapishanelelere gitiğinide cezalandırıldı, Kürtçe şarkılar yasaklandı. Düşünün AK Parti iktidarı olmasaydı Kürtçe 'Serokwezir' yani 'Başbakan' yazılır mıydı? Ve bir başbakan da 'Hebuna we Hebuna meye', Varlığınız varlığımızdır'ı Kürtçe der miydi? Biraz vakit bulsam güzel Türkçemiz gibi güzel Kürtçemizi de öğrenmek istiyorum. Biz bütün yasakları kaldırıyoruz. OHAL'i kim kaldırdı? Ak Parti? Kürtçe yazı yasağını kim kaldırdı? AK Parti."

Başbakan Davutoğlu, salondakilerin sık sık, "Serok Ahmet" (Başkan Ahmet) diye slogan atması üzerine ise, "Serok Ahmet diyorlar. Biz inşallah önümüzdeki dönemde özgürlükçü bir anayasa için seçimlere gidiyoruz. Bu yasakları kaldırdık ve bu yasakların karşısısında dimdik durduk ve durmaya devam edeceğiz. Bu kardeşlik kentinden yeni ve eşitlikçi Türkiye'ye yürüyoruz. İşte koruma polisimde Diyarbakırlıdır. Beni o koruyor. Üçüncüsü, çözüm çözüm süreciyle ülkemizde sağladığımız birlik ve beraberlik üzerinden yeni bir Ortadoğu istiyoruz. Kürt'ün, Türk'ün, Arap'ın kardeş olduğu yeni bir Ortadoğu istiyoruz. Kürtlerin, Türklerin ve Arapların omuz omuza olduğu yeni bir Ortadoğu istiyoruz. Biz Hz. İbrahamin, Selahaddini Eyyüb'inin Ortadoğusu diyoruz. Halklar kardeş olacak" dedi.

ÇİFTÇİYE MÜJDE

Konuşmasının sonunda çiftçilere müjde de veren Davutoğlu, "Kırmızı mercimek, nohut ve kuru fasulyeye verdiğimiz prim desteğini yüzde 100 artırıyoruz. Ayrıca bu ürünlerde, sertifikalı tohum kullanımında yüzde 20 ile 50 arasında artış sağlayacağız. Meyve üreticilerimize verdiğimiz fidan desteğini de yüzde 50 artırıyoruz" dedi.
Davutoğlu, Diyarbakır Cezaevi'ni kültür müzesi haline getireceklerini de belirterek, "Artık Diyarbakır kültürle anılacak" diye konuştu.

YASİN BÖRÜ'NÜN KARDEŞİNİ ALNIDAN ÖPTÜ 

Başbakan Ahmet Davutoğlu, kongrenin ardından Diyarbakır Valiliği'nde 6-7 Ekim olaylarında hayatını kaybeden Yasin Börü ve diğer 5 kişinin ailelerinin de bulunduğu 14 kişiyle görüştü. Davutoğlu, Yasin Börü'nün kardeşi Furkan Börü ile özel ilgilenerek alnından öptü. Davutoğlu, daha sonra şehit edilen Diyarbakır eski Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ın suikaste uğradığı Sezai Karakoç Bulvarı'nı ziyaret etti. Davutoğlu, daha sonra Batman'a geçti.
Öte yandan Başbakan Davutoğlu'nun Diyarbakır ziyareti nedeniyle kentte çok yoğun güvenlik önlemleri alındı. Çevre illerden takviye pois ekiplerinin de geldiği Diyarbakır'da geçiş güzehgahı üzerinde zırhlı araçlar, kenkin nişancılar konuşlandırıldı.