Mehmet TÜRK/DİYARBAKIR, ()-CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Ocak ayında Suriye'ye gönderilen ve insani malzeme taşıdığı belirtilen TIR'larla Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütüne füze ve füze rampaları ile ağır silahların gönderildiğini ileri sürdü. Bu silahların Başbakan Recep Tayyip Erdoğan talimatıyla gönderildiğini iddia eden Tanrıkulu, "Başbakan bir gün mutlaka Türkiye'de rüşvet ve sahtekarlıktan, uluslararası ceza mahkemesinde de Roboski katliamı ve Suriye'deki savaş suçundan yargılanacaktır. Bu yüzden ona uzun ömürler dilerim" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Millevekili Sezgin Tanrıkulu, partisinin Diyarbakır İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında 19 Ocak'ta Adana'da içerisinde insani yardım malzemesi olduğu iddia edilen 3 TIR'ın durdurulmasıyla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında ellerinde belge ve tutanaklar olduğunu söyledi. Yargılama dosyasına yansıyan belge ve tutanaklarda, Suriye'ye gönderildiği iddia edilen yardım malzemesi olmadığını belirten Tanrıkulu, "19 Ocak 2014 tarihinde Adana'da durdurulan MİT'in TIR'ları ile ilgili yargılama dosyasına yansıyan belge ve tutanaklarda, TIR'larla füze, füze atar, füze rampası gibi ağır silahlar taşındığı ortaya çıktı. Bu savaş araçlarının insani yardımla ne ilgisi olduğunu sayın Başbakan açıklamak zorundadır. TIR şoförlerinin beyanlarına göre de tümü Esenboğa'ya inen yabancı uyruklu bir uçaktan TIR'lara yüklenmiş ve ihbar üzerine Adana'da durdurulmuş, yapılan arama yarım bırakılmış. Yarım bırakılan arama tutanaklarına göre de füzeler, füze rampalar, ağır bomba atar ve ağır bombalar var. Şimdi bunları sayın Başbakan Esat veya kendi deyimiyle Esed kardeşine göndermediğine göre kime gönderdi? Başbakan açıklamak zorunda" dedi.
"BAŞBAKAN, İNSANLIK SUÇU İŞLEMİŞ VE BİR GÜN MUTLAKA YARGILANACAKTIR"
Tanrıkulu, IŞİD ve El Kaide'nin esas olarak Suriye'de Kürtlerin yaşadığı Rojava'da, Arap ve Süryaniler ile Suriye'deki yerleşik halklara karşı bir savaş yürüttüğünü söyleyerek, "Başbakan da IŞİD'ci kardeşlerine dünyadan elde ettiği, muhtemelen Katar'dan elde ettiği silahları gönderdi. Bunun hesabını Başbakan vermek durumunda. Küresel cihadcı güçlere karşı halka zulüm uygulayan, insanlık suçu işleyen bu örgütlere karşı, MİT aracılığıyla Başbakan'ın gönderdiği silahlar, bir savaş suçu kapsamındadır. Başbakan savaş suçu ilşemiştir. Bugün bunun üstünü örtebilir. Yargıyı dizayn ederek bu soruşturmaları engelleyebilir, MİT yasası çıkararak bütün soruştumaların üstünü örtebilir. Ama uluslararası ceza hukukunun hafızası kaybolmaz. 40-50 yıl sonra da olsa kaybolmaz. Biliyorsunuz 2'nci Dünya Savaşı'nda bu suçu işleyenler yargılandı. Bosna Hersek'te, Ruanda'da savaş suçu işleyenler yargılandı. Bu soruşturmayı yürüten hakim, savcılar başka yerlere sürülmüş, bu soruşturmayı yürüten polis, subay ve astsubaylar neden görevden alınmıştır? Eğer insani yardım malzemesi ise neden yayın yasağı getirilmiştir? Ben ona uzun ömürler ve sağlık diliyorum. Bunu dilememin nedeni de şudur; eğer sağ kalırsak, Allah ona uzun ömür verirse kendisine, bir gün mutlaka Türkiye'de rüşvet ve sahtekarlıktan, uluslararası ceza mahkemesinde de Roboski katliamı ve Suriye'deki savaş suçundan yargılanacaktır. Bu yüzden ona uzun ömürler dilerim" diye konuştu.
"İŞID'IN MERKEZİ GAZİANTEP'TE"
Sınırda 3 askerin YPG'lilerin saldırısı sonucu şehit olduğu yönündeki bir soruya Tanrıkulu, "YPG faillerin kendileri olmadığını açıklamıştır. Genelkurmay ve hükümetin, kuşkuya yer bırakmadan failleri ortaya çıkarmalıdır. IŞİD, Suriye'de palazlandı. Silah kaynakları, Türkiye üzerinden Suriye'ye gitti. Irak'ta Musul'a yerleşti. Orada elde ettiği gücü Kürtler'in yaşadığı Türkiye sınırındaki Kobani'de kullanmak istiyor. IŞİD'in Kobani'de yaşayan bir halk olmadığını biliyoruz. Bir katliam ve zulüm için Kobani'ye girmeye çalışıyor. Burada yaşayan halkın kalbi ve vicdanının Kobani'de attığını hükümetin bilmesi gerekir. Başbakan ve hükümet, IŞİD ile duygusal ve lojistik desteğini kesmelidir. Bu destek halen devam ediyor. IŞİD bütün gücünü Türkiye üzerinden Suriye'ye yığmıştır. Halen de Türkiye'de örgütlüdür. Merkezleri de Gaziantep'tedir. Orada küçük bir çocuğu dahi sorsanız bilir, hükümet de biliyor. Türkiye'de barışı sağlayacaksanız, ilk olarak IŞİD ile bağlarınızı kesmelisiniz" diye yanıtladı.
"RÜŞVETİN KALAN BAKİYESİ İÇİN TEDBİR KARARI KALDIRILDI"
Emniyet mensuplarına yönelik düzenlenen operasyonu da değerlendiren Tanrıkulu, operasyonun hukuksuz ve manidar olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Operasyon zamanlaması hukuksuzluktur. Zamanı manidardır. Yapma biçimiyle de doğrudan Başbakan talimatıyla yapıldığı açıktır. İstanbul'a atanan 6 hakimden 3'ünün yolsuzluk, rüşvet operasyonuyla ilgili olduğunu biliyoruz. Bunlar, Rıza Zerap, Başbakan'ın oğlu, Süleyman Arslan ve bakanların çocuklarıyla ilgil tedbir kararlarını kaldırdığını biliyoruz. Yani böyle bir hakimin hukukla ne ilgisi olabilir? Eğer Rıza Zerab'ın mal varlığı üzerindeki tedbir kararı kaldırılmışsa ve yurt dışı yasağı kaldırmışsa, demekki rüşvetin bakiyesi kalmıştır. Mal varlığı serbest bırakılsın ki, bu rüşvetin bakiyesi alınsın. Hukuk devletinde intikam olmaz. Hukuksuz iş yapanlar varsa hukuk içerisinde adil bir şekilde yargılanırlar. Peki bu Başbakan 12 yıl içerisinde bir kendisine mi haksızlık yapıldığını düşünüyor? Kendisinin zulm ettikleri ne olacak? Ya Diyarbakır'da tek sıraya dizmediler mi belediye başkanlarını? Ellerine kelepçe vurmadılar mı? Başbakan, 'eğer suç işleyen varsa gereği yapılır' demişti. O zaman nerdeydi? Bu zihniyetin Türkiye'de mutabakatı sağlaması mümkün değil. 12 yıldan beri Türkiye'nin Kürt meselesini elinde rehin tutan bir Başabakan var. Ne demişti; '10 Ağustos'tan sonra Türkiye'nin hiçbir meselesi ötelenmeyecektir.' İnsaf ya, insan bir utanır ya. 10 Ağustos'a kadar nerdeydin?"
"KÜRECİK ÜSSÜ'NDEN İSRAİL'E BİLGİ VERİLİYOR"
Malatya'daki Kürecik üssünün NATO'nun değil, ABD'nin komutasında olduğu savunan Tanrıkulu, buradan elde edilen bilgilerin de İsrail ile paylaşıldığını belirterek, "Kürecik için 'NATO kapsamında' diyor Başbakan, yalan söylüyor. Kürecik bugün itibariyle NATO'ya devredilmiş bir üs değil. NATO kapsamındadır ama komutasında değildir. Bu yıl veya 2015 yılı başı itibariyle NATO'ya devredilmesi planlanmıştır. Dolasıyla oradaki üssün komutası ABD'nin elindedir ve İsrail'deki üslerle frekans olarak uyumludur. Obama, geçen yıl 'tabiki buradaki bilgiler NATO kapsamında değerlendirelecektir ama Ortadoğu'daki dost ülkeler ile paylaşılacaktır' demişti. ABD'nin Ortadoğu'daki dostu kimdir? İsrail'dir. Dolayısıyla buradaki bilgiler İsrail ile paylaşılmaktadır. Dışişleri Bakanlığı da 3 gün önce yanlış bilgi vermiştir. Henüz komutası NATO'ya devredilmemiştir. Türkiye'nin uluslararası yükümülülükleri var. Başbakan, Gazzeye yönelik saldırılar bitene kadar, 'ben Kürecik'te komutayı ele aldım. Genelkurmay Başkanlığı'ndan asker gönderdim. Ey Türkiye Cumhuriyeti halkı ve eza çeken insanlar, Kürecik Üssü komutasını ele aldım' desin. Bunu yapmıyor, İsrail'den aldığı o nişanı duvara asmıyor. İade etmezsin duvara asarsın, İsrail ile ticareti dondurursun. Bunlardan hiçbirini yapmıyosan samimi değilsin demekki. Bugüne kadar Başbakan niye gitmedi? Yol açık niye gidemedi? O ancak tırnak içerisinde artistlerle iftar yemeğinde gülücükler dağıtsın" diye konuştu.

FOTOĞRAFLI