CHP Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim sürecini milletin beka meselesine dönüştürdüğünü savunarak, “Seçimlere katılan partileri, 'milletin, devletin bekası' gibi kutsal bir yarar üzerinden bölmeye çalışmak ne demektir? Cumhurbaşkanı, Yüksek Seçim Kurulu'na, mülki amirlere, emrindeki kolluğa şimdiden genel talimat mı vermektedir?" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin grup toplantısında seçim sürecini 'milletin bekası' olarak değerlendirmesini eleştirerek bunun son derece tehlikeli olduğunu savundu. Çetin Osman Budak şunları söyledi:
"Bu yaklaşım son yasal değişiklikler de dikkate alındığında son derece sakıncalı, hem toplumsal kutuplaşma, hem de seçim güvenliği açısından tehlikelidir. Bu mesaj sandıkta hile arayışlarının mayasını çalmaktan farksızdır. Demokrasi için tuzaklarla dolu seçim mühendisliği yasasını jet hızıyla onaylayan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, daha imzası kurumadan maalesef kaygılarımızı haklı çıkarmıştır. AKP Genel Başkanı, partisinin son grup toplantısında ifade ettiği, 'Allah göstermesin, herhangi bir aksilik durumunda kaybedenin biz değil, Türkiye olacağını kesinlikle aklımızdan çıkarmamalıyız. Mesele siyasi rekabet olmaktan çıkmış, milletimizin, devletimizin bekası meselesine dönüşmüştür' sözleriyle seçim sürecine yönelik kampanya konseptini de ortaya koymuştur. Bu yaklaşım, son yasal değişiklikler de dikkate alındığında son derece sakıncalı, hem toplumsal kutuplaşma hem de seçim güvenliği açısından tehlikelidir."
‘HALKIMIZ, 'BEKA' ÜZERİNDEN BİR KAMPLAŞMAYA İZİN VERMEYECEKTİR’
Çetin Osman Budak seçimlere katılan partileri, 'milletin, devletin bekası' gibi kutsal bir yararı üzerinden bölmeye çalışıldığını ileri sürerek, şöyle devam etti:
"Mühürsüz pusula ve zarflarla hileye kılıf arayan, sandık alanını kamu görevlileri ve kolluk kuvvetlerinin inisiyatifine bırakan, ortak zarf, haksız hesap gibi yöntemlere bel bağlayan, sandık birleştirme, seçmen taşıma gibi tartışmalı yetkilerle sandık güvenliğini hiçe sayan iktidar, anlaşılan yeni bir aşamaya geçtiğini düşünmektedir. Seçimlere katılan partileri, 'milletin, devletin bekası' gibi kutsal bir yarar üzerinden bölmeye çalışmak ne demektir? Cumhurbaşkanı, Yüksek Seçim Kurulu'na, mülki amirlere, emrindeki kolluğa şimdiden genel talimat mı vermektedir? Kamu otoriteleri durumdan vazife çıkarıp partilerin adil propaganda haklarını baskı altına mı almaya çalışacaklardır? Yoksa yeni pusula hırsızlıklarının, okul kapatarak gizli sayımların zemini mi oluşturulmak istenmektedir? Erdoğan, bu çıkışıyla neyi kastettiğini net olarak açıklamalı, seçim öncesi kamplaşmaları tırmandırıcı yaklaşımından vazgeçmelidir. Yoksa bu mesaj sandıkta hile arayışlarının mayasını çalmaktan farksızdır. Düzgün işleyen demokrasi için en temel şart, seçmen iradesinin sandık sonuçlarına eksiksiz yansıması ve vatandaşın yönetimi kendisinin belirlediğine dairi inancıdır. Demokratik düzende meşruiyetin kaynağı eşit şartlarda, özgür, serbest ve şeffaf seçimlerdir. Demokrasi barometresinin eksilerde süründüğü, olağanüstü hal şartlarında esnafın ve sektörlerin can çekiştiği ortamda ülkenin en büyük hassasiyetle uzak duracağı şey, sancılı bir seçim sürecidir. Şartlar ne olursa olsun Cumhuriyet Halk Partisi, teşkilatları ve üyeleriyle sandıklarda en yüksek düzeyde güvenliği sağlayacak şekilde potansiyelini kullanacaktır. Halkımızın engin sağduyusu da 'beka' üzerinden bir kamplaşmaya izin vermeyecektir."

FOTOĞRAFLI