Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, '11.'nci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le birlikte yeni parti kuracaklar' iddiasına "Biz İdris Naim Şahin değiliz, Emine Ülker Tarhan değiliz, kendi kendine parti kurup sonra o partiden ayrılan biri değiliz" yanıtını verdi.

Herkesin hayret edeceğini söyleyen Arınç, “HDP’yi yüzde 10’luk baraja rağmen parti olarak seçime götüren tek unsur, geçen yıl yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin Demirtaş’ın yüzde 9 oy almasıdır. Demirtaş’ın HDP cumhurbaşkanı adayı olmasının sebeplerinin en başta geleni de Ekmeleddin İhsanoğlu’nu CHP’nin aday göstermesidir. CHP’nin yüzde 3’ü HDP’ye oy vermiştir” dedi.

Bursa'da gazetecilerle kahvaltıda bir araya gelen Arınç, son 4 yılda yapılan Bursa’daki yatırımları değerlendirdi. Arınç, Bursa’dan çok memnun olduğunu, siyasi hayatının en güzel günlerinin burada geçtiğini söyledi. Tenkidin mutlaka olması gerektiğini belirten Arınç, “Şu an tahammül edilemiyor, ama eleştiri olmazsa siyaset, doğruluk olmaz” diye konuştu.

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile 2019 yılı itibariyle yeni bir siyasi oluşum içinde olacağını iddialarının sorulması üzerine Arınç şunları söyledi:
“Abdullah Gül’ün parti kuracağı, bunun bütçesinin belli olduğu gibi söylentiler var. Bu söylediklerinizin hiçbir zaman karşılığı olmayan şeyler. İnternette dolaşırsanız bu saçmalıklara çok yerde rastlarsınız. Bunların bizim için gerçek hayatta kullanılması söz konusu değildir. Biz belli bir dava için siyaset yaptık, günübirlik parti kuranlardan değiliz. Benim siyasi çizgim şahsen yanlış bulabilirsiniz, Milli Selamet, Refah ve Fazilet partisi ile devam etti. Fazilet kapatılırken biz Ak Parti’yi kurduk. Fazilet’in bir kısmı da Saadet Partisi’ne gitti. Eğer Fazilet Partisi kapatılmasaydı, ben şahsen AK Parti’de olur muydum o ayrı bir konu. Anadolu’da bir tabir vardır, ayıpsız ayrılık diye. Yani karı koca geçinemezler. Toplum içinde de boşanma hoş karşılanmaz. O zaman birisinden birisi ölürse ayıpsız ayrılık olur. Şimdi biz AK Parti’yi kurduk. AK Parti bizim her şeyimiz. Davamız, inancımız, geleceğimiz orada. Çünkü Türkiye için yapılması gereken her şeyi biz AK Parti’de yapacağız. Benim aktif siyasetten çekilmem, cumhurbaşkanının aktif siyasetten çekilmesi, Allah saklasın ki kimsenin aklına bile gelmemiştir. Biz İdris Naim Şahin değiliz. Kendi kendine parti kurup da sonra ben de bu partiden ayrılıyorum diyen Kütahya milletvekili vardı. Biz onlar gibi değiliz. Biz partimizi kurduk. O da AK Parti’dir. Allah ömür verdikçe onun başarısı için çalışacağız. Eleştirmemiz gerekirse de AK Parti’yi eleştireceğiz. Çalışmamız gereken yerde çalışacağız. Her şeyimizi onun içerisinde görüyoruz. Türkiye’nin siyasi partiler mezarlığına dönmesine izin vermeyeceğiz. Biz öyle insanlar değiliz. Biz AK Parti’den başka bir partiyi düşünemeyiz. Biz farklıyız. İçimiz kan ağlasa bile biz AK Parti için varız. Başka türlü bir şey yapamayız. Bu konuyu sık sık sorup da sabrımızı taşırmasınlar. Biz Eyyüp aleyhisselam gibi sabırlı insanlar da değiliz. 10 defa sorulursa 11 defa başka türlü cevap da veririz. Kimse bizde bir delik açamaz. Bizim her şeyimiz memleket içindir”.

Özeleştirinin AK Parti’ye bir zararının olmayacağını kaydeden Arınç, “Açık ve şeffaf olmaya ihtiyacımız var. Hükümetimin itham edildiği bir yerde susamam. Hükümetimin izzetini korumak mecburiyetindeyim. Hakikati söyleyen hiç korkmasın. Hakikatin, doğruların söylenmesinden zarar değil her zaman fayda gelir. Dışarıda yaptığımız eleştirinin 100 mislini içerde yapıyoruz. Benim bildiğim bir şey var. Giderken arkanızda iziniz olsun. Sümüklü böcek bile giderken iz bırakır. Biz susan, sobecilik yapan, her şeyi içine atan insanlardan değiliz. Her şeyi göreceğiz, her şeyin hakkını vereceğiz. Allah bize bunu emrediyor. Hükümet bir emanettir. Herkes söylediği sözün arkasında durursa meseleler daha iyi olur. Söz ağızdan çıkar. 20 senedir parlamentodayım. Tutanaklara geçmiş her sözümün arkasındayım. İnşallah bunu bütün siyasetçiler yapar. Siyasetçiye düşen gerektiği yerde gerektiğini söylemek, cesur olmaktır” dedi.

HDP’nin seçim barajını aşıp aşamayacağının sorulması üzerine Arınç, HDP’nin barajı aşabileceğini zannetmediğini ifade ederek, “İhtimallerden bir ihtimal olarak farklı düşünenler olabilir. Farklı bir tablo ortaya çıktığında ne olur derseniz? AK Parti tek başına iktidar olacaktır. Herkes bunu bugünden bilsin; Allah’ın izniyle ve inşallah. Bütün engellemelere rağmen AK parti’nin iktidarını hiçbir siyaset mühendisiyle, bir takım partilerin parlamentoya girerek milletvekili sayımızı düşürme gayretlerine destek olabilecek olan herkese söylüyorum ki, bunlar boşunadır. AK Parti ile sağlanan gelişme ve istikrarı inşallah devam ettireceğiz” dedi.

"SORUMLU CHP"

HDP’nin bu seçimlere parti olarak katıldığını hatırlatan Arınç, “Önceleri acaba dendi. Öcalan’dan da onay çıktı ve HDP seçime parti olarak katılacak. Bence buna karar verilmesinin sorumlusu CHP’dir. Hepiniz hayret edeceksiniz, ama bu benim kendi yorumumdur. Çünkü HDP’yi yüzde 10’luk baraja rağmen parti olarak seçime götüren tek unsur, geçtiğimiz yıl yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin Demirtaş’ın yüzde 9 oy almasıdır. Demirtaş’ın HDP cumhurbaşkanı adayı olmasının sebeplerinin en başta geleni de, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu CHP’nin aday göstermesidir. CHP’ye hiç yakışmayan, hiçbir fikri bağlılığı olmayan bu insanı CHP lideri Kılıçdaroğlu aday göstermiştir. Ben Ekmeleddin İhsanoğlu’nu 20-25 senedir tanırım. Onun CHP’ye yakışan hiçbir tarafı yoktur. CHP onu aday gösterdi, MHP de tabii havada kaptı. Şimdi geldiğimiz noktada CHP kendisini milletvekili adayı yaptı. Yani taş yerine oturdu. MHP’ye yakışır. İşaret yapmakta zorlanmış, ama artık ona da alışacaktır. Güzel insandı. Kötülüğünü söyleyemem, ama Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısına aday olması hayatının en büyük hatasıdır. Bir siyasi hatadır. İkincisi de insanı ilişkiler bakımından çok büyük bir hatadır. Çünkü kendisinin 2005 yılında İslam Konferansı Genel Sekreteri olması ve bunun 2010 yılında tekrar uzatılması için Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olarak, Tayyip Erdoğan’ın da başbakan olarak Suudi Arabistan kralına özel ricaları vardır ki, ben şahidim. Sizin velinimetiniz olan iki insana karşı nasıl adaylığını koyarsınız. Ama herhalde yüzde 60 ile seçileceğine inandı ki adaylığını koydu. Siyasetçinin öngörüsü biraz iyi olur, biraz akıllıca olur. CHP onu aday göstermekle çok büyük bir hata yaptı, kendi tabanından tepki aldı. Bunun üzerine CHP’den en az 3 puan Demirtaş’a gitti. Bunun yarım puanı da marjinal unsurlardan geldi. FEMEN grubu Türkiye’de olsa onlar da HDP’ye oy verecek. O noktaya geldi. Şimdi yüzde 9’u alınca iştahı kabardı. Yüzde 10’luk barajı CHP’den ve diğer unsurlardan gelecek oylara bağladı” dedi.

"DEMİRTAŞ'IN AĞZI İYİ LAF YAPIYOR"

Selahattin Damirtaş’ın ağzının iyi laf yaptığını belirten Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Genç bir siyasetçi, polemik konusunda da başarılı. Şu an Kılıçdaroğlu’ndan da 10 puan daha yukarıda görünüyor. CHP’nin içinde birçok insan, ‘Ne yapalım ki soldur, oy vermezsek ayıp olur’ düşüncesindeki bir kısmı, HDP’nin kalıcı destekçisi olabilir. Yaptığımız son değerlendirmeye göre HDP şu an yüzde 10’luk barajın 1-1.5 puan altındalar. Şu anda barajı aşmaları görülmüyor. Tabii batıdan da oy alarak bu açığı kapatmayı düşünüyorlar. Batıdan da oy alabilmek için batı profiline uygun, Orta Anadolu profiline uygun adaylar göstermeye çalışıyorlar. Birinci sıraları kendi kazanacakları bölgelerde kendi örgüt üyelerine veriyorlar. Ama batıda ortada oy alabilmek için Çerkezlere, Boşnaklara, Lazlara gidip, ‘Biz hepinizi temsil edeceğiz’ diyorlar. Bir makyaj içindeler. Bu makyaj bir yağmurla bozuluyor. Ağrı’da yaşanan olaylar bunlardan biridir. HDP ne kadar ballandırırsa ballandırsın, ne kadar yumuşak görünürse görünsün, bu iki olay HDP’nin iç yüzüdür. Kahraman savcımız Mehmet Selim Kiraz’ı makamında, odasını basarak katlettiler. Allah rahmet eylesin. HDP’nin üzüntü mesajına bakın, ‘Hayatını kaybeden savcı ve içerideki 2 kişiye üzüntülerimizi ifade ediyor, başsağlığı diliyoruz’. Öldürülen savcı ile onları katleden teröristi birbirinden ayırt etmiyor. Bu ne kadar çirkin ve kötü bir dildir. İkinci olay ise Ermemi soykırımı meselesinde takındığı tavra bakın. Sebahat Tuncel bir sene önce Ermeni soykırımı tanınsın diye meclise önerge verdi. Milli meselelerde biz ağız birliği yaparız. Bugün CHP’nin de, MHP’nin de AK Parti grubu ile birlikte sözde soykırım iddialarına karşı tavrını ne kadar alkışlayacaksak, hala soykırımdır diye iddia eden HDP’nin de gerçek yüzünü görmemiz lazım”.

AK Parti’nin bu zamana kadarki başarılarından övgüyle bahseden Arınç, “2 milyon 900 bin seçmen olan Avrupa’daki tüm seçmenlerin sandığa gitmesi çok önemli. Geçen seçimlerde yüzde 20’ye ulaşmıştı. Bu seçimlerde daha çok katılım bekleniyor. Onlar için biz ayrı bir proje yürütüyoruz. Katılım ne kadar yüksek olursa temsil oranı o kadar yüksek olur ve bugün birilerinin, siyaset mühendisliğine soyunanların hevesleri de kursaklarında kalır” diye konuştu.

Bugün merhum Turgut Özal’ın ölümünün 22. yıl dönümü olduğunu ifade eden Arınç, “Çok ani, beklenmedik bir ölüm oldu, hepimiz üzüldük. Kendisine karşı siyaset yapmış bir insan olmama rağmen, kendisinin hakkını vermek gerektiğini düşünen biriyim. Allah rahmet etsin. Allah ona mükafatlarını büyük büyük versin. Demokratikleşme, özgürlükler ve Türkiye’nin kalkınması açısından çok önemli işler yapmış biridir” şeklinde konuştu.

“AKTİF SİYASETE DEVAM ETMEYECEĞİM”

Bir soru üzerine Arınç, siyasete faal olarak devam etmeyeceğini belirterek, “Ama siyaset insanın günlük hayatında yerini alan bir iştir. Bu ülke nasıl daha iyi yönetilmeli, bunun için hangi sistemler, usuller uygulanmalı; bunları yapmak için bakan olmaya, genel başkan olmaya gerek yok. Siyasetten kopmamız, tamamen izole edilmemiz söz konusu değil. Siyasetten ayrı kalamayız. Bu bizim için su kadar, yemek kadar önemli bir şeydir. Ben edepliyim. Tribüne çıkmışken sahadaki oyuncuya müdahale edecek değilim. Ama arkadaşlarımızın başarısı için onları zevkle takip edeceğim” dedi.
Bursa’nın ağabeyi olarak görülmesinin sorulması üzerine Arınç, “Ağabeylik hafife alınabilir. Herkese ağabey denmez. Birileri bunu kabul etmeyebilir. Bir çizgide yıllarca siyaset yapmışsanız, bulunduğunuz görev itibariyle birçok kişiyle bir araya geldiyseniz; ağabeylik bizim inancımızda vardır; biz daha önce de siyaset yaptık, o günden bu güne bizi takip edenler bize ağabey diyebilirler. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül benden 2, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan 6 yaş küçüktür. Bize ağabey denmesinden ben memnuniyet duyarım. Bazıları bundan yanlış anlayabilir. Herkese denmez, denmemelidir. Biz bu konuda kendimize sorumluluk üstlendiğini düşündük. Ağabey adaletli davranır. Bizim siyasette gördüğümüz ağabey denilen kişinin adaletli olması gerekir. Her birinci listeye gelene ağabey denir mi, denmez mi bunu millet takdir eder” diye konuştu.