CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir milletvekili Selin Sayek Böke, yeni bir siyasete ihtiyaç olduğunu belirterek, "Geleceğin siyaseti, sandıkta oy kullanmakla sınırlı olmayan, demokrasiyi kendi günlük hayatında verdiği mücadeleyle yaşattığını anımsayan bir toplumla inşaa olacak" dedi. Böke, Bakanlar Kurulu'nda tek kadın bakan bulunmasını da eleştirdi.
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin yıldönümü nedeniyle Rotary Kulüpleri Dernekleri'nin İzmir Hilton Oteli'nde düzenlediği etkinliğe CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir milletvekili Selin Sayek Böke konuk oldu. Böke, 'Cumhuriyet ve kadın' konulu konuşma yaptı. Selin Sayek Böke, erkek egemen bir dünyada yaşandığını, kadınların buna itiraz etmeleri gerektiğini söyledi. Dünyayı kadıların kurutacağını belirten Böke, "Kadınların dayatılan erkek egemen dile itiraz etmeleri gereklidir. Erkek egemen kültüre karşı verilen mücadele, sadece kadın mücadelesi değil, bir özgürlük mücadelesidir. Kadını ve erkeğiyle Türkiye yeniden özgürleşecekse, özgürlüğü elinden alınan kadının itirazı ile mücadele başlamalıdır. Eşitlik, özgürlük ve demokrasiyi günlük hayatımızın merkezine, özellikle kadınlar talep ettiği için yerleştirdiğimizde Türkiye yeniden ayağa kalkmış olacak" dedi.

'SİYASETTE BİR MÜCADELE VERMEMİZ GEREKİYOR'

Türkiye'de kadınların siyasetteki rolüyle ilgili konuşan Böke, kadın bakanların olup olmaması üzerinden yapılan uluslararası bir endekste Türkiye'nin 139'uncu ülke olduğunu, Bakanlar Kurulu'nda sadece bir kadın bakan bulunduğuna dikkat çekti. Böke, "Bu kadar bakandan sadece Aile Bakanlığı'nın başında kadın var. Çünkü mevcut anlayışa göre kadın başka bir şeyden anlamıyor. Bakan olmaya aday çok kadın milletvekili var. Mesele, kadınların orada olup olmaması meselesi değil. Mesele siyasi tercihle oraya gelmiş olan kadınları bakan yapmama seçimidir. Parlamentoda kadınların sayısına göre yapılan sıralamada 86'ncı sıradayız. Önce yapmamız gereken hiç olmazsa seçilmiş olan kadınların erkeklerle birlikte çalışmasına izin veren, bu izni lütuf olarak değil, kadın ve erkeği eşit olarak gören yeni bir siyasi anlayıştır. Siyasette bir mücadele vermemiz gerekiyor. Evimizde, otobüste, parkta, siyasi mücadelede kadın ve erkeğin eşit olmasını istiyoruz. Siyaseti yeniden tarif etmeye ihtiyacımız var. TBMM'nin dört duvarı arasına sıkışmış iş, yerel yönetimlerde belediyecilik yapmak olarak gören değil, siyaseti bireysel günlük taleplerimizi karşılamanın aracı olarak gören, her birimizin siyasetçi olduğumuzu anımsayan yeni bir siyasete ihtiyacımız var. Geleceğin siyaseti, sandıkta oy kullanmakla sınırlı olmayan, demokrasiyi kendi günlük hayatında verdiği mücadeleyle yaşattığını anımsayan bir toplumla inşaa olacak" dedi.

Herkesin birer siyasetçi olduğunu belirten Böke, otobüste giyimi nedeniyle gördüğü fiziksel şiddete karşı ayağa kalkan ve yüksek sesle itiraz eden kadını (Ayşegül Terzi) örnek gösterdi. Böke, "Göz yummadı. Mücadelesini hukuka ve topluma taşıdı. O gün Türkiye'nin en önemli siyaseti Ayşegül Terzi'ydi. Tek başına mücadeleyi kazanamayacağı gerçeğiyle toplumsal sesin oluşması için cesaretini ortaya koydu. Kendi hayatı için verdiği mücadeleyi çok büyük siyaset yaptı. TBMM'ye bir gece getirilen cinsel tacizle ilgili önergede ise muhalefet kanunlaşmaması için siyasi mücadele verdi. Türkiye'ye dört gün kazandırdı. Bu süreçte kadınlar, gençler, yaşlılar sokaklara çıktı. Toplumsal muhalefet gerçekleşti. O gün, her biri siyaset yaptı. Her biriniz siyaset yaptı. Herkes bireysel olarak gücünü fark ederse bambaşka bir Türkiye olur" dedi.

'BU MÜCADELE, HERKESİN MÜCADELESİ OLMALIDIR'

Böke, Türkiye'de son dönemde kadının uğradığı şiddete dair istatistikler resmi kurumlar tarafından yayınlanmadığını söyledi. Son yedi yıl içindeki artışın yüzde 1400 olduğunu gösteren istatistikler olduğunu belirten Böke, "Kadına şiddeti doğuran siyaset olduğu için değişmelidir. Bu siyaset sadece yasa çıkartarak bu şiddeti engel olamaz. En iyi yasalar çıkar ama, şiddet gösteren taktığı kravat yüzünden affedilirse, cinsel tacizde bulunduğu kız çocuğuyla evlenerek suçtan muaf olma gerçeğindeki yasalarla ortaya konursa bu halledilebilir bir sorun olmaktan çıkıyor. Mesele bu şiddeti doğuruyor olan toplumsal bir rol haline getiriyor olan siyaset dili, siyaset yapımı biçimi ve hayat anlayışını değiştirmekten geçiyor. Bu mücadeleyi bir siyasi partinin tek başına kazanması mümkün değil. Bu mücadele herkesin mücadelesi olmalıdır. Bu sadece kadınların mücadelesi değil bir cumhuriyet mücadelesidir" dedi.

FOTOĞRAFLI