Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu TBMM, CHP Grup toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sert bir dille eleştirdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin milletvekili Ali Mahir Başarır'ın sözleri sonrası büyüyen tartışmaya katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yanıt veren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Sen FETÖ'yle işbirliği yapıp orduya kumpas kuran başbakan değil misin? Komutanlarımızı, genelkurmay başkanımızı hapse attırdın. Kozmik odaya FETÖ'yü sokan sen değelmisn? Kalkmışsın bana orduyu anlatıyorsun. Sen kim, ordu kim? "

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, " Pandemi başladığında, hükümete neden bunu yaptın yapmadın diye eleştirmedik. Aksine öneriler getirdik. Önerilerin yüzde 99’u uygulanmadı. Ve pandemi süreci iyi yönetilmedi" dedi. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından başlıklar şöyle: 

EN KÖTÜ DÖRDÜNCÜ ÜLKEYİZ

  •  Ana ilke, salgının yayılmasını engellemektir. Tedavi zaten hastanelerde yapılıyor. Şimdi salgın yönetiminde en kötü yönetilen dünyanın dördüncü, Avrupa’nın birinci ülkesiyiz. Peki ülkeyi yönetenler bu sonuçtan utanıyorlar mı, utanmazlar?
  •  13 bin 746 vatandaşımız resmi rakamlara göre hayatını kaybetti. Gerçek rakamlar bunun çok üzerinde. Belediyelerimizin defin işlemleri ile doktorların raporlarını topluyorsunuz, bu rakamı katlıyor. Biz “Rakamları doğru açıklayın” demiştik.
  •  Devlet dediğiniz kurum hiç yalan söyler mi? Pandemide vaka ve ölümlerle ilgili yanlış rakam açıklamak kadar Türkiye’nin itibarını sarsan başka bir şey yoktur.

EKONOMİYLE İLGİLİ TEK SATIR ÖNLEM YOK

  •  Sokağa çıkma kısıtlaması alındı ama ekonomiyle ilgili tek bir satır önlem yok. Her şeyi kapatıyorsun, peki bu insanlar nasıl geçinecek? Esnaf kardeşime sesleniyorum; önüne sandık gelecek, demokratik yollarla bunlara ders vermek senin boynunun borcudur.
  •  Bir Katar firması için 90 milyon doları indirdiler. Peki esnaf kardeşim senin vergini indirdiler mi? Esnaf kardeş, sana dükkanı kapat dediler kapattın. Git bankadan faizle borç al onu da ödeyeceksin dediler gittin yaptın. Bir firmaya 90 milyon dolarlık kıyak geçtiler yetti mi? Yetmedi, dolar sürekli arttı. Bari bunu Türk Lirasına bağlayın dediler. Bunu da kabul ettiler.
  •  90 milyon doları bir kalemde, Katarlı firma için indirdiler. Yetmedi, doları da sabitlediler; futbol maçlarını yayınlayan kuruluş için. Dolar, 5.80’e sabitlendi. Gençlik ve Spor Bakanı da başarı gibi bunu yayınlıyor.
  •  Gelelim başka bir konuya; Katar firmasına böyle bir kıyak geçtiniz, kahveleri kapadınız, ama bu kahve maçları yayınlıyordu, Digiturk abonesiydi. Şimdi diyorlar ki, kahve kapandı ama sen abone parasını ödeyeceksin!

BÖYLE BALLI SATIŞ OLUR MU?

  •  Borsa İstanbul’un kazancını, faaliyetlerini çıkıp millete anlatacaksınız. Neye göre 200 milyon dolara sattığınızı açıklayacaksınız. 200 milyon dolara Borsa İstanbul’un yüzde 10’unu alan Katar, bu parayı 15-20 ayda çıkaracak. Böyle ballı satış olur mu? Borsa İstanbul’un rakamlarını millete anlatacaksınız? 420 milyon dolar değil de, neden 200 milyon dolardır?
  •  Türkiye Varlık Fonu neden Sayıştay denetimine tabi değil? Bunun başkanı neden sensin? Devletin bütün kurumları Varlık Fonu’nda. Erdoğan bugün istese Ziraat Bankası’nı Katar’daki birine 5 dolara bile satabilir. Niçin? İhale kanununa tabi olmadığı için!

FETTAH TAMİNCE’NİN O MASADA NE İŞİ VAR?

  •  Katarlılar’a Borsa İstanbul’u veriyorsun. Fettah Tamince’nin o masada ne işi var? Fettah Tamince, 17-25 Aralık olaylarından sonra Pensilvanya’ya giden birisi. 17-25 olaylarından sonra Bank Asya’ya para yatıran birisi. O masada onun ne işi var?
  •  Erdoğan dün “Paranın dini rengi yoktur. Para paradır” dedi. Tam bir sömürgeci kafası. Para rüşvetin aracıdır. Bunu da büyükelçi tayin ettiğin iki kişiye soracaksın. Devlet parayı rüşvet aracı olarak kullanamaz. Rüşvet aracı kullananları da büyükelçi olarak atayamaz.

SEN KİM, ORDU KİM?

  • Ordu üzerinden bize saldıramazsın. 4 Temmuz 2003’te Süleymaniye’de sen başbakanken Türk askerinin başına çuval geçirirken sen naptın? Nota ver dedik, ne dedin: “Ne notası, müzik notası mı?” Bunu yapan adam vatansever mi? Ya sen kim ordu kim? Askerimiz bizim ülkenin şerefidir. Namusudur. Sen şehitlere ‘kelle’ dedin, sen mi bana ordudan bahsedeceksin? Sen kim ordu kim?
  •  “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” dedi. Sen bu lafı ediyorsun, çocuklarını neden askere göndermedin? Madem ordunu seviyorsun, madem Peygamber Ocağı diyorsun, çocuklarını niye göndermedin! Ordu, Peygamber Ocağı’dır. Ama hiç kimse unutmasın! Ordu aynı zamanda Mustafa Kemal’in ordusudur!”
  •  Kendi vekilin söyledi: “Biz de ittifak yaptık. Ben de gidip bizzat görüştüm.” Sunucu soruyor: “Siz, ABD ve cemaat, askeri vesayeti yıktınız öyle mi?” Cevap: Evet biz yaptık.

KOZMİK ODAYI SEN AÇTIRMADIN MI?

  •  Sen FETÖ’yle işbirliği yapıp orduya kumpas kuran başbakan değil misin? FETÖ ile işbirliği yaparak komutanlarımızı, genelkurmay başkanımızı hapse attırdın. Kalkmışsın bana orduyu anlatıyorsun. Sen kim, ordu kim?
  •  Ordunun Kozmik Odasını terör örgütüne sen açtırmadın mı? Devletin bütün bilgilerini egemen güçlerine vermedin mi? Bunu yapana tarihte hain derler, bugün de hain derler, yarın da hain derler! Sen kim ordu kim?
  •  Vatanına ihanet edenler, devletin harem-i ismetini terör örgütüne açanlar, devletin genelkurmay başkanını terör örgütünün isteği üzerine hapse atanlar; vatanseverlikten bahsedemez! Önümüzde bir takoz var, o takozun adı Recep Tayyip Erdoğan’dır. O takozu çekip ülkeyi kurtaracağız.

ÖĞRETMENLER İÇİN 5 TEMEL ÇÖZÜM
Kılıçdaroğlu, eğitimle ilgili konuşurken öğretmenlerle ilgili ayrı bir kanın çıkaracaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu öğretmenlerle ilgili özetle şu açıklamayı yaptı:  
Eğitilen bir toplum, dünyada söz sahibi olur. Eğitimli bir toplum, kültürünü geliştirip sanatını geliştirir. Eğitimli bir toplumda buluşlar, icatlar olur, dünya sorgulanır, yaşam sorgulanır. Eğitim dünyamızda da büyük sorunlar var. Beş temel başlık altında, Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olduğunda öğretmenlere nasıl baktığımızı ve neler yapacağımızı anlatmıştım. Kısaca bu beş temel çözümü, hedefi tekrar öğretmen kardeşlerimin dikkatine sunmak istiyorum:

"ÖĞRETMENLER İÇİN ÖZEL KANUN ÇIKARACAĞIZ"

Bunlardan birincisi, iktidar olduğumuzda ilk yapacağımız iş, öğretmenler meslek kanununu çıkarmaktır. 657 sayılı Devlet Memurları Yasasından öğretmenleri çıkaracağız. Öğretmenler için ayrı bir meslek kanunu çıkaracağız. 

  • Hakimler ve savcılar için nasıl ayrı bir yasa varsa, öğretmenlerimiz için de ayrı bir yasa olacak.
  • Hiçbir öğretmen yoksulluk sınırının altında aylık almayacak. Kadrolu öğretmen, ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen garabetine son vereceğiz. Bütün öğretmenler kadrolu olacak. Herkesin güvencesi olacak. Yeter mi? Hayır.
  • Her 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde, öğretmenlere birer maaş ikramiye vereceğiz. 
  • Onlar bizim çocuklarımız için gecelerini gündüzüne katıyorlar ve öğretmenlere yine 3600 ek gösterge vereceğiz. 
  • Türkiye'nin toplam yatırımlarının en az yüzde 18'ini eğitim yatırımlarına ayıracağız. Nerede çocuk varsa, orada okul ve öğretmen de olacak.
  • Köy okullarını açacağız. Taşımalı eğitime son vereceğiz. Çocuklar okula geldiklerinde karınları doyacak çocukların.
  • Atama bekleyen öğretmen sorununu büyük ölçüde bu çerçevede çözeceğiz. Öyle sabah ayrı okul, öğleden sonra ayrı sınıflar, birleştirilmiş sınıflar... Bütün bu uygulamalara son vereceğiz.

Dördüncüsü değerli arkadaşlarım; eğitimin üretime dönük olması lazım.

Eğitimin bir istihdam yaratması lazım. Dolayısıyla bütün organize sanayi bölgelerinde teknoloji liseleri kuracağız. En az 6 yıl olacak, yatılı olacak; anneye, babaya yük olmayacak. Teknoloji liselerini Milli Eğitim Bakanlığı ve organize sanayi bölgesi yönetimi birlikte yönetecek. Bütün altyapıyı, malzemeleri organize sanayi Bölgesi alacak. Teknoloji yenilendikçe, yeni araçlarla okulu donatacak. Belli bir sınıftan sonra öğrenci, eğitim aldığı konuda ilgili fabrikada stajını yapacak. Staj yaptığı süre içinde onun sosyal güvenlik primlerine devlet ödeyecek ve eğer üniversiteye gitmek istiyorsa, izdüşümü olan fakülteye artı puanla gidecek. Bu teknoloji liselerine olan talebi artıracak. En yetenekli çocuklarımızın buraya gelmesini istiyoruz. Asıl hedefimizde bu zaten.

Ve beşincisi, her okulumuzun bir bütçesi olacak.

Müdür gidip dilencilik yapmayacak. Okul aile birliği ve okul yönetimi, okul bütçesini gayet sağlıklı bir şekilde oluşturacak ve yönetecek. Böylece merkezden değil, okul bizzat okul müdürü tarafından ve okul aile birliği ile birlikte yönetilecek.

Bu sözlerimi, bu taahhütlerinin bütün öğretmenlerin hafızalarına kazanmalarını isterim. Gün gelecek bunu bize soracaksınız. 

BİZ ONUN KORKULU RÜYASIYIZ

Kılıçdaroğlu, Bakanlar Kurulu topmantısı sonrası Erdoğan'ın pandemiye çok kısa zaman ayırdığını, CHP'ye 25 dakika ayırdığını ifade ederek şunları söyledi: 
Değerli arkadaşlarım; dünkü basın toplantısını büyük bir kısmını, 1-2 dakikayı pandemiye; ölen insanlara, esnafa falan hiçbir şey yok ama bize 25 dakika ayırdı, 25 dakika. Bu ne demektir? Biz onun korkulu rüyasıyız demektir. Biz onun korkulu rüyasıyız.
Şöyle diyor: "Türkiye Varlık Fonu'nun Borsa İstanbul'daki payı yüzde 80,6'dır. Bay Kemal bunu öğren, bunu bil. Bu sana lazım. Yani bir yıl öncesiyle aynıdır." Vah vah vah. Ne kadar önemli bir bilgi verdi, hayret edersiniz. Sanki kimse bilmiyor da sadece o biliyor. Onun dışında kimse bilmiyor, bana devletin bir sırrını sanki verecekmiş. Zaten dünya alem biliyor bunu. Sadece sen değil, belki sen yeni öğrendin. Yeni öğrenmiş, birisi vermiş eline notu "biz sadece şu kadarını sattık" diye. Ben sana soru soruyorum. Bu Türkiye Varlık Fonu neden Sayıştay denetimine tabi değil? Bunun cevabı var mı? Bunun başkanı niye sensin? Niye sensin bunu başkanı? Bütün kamu bankaları burada. TELEKOM burada, maden şirketleri burada, tarım, gıda; ÇAY-KUR, Kayseri Şeker burada, teknoloji firmaları burada. Erdoğan bugün istese bu kanuna göre Ziraat Bankası'nı bir Katar'daki bir bakkala 1 dolara satabilir.
Bu yetkisi var, 1 dolara veya 5 dolara veya oğluna veya bir yakınına... Niçin? İhale Kanunun da dışında, İhale Kanununa da tabi değil. Adana'dan sordum, kaça sattın sen bunu? Bilmiyoruz yahu. Varlık Fonu açıklama yapmış, 200 milyon dolar. Neye göre 200 milyon dolar? Neye göre değerli arkadaşlarım? Çünkü Borsa İstanbul'un çok kârlı bir şirket olduğunu herkes biliyor. Faaliyet kârlılığı yüzde 52. Bu kadar kârlı bir şirket yok. 200 milyon dolar... Bu şirketin 15 veya 20 aylık kârına geliyor. Yani koydu 200 milyon doları, 15 veya 20 ayda geri alacak. Böyle ballı bir satış nerede olur?
Şimdi ben soruyorum: Borsa İstanbul'un rakamlarını çıkıp millete anlatacaksınız. 2020 rakamlarını da anlatacaksınız. Kârı nedir? Gerçekten bu 200 milyon dolar mı, yoksa 425 milyon dolar mı gerçek değeri? Niye 425 milyon dolar değil de 200 milyon dolar, neye göre 200 milyon dolar? Bunun cevabını istiyorum. Erdoğan verir mi? Veremez. Veremez ama ben Borsa İstanbul'un yönetiminden istiyorum. 200 milyon doları neye göre buldunuz? Kârlılığı nedir?
Bakın değerli arkadaşlar; 2019 rakamını verdim, yüzde 52 kârlılık oranı var. 2020 yılında 600 binin üzerinde yeni yatırımcı geldi. 2020 kârının çok daha yüksek olması lazım. Bizim bu rakamları bilmemiz gerekiyor. Bu rakamları veriyorlar mı? Vermiyorlar, vermiyorlar.
Bir şey daha sorayım Sayın Erdoğan'a: Cumhurbaşkanısın, oturuyorsun orada. Katarlılara bir kıyak geçiyorsun 200 milyon dolara yüzde 52 kârlı olan bir şirketin, Borsa İstanbul'un yüzde 10'unu veriyorsun 200 milyon dolara. Fettah Tamince'nin o masada ne işi var? Ne işi var? "Fettah Tamince kim?" diyecek belki bizi dinleyen vatandaşlar. Fettah Tamince, 17-25 Olaylarından sonra -önce değil, bir daha söyleyeyim- 17-25 Olaylarından sonra Pennsylvania'ya giden kişi. 17-25 Olaylarından sonra Bank Asya’ya para yatıran kişi. O masada ne işi var? Harp Okulu Öğrencileri içerde, Bank Asya'nın önünden geçenler içeride; Bank Asya'ya para yatıranlar devletin en üst tepesinde, protokol masasında; Ak Partinin protokol masasında. Savunmasını kim yapıyor? Erdoğan'ın avukatları.

TÜRKİYE'NİN ÖNÜNDE BİR TAKOZ VAR

Bir daha söylüyorum: Bir ülkenin cumhurbaşkanı mal varlığı dolayısıyla tehdit ediliyorsa, o tehdidin sonucu egemen güçlerin talebi karşılanıyorsa, o cumhurbaşkanı o ülke için artık milli güvenlik sorunudur. İşin özeti budur değerli arkadaşlar.
Önümüzde bir takoz var, Türkiye'nin önünde bir takoz var. O takozun adı Recep Tayyip Erdoğan'dır. O takozu Türkiye'nin önünden çekip çıkarmak bu milletin şerefli bir görevi olacaktır.