BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Trabzon'da katıldığı '24 Kasım Öğretmenler Günü' etkinliğinde, kapatılması düşünülen dersanelerin sahiplerine destek önerisinde bulundu. Erdoğan, "Eğitim öğretime bir katkınız olsun istiyorsanız, size teşvik verelim, okullarınızı kurun. Size ucuz kredi verelim. Sizlere vergiden belli oranda muafiyet getirelim. Enerji harcamalarınızda muafiyet getirelim" dedi.
Trabzon Valiliği ve Milli Eğitim Müdürlüğü'nce Hamamizade İhsanbey Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte konuşan Başbakan Erdoğan, öğretmenlerin özellikle Doğu Karadeniz ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde zorluklara göğüs gerip görevlerini çok iyi biçimde yaptıklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle dedi:
"Sarp dağların arasında köyler, belde ve ilçelerde hizmet götürmenin, oralarda hizmet vermenin öğretmenler açısından ne denli meşekkatli olduğunun farkındayız. Bilirim onların çektiği çileleri, ortaya koydukları gayreti bilirim. Karadeniz Bölgesi okuma, eğitime en fazla önem veren bölgelerimiz arasında yer alıyor. Karadeniz Bölgesi'nde 10 yıllar boyunca eğitim altyapısı çok zayıf olmasına rağmen çocuklarımız her zorluğa katlanarak ilkokulu, ortaokulu, liseyi bitirdi. Gerek Trabzon, gerekse diğer illerde üniversite okudu. Karadeniz’in bu başarısında bölgede görev yapan öğretmenlerimizin çok ama çok büyük katkısı bulunuyor. Öğretmenlerimiz çocuklara eğitim verdikleri kadar, onları motive ettiler ve yüreklendirdiler. Anadolu Liseleri, Fen Liseleri oluşmaya başladı. Buralarda ülkemizin birçok yerinden gelmiş öğrenciler var. Yavrularımız birbirleri ile kaynaşıyor. Artık yerli yabancı diye bir şey yok. Artık Türkiye’nin, bu milletin evlatları hepsi burada. Karadeniz'de öğretmen, öğrettikleri kadar izinden gidilecek, tuttuğu ışıkta yürünecek bir rol modeldir. Elbette 81 vilayette, 7 coğrafi bölgede görev yapan öğretmenlere karşı ayrımsız minnettarlık içerisindeyiz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da diğer bölgerlimizin o zor coğrafyalarında görev yapanları ayrıca tebrik ediyorum."
"ÖĞRETMENLERİN HAKKINI TESLİM ETMEK ÖNCELİĞİMİZ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, öğretmenliğin sadece para veya maaş karşılığında yapılacak bir görev olmadığını anlatırken, birçok işte kişilerin maaşını alarak karşılığını yaptığını böylece sorumluluktan kurtulduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ama öğretmen sınırları son derece geniş bir yetkiye, ağırlığı çok fazla bir mesuliyete sahiptir. Öğretmen adeta ailenin bir ferdidir. Anne ve babalar nasıl evebeyn vazifelerini karşılık beklemeden yapıyorlar ise, öğretmenler de hep böyle bir şuur ile vazifelerini yapmışlardır. Toplumda ve her birimizin hayatında bu kadar müstesna yere sahip  öğretmenlerimize haklarını teslim etmek, idareci için en öncelikli vazifedir. Öğretmen istemeden, öğretmen ihtiyacını dile getirmeden onun ihtiyaçlarını talep ve isteklerini hissetmek ve onları yerine getirmek her yönetici için ideal olmak zorundadır. Henüz bu ideali yakalamış durumda değiliz. Böyle bir iddiamız yok. Ama çok önemli bir mesafe kat ettiğimizi vurgulamak durumundayız. Türkiye’nin imkanları çoğaldıkça bunu en önce öğretmenlerimize ve eğitime yansıtmak 11 yıldır bizim gayemiz olmuştur. Eğitim partimizin, hükümetimizin istisnasız politikaları arsında yer almıştır."
EĞİTİM BÜTÇESİNİ 11 YILDA YÜZDE 537 ARTIRDIK
Başbakan Erdoğan, 2002 yılında bütçeden eğitime ayrılan payın 7.5 milyar lira olduğu halde bu rakamın 2013 yılında 47.5 milyara yükseltildiğini hatırlattı, şöyle dedi:
"Nereden nereye? Eğitime ayrılan bütçeyi 11 yılda yüzde 537 artırdık. Osmanlı döneminden kalanlar, Cumhuriyet döneminde yapılanlar ile 11 yıl önce Türkiye’deki derslik sayısı 347 bindi. Son 11 yıldan önce var olan derslik sayısının yarısından fazlasını açarak eğitime teslim ettik. Eğitimin vazgeçilmez unsuru öğretmenleri de ihmal etmedik ve yine Cumhuriyet tarihin rekorunu kaydettik. 11 yılda 400 bin öğretmen aldık. Şubat ayında buna 10 bin öğretmen daha ekleyeceğiz. Ağustos’ta 40 bin daha ekleyeceğiz. Çok öğretmen eksiğimiz var. Bazıları, 'O zaman hepsini birden al' diyor. Şu anda 126 bin öğretmen açığımız var. 126 bin öğretmeni aldığımız anda o zaman öğretmenimize vermemiz gereken zammı veremeyiz. O zaman oradan kısacağız, çok düşük ücretlerle öğretmen çalıştıracağız. O da öğretmenlerimize haksızlık değil mi?  Bizden önce hem öğretmen açığı vardı, hem de çok düşük rakamlarla çalıştırılıyordu. Bütçemiz izin verdikçe, imkanlar arttıkça inşallah açığı kapatacağız. 400 bin öğretmenin atamasını yaparken ücretleri de artırdık. Göreve yeni başlayan bir öğretmen 2002 yılında 470 lira ücret alırken Temmuz 2013 itibariyle bu yüzde 303 artışla 1894 liraya yükseldi. 2002 yılında aynı öğretmen haftada 15 saatten ayda aldığı ek ders ücreti 165 lira iken, yüzde 229 artışla bunu 543 liraya yükselttik. 2002 yılında 635 lira alan bir öğretmenin maaşı Temmuz 2013 itibariyle 2 bin 437 lira oldu. Bu arada hazırlık ödeneği arttı. Hazırlık ödeneği 175 lira iken yüzde 323 artışla 740 liraya yükselttik. Öğretmenlerimizi dünyanın en iyi en donanımlı ve huzurlu öğretmenleri yapmak için ne gerekiyorsa yapacağız. Büyük Türkiye’nin mimarları olan öğretmenleri korumayı sürdüreceğiz."
Başbakan Erdoğan, dershanelerin kapatılması konusuna da değinirken, büyük Türkiye’nin, mevcut eğitim sistemi ile inşa edilemeyeceğini, 2023 hedeflerine ulaşmak için mevcut sistemin aksaklıklarının giderilmesini istediklerini söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Çocuklarımızın anaokulundan başlayarak, adeta yarış atına dönüştürüldüğü, üniversite bitinceye kadar hayattan koptukları bir sistem sağlıklı bir sistem değildir. Çocuklarımız oyun oynayamıyor, sohbet edemiyor, spor yapamıyor. Hafta 5 gün git gel okul, hafta sonu 2 gün git gel dershane. Anadolu’da anneler, 'Okullar varsa niye dershaneler var? Dershaneler varsa okullar niye var?' diyor. Anneler babalar, 'Ben ahırımdaki davarımı sattım, dershane ücreti ödedim. Benim aldığım maaş ortada. En düşük dershane ücreti 2 bin lira. Ayda ortalama 250 lira. Evimin kirası var, neyle geçineceğim? Ama vermek zorundayım' diyor. Zannediyoruz ki herkes bu paraları rahat rahat ödüyor. Böyle bir şey yok. Şu anda yıllık 22 bin liraya kadar çıkan rakamlar var. Fen lisesi ve sosyal bilimler öğrencilerinin yüzde 95’i dershaneye gidiyor. Bu benim oradaki hocalarıma saygısızlık değil mi? 800 bini aşkın öğretmen yok sayılıyor. İlkokul, ortaokul ve liseden itibaren öğrencileri hazırlayan öğretmenlere bana göre saygısızlık yapılıyor. Adeta bu öğretmenlerimizin bu yavrular üzerinde hiç emeği yok. Dershaneye git, üniversite imkanlarından neticeyi al, ondan sonrada sırtına şöyle bir tişört giydir, bak 'Bizim dershanenin başarılı öğrencisi'. Senin dershanenin başarılı öğrencisi değil, okulunun başarılı öğrencisi. Bu devletin okulları bu yavrularımıza hiçbir şey verememiş. 6 veya 9 ay kursa gitmiş. Öğrenciler orada sadece test tekniğini öğreniyor. 13 yılın özetini 9 ayda mı veriyor? Böyle bir şey yok. Birbirimizi aldatmayalım, kandırmayalım."
DERSANE SAHİPLERİNE TEŞVİK ÖNERİSİ
Dersane sahiplerine seslenerek açıklamasını sürdüren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şöyle devam etti:
"Eğitim öğretimde bir katkınız olsun istiyorsanız, bir araya mı gelirsiniz, kendiniz mi, size teşvik verelim. Okullarınızı kurun. Size ucuz kredi verelim. Sizlere vergi belli oranda muafiyet getirelim. Enerji harcamalarınızda muafiyet getirelim. Gidin yavrularımızı alın ve size sınıflarda öğrenci garantisi verelim. Kaç öğrenci buldun, 15. Kalan 15 öğrenci açığının bedelini maliyet üzerinden biz ödeyelim. Hiç olmazsa 'Fakir fukaranın çocuğunu da biz özel okula gönderdik' deriz. Hadi gelin bunu yapalım. Daha ne diyeceğiz, daha ne yapacağız. Benim elimde birikmiş öğretmen var diyorlar. Biz 40 yaşın üstündekini de alacağız. Bahane uydurmayın. Mülakatla alacağız, devletin okullarına koyacağız. Mesele bu ülkede bir fitne, bir nifak oluşmasın. Birbirimize farklı nazarlarla bakmayalım. Ben çamurun içinde büyüdüm. Toprakla oynaştım, kokuştum. Ama istiyorum ki bizim çocuklarımızda hafta sonlarında spor, sanat, sokakta, bahçede, yeşilde yuvarlansın, koşsun, çocukluğunu yaşasın. Çocuklar çocukluğunu yaşayamıyor. Çocukluğunu, gençliğini sağlıklı yaşayamayan bir toplum huzurlu bir toplum olmaz. Bu sorunu geride bırakmamız gerekiyor. Eğitim bir süreçtir. Eğitimle ilgili her reformda süreç içerisinde değişir. Bıçakla keser gibi, 'Ben yaptım oldu' mantığı ile gerçekleşen reform eğitime fayda değil zarar getirir."
BİRİ BAŞÖRTÜLÜ İKİ ÖĞRETMENDEN ÇİÇEK
Başbakan Erdoğan'a konuşmasının ardından biri başörtülü iki kadın öğretmen çiçek verdi. Erdoğan bunun üzerine, “Burada bir güzellik daha var. Bakın biri başörtülü, biri başı açık. Sorun var mı. Sorun filan yok. Ne cefalar çekildi. Özgürlük adına neler yaptılar. Özgürlüklerimizi alıp götürüler. Biz özgür bir dünyada yavrularımızı daha iyi yetiştireceğiz ve geleceğe daha güçlü hazırlayacağız” dedi. Başbakan Erdoğan, kaç çocukları olduğunu sorduğu kadın öğretmenlerden 2 ve 3 cevabını alınca, 2 çocuğu olan öğretmene 2, 3 çocuğu olan öğretmene de 3 satranç takımı hediye etti. Başbakan daha sonra da Akyazı Stadı'nın açılışı için ayrıldı.