MİLLİ Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Türkiye'de eğitim altyapısının yapısal olarak dönüşmediğini belirterek, "Türkiye'de eğitimin çeşitli ideolojik nedenlerle veya rejim konusundaki bazı endişelerle sürekli kontrol altında bir form içerisinde tutuluyor olması, eğitimin kendi tabiatı ve seyri üzerinde devam etmesi hususunu zorlaştırdı. Ve eğitim kontrol edilen bir alana dönüştü. Ve ders çizelgeleri dahi kontrol edilen bütün ilkokullar, liseler sürekli olarak denetlenen bir kurumsal yapıya dönüştü. Eğer biz yapıyı dönüştürmezsek süreçleri tasarlayamayız" dedi.
​Yüksek Öğretim Kurulu'nun (YÖK) ana binasında gerçekleşen Eğitim Fakültesi Dekanları Toplantısı'na Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç ile çok sayıda üniversitenin eğitim bilimleri dekanları katıldı. Türkiye'deki eğitim fakülteleri ve bu fakültelerde öğrenim gören öğrenci sayılarıyla ilgili bilgi veren Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Türkiye'de 93 tane eğitim bilimleri fakültesinin olduğunu belirterek şunları söyledi:
''44'ü aktif olmak üzere 50 tane de eğitim bilimleri enstitüsü bulunmaktadır. Yükseköğretimdeki mevcut örgün lisans öğrencisinin yüzde 9'u, yani 221 bin 530 öğrenci eğitim bilimleri fakültelerinde eğitim görüyor. Eğitim bilimleri ve öğretmen yetiştirme alanındaki yüksek lisans öğrenci sayısı 39 bin 556, doktora öğrencisi ise 6 bin 907'dir. Yani yükseköğretimde lisansüstü eğitimdeki öğrencilerin yüzde 8'i eğitim bilimleri ve öğretmen yetiştirme alanında eğitim görmektedir. 2017-2018 eğitim öğretim yılı verilerine göre eğitim/eğitim bilimleri fakültelerinde istihdam edilen öğretim elemanlarının toplamı 8 bin 850 olup, bunların 5 bin 698'i yani yaklaşık üçte ikisi öğretim üyesidir.''
'EĞİTİM SİSTEMİNDE YÜZDE 90'I AŞKIN ALANDA ÖĞRETMEN İSTİHDAM EDİLMEKTEDİR'
“Bundan sonra da eğitim bilimleri ve öğretmen yetiştirme alanında yapacağımız her türlü iyileştirme çalışmasında, MEB ile işbirliğimizin artarak devam edeceğine inanıyorum'' diyen YÖK Başkanı Saraç, ''Eğitim sistemi içinde görev alan bütün öğretmen adaylarının eğitim ve eğitim bilimleri fakültelerinde yetiştirilmesi mümkün değildir. Eğitim sisteminde yüzde 90'ı aşkın alanda öğretmen istihdam edilmektedir. Üniversitelerimizdeki farklı fakültelerde yer alan birçok lisans programı, öğretmenliğe kaynak teşkil etmektedir. Bunun için ihtiyaç ve taleplere bağlı olarak ve MEB'in isteğiyle üniversitelerimizde açılan 'Pedagojik Formasyon Eğitimi Sertifika' gibi bir konumuz daha var. Bu konuda Bakanlığımız ile işbirliği çerçevesinde değerlendirilecek. Eğitim ve eğitim bilimleri fakültelerimizin ve öğretmen yetiştirme sistemimizin geliştirilmesi konusunda dekanlarımızdan enstitü müdürlerimize ve öğretim elemanlarımıza herkesin gayret ve fedakarlıklarını biliyoruz. Bu gayretlerin artarak devam edeceğini de eminim'' şeklinde konuştu.
BAKAN SELÇUK: BAKANLIK OLARAK İNSAN YETİŞTİRME İLE İLGİLENİYORUZ
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ise eğitimin, belirsizliği çok fazla kaldıramayan bir alan olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:
''Biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak insan yetiştirme ile ilgileniyoruz. Eğitim fakültelerimiz de insan yetiştiren insanların eğitimi ile ilgileniyor. Doğu felsefinde bir ifade var; 'ölen her şeyin hareketi yukarıdan aşağıya doğrudur, doğan her şeyin hareketi aşağıdan yukarıdır' der. Bizim bu hareketi yukarıdan, yani Bakanlık'tan başlayan bir hareket olarak değil de okul temelinden bir hareket olarak yapılandırma arzumuz burada bir farklılık oluşturuyor. Bir toplumun temel biriminin aile olduğunu düşünürken, eğitimin temel biriminin de okul olduğunu ve okul temelli bir gelişim modeline bir ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple bu dokümanın başka bir boyutu da aşağıdan yukarı doğru bir hareket olması için okulların tümünün profillerinin öne çıkartılması, bütün okulların izlenebilmesi, yarıştırılmadan bütün okulların eksikliklerinin giderilmesi için önlemler alınabilmesi, okullar düzeyinde bir endeks matrisinin oluşturularak okulların hangi konularda ne yaparlarsa mesafe alabilecekleri ve bir okul yöneticinin neleri yaptığında başarılı bir okul yöneticisi olacağına dair nesnel ölçütler konulması da burada önemli bir konu.”
'EĞİTİM SİSTEMİNİ BİR FORMA SOKMAK DOĞRU DEĞİLDİR'
Vizyon dokümanının bir başka ayağının ise buradaki çalışmaların eğitim sisteminin alt sistemini ve bileşenlerinin bütünleşik olarak dönüştürülmesi hedefini taşıması olduğunu söyleyen Bakan Selçuk, ''Biz müfredatta bir değişiklik yaptığımızda Türk eğitim tarihi açısından söylüyorum, 'eğitimde reform' diye gazeteler başlık atıyorlar veya sınav sistemi üç basamaklı değil de tek basamaklı olduğunda yine 'eğitim reformu' diye bir başlık atıyorlar. Aslında reform dediğimiz şey çok doğru bir kelime değil. Çünkü biz bu meselenin aslında bir reform olmadığının farkındayız. Eğitim sistemi canlı bir unsurdur. Dolayısıyla bu sistemi bir forma sokmak doğru değildir dolayısıyla reformda doğru değildir. Bir inşa ve ıslah sürecinden söz etmek mümkün olabilir'' dedi.
'BU MAKAM ODALARI, KOLTUKLAR, BÜTÜN BU BÜROKASİ NEDEN VAR?'
Bu dokümanın hedeflerinden bir tanesinin de yapısal bir dönüşümü vurgulaması olduğunu kaydeden Bakan Selçuk, şöyle devam etti:
''Yapısal dönüşümden ise kastım şu; bizim ulaşım altyapımız, bankacılık altyapımız, iletişim altyapımız, sağlık altyapımız tümüyle yapısal olarak dönüştü. Fakat eğitim altyapımız yapısal olarak dönüşmedi. Türkiye'de eğitimin çeşitli ideolojik nedenlerle veya rejim konusundaki bazı endişelerle sürekli kontrol altında bir form içerisinde tutuluyor olması, eğitimin kendi tabiatı ve seyri üzerinde devam etmesi hususunu zorlaştırdı. Ve eğitim kontrol edilen bir alana dönüştü. Ve ders çizelgeleri dahi kontrol edilen bütün ilkokullar, liseler sürekli olarak denetlenen bir kurumsal yapıya dönüştü. Eğer biz yapıyı dönüştürmezsek süreçleri tasarlayamayız. Süreçleri tasarlamazsak, fonksiyonlar üzerinde bir icraatınız olamaz. Bizim fonksiyonlar üzerinde yaptığımız her değişiklik yapı değişmedikçe sürece sirayet etmez. Biz bir değişiklik yapacaksak önce bir amaç üzerinde bir değişiklik yapmamız gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı neden var? Bu makam odaları, koltuklar bütün bu bürokrasi neden var? Sadece bu ülkenin geleceği çocuklar için var.''

FOTOĞRAFLI