MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Başbakan Erdoğan’a bildirmek isterim ki Üç Hilal’in altında kendisine ve emellerine asla yer yoktur ve olmayacaktır.” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Düşmanlık ve cepheleşme üstüne kurgulanan 20’nci yüzyılın ilk yarısındaki siyaset tasavvurunu tekrar diriltmek ve ayaklandırmanın akıl dışı olduğunu kaydeden Bahçeli, “Dünya, bir asır evvelki dünya değildir. Türkiye, bir asır evvelki gibi görülmemelidir. Sosyal ve ekonomik refleksler, sosyolojik ve psikolojik realiteler aynı şekilde eskisi gibi değerlendirilmemelidir. Bahsetmeye çalıştığım ilkel siyaset anlayışının aklı başında, ne yaptığını bilen, ne istediğini enine boyuna ölçmüş-tartmış taliplisi kalmamıştır. Geçmişin tozlu raflarında her derde defa siyaset modelleri, propaganda mekanizmaları aramak, insanları birbirine düşürerek menfaat teminine yönelmek hüsran verici neticelere yol açacaktır. Hitler’i çıkaran toplumsal zemin çoktan küllenmiştir. Stalin’i, Musollini’yi, Franco’yu, Salazar’ı üreten sosyal ve siyasal kaynak kuruyalı çok olmuştur.” diye konuştu.

Bahçeli, 20’nci yüzyıl otokratlarına özenen, onları örnek alan, onların izinden gitme merakında olanların da bulunduğunu kaydederek, “Orta Doğu’ya, bazı Doğu Asya ve Afrika’nın bir kısım ülkelerine, hatta Türkiye’nin son gelişmelerine bakıldığında ne demek istediğim kolaylıkla anlaşılacaktır. Sultanlar, tek adamlar, şahlar ve bir tek kişi etrafında dönen rejim ve devlet sistemleri güç bela ayakta dursa da henüz tamamıyla bitmemiştir.” dedi.

İleri demokrasi iddialarının kuyruklu yalan olduğunun iyice anlaşıldığını ifade eden Bahçeli, “Başbakan sanal medyanın peşine düşmüş, Twitter polisliğine soyunmuş, Facebook’ta iz sürmüş, sanatçıları hedef göstermiş, öğrencileri haşlamış, öğretmenleri azarlamış, çiftçilere sövmüş, gençlerle ters düşmüş, kim itiraz ediyorsa kötülemiştir.” şeklinde konuştu.

“ERDOĞAN’IN SİYASİ İNANDIRICILIĞI KALMADI”

Başbakan Erdoğan’ın, siyasi inandırıcılığının kalmadığını savunan Bahçeli, şöyle devam etti: "Bu kadar gelgitleri olan, sürekli kendisini yalanlayan ve tekzip eden birisinin siyasi inandırıcılığından bahsetmek mümkün olmayacaktır. Başbakan Erdoğan, Türk milletini kafasında 36’ya bölmeye çalışırken, meğerse yüzünü, karakterini dilimlemiş ve kişiliğini de ayrı ayrı kafeslere yerleştirmiştir. Canı hangisini isterse, işine hangisi geliyorsa onu almış ve kullanmış; böylece siyasette köşesi olmayan, kenarları silik, sınırları kalkmış birisine dönüşmüştür. Geçmişte ‘Biz herkes için demokrasi istedik, herkes için daha fazla özgürlük istiyoruz” diyen kişiyle, demokratik beklentilerini şimdilerde dile getirenlere gazlı, coplu, tomalı saldırı emrini bizzat veren; vandallar, şiddetseverler, barbarlar diyerek savaş açan aynı kişidir. İleri demokrasi diyen kişiyle, ‘Taksim’e çıkanlar işgal kuvvetidir’ diyen kişi aynıdır. Bu olacak, normal görülecek ve makul bulunacak şey değildir. Sayın Başbakan; gerçek işgalcilerle düşüp kalkan, onlara yakayı kaptıran ve Türkiye’yi ikram eden birisi varsa, bil ki bu senden başkası değildir. İstanbul’un doğal ve tarihi güzelliği seninle darbe üstüne darbe almıştır. Yabancılar seninle İstanbul’a konmuş, Arap şeyhleri senin yardım ve ön açmanla boğazı parsellemişlerdir. Şimdi kalkıp da masum vatandaşlarımızı ve gençlerimizi işgalcilerle bir görmen, aynı kategoriye sokman ayıptır, iftiradır.”

“BAŞBAKAN ULEMA MIDIR, ALLAME MİDİR?”

Başbakan’ın ayırıcı bir dil kullandığını öne süren Bahçeli, “Konuşmaları son derece istismarcı ve tehdit yüklüdür. Başbakan Erdoğan, özellikle manevi değerlerimizi siyasi malzeme yapmaktan bir an olsun vazgeçmemektedir. Sanki yüce dinimizi kendi tekeline almış gibi hezeyan içinde açıklamalarda bulunmaktadır.” dedi.

Başbakan’ın, “Namazda kıyamla direniriz, onlar milyonlarca tweet atsınlar, bizim tek bir besmelemiz oyunları bozar… Onlar yaksınlar yıksınlar, yağmalasınlar, bizim tek bir La Havlemiz bütün tuzağı bozar… Onlar camilere ayakkabılarla girsinler, onlar camilerde içki içsinler, onlar başörtülü kızlarımıza el uzatmaya kalksınlar, bu milletin duası, bu milletin bir kez Ya Allah, Ya Fettah, Ya Sabır demesi onların bütün hesaplarını alt üst eder.” şeklindeki sözlerini hatırlatan Bahçeli, bunların ancak düşmana karşı söylenecek sözler olduğunu kaydetti.

Bahçeli, “Bunlar ancak milleti bölmeye ve iki farklı uca taşımaya çalışan eski tip siyaset çürümüşlüğünün bir yansımasıdır. Başbakan Erdoğan, kendisini ne zannetmektedir? Besmele çekmesini bir tek şahsı mı bilmektedir? Yüce dinimizi yalanlarına, riyakarlıklarına, aslı astarı olmayan ifadelerine payanda yapmaktan dolayı hiç mi yüzü kızarmamaktadır? Bu kafa yapısıyla Türk milleti nereye kadar gidecektir? Başbakan kimin iyi kimin kötü Müslüman, kimin mümin kimin münkir olduğuna karar verecek ehliyeti kendisinde nasıl görebilmektedir? Başbakan ulema mıdır, allame midir?” diye sordu.

Bahçeli, “Samimi din alimlerimiz, kamil ve Allah dostu velilerimiz, üniversitelerin ilahiyat fakültelerinde görev yapan muhterem öğretim üyelerimiz, Başbakan’ın İslam'la aldatmasına, ahkam kesmesine, fetvalar vermesine nereye kadar suskun kalacaklardır? Besmele çekerek oyunları bozduklarını söyleyen Başbakan, Amerikan askerlerine dua ettiği, küresel kanlı projelere eşbaşkanlık yaptığı zamanları ne çabuk unutmuştur? İşgalcilere kapılanmak, Müslüman kanını oluk oluk akıtanlara, bölünmemizi ve parçalanmamızı gözleyenlere sarılmak ve dalkavukluk yapmak İslam’ın neresinde yazılıdır? Bununla birlikte merhamet ve hoşgörü abidesi kutlu dinimizi bölücülüğe bahane bulmak amacıyla insafsızca malzeme yapan Başbakan; akıl, zeka ve gönülle arasındaki bağı koparmış atmıştır. Bu ayıptır, bu günahtır ve bu kesinlikle şeytani bir eğilimdir. Teröristbaşına peygamber diyenlerle aynı safta, aynı hedefte ve aynı amaçta bir araya gelen bu zihniyet, yüce dinimizin kutlu mirasına, vahdet çağrısına ve fitneyi def eden yüksek faziletine saygısızca davranmaktadır.” şeklinde konuştu.

“ERDOĞAN BAYRAK ASMA KAMPANYASININ SÖZCÜLÜĞÜNE SAVUNDU”

Başbakan Erdoğan’ın, bayrak asma kampanyasının sözcülüğüne savunduğunu ileri süren Bahçeli, şunları dile getirdi: “Daha düne kadar bayrağı tahrik unsuru olarak gören Başbakan, birden bayrak sevdalısı kesilmiştir. Açık hava toplantılarında sürekli bu konuya vurgu yapmıştır. Esasen ay yıldızlı al bayrağımızın itibarıyla oynayan bellidir. Bayrağın haysiyetini gölgeleyen, saygınlığını örseleyen bilinmektedir. Bayrağı provokasyon aracı olarak gören kişi de hepimizin malumu olup Başbakan’dan başkası değildir. Biz Türk bayrağına hükümet kaynaklı hakaretleri, tacizleri ve bölücü alçaklarca yapılan küstah müdahaleleri reddettiğimiz için 20 Nisan 2013 günü İzmir’de bayrak temalı açık hava toplantısı yapmıştık. Ve bağımsızlığımızın, şerefimizin sembolü olan bayrağımızı bağrımıza basmış, hak ettiği yükseklerde, hak ettiği zirvelerde ne pahasına olursa olsun dalgalanacağını dosta da düşmana da göstermiştik. Şimdilerde Başbakan Erdoğan, sanki rüyasında görmüş gibi, sanki aklı başına yeni gelmiş gibi bayrağa sahip çıkmaya çalışmaktadır. Sayın Başbakan, İmralı canisiyle pazarlık yapan, PKK paçavralarının meydanlarda sallanmasına onay veren birisinin Türk bayrağını övmesi ve evlere asılmasını hararetle tavsiye etmesi iki yüzlülüktür. Sen ‘oyun bozuyorum, tarih yazıyorum’ derken en büyük oyunun sayfalarını bölücü teröristlerle, küresel destekçilerinle kanlı mürekkep eşliğinde yazdığını görmeli ve kabullenmelisin. Hem süreç ihaneti kapsamında sözde Kuzey Kürdistan beyanlarına sessiz kalacaksın, hem de bayrak diyeceksin. Hem İmralı canisiyle Türk milletini müzakere edecek, ev hapsi için fırsat kollayacak, Türkiye’yi bölmek için PKK’ya kucak açacaksın; hem de Türk bayrağına sahip çıkacaksın. Hem milliyetçiliği ayaklar altına alacak, Türklüğü silmeye kalkışacak, kimliğimizi sabote etmeye yelteneceksin; hem de bayrak asın diyerek yaygara koparacaksın. Sen git de İmralı canisinin posterlerini, PKK’nın kanlı paçavralarını sokaklara, meydanlara ve evlere asanlara huşu ve hayranlık içinde bak. Sana bundan başkası yakışmaz, sana bundan başkası şık düşmez. Başbakan Erdoğan, bir de üstüne üstlük Erzurum’da Üç Hilalli bayrağımızın asılmasını önermiş ve gururumuz diyerek övmüştür. Başbakan’ın bugünlerde Üç Hilal hayranlığı dikkat çekicidir. Bundan sonra; ırkçı, kafatasçı, kovboy, Fatiha bilmeyenler, hayvanlar, morg bekçileri dediği aziz dava arkadaşlarıma iltifatlar yağdırırsa kimse şaşırmamalıdır. Başbakan Erdoğan’a bildirmek isterim ki Üç Hilal’in altında kendisine ve emellerine asla yer yoktur ve olmayacaktır.”