MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ABD Başkanı Donald Trump'ı eleştirerek, "ABD Başkanı, Türkiye'yi tek kullanımlık çay poşeti gibi gördüğü, eline vurup ekmeğini aldığı, beraberce kılıç dansı yaptığı ülkelerle karıştırmasın. Ona buna parmak sallayarak korkutmasına fazla güvenmesin. ABD Başkanı sorumsuz ve şuursuz tavrıyla, uluslararası toplumun geleceğini ipotek altına almak için durmadan nifak saçmaktadır. Trump geldiğimiz bu aşamada küresel güvenlik sorunu haline dönüşmüştür" dedi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Devlet Bahçeli, Suriye'nin Menbiç kentinde PKK/YPG'li teröristlerin hendek kazdığını belirterek şunları söyledi:
"Bir tarafta devriye turları atılırken, diğer tarafta teröristler Menbiç'i, 2015-2016 yıllarında Doğu ve Güneydoğu il ve ilçelerinde görüldüğü üzere, çukurlarla çevrelemekte, hendeklerle adeta mevzi oluşturmaktadır. Bu ne yaman, ne hazin, ne kadar ibretlik bir çelişkidir? Hani teröristler Menbiç'i terk edeceklerdi? Menbiç mutabakatına ne olmuştur? Sayıları 5 bine ulaşan teröristlerin Menbiç'te hâlâ ne iş vardır, açıktan kazılan çukurlar neyin nesi, neyin fesidir? ABD, PKK/YPG'li hainlerin emel ve eylem hazırlığı içinde olmalarına niye tepkisizdir, hatta neden meyyal ve muğlak bir duruş göstermektedir? Menbiç'in Türkiye'ye mesafesi 50 kilometredir. Yani bu kadar yakındır. ABD, terör örgütü PKK/YPG'ye silah yardım ve takviyesine devam etmektedir. ABD teröristlere kalkan olurken, PKK/YPG aldığı cesaretle sözde kantonları birleştirip 'Kuzey ve doğu Suriye öz yönetimi' isimli alçak bir yapılanmaya gitmiştir. Madem hainler Menbiç'e çukur kazmakla meşguller, o zaman Türk devletinin asalet ve şanına yakışan da, hazır çukur kazılmışken içine hainlerin alayını birden gömmektir. Milli vicdanın arzu ve hedefi de budur."
Sözlerine ABD Başkanı Trump'ı eleştirerek devam eden Bahçeli, "ABD'nin başkanlık koltuğunda Trump gibi bir maceraperest oturduğu sürece kalıcı ve istikrarlı, müttefiklik hukukunun ahlak ve mirasına dayalı bir ilişki ağının kurulması oldukça zor ve netamelidir. Teröristlere silah veriyorlar, Türkiye'de attırıyorlar. ABD Başkanı, Türkiye'yi tek kullanımlık çay poşeti gibi gördüğü, eline vurup ekmeğini aldığı, beraberce kılıç dansı yaptığı ülkelerle karıştırmasın. Ona buna parmak sallayarak korkutmasına fazla güvenmesin. ABD Başkanı sorumsuz ve şuursuz tavrıyla, uluslararası toplumun geleceğini ipotek altına almak için durmadan nifak saçmaktadır. Trump geldiğimiz bu aşamada küresel güvenlik sorunu haline dönüşmüştür" diye konuştu.
'TÜRKİYE, KANLI HESAPLAŞMALARIN GEÇİŞ GÜZERGÂHI DEĞİL'
Devlet Bahçeli, kayıp Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın durumuna da değindi. Bahçeli, şunları kaydetti:
"2 Ekim 2018 Salı günü, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girdikten sonra bir daha çıkmayan ve kendisinden günlerdir haber alınamayan gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın akıbetini merak ettiğimizi de belirtmek istiyorum. Mezkûr gazetecinin hakkında çıkan vahim haberlerin doğru olup olmadığının, konsolosluktan çıkıp çıkmadığının acilen teyit ve ispata muhtaç olduğu açıktır. Türkiye mafyavari yöntemlerin, bölgesel komplo faillerinin, kanlı hesaplaşmaların, örtülü operasyonların geçiş güzergâhı veya sahne alanı değildir. Eğer ortada suç varsa, suçlular da belirlenmişse gereği derhal yapılmalı, işlenmiş bir cinayetin tespiti halinde caniler mutlaka cezalandırılmalıdır."
'KÖKÜNÜ İNKAR ETMİŞ MAHLUKLARDAN DEĞİLİZ'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ekonomiye ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu:
"24 Haziran Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimi'nin rövanşını kur, faiz, borç, enflasyonla almaya teşebbüs ettiler. Özellikle 12 Ağustos'u 13 Ağustos'a bağlayan o meşum gecede kudurmuş gibi üzerimize çullandılar. Kur aldı başını gitti, devamında faiz fırladı, enflasyon hortladı. Yaşanan ekonomik şok ve dengesizlik her insanımızı zorda bıraktı. Para oyunlarını seferber ettiler. Döviz operasyonlarını sahneye aldılar. Paslı kur silahını çektiler. Ekonomik sisteme saatli bomba döşediler. Amaç, ekonominin surlarını infilak ettirip sosyal çözülmeyi sağlamak, siyasal kaosu ateşlemek, ardından yeni hükümet sistemine karşı tetikte bekleyen ve sokağı adres gösteren işbirlikçileri harekete geçirmekti. Parti olarak işin kolayına kaçar, zahmete girmez, sırf hükümet yıpransın diye her eleştiriyi yapardık. Başkaları gibi olsaydık, fırsat bu fırsat diyerek siyasal rantın, siyasi fayda devşirmenin basitliğine ve kofluğuna heves ederdik. Bizim tercih ve tutumumuzu köşe yazarları beğenmeyebilir. CHP, HDP ve diğer yandaşların tetikçileri kabul etmeyebilir. FETÖ'cü alçaklar, PKK'lı soysuzlar, Türk ve Türkiye düşmanları hazmetmeyebilir, hazzetmeyebilir. Kökünü inkar etmiş mahluklardan değiliz, geçmişimiz ve geleceğimizle bir bütünüz."
'MCKINSEY'E DÜYUNU UMUMİYE DEMEK ÇOK TEHLİKELİDİR'
Devlet Bahçeli, ABD'li danışmanlık şirketi McKinsey ile ilgili tartışmalara ilişkin ise şunları söyledi:
"McKinsey'e Duyunu Umumiye demek, IMF demek, kozmik oda vakası demek, kayyum demek, kapitülasyon demek; cehalet değil, gaflet değil, su katılmamış ümmiliktir. Ve çok tehlikelidir, bizim de itirazımız buna yöneliktir. Bizim McKinsey diye bir derdimiz yoktur, işimiz de yoktur, olamayacaktır. Bizim bakışımız Türk, durduğumuz yer Türkiye, dua ve mücadelemiz Türk milletinin lehinedir. İpsizi sapsızı, CHP'si HDP'si, gitsinler dertlerini Cibali Karakolu'na anlatsınlar, buldukları takdirde Marko Paşa'ya içlerini döksünler. Bizi alakadar etmez, bize sökmez. Hükümet McKinsey ile yollarını ayırsa da bizim düşüncelerimiz, değerlendirmelerimiz asla değişmeyecek, tutarlı ve gerçekçi tespitlerimiz hükmünü muhafaza edecektir. Unutmayınız ki, doğru bilinç, doğru birikim, doğru bakış açısı, doğru proje, doğru insan, doğru uygulama, doğru strateji, yerli ve milli irade her güçlüğün üstesinden muhakkak gelecektir."
'TÜRK'ÜN TÖRESİDİR; DAVET VARSA, İCABET EDEN DE ÇIKACAKTI'
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile geçen hafta yaşanan gerginliği de anımsatan Bahçeli, şunları söyledi:
"Geçen hafta, İP'in Genel Başkanı'nın partisinin grup toplantısında Milliyetçi-Ülkücü Hareket'e yönelik hakaretamiz, hırçın ve hasis sözleri zincirleme tepki ve olaylara neden olmuştur. Bundan rahatsız olduğumuz çok açıktır. Siyasi patolojik vaka olan bu şahıs Milliyetçi Hareket Partisi'ne adeta imal ettiği zehri kusmuş, en iyi bildiği nifak oklarını fırlatmıştır. Burada dile getireceğim söz ve tenkitlerden İP'teki eski arkadaşlarımız, bir sebeple aramızdan ayrılıp giden kardeşlerimiz muaftır. Kastım onlar değildir, olmayacaktır. İP Genel Başkanı'nın kulağına kim fısıldamışsa, kimler tembihlemişse, partisinin ilk grup toplantısında son derece kırıcı, son derece incitici, son derece ilkel ve itici bir şekilde partimize ve dava arkadaşlarımıza saldırmıştır. Biz cevap verince İP Genel Başkanı sosyal medyadan şahsımı etiketleyip adres verecek kadar çıldırmış, gözü dönmüştür. Bu davet pis bir davetti, tehlikeli bir meydan okumaydı. Türk'ün töresidir; davet varsa, icabet eden de çıkacaktı, gerçekten çıkmıştır. Üsküdar İlçe Başkanımız ve beraberindeki bir grup ülküdaşımız Sütlüce'ye gidip bu kişinin evinin önünde demokratik ve her zaman olabilecek protestolarını yaptılar. Fakat Üsküdar İlçe Başkanımızı ve yönetimini, il teşkilatımıza ve genel merkezimize haber vermeden bu eylemi yaptığından dolayı bekletmeden görevden aldık. Ne olursa olsun, tahriklere kapılmayacağız, soğukkanlı ve temkinli tavrımızı koruyup oyunu bir kez daha bozacağız. İşin tuhaf ve mide bulandırıcı yanı, İP Genel Başkanı'nın evinde çoktan sahnenin kurulup figüranların yerini alması, tuzağın da tesis edilmesidir. Ankara'da adres verip Üsküdar'a konuşlanması, evde iki kişiyiz demesine rağmen karanlıkta kalan üçüncü şahsın arka plandan olan biteni kamerayla kayda alması dikkatli hiçbir gözden kaçmamıştır. Kamera tutan el kimindir, evde kimler hangi gayeyle toplanmışlardır? Aynı günlerde Pensilvanya'daki bir silahlı eylemle Türkiye töhmet altında bırakılırken, diğer yandan Üsküdar vakası tanımıyla MHP ahlaksızca yargılanmak istenmiştir. Hem Pensilvanya vakası hem de Üsküdar vakası ne ilginçtir ki aynı kapıya açılmış, aynı tarihlere denk gelmiştir. Üsküdar'da tuzak kurulmuştur. Sütlüce'de gizli ve gizemli eller tezgâhlarını açmışlardır. CHP, HDP, yurt dışına kaçan casuslar hemen Sütlüce savunmasına geçmişlerdir. Üsküdar'da hiçbir Türk kadının heveslenmeyeceği tahrik edici ve terbiye sınırlarını ihlal eden meydan okumalara şahitlik edilmiştir. Toplumun gözü önünde siyaset yapan bir siyasetçi muhataplarına pencereyi açıp da 'Erkekseniz gelin ulan' diyebilir mi? Bu nasıl bir şuursuzluktur? Varsa bir rahatsızlığın, varsa bir şikayetin polisi çağırırsın, hukuka müracaat edersin."
'İP'TEN DIŞLANAN VE HORLANANLARA KAPI AÇIK'
Devlet Bahçeli, İYİ Parti'den dışlananlara kapılarının açık olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
"Milliyetçi Hareket Partisi'nin hükmü şahsiyetine kim dil uzatırsa, kimler el kaldırırsa ya o dili kopartırız ya da eli kırarız. İsteyene, canı çekene ağzının payını bol bol veririz. Gerekirse bir dirhem bal için bir keçiboynuzu çiğneriz. Bizim hisarlarımız tutulan tellere benzemez. MHP toplaşılan tarla değildir, Türk milletinin şeref sembolüdür. Ernest Renan milliyetçisi olanlar bilsinler ki; biz son nefesimize, son neferimize kadar kaynağını Türk-İslam ülküsünde bulan Türk milliyetçileri olarak kalacağız. NATO'cu oldunuz, PKK'lı Demirtaş'ın özgürlüğünü savundunuz, FETÖ'ye sığındığınız, eşit vatandaşlık üzerinden Kürdistan'a göz kırptınız, Diyarbakırlı oldunuz, döndünüz Rumeli türküsü çağırdınız, olmadı Ahlat dediniz, dümen kırıp 'HDP Kürt siyasi hareketinin temsilcisidir' diyerek düğümlendiğiniz. Gelin görün ki dikiş tutmadınız, adam olamadınız, milli duramadınız, kesinlikle milliyetçiliği hak etmediniz. El öptü diye dava arkadaşlarımızı dışladınız, yola çıktıklarınızı yolda bulduklarınızla değiştiniz. Ağır konuştuğumu düşünen varsa bugüne kadar sustuklarıma saysın. Milliyetçi Hareket Partisi'ne habire saldıranların akıllarını başlarını almalarını hassaten tavsiye ediyorum. Biz kum torbası değiliz, önüne gelenin şamar oğlanı değiliz, her kabalığı, her saldırganlığı sineye çekecek acziyete sahip hiç değiliz. Ayağımıza basan olursa, uyarıyorum, aklını başından alırız. Merak buyurulmasın, fincancı katırlarını ürkütmeye devam edeceğiz. Foyaları meydana çıkarmayı inançla sürdüreceğiz. Bize düşmanca bakanlara diyorum ki, MHP'yle aranıza öyle bir buzdağı diktiniz ki, küresel ısınmanın feriştahı gelse eritemez, eritemeyecektir. Alacak nefesimiz olduğu sürece, soracak hesabımız da vardır ve namusumuza zimmetlidir. İP'ten dışlanan ve horlanan, izlenen politikalardan dolayı rahatsızlık duyan, geçmişte bizlere kırgın ve kızgın olsa da pişmanlık duyan her arkadaşımı kucaklıyor, yürekten selamlıyorum. İşte kapı ağzına kadar açık. Kardeş kardeşle kavga etse de uçurumun kenarına gelince mutlaka kucaklar, kucaklayacaktır."