Bu ülkede; 
                                   
Aleviler yakıldı, dışlandı adam yerine bile konulmadığı günler oldu. Bundan dolayı Alevileri sevdim.

Ermeniler katliama uğradı, tehcir edildi, malları zorla ellerinden alındı,bin yıl yaşadıkları yerlerinden yurtlarından edildi. Bundan dolayı Ermenileri sevdim.
Milyonlarca Rum mübadeleye uğradı. (Bozcada'ya gelen ve burada doğan yaşlı insanlar, her yıl doğdukları toprakları bırakmak zorunda oldukları için göz yaşı döküyorlar.) Mübadele bu ülkenin gayrimüslim insanları için bir dramdır. Bundan dolayı Rumları sevdim.
(İstanbul'da ve Türkiye'nin çeşitli şehirlerinde malları zorla elinden alınan gayri Müslim vakıf mallarının iade edilmesi bu insanlar için çok iyi bir gelişmedir. Karar bu hükümet tarafından alınmıştır ve bu insanlar için bir ışık doğmuştur. Ayrıca Beyoğlu'nda Kumkapı ve Aksaray'da ve İstanbul'un çeşitli semtlerinde mafyacıların zorla ve tehditle aldıkları, mallarını bırakmak zorunda kaldığı, bundan dolayı ülkeyi terk etmek zorunda kalan gayri Müslimlerin mallarının da iadesi yapılmalıdır.

Özellikle 1940 yılından sonra Yahudilerin, Rumların, Ermenilerin malları zorla ellerinden alınmıştır. Bunların da gerçek sahiplerine verilmesi gerekmektedir.Bu insanların hikayelerini ben şahsen çok yakından dinlemiş birisiyim.
Çünkü otuz yıla yakın Beyoğlu ilçesinde Ermeni yurttaşımızın kiracısı olarak  önce babam çalıştı, daha sonra yedi yılda ben kiracı olarak çalıştım.)
Gene aynı zulmü yaşayan Yahudileri, Süryanileri, Keldanileri sevdim.
Genç yaşta asıldıkları yok edildikleri için Denizleri, Yusufları, Hüseyinleri, Mahirleri sevdim.
Yüz yıldır kimlik mücadelesi veren dışlanan horlanan ve Türkiye'deki bölüşüm diliminin en azına rıza gösteren teröre bulaşmamış kardeşçe beraberce yaşamı inatla savunan Kürtleri sevdim.
Türbanı veya başörtüsü yüzünden okullarında okuyamayan ve eğitimsiz ve cahil kalan, hurafelere teslim olmak zorunda kalan genç kızları sevdim.
Hayatın her alanında ülkenin her türlü yükünü sırtında taşıyan işçi sınıfını sevdim. Fakirleri yoksulları sevdim.
Aydınlanmanın önünü açan, bu ülkenin 57 tane Müslüman ülke içinde demokrasi, insan hakları, kadın hakları, temel hak ve özgürlükler konusunda çok önde olmasına sebep olan Atatürk devrimlerini sevdim.
1912 yılında solculuk adına yola çıkan Mustafa Suphi ve katledilen arkadaşlarını sevdim.
Bu ülkede yüz yıldır ezilen,dışlanan,asılan işkencelerden geçen solcuları sevdim.
Okula gittiğim yıllarda okul bahçelerinde kıyıda köşede sessiz kendi halinde ürkek güvercin misali yalnız kalan çocukları sevdim.
Dininden inancından ve her türlü fikrinden yoksun bırakılan ''ben mazlumum''diyen insanları sevdim.
Bu sevgiyi yaşayan ben; ne Aleviyim, ne Kürdüm ne Yahudiyim, ne Rum'um, ne de Ermeniyim.
Öncelikle insanım.
 
Bu ülkede ezilenleri, dışlananları, ötekileştirilenleri kısacası ''ben insanım''diyenleri sevdim.
Kimleri sevmediğimi yazmaya bile gerek görmüyorum.Onların kim olduğunu bu halk çok iyi biliyor.

Saygılarımla...

 [email protected]