Eğitim öğretimde olmazsa olmaz ölçme ve değerlendirmedir.

 

Eğitim sürecinin başında, süreç boyunca ve sonunda fark etmez her aşamasında ölçme tekniklerini kullanırız biz öğretmenler.

Süreç başında bir ölçüm yapıyorsak bunu süreci planlamak için kullanırız. Elimizdeki öğrenci grubunun var olan bilgilerini ölçer, sonraki süreci nasıl planlayacağımıza karar veririz. Dolayısıyla ölçme sonuçlarını bu yönde değerlendirmemiz gerekir. Ölçmede elde ettiğimiz veriler bize yol göstericidir.

Süreç içerisinde de sık sık ölçme yöntemlerini kullanırız. Bu da hedeflere ulaşma konusunda izlediğimiz yöntemlerin ne kadar işe yaradığını gösterir. Eksiklerimizi görmemizi sağlar. Çalışmalarımızı, planlarımızı revize etmemizi sağlar. Yine elde ettiğimiz veriler bizim için yol göstericidir.

Sonuçta da ölçme yaparız. Bu artık sürecin bitiminde, başta belirlenen hedeflere ne kadar ulaşabildiğimizi tespit etmeye yarar. Bu ölçmenin sonuçları bize daha sonraki dönemler için yeniden planlama yapmada yardımcı olur. Süreci geriye işletemeyiz.

Şimdi buraya kadar söylediklerim teorik olarak pek itiraz edilemeyecek ve her öğretmene sorduğunuzda bunun böyle olduğunu söyleyeceği net durum tespitidir.

Gelelim uygulamada neyi ölçüyoruz, nasıl ölçüyoruz, sonuçlarını nasıl değerlendiriyoruz ona bakalım.

Yine her zaman olduğu gibi basit bir şekilde ilkokul öğrencilerinden örnekler vererek anlatmak istiyorum.

İlkokula büyük heyecan ve biraz da korku ile başlayan çocuklar okuma yazma sürecinde bol bol ölçülürler. Öğretmen her harf verdiğinde, her hece oluşturduğunda kimlerin öğrendiğini, kimlerin geri kaldığını görmek için ölçerler. Bu ölçüm, hem çocuğu okutarak hem de dikte çalışması yaptırılarak gerçekleştirilir. Bazen yapılan dikte çalışmasına notlar düşülür. Yanlışları belirtilir. Bu şekilde yapılan ölçmenin yanlış olduğunu söylemeyeceğim. Öğretmenin yaptığı bu ölçüm ve tuttuğu notlar hem süreci planlamasını hem de çocukların gelişimini ayrı ayrı görmesi açısından önemlidir.

Burada olmaması gereken bu notların veliye gönderilmesi ve çocuğunuza eksiklerini çalıştırın denmesidir. Bu notları eline alan veli de kendince bir değerlendirme yapar ve üç beş tanesi bir araya geldiğinde güzel de bir karşılaştırma yaparlar. Bütün bunlar çocukların yanında olur genellikle. Her çocuk özeldir, kendi hızında öğrenir diyorduk. Ne olacak şimdi geriden gelen çocuğun durumu? Sadece geriden gelen değil önde olan çocuk da alır payını bu değerlendirmelerden.

- Bir yanlışın var, neden dikkatli yapmıyorsun?

- Hepsi doğru ama yazın eğri olmuş.

- Bak onun defteri daha güzel.

Bir de öğretmenin ekleyecekleri vardır bunlara.

Aferinler, yıldızlar yanında eksiklerini tamamla da denir. Zaten eksik yaptığını bilse tamamlar.

Hoş geldin çocuğum yarış pistine…

İlk dönem hızlıca okuma-yazma süreci tamamlanır. Acelemiz var. İkinci dönem ben test çözmeye başlarım, çocuklar sınavlara hazırlanacak, benim öğrencilerim en iyileri olacak, diye düşünen öğretmenlerim sağ olsunlar çocukları yarış pistine sokmakta geç kalmazlar.

Birinci sınıfta –mevzuata aykırı da olsa- başlayan yazılı sınavlarla sürekli ölçeriz çocukları ve ölçüm sonuçlarını da bazen üzerinde notlara bazen puanlarla, yıldızlarla veririz ailenin eline. Aile panik halinde başlar çocuğa baskı kurmaya. Öbür hafta sınavda daha çok doğru yanıtı olmalıdır. Okulun ilk günü başlayan sınavların son gününe kadar devam ettiğini ve çocukların okul deyince sadece sınav anladıklarını iyi bilirim. Sonra da sınav kaygısı var çocuğunuzda, olmadı dikkat dağınıklığı, yoksa bu çocuk hiperaktif mi, disleksi olmasın sakın diye kapılarını aşındırdığımız doktorlar.

Hiç baskı yapmıyoruz, sınav sonuçlarına bir şey demedik diyen veliler çocuğunuz sürekli sınav olacağını düşünürken, oradan alacağı notla değerlendirilirken ayrıca bir baskı yapmanıza gerek yok. Bu ortamda bulunmak zaten sınav kaygısını oluşturmazsa bir terslik vardır.

Değerli öğretmenler,

İlkokul çocuklarını mümkünse ölçmeyin. Yaptığınız çalışmaların sonucunu ölçün ama bu ölçümler kendinize kalsın. Çocuklar ve aileleri bu ölçümleri değerlendiremez. Sizler ölçüm sonuçlarında elde ettiğiniz verileri daha iyisini yapmak için kullanın. Böylece değerlendirmeleriniz yapıcı olur.

Ölçmenin amacı yargılamak, etiketlemek değildir. Ölçmenin amacı veri elde etmektir. Elde edilen her verinin paylaşılması ölçmenin amacından sapmasına neden olur.

Eğitimde değişim şart…

İLKAY KUMTEPE /15.09.2019