ÇYDD'nin efsane başkanı Türkan Saylan ile 1997 yılında DSP İstanbul il başkanı olduğum dönemde sokak çocuklarıyla ilgili çalışmaların içinde olmuştuk.

Hiç unutamam, DSP il başkanlığına geldiğinde kendisine ikramlarda bulunmak istedik, kesinlikle ne çay içti ne de başka bir şey yedi.

Elinde şişe suyu hem konuştu hem de suyunu yudumladı.

İkramları kabul etmeyişini de nezaket göstererek açıklama ihtiyacı duydu.

''Bizler toplumun gözü önünde çalışmalar yapan insanlarız, her yerde her ikram edileni siz de yemeyin içmeyin, bunu da sizi kendime uzak görmediğim için söylüyorum, lütfen beni anlayın'' demişti.

Bu açıklamasını aklım hiç almamıştı.

Daha sonra onun başına gelenleri görünce, ne kadar haklı olduğunu anlamış olduk.

Kim ne derse desin, bu ülke Türkan Saylan ve onun gibi yurtsever insanların kadrini kıymetini hiç bir zaman bilememiştir.

Bu yaklaşımı son on yıla hapsetmekte doğru değildir.

Nazım Hikmet'in mahkumiyetinden, Sabahattin Ali'nin öldürülmesi ve Mustafa Suphi ve bir çok arkadaşının katledilişi.

Daha sonraki yıllarda da bir çok aydın ve yurtsever katledilmiştir.

Bunların isimlerini yazmaya kalksak, bu sayfa daha bir çok sayfa yetmez.

Bu insanların tek suçu halkını sevmek ve halkı için her türlü fedakarlığı yapmak.

Onlar da birikimlerini, eğitimlerini ve emeklerini sadece soygun düzeninde soygun yapanların dümen suyuna girmiş olsalardı, her biri villalarda, köşklerde oturur ve bu gün denildiği gibi ''Fani dünyada'' zevk sefa içinde yaşarlardı.

Bu ''Fani dünya'' lafını da hiç anlamam.

Hem fani dünya diyorlar hem de fani dünyanın bütün malını mülkünü elde etmek için vicdanlarını cüzdanlarına teslim ediyorlar.

Hem dört halifenin yaşam biçimini anlatıyorlar, Kanuni Sultan Süleyman'ın elinin tabut dışında boş gittiğiyle ilgili hikayeleri anlatıyorlar, hem de bu dünyanın faniliği içinde hiç ölmeyecekmiş felsefesinin aldatılmışlık sokağında, her şeyi kendilerine tahsis ediyorlar.

İşte dün canını verenler yıllarca hapishanelerde yatanlar, Türkan Saylan gibi terörist ilan edildikten sonra kahrından ölenler, yurtsever, halk sever olmalarının bedellerini ödediler.

Yıllarca bu meşakkatli yolda, yokluk, yoksuluk içinde yaşam mücadelesi verdiler.

Onların çektikleri çile, işkence yetmemiş gibi, soyadlarını taşıyan evlatları da aynı bedeli ödemenin girdabına atıverdiler.

Kim ne derse desin kim kızarsa kızsın, bu ülkenin yüz yılı masum değildir.

Yüz yılın tamamında kan, göz yaşı,işkenceler, halka bok yedirilen yönetici kılıklı halk düşmanları,faili meçhul binlerce insan ve toplu katliamlar olmuştur.

Bu katliamlardan acılardan toplumun büyük bölümü payını almıştır.

Türkler,Kürtler, solcular, Aleviler, Rumlar, Ermeniler, aydınlar, yurtseverler, sosyalistler, komünistler düzenle sorunu olan herkes payını almıştır.

Cennetin nasıl olduğunu bilmiyoruz,görmedik yaşamadık,Kuran da tarif edildiği gibi biliyoruz ama iyi bir yer olduğu yaklaşımıyla cenneti cehenneme çevirmek için ne gerekiyorsa yaptık.

Bu yüzyıl da devleti yönetenlerin masum olduğuna inanmıyorum,halkını sevdiklerine de inanmıyorum.

Yani 1900' den 2013 yılına kadar bizler kin nefretle birbirimizi boğazlayarak bu günlere geldik.

Şimdi ise bir başka anlayış, bir evvelki anlayışı boğazlamaya devam ediyor.

Eğer demokrasi yaşarsa bu günküleri de, yarınkiler boğazlayacaktır.

Çünkü yüz yıldır böyle oldu.

Bu kadar kinin nefret rüzgarlarının estiği bu coğrafyada, siyaseten, riyaseten boğazlamalar yetmiyormuş gibi, halkta bu nefret rüzgarından payını alıyor.

Halk karısını kızını boğazlıyor.

Bu da olmadı trafikte boktan sebeplerle birbirlerini boğazlayan kin nefret dolu nesilleri üçer üçer beşer doğurduk saldık sokağa.

Bu atmosferden dolayı yarınların Türkiye'sinden zerre kadar umudum yok.

Çünkü bu gün üçer beşer doğanlar daha da kin nefret yüklenerek geliyorlar.

Her alanda insanlar birbirine düşman olduğu kamplaşmalara sürükleniyor.

Nereden biliyorum?

İnsanların bir kadeh rakısına tahammül edemeyen bu günün yöneticileri, insanların aykırı fikirlerine ve aykırı eleştirilerine nasıl tahammül edecektir, bilen varsa söylesin.

O günlerde yeni Orhan babalara,Müslüm babalara ihtiyaç olacak.

Çünkü ''Batsın bu dünya'' şarkılarına ihtiyaç olacaktır.

NOT:

Bu yazının esin kaynağı sayın Nihat Savaş olmuştur.

Gaziosmanpaşa ilçesinde ÇYDD kurma fikri bir toplantıda ondan geldi.

Her yangın bir kıvılcımla başlar haydi ateşi büyütelim ÇYDD' ni GOP' ta kuralım.