Kayseri de yaşanan facia ülke gündemine düşüverdi.
 
 
Mübarek kabul edilen bayram gününde şeker toplamak için kapı çalan üç küçük çocuğa tecavüz edip kıtır kıtır kesen birisi.(Burada adam diyemedim) Bu tipin ıslah edilmesi mümkün mü?
 
 
Haklı olarak toplumun büyük bir kesimi ''idam olmalıdır'' fikrine geri dönüyor.
 
 
Bazıları ise bu tür tipler ''cezaevinde koğuşunda intihar etti denilerek çarşafla asılmalıdır'' diyor. Bu düşüncelere ''yapma etme kardeş'' bile diyemiyoruz. Bu durumlarda insan hakkı yaşam hakkı kutsaldır fikri beynimizden uçup gidiyor
 
 
Bunun yanı sıra ayda en az on kadının öldürülmesi olayları son senelerde iyice artmış görünüyor.
 
 
Gerdek gecesinde adamın yapacak başka bir işi yokmuş gibi yeni gelini hastanelik edene kadar dövmesi.
 
 
Gaziosmanpaşa da dokuz yaşında çocuğun odun gibi parçalara bölünüp mahalle çöplüklerine dağıtılırken yakalanması.
 
 
Binlerce çocuğun ve genç kızın evlerinden kaçması.
 
 
Devletin bu konuya çözüm bulamadığına inanan gazeteci Yalçın Çakır'ın her gün bir kızı arayıp bulması ve ailesine kavuşturması.
 
 
Ailesine kavuşan kızın ''ben bu evde kalmam babam bana sulanıyor, taciz ediyor''demesiyle aklımızı yiyecek noktaya gelişimiz.
 
 
Karısını sokak ortasında pata küte döverken toplumun bir kişisinin bile ''sen ne yapıyorsun?'' diye sormayacak kadar ilgisiz ve alakasız tavrı.
 
 
Köyünde yalnızlıktan sapıtan adamın kendi ineğine tecavüz! ederken yakalanması.
 
 
''Dünyanın en hovarda adamı benim'' diyerek dolaşan ve ''bu ülkede el değmemiş kadın bırakmadan evlenmem'' diyerek, sonrada ''el değmemiş'' kadınla evlenirim diyen geri zekalı cahil cühela takımı, erkek kılıklı kişiliksiz tipler.
 
 
Kadının başının açık olmasını kiralık eve benzeten parti üyesi salaklar.(Güya başı açık kadın perdesiz ev gibiymiş, perdesiz ev ya kiralık olurmuş,ya da satılık.Seni yetiştiren anaya babaya öğretmene düzene sisteme kimin eli sana değmişse yazıklar olsun.)
 
 
Koskoca üniversite profesör ünvanlı adamın '' dekolte giyen kadın tecavüze davetiye çıkarır'' diyerek bilimsel üniversitenin ırzına geçtiğinin bile farkında olmayan hoca kılıklı örümcek kafalı tiplerin, YÖK tarafından ''soruşturmaya gerek yoktur bu fikir özgürlüğü kapsamında bir görüştür'' diyerek olayı kapatmak istemesi.(İnsan hakkı ihlalinin fikir özgürlüğü diye tanımlanan tek ülke burası olsa gerek)
 
 
Basılmamış kitabı terörist diye bilgisayarlardan silinmesi ve fikir sahibi olmanın ve düşünmenin bile suç olabileceği bir ülke görüntüsüyle dünyaya rezil olmamız.
 
 
Nükleere santralin tehlikesiyle tüp gazın tehlikesini eş değer gören bir başbakanın ülkeyi yönetiyor olması. On bin yıllık İstanbul tarihini gözler önüne seren eserlere''çanak çömlek''diyebilen bir başbakan.
 
 
Bütün bunlara bakan yorum yapan ve düşünen bir insan bu ülkede sağlıklı bir ruh haliyle dolaşması ve hayatını sürdürmesi mümkün mü?
 
 
Bu durum karşısında ''ben mutluyum bir sorun da yaşamıyorum'' diyen tipler olabilir. Televizyonda izliyoruz. ''Orta doğu ülkelerinden bir iki tanesinin ismini söyler misin?  diye sorulan soruya ''Almanya İngiltere Belçika'' diye cevap veren cahil takımı mutlu olabilir.
 
 
Yada dünya mutluluğunu sadece yemek içmek ve ....  diye  algılayan ve hayvanla arsında ince bir çizgi olan düşünme yeteneğini kaybetmiş insanlar olabilir.
 
 
Gerçekten, ülkemizde cehaletin ve bilgisizliğin alabildiğine istismar edildiği ve bu şartlardan beslenenlerin ''ben rahatım mutluyum,huzurluyum'' diyebilecek insanlara imrenenlere yazıklar olsun.
 
 
Ülkemizin bu hale gelmesine mutlaka sosyologların ve üniversitelerin el atması gerekir diye düşünürken, devlet bakanı sayın Aliye Kavaf hanımefendi ''her ailenin bir imamı olacak ve bütün dertler bitecek''mealinde açıklama yapması bilim dünyasına pırıl pırıl ışık gibi doğuverdi.
 
 
Sayın bakana sormak gerekir bu gün dünyada elli yedi tane Müslüman ülke bilimde, sanatta, edebiyatta, ve ekonomide dünyanın en kötü ülkeleri ise bunun sebebi nedir?Bu ülkeler emperyalistlerin cirit attığı alanlar haline gelmiş ise sebebi nedir?
 
 
Bu ülkelerde halk ayaklanmasıyla demokrasi geliyor düşüncesini dile getiren bilgisiz tipler demokrasi diye sundukları yeni modelin ne olduğunu görmüyorlar mı?
 
 
Tek bir kişinin diktatörlüğünden, yerine askeri diktatörlüğü ve emperyalizmin petrol sevdasını demokrasi diye yuttuklarını görmüyorlar mı?
 
 
Eğer bunları görmüyorsanız ve dinciliğin egemen olduğu ülkelerde çağın yeniliklerini akılla ve bilimle yakalanacağını göremiyorlarsa neden üniversite okudular?
 
 
Bu yazıyı karamsarlık, umutsuzluk ve çaresizliğin sonucu gibi görmeyin.
 
 
Diyalektik her zaman her şeyi yan yana yaşatır.
 
 
İyiler varsa mutlaka kötüler vardır. Güzeller varsa çirkinler vardır,umutsuzluk varsa umut vardır. Baskı varsa özgürlük vardır.
 
 
Bunu hiç bir gücün ortadan kaldırması da mümkün değildir. Dünya var oldukça çelişkiler de var olacaktır.
 
 
Yaşamın içinde inişler çıkışlar, karanlıklar,aydınlıklar,kahpeler,var olmaya devam edecektir.
 
 
Kötüler kazanabilir ve belli bir süre egemen olur ama hayat sonsuza dek kötülerin yaşamasına izin vermez.
 
 
Sonuçta mutlaka iyilik ve adalet kazanır. Bunu anlamak için ''ne Arap'ın yüzü ne Şam'ın şekeri'' demeden etrafınıza bakın yeter.